HABER MERKEZİ – Devrimci Karargah Milisleri yazılı bir açıklama yaparak 02 Mart 2021 günü Manisa Dericiler Sitesi’nde AKP Manisa Milletvekili Murat Baybatur’un sahibi olduğu kimyasal maddelerin dönüşüm şirketine ait, plastik maddelerin istif edildiği kısım ve bulunduğu depoya özel teknik yöntemler ile sabotaj eylemi gerçekleştirdiğini duyurdu.
Devrimci Karargah Milisleri eylem gerçekleştirdikleri yerlerin sahibi Manisa Milletvekili Murat Baybatur hakkında şu bilgileri paylaştı;
“İş insanı AKP Milletvekili Murat Bayburt; AKP Manisa Kurucu İl Yönetim Kurulu Üyesi, AKP Manisa Kurucu İl Gençlik Kolları Başkanı olarak görev yaptı. 2011 yılında AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Manisa İl Başkanı olarak göreve getirildi. AKP Manisa Milletvekili Murat Bayburt TBMM’de Güvenlik, İstihbarat Komisyonları, Milli Savunma Komisyonları ve AKP-MKYK Üyesidir.”
Devrimci Karargah Milisleri tarafından yapılan açıklamanın tamamı şöyle;
“Baharın bu ilk günleri; Direniş Mücadele Zafer şiarıyla ORHANLAŞMAK adına buradayız diyoruz… Önce kendimizle mücadele edelim. Önce kendi gerçeklerimizle yüzleşelim. Gerçekler devrimcidir inancına sarılarak mücadele ediyoruz.
Devrimci Karargâh Milisleri olarak;
Türkiye işçi sınıfına, emekçi halklarına ve tüm dünyanın devrimci güçlerine duyuruyoruz:
“Bitmedi o kavga sürüyor, sürecek…”
Komutan Orhan Yılmazkaya ile birlikte “Ya bir yol bulacağız ya bir yol açacağız” şiarıyla çıktığımız yolda yaşanan kesinti ve duraklamalardan sonra daha güçlenerek adım atıyoruz.
Devrimci Karargah Milisleri eylemlerine ilişkin şunları belirtti;
“Devrimci Karargâh Milisleri olarak, 02 Mart 2021 günü saat: 13.30 sıralarında, Manisa Dericiler Sitesi’nde AKP Manisa Milletvekili Murat Baybatur’un sahibi olduğu kimyasal maddelerin dönüşüm şirketine ait, plastik maddelerin istif edildiği kısım ve bulunduğu depoya özel teknik yöntemler ile yapılan sabotaj eylemini, Komutan ORHAN YILMAZKAYA’ya adıyoruz.
9 bin ton geri dönüşüm malzemesi kimyasalın küle döndüğü, cehennem ateşi misali yanan plastiklerden çıkan kara bulutlar tüm Manisa’yı kaplamış olduğu, bu merkez tamamen imha edilmiştir.”
Bu Devrimci Karargâh’ın sözüdür.
Yakarışımız halkımızadır;
İşçiler, işsizler, emekçiler, emekliler, kadınlar, gençler ve yoksun tüm Türkiye insanları, Bankaların, holdinglerin, paşaların ve tüccarların sistemi olan emperyalist-kapitalist sistemin, kendi varlığını koruma adına bir bütün olarak insanlığı açlığa, her tür sosyal korumasızlığa, acıya ve zulme mahkûm eden bir sistem olduğunu hiçbir şey göstermediyse yaşanmakta olunan ve her gün derinleşen bunalım göstermektedir. Bankaların, holdinglerin, paşaların ve tüccarların çıkarlarını korumanın zulüm, acı ve gözyaşı olan faturasını meydanlarda haykırdığımız gibi biz ödemek istemiyorsak mücadeleyi daha yükseltmek, daha etkin ve yaygın kılmak ve faturayı emperyalist kapitalist sistemin önüne koymak gereği ortadadır.
Devrimci Karargâh Milisleri bu eylemiyle tüm Türkiye çalışanlarını, kent ve kır yoksullarını, Türkiye devrimci hareketinin bütün zaaf ve eksikliklerine rağmen emekçi halkın bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için mücadeleye, örgütlenmeye, faşist sisteme karşı ayağa kalkmaya çağırıyoruz.
Ricamız ise Türkiye devrimci hareketinedir.
