HABER MERKEZİ- Operasyon Telegram kanalında (https://t.me/operasyon1), daha önce sözleşmeli Er olan ve görevinden istifa eden bir kişinin yaşadıklarına dair itiraflarının 2. bölümü yayınlandı.
Sözleşmeli er olarak Zap ve Metîna başta olmak üzere gerillaya karşı savaşta yer almış Türk askeri Operasyon Haber Merkezinin “Çatışmada ölen askerlerin hepsi yoksul çocukları, bunu hiç sorguluyor muydunuz?” sorusuna, faşist işgalci Türk ordusunda daha önce sözleşmeli er olarak yer alan şahıs, “Bugüne kadar hiçbir villaya Türk Bayrağı asıldığını görmedim. Kendi aramızda kıyasladığımız oluyordu. Nasıl ve nereden geliyor bu zenginlik diye sorgulamıyor değildik.” diye yanıtlıyor.
İsmini vermek istemeyen sözleşmeli erin, Operasyon Haber Merkezine verdiği itiraflarının 2. bölümü şu şekilde:
Operasyon: Çatışma anında askerler ne yapıyorlar?
Sözleşmeli Er: Çatışma alanında ilk olay ani şok, donma, kendi kendine gülme vs. Sonra ya ölüyorsun ya çatışıp ölüyorsun ya da kaçan kaçıyor. Çoğu kaçıyor. Çatışıp ölmeyen psikolojisi bozuk bir şekilde hayatına devam ediyor ve bir daha da düzelmiyor.
Operasyon: Ast-üst ilişkileri nasıl?
Sözleşmeli Er: Hayvan Muamelesi görmemiz, hiçbir hakkımızın olmaması, dış kapının dış mandalı gibi kullanılıyor olmamız, rütbelilerin paşa gibi yaşadığı, sözleşmeli ve uzmanların onlara kadınlık yapması, yemek yapması, bulaşıklarını yıkaması. Onların ise oturup g*t büyüterek para alması, çatışma olduğunda “ben komutanım benim işim sevk idare” deyip kaçması çatışma ortamından vs.
Operasyon: Sosyal medyada askerlerin gerilla cenazelerine ve esir düşen gerillalara yönelik gerçekleştirdiği parçalama ve infaz görüntüleri paylaşılıyor. Bunlarla ilgili ne diyorsunuz?
Sözleşmeli Er: Buna ben ve bazı askerler karşıydı. Lakin ses etsen mesleğinden olmaya kadar yolu var. Yasak olmasına rağmen yapılıyor bu. Düşmanın bile olsa ölüye işkence edilmesinin dinimizde büyük günahı var. Hani burası Peygamber Ocağı’ydı. Herkes bıraksın o işleri! Peygamber Ocağı olmuş komutan kucağı.
Operasyon: Tanık olduğunuz bu tarz olaylar var mı?
Sözleşmeli Er: Hangi birini anlatayım! Irak’ın kuzeyinde örneğin sızma oldu mu kaçan göçen olur. Fakat F-16 vurduktan sonra ölmüş birinin başına gidip kafasını kesmek mi veya teslim olan birini dağdan atmak mı! Veya cenazeyi (kadın) soyup çıplak bir şekilde karda mahrem yerlerini keserek mi!
Bu şekilde miydi? Orduya gittikten sonra insanlığımdan şüphe duyduğum bu olaylara şahit olmam beni derinden yaraladı. Böyle olmamalı. Biz her şeyden önce Müslümanız. Bırak ölüye işkence etmeyi her şeyden önce teslim olanı bile en güzel şekilde davranmamız gerekmiyor mu? Herkesin görüşüne saygı var lakin teslim olan veya ölen insana yapılmaz bu. PKK esirlerimize bunları yapıyor mu? Hayır tabi ki! Mustafa Bazna’ya işkence de edebilirlerdi, yapılmadı. Gare’de tutulan esirlere işkence yapılmadı. Yemedi yedirildi, içmedi içirildi. Videolarında yıllarca ailelerine iyiyiz dediler. Kilo bile almışlardı. Operasyon oldu diye infaz edildiler ama işkence edilerek değil. Düşmanın bile namuslusu çok önemli bir kavram.
Biz orada sigara çubuğu gibi oluyorduk. Kumanya yenmediği için kendi paramızla özel ikmal istiyorduk. Yol ve hava kötü ise kumanya yemeye devam ediyorduk. Belki aç kalmıyorduk ama o kumanyayı köpek yemez, mecburen yiyorduk.
Arazi görevleri oluyordu. 3 günlük kumanya alıyorsun. 3 günlük görev aniden uzayabiliyordu. Hayatını bir şekilde idame etmeye çalışıyorsun. Bölgede helikopterin roket yeme ihtimali olduğu için ikmal yapılmaz o bölgelerdeki araziye.
Operasyon: “Yapılmaz” dediğiniz infaz ve işkenceyi siz hiç yaptınız mı?
Sözleşmeli Er: Bu soruya cevap vermek istemiyorum.
Operasyon: Hiç unutmadığınız bir anınız var mı?
