HABER MERKEZİ
Kürdistan özgürlük gerillaları sadece birçok devlete ‘kafa tutan’ askeri ve ideolojik topluluklar değil, zor doğa koşulları ile uyumlu yaşamasını da görmezden gelmemek gerekiyor. Gerillalar, bir arada durmayacak denilen sincap, yılan, kedi ve fareyi aynı çatıda buluşturdu.
Özgürlük gerillaları onlarca devleti karşısına alan bir dinamik olmanın ötesinde bugün Kürdistan dağlarında yanyana gelebileceğini dahi düşünemediğimiz hayvanları bir hasırın üzerinde toparlayabiliyor.
Kürdistan’da gerilla olmak denildiğinde birçok devlete karşı mücadele eden askeri birlikler geliyor akla. Türkiye, İran, Irak sınırları içerisinde düşündüğümüzde dahi bu sayı bile göze ve akla yeterince işgalci karşıt güçleri akla getiriyor. Sadece işgalci Türk güçlerini NATO ittifakı olmasından dolayı onlarca devletin bir araya geldiği topyekün bir işgalci topluluklar birliği gibi düşünmek kafidir. Türk devleti, Kürdistan özgürlük gerillası karşısında tek başına bir işgalci olmanın çok ötesinde bir pozisyondadır. Fakat Kürdistan özgürlük gerillalarının sadece bir çok devlete ‘kafa tutan’ askeri ve ideolojik topluluklar olmasının yanı sıra doğa koşullarına karşı verdiği mücadeleyi de görmezden gelmemek gerekiyor.
Yan yana yaşamlar…
Kara kışından, kavurucu yazına, binlerce metrelik yükseltilerde aşırı sıcaklar, aşırı soğuklar, sel, ayı, domuz, yılan, akrep ve daha sayamayacağımız doğada insan oğlu ve insan kızlarının karşılaşabileceği ve belki de bir akrep sokması, bir yılan ısırığı ile dünyaya veda edebileceği doğal koşullar ya da bir sel afetinde suya kapılıp gidebilmek sonsuz yolculuklara ya da kara kışın tüm oksijen alabileceğiniz pencereleri durduraksız kapattığı bir odada oksijensiz kalarak yaşamınızın sona ermesi… Ölüm bir şekilde ya da birçok şekilde sizi bulabiliyor yani.
Doğada kimi hayvanlar vardır siz bilirsiniz ki doğal beslenme döngüsünde birbirlerini takip eder dururlar; mesela fare ve yılan, fare kedi gibi ya da yan yana düşünemeyeceğimiz hayvanlar vardır sincap, kedi, fareyi bir halı üzerinde düşünün hemen kıyısında toprağın üzerinde hafif sürtünme sesini duyduğunuz bir de yılanın her daim etrafınızda olduğunu düşünün. Hani kendinize güvenli bir köşe bulup izleseniz hangisi daha güçlüyse o galip gelip besin zincirinin halkalarını yerine getirecek, bir katliam havası esecekmiş hissine kapılıyorsunuz. Ama öyle olmuyor.
Zarar verilmezse…
Genç ama deneyimli ve bu saydığımız tüm hayvanları aynı hasır üzerinde bir araya getiren ve hepsini de tek tek besleyen güleç yüzlü bir gerilla Binevş Agal size hepsinin nasıl yanyana geldiğini anlatıyor: ”Mangamızın etrafında her zaman bir ya da bir kaç yılan vardı, öldürmeyi çok uygun görmüyoruz. Çünkü bize zarar vermiyorlar, biz de onlara zarar vermediğimiz müddetçe bize zarar vermeyeceklerini tecrübe ettik. Yavru fareyi, anne fare yılanın korkusundan yanımıza bıraktı bizde açtır diye peynirle besliyoruz. Kedilerimiz fare ve yılanların yaşam ortamımıza çok fazla yaklaşmamaları için besliyoruz. Aslında biz beslediğimiz ve bir şey yapmadığımız için kediler de ne fareye ne de yılana karışmıyorlar. Bu hayvanlardan hiç birini yaratabilecek güçte değilsek neden öldürebilme gücü bizde var diye kullanalım ki? Doğa hayvanlara kucak kaçtığı kadar bizler onu tanıdığımız müddetçe gerillaya da kucak açıyor bu yüzden doğada bulanan hiç bir canlıya zarar vermemeye çalışıyoruz.”
Dağlarda doğayla barışık yaşamaya çalıştıklarını söyleyen Binevş Agal, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ‘Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmasını’ rehber edindiğini uzun uzun bize anlatıyor. Binevş Agal’ın bize aktardıklarının özetini buraya aktarıyoruz. Ve gerillanın nasıl olup da hangi motivasyon ile doğada kendisine yaşam alanı açtığına küçücük de olsa anlam vermeye çalışmak için bize küçük ama somut bir örnek sunuyor.
Yılana yem olması gereken fare, kediye yem olması gereken yılan ve fare sincap ise iki kedi ile oynarken acıktığında şırıngadan sütünü içmeyi de ihmal etmiyor.
Kaynak: ANF/DİLPAK DAĞ