Yoldaşlar,
Finans kapitalizmin derin krizlerinden çıkışının en temel araçlarının savaşlar olduğu ortak bilimsel bilgimiz, bilincimizdir. Ve keza hepimizin bildiği gibi, artık Das Kapital’e el basarak konuşan uluslararası burjuvazi kendi krizini öngörmüş ve krizden çıkışını Büyük Ortadoğu adıyla projelendirmiştir. Obama, sadece ABD sermayesinin bir kesimi tarafından değil, AB ve Japon finans kapitalistlerinin ve Siyonistlerin de desteğini alarak ve bir bütün olarak küresel emperyalizmin bu konjonktürdeki siyasal temsili olarak seçilmiştir. Bush döneminde yeniden paylaşımın iç gerginlikleriyle akan süreci Obama ile konjonktürel rasyonel iç dengelerine oturtan emperyalizm, Biden ile artık yeniden enerjisini dışa yöneltmeye hazır durumdadır. Gündemde olan Irak’tan çekilme değil, aksine tam da Baker-Hamilton planında önerildiği gibi bölgesel işgal ve savaşı yeni biçimler ve kombinasyonlar halinde yaymaktır. TC bu yeni biçim ve kombinasyonların bir parçasıdır. Emperyalist sistem TC’yi kendi projesine sorunsuz monte edebilmek için geleneksel Türk devletçiliğini ılımlı İslam ve ılımlı Kürt sosuyla yeniden karmayı esas olarak tamamlamış durumdadır. Erdoğan-Başbuğ ittifakına Barzani’nin eklenmesi gündemdedir. Şu eksikle ki; TC’nin bölgesel piyon olarak gerekli yerlerde istihdamı için onun Kürt halkının özgürlük mücadelesinden ve Kürt özgürlük hareketinden kurtarılması şarttır. Bu zorunluluk hali, sadece TC’nin projeye entegrasyonu anlamında taktik bir hamle değil aynı zamanda BOP açısından stratejik bir saha oluşturan Kürdistan’ın gerici ve işbirlikçi Kürt egemenlikleriyle kontrol altında tutulabilmesi için de stratejik bir hamledir.
Yoldaşlar,
PKK önderlikli Kürt özgürlük mücadelesinin örgütsel ve siyasal tasfiyesi emperyalist kapitalistler, siyonistler ve TC için BOP’un galası olacaktır. Galayı magazin basınından izlemek uluslararası emperyalizmin cümbüşünden haz duymak, ona öykünmektir. Burjuvazinin “dizi” kültürüyle terbiye edilmişlik, yozlaşmışlık demektir. Egemen sömürgeci “Türk” lük demektir.
Ama emin olunuz ki yoldaşlar, TC sıradan bir seyre bile izin vermeyecek ve devrimci demokrat her türlü potansiyeli ve tezahürünü ezerek kendi cephe gerisini düzenlemeye yönelecektir. “Ya sev ya terk et” politikası sadece Kürt halkına yönelik ırkçı bir 16 Aralık çizgisinde değil, aynı zamanda bütün devrimci demokrat muhalif zemine yönelik, her alanda yeni 19 Aralık’lara davetiye çıkarır bir çizgide uygulamaya konulacaktır. Bu hal ve koşullarda Türkiye Devrimci Hareketinin görevi liberal ve burjuva demokrat kum havuzlarında oynamak, statüko solculuğuyla oyalanmak değil, direnişçi Kürt özgürlük hareketiyle birlikte Türkiyeli sınıf mücadelesini militanlaştırıp yükselterek bu emperyal galayı, uluslararası emperyalist projelerin ve yerel gerici ve işbirlikçi iktidarların defin törenine çevirmektir.
Yoldaşlar,
Savaşların devrimlere gebe olması uluslararası politik tarihin bize öğrettiği, keza, ortak bilgi ve bilincimizdir.
TC saldırganlığına karşı PKK önderlikli Kürt özgürlük hareketiyle siper yoldaşlığına girmek bu yüzden sadece ezen ulus devrimcilerince yerine getirilmesi gereken enternasyonalist bir tutum değil, aynı zamanda bu konjonktürde Türkiyeli bir devrim için de koşuldur.
Yoldaşlar,
Gündemdeki savaşın sıcaklığında kavrulmamak için biz de hazırlıklarımızı yapalım, biz de zırhlarımızı kuşanalım. Devrimin zırhı devrimin örgütüdür.
Sözümüz ve eylemimiz, Türkiye ve Kürdistan emekçi halklarının devrimci ve sosyalist sözüdür. Bir isyan çağrısı, var olan zulüm ve yalan zincirini kırma çığlığıdır. Bu sözü geçmişte büyütmüş her devrimci örgüt ve militana vefa borcumuzdan kaynaklanan saygımızın ifadesi, bundan sonra büyütmesi gerekenlere ise yol gösteren mütevazı mesajımızdır.”