Hakurk’ta bir üs bölgesine sabah civarında sızma oldu. Sızma roket tacizi ile başladı. Roket patladığı an herkes sağa sola ateş etmeye başladı. Yan mevziinin (askerler) ağlayıp silahını eline almadığını gördüm. Sonra önüme bir roket düştü. Lakin kum çuvalı olduğu için beni etkilemedi. Fakat o anda şoka girip korktum. Sonra önümden bir kadın elinde kaleşnikof ve belindeki heybede el bombaları ile yakınımdan geçti. Şokta olduğum ve korktuğum için ateş edemedim. Nasıl oldu ise bana bakıp geçti ve bana dokunmadı. Niye bilmiyorum. Yaşadığım en tuhaf olaydı. Çatışma sonrasında deliren, akli dengesini kaybeden arkadaşlarım oldu. Mesleği bırakıp psikolojik tedavi alanlar oldu. Çatışma anında çatışmayı bırakıp kaçanlar oldu. Çatışanlar sadece kaybedecek bir şeyi olmayan gariban çocuklarıydı. Yani kısacası önce dediğim gibi şehit evlerine bakın çatışıp vefat edenler hep onlar; gariban çocuğu, yani kerpiç evlerin çocukları.
Operasyon: Sözleşmeli er ya da Uzman Çavuşlar aynı parayı alabilecekleri bir iş olsa bu “mesleği” yapmaya devam ederler mi?
Sözleşmeli Er: Tabi ki devam etmez. Zaten aldığımız maaşın çoğu yeme içmeye gidiyordu. Zamanla düzelirim diyorsun. Ortamda çok kötü insanlar olduğu için, işte Kumarbazı vs. olduğu için bir süre sonra bulunduğun kabın şeklini alıp borç bataklığına giriyorsun, çıkamıyorsun işin içinden. Bu mesleği yapmayı düşünenlere diyeyim. Dışarda asgari ücrete çalışın ama oralara gitmeyin. Ne psikolojisinden olsunlar ne insanlığından nede başka bir şeyden.
Operasyon: Zap ve Metîna’da kumar! Nasıl yani?
Sözleşmeli Er: Ben şahsım olarak oynamıyordum. Lakin %80’i oynuyordu. Çevrende oynayan birkaç kişi kazanıyor, bu sefer gaza gelip yüklü miktarda mobilden paralar basılıyor kumara, slotoyunlarına falan. O ondan görüyor öbürü yanındakinden öyle öyle yayılıyor. Kumar şu an sadece askeriyenin değil Türkiye’nin büyük bir sorunu. Bunu bu hale getiren ekonomi ve enflasyon, işte yüksek faiz vs. Dışarda yaşlısından gencine bakabilirsiniz ülkede toplum çürümesi başladı aldı başını gidiyor.
Operasyon: Askeriyede kumar yasak değil mi? Komutanlarınız görmüyor muydu?
Sözleşmeli Er: Komutanlardan gizli saklı oynanıyor. Lakin komutan ile samimi olanlar beraber oynuyorlar hatta. Komutanlarında çoğu oynuyor ki zaten %80’i demiştim.
Operasyon: Borca giren asker de bu “mesleği” rahat rahat bırakamaz duruma geliyor yani, değil mi?
Sözleşmeli Er: Aynen öyle. Hiçbir şekilde bırakamıyor ve komutanı borcu olduğunu bildiği için “nede olsa bırakmaz, bırakamaz” deyip rahat rahat mobing baskı uygulayabiliyordu.
Operasyon: Savaş bölgesinde bulunan askerler neden intihar ediyorlar?
Sözleşmeli Er: Psikolojik olarak ve personel eksikliği olduğu için izne gidememe ve yaşadıkları ağır geliyor. Bir de kumar olayının veya aşırı borçlanmanın etkisi olduğunu söyleyebilirim. En çokta mobing baskı etkisi. Bunların hepsi bir araya gelince çekilmez bir hal alıyor.
Operasyon: Çatışmada ölen askerlerin hepsi yoksul çocukları, bunu hiç sorguluyor muydunuz?
Sözleşmeli Er: İnsan sorgulamıyor değil. Bugüne kadar hiçbir villaya Türk Bayrağı asıldığını görmedim. Kendi aramızda kıyasladığımız oluyordu. Nasıl ve nereden geliyor bu zenginlik diye sorgulamıyor değildik.
Operasyon: Bürokrat, iktidarda olan kişilerin ya da TSK’nın komuta kademesinin çocukları var mıydı?
Sözleşmeli Er: Hayır, ben hiç görmedim. Şehit olan arkadaşlarımın çoğu garibandı. Ya köylü taş evde yaşamış ya da gecekondu çocuğu. Googleye “şehit evi” yazıp görsellere bakmanızı tavsiye ederim.
Operasyon: Bu savaşta Erdoğan’ın ailesi -başta Selçuk Bayraktar olmak üzere- servetine servet kattı. Mezarlara asker cenazelerini, ceplerine dolar dolduruyorlar. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Sözleşmeli Er: Yukarıda ifade ettiğim gibi.
Operasyon: Son olarak ne söylemek istersiniz?
Sözleşmeli Er: Size çok şey anlattım ve daha anlatmadıklarım da var. Sadece benim istediğim bölümleri yayınlayacaksınız. Aslında daha anlatacağım o kadar çok şey var ki, anlıyorsunuz. Bunları niye mi anlattım. Ben psikolojimden oldum, insanlığımdan oldum, geleceğimden oldum. Bir çok arkadaşım gibi intihar etmek istiyorum. Ne vatan, ne para, ne insanlık gördüm meslekte. Mesleğe gittiğim için çok pişmanım ama ne fayda.
Mesleğe çok hevesli olanlardan, anlattıklarıma inanmayanlar ve Zap-Metina hattında olmayanlardan “kötülüyor” diyenler olabilir. Mesleğe gidecek veya inanmayanlar varsa gidip görsünler. Aksi bir şey varsa istediği şekilde sövsünler bana.