İSTANBUL –Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatları, İmralı’da müvekkilleriyle 22 Mayıs’ta yaptıkları görüşmeye ilişkin basın toplantısı yaptı. Titanic Downtown Beyoğlu Hotel’de kameraların karşısına geçen Asrın Hukuk Bürosu avukatları Nevroz Uysal, Rezan Sarıca, İbrahim Bilmez ve Raziye Turgut, açlık grevi ve ölüm orucuna ilişkin Halklar Önderi Öcalan’ın mesajını iletti.
ASRIN HUKUK BÜROSUNUN MESAJI
Avukatlardan Nevroz Uysal ilk olarak Asrın Hukuk Bürosu’nun mesajını okudu. Mesajda şunlar belirtildi:
“İmralı ada cezaevinde, müvekkilimiz Sayın Öcalan ile 22 Mayıs tarihinde yeni bir avukat görüşmesi gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Sayın Öcalan daha önce kamuoyuna paylaşmış olduğu metnin bir bütün olarak önemini bir kez daha vurguladı. 2 Mayıs tarihli ve dört müvekkilimizin birlikte kaleme aldığı yedi maddelik metnin tartışılmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Toplumsal uzlaşı, demokratik siyaset, demokratik müzakere ve onurlu barış konularının tartışılmasının Türkiye’nin temel ihtiyacı olduğu görüşündeydi. Kendisinin de bu maddelerin Türkiye siyasetinin temel değerleri haline gelmesi açısından üzerine düşeni yapacağını belirtti. 2013 yaklaşımı ve duruşunun Türkiye’de yarattığı ortamı ve umudu herkesin bildiğini ve bu mesajının daha fazla tartışılması gerektiğini ifade etti.
Bu görüşmelerin yaptırılmasının bir müzakere sürecinin varlığı anlamına gelmediğini, önceki görüşmede olduğu gibi yine hatırlattı. Mesajlarının tüm demokrasi güçlerine, Türkiye’nin her yelpazesindeki siyasi yapılarına ve devlete olduğunu söyledi. Bu tutumuna karşı; ‘tüm çevrelerden nasıl bir karşılık verileceğini 30-40 gün sonra anlarız’ diyerek şu anda hiçbir çevrenin tutumu için herhangi bir yorum yapmadığına tanıklık ettik.
6 Mayıs’ta kamuoyuna sunduğumuz yedi maddelik mesajda önemli bir konu da Rojava, Kuzey Suriye, SDG ve Suriye’de sorunların çözümünün nasıl olması gerektiği maddesiydi. Bu konuda düşüncelerini tekrarladı. İmkan olursa Suriye’nin bütünlüğü içinde Kürt sorunu dahil Suriye’nin tüm sorunları konusunda pozitif rol oynayacağını söyledi. Kendi düşüncelerinin ve çözüm önerilerinin Suriye’nin sorunlarını çözeceğini, Kürtlerin ve diğer toplulukların temel haklarının anayasal güvenceye alınmasının zorunluluğunu da özellikle vurguladı.
Bu tartışmaların daha derin, tarihi sonuçlara yol açacak şekilde yürütülmesi, günlük, dar siyasi gündemlere sıkıştırılmaması temel ihtiyaç durumundadır. Bu minvalde Türkiye ve Ortadoğu’nun tarihsel ve derin sorunları olduğunu, Sayın Öcalan’ın da bu sorunların akli, politik ve kültürel yaklaşımlarla çözülebileceğini belirttiğini hatırlatmak isteriz.
