HABER MERKEZİ
2 Mayıs 2016
Direnişin 50. Günü
Artık gün gün yazamıyorum. Gerçi baştan beri yazarken yine gün gün yazamıyordum, biriktirip öyle aklımda kalanları yazıyorum. Son birkaç güne dair yazmak istediklerim var.
Elimizde tek bir hat kalmış. Bu hatta uzun süreli savaşmak için artık her şeyi seferber ediyoruz. Tünel, mevzi ve sığınak yapımına başladık. Çünkü her yer harabe, ev denilen bir şey kalmamış. Son süreçteki saldırılarla düşman adeta taş üstüne taş bırakmayacak tarzda saldırıyor. Tüm teknik devrede. Tanklar gün boyu susmuyor. Belli ki TC bütün cephanesini üzerimizde deniyor. Cephane depolarını boşaltıyor. Son on gündür fosforlu silah ve patlayıcılar kullanıyor.
Vurdukları yerler alev alev oluyor, arkadaşların deyimiyle, “Bu düşman bizi bayağı ciddiye alıyor.”
Gazipaşa mahallesinde neler oluyor halen bilmiyoruz. Çatışmalar var düşman darbede alıyor. Ama durumlar nasıl bilmiyoruz. Sarya’m acaba tek başına ne yapıyor? Destan’ı merak ediyorum. O şehit Sefkan’ın yeğeni. Ona bir şey olmasını istemiyorum. Bahoz, Botan, Seyit, ya Dılsoz, yaralı haliyle ne yapıyor acaba? Gazipaşa mahallesine birkaç girişimde bulunduk istenilen sonuca varamadık.
İsmet paşa mahallesine tam hakim değilim. Yeni ayrıntılarına tam hakim değilim. Fakat Tatarlar hattında arkadaşlar düşmana ağır darbeler vuruyorlar. Bomba mesafesinde yakınlar fakat düşman ilerleyemiyor. Arkadaşlar mermi atamayınca lafla karşılık veriyorlar. Orda Gelhat çok aktif. Amed’li Yılmaz ise kadro değil silah eğitimini bile birkaç saat aldı, cesurca savaşıyor. Yine Serhat, Maxmur’lu Hazım iyi katılıyorlar. Onları sık sık göremesem de tekmillerini alıyorum. Bu gençlere kurşun işler fakat motivasyonlarını ve öfkelerini hiçbir şey etkileyemez. Hepsi altın değerinde. Rozerin’i de unutmuyorum, onu da oraya kaydırdım.
Bahtiyar’dan söz edeyim. Kaç Bahtiyar var ama içlerinde sadece biri sağlam. Onun bir çok lakabı var. Evdo’ye geri geri, binbaşı Bahtiyar… Evdo’ye geri gerinin sebebi; başlarda traktör kullanmış ve geri geri gitmesini bilmiyormuş.
Evdeki ismi de Evdo olunca geri geri gitmesi için öyle deniliyor. Bir de suikastçi, ilk suikastini başarıyla yaptı. Sonra haberlerde bir binbaşının öldüğü söylenince ona takılarak öyle andık. Hiç suikast eğitimi almamış ama iyi vuruyor.
Ona şehit Berivan’ın kanasını verdim, şimdi kullanıyor. Öyle güzel, çok değerli gençler var. Onlar bu acımasız savaşın içerisinde yetiştiler. Onlardan biri de Arjin’di. Arjin bu örgütün hiçbir eğitiminden geçmemişti. Fakat çok bağlı ve dürüst bir yoldaştı. Biz ona bir şey veremedik yani eğitemedik. O ise fedai olacak kadar kendini adadı.
Bir de kadrodaki çözümsüzlük çok zorlayıcı. Her şeyi gelip soruyorlar. Bir tünel yapacaklar küçük bir engelle karşılaştıklarında hemen yanıma koşuyorlar. Zaten düşman yönelince şaşkına dönenler de çok. Burada kimse Sun Tzu değil. Eğer kişi öfkeliyse ve savaş gibi bir derdi varsa asla çözümsüz kalmaz. Beni yürüten öfkemdir.
Bugün Birlik apartmanı hattında düşman yöneldi. Adıl ve Avareş bayağı rolünü oynadılar. Başta zırhlı kepçeyi vurdular sonra bir grup asker toplu haldeyken vurdular. Her halde 8 ölü var. Ondan sonra düşman kudurdu. Hiç durmadan vuruyor.
Darbe aldıklarının emaresi. Avareş kendini toparlamış, başta eleştirilerim vardı, şimdi bayağı rolünü oynuyor.
Bu günlerde yoğun tozdan ve basınçtan herkeste halsizlik ve fiziksel rahatsızlıklar var, bunlar fiziksel sorunlar. Ruhta, düşüncede biz çoktan düşmanı yenmişiz. Düşmanın hiçbir tekniği yüreğimize ve gülüşlerimize işleyemecek. Bu bile onlara dert olsun. Her şeye rağmen kendimi çok mutlu, güçlü hissediyorum. Etkilendiğim hususlar olsa da hiçbir şey beni yıldıramaz. Benim umudum derya kadar. Önderlikten ve şehitlerden aldığım güç ve morali hiç kimse yıkamaz.
Öfkeyle, intikamla, düşmana nefes aldırmadan savaşmak ve yaşamak….
3 Mayıs 2016
Direnişin 51. Günü
Sabahın erken saatlerinde soluğu Mamo Xelil’in yanında aldım. Pencereden Avareş ve Adıl’ın durumlarını sorarak kısık sesle işaretlerle iletişim kurmaya çalıştım. İyi ve moralliydiler. Hani düşmana darbe vurmuşlar ya bayağı iyiydiler. Uzun tartışmadan aramızdaki birkaç metrelik mesafeyi yoğun taradılar. Günü Mamo Xelil’in yanında geçirdim. Karşıdaki binayı tanklar yoğun vurduğundan binanın molozları kaldığımız evin üzerine yıkıldı. Kapıdan içeri girecekti kapıya var gücümüzle yaslanıp engelledik. Zaten tuğla tozu insanın ciğerlerini parçalıyor. Ağzımıza maske taktık ağırlıkta evin kömür odasında kaldık gün boyu temiz nefes alamadık.
Kaç gündür mahallede yoğun zırhlı kepçe çalışıyor. Komple bir hatta bulunan evleri yıkarak üzerine kum doldurdular, bir tepe haline geldi. Artık tanklar oradan vuracak uzak tepelerden değil, sıfır mesafeden vuruyor. Bugün geceyi ben Diren ve Mamo aynı yerde geçiriyoruz.
Şehit Zeryan Deniz Amed
Şirnex Direnişi – Ölümsüz komutan, Zeryan’ın kaleminden: Çağın Adûlê ve Devrêşleri-XI