İmralı tecridi hukuken ciddi bir problem olduğu gibi siyaseten de Türkiye’nin barış iklimini zedeleyen bir olgudur. Sayın Öcalan’ın politik bir özne olarak rolünü kısmen dahi olsa oynayabildiği zamanlar ise köklü sorunlara çözüm önerilerini sunabildiği dönemler olarak ülke iklimine olumlu tesirde bulunduğu deneyimlenmiştir. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin ağırlaştığı son dört yılda Türkiye’de ve bölgede savaş, kaos ve krizlerin derinleşmesiyle birlikte tüm toplumsal kesimlere karamsarlık hakim olmuştur. Buna karşın yirmi gün içerisinde sadece iki defa görüşlerini sınırlı bir şekilde paylaşma imkanı bulmuş olması dahi derinleşen sorunlara dönük farklı ve yeni bir perspektifin geliştirilebileceğinin umudunu büyütmüştür.
Bizler de bu görüşmelerde, Sayın Öcalan’ın onurlu barış temelinde sorunların demokratik müzakere yöntemi ile çözülmesi yönündeki pozisyonunu koruduğunu, gelecek açısından umutlu olduğunu ve kendine güvendiğini açıkça gördük.
Bu vesile ile İmralı cezaevinde uzun yıllardır sergilenen gayri hukuki tutumun bir bütün olarak aşılması için demokratik kamuoyunun sorumluluk üstlenmesi ve sürecin takipçisi olması gerekliliğine olan inancımızı belirtiyoruz. Yasal hakların tesisinin hiçbir tartışma ve ayrımcılığa yer vermeksizin sağlanması konusunda gerek yönetsel gerekse de yargısal mercilerin sorumluluklarını yerine getirmeleri hukukun gereği olduğu kadar ahlaki bir sorumluluktur.
Görüşme içeriğinde birçok konu tartışılmış olsa da temel gündem maddesi kritik bir aşamaya gelen açlık grevleri ve ölüm oruçları olmuştur.
Bu görüşmede Sayın Öcalan eylemcilerin iradesi ve fedakârlığı konusunda teşekkürlerini ifade ederek, bu tutumu onurlu bir duruş olarak değerlendirmiştir. Aynı zamanda annelerin tutumunu da çok önemli bulmuş, yüksek değer atfetmiştir. Bu vesileyle kendisinin annelere özel selamlarını iletiyoruz.
Sayın Öcalan görüşme esnasında açlık grevleri ve ölüm oruçlarının amacına ulaştığını, artık sonlandırılması gerektiği yönündeki çağrısını ısrarla vurguladı. Bu çağrıdan sonra grevcilerin eylemi bırakacağına inanıyoruz. Esas olanın demokratik siyasal mücadele kültürü olduğunu, grevcilerin bedenen, ruhen ve zihnen sağlıklı olmalarının her şeyden önemli olduğunu ifade etti. Açlık grevleri konusunda Gandi’yi örnek vererek, Gandi’nin açlık grevini toplumsal mücadeleyle anlamlı kıldığını ifade etti.
Bu bağlamda Sayın Öcalan açlık grevi ve ölüm orucu eylemcilerine hitaben bir mektup kaleme almıştır. Bu mektubun kendileriyle paylaşılmasını talep etmiştir. Görüşme sonrasında tarafımıza ulaştırılan, Sayın Öcalan’ın açlık grevi ve ölüm orucu eylemcilerine hitaben kendi el yazısı ve imzasının olduğu mektubunu başta eylemciler olmak üzere kamuoyunun takdirine sunarız.”
Daha sonra Halklar Önderi Öcalan’ın açlık grevi ve ölüm orucuna dair mesajı okundu.
Halklar Önderi Öcalan’ın mesajı şöyle:
“Değerli yoldaşlar,
Başta açlık grevi ve ölüm orucuna kendini yatırmış arkadaşlar olmak üzere iki avukatımın yapacağı geniş açıklamalar ışığında eyleminizin sona ermesini bekliyorum. Bana ilişkin maksadınızın hasıl olduğunu da rahatlıkla belirtip hepinize en derin sevgi ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Asıl bundan sonrasında da bana yeterli yoğunluk ve iradeyle eşlik etmenizi de özenle belirtiyor ve umuyorum.
Bitmeyen sevgi ve selamlarımla
22 Mayıs 2019, İmralı Cezaevi
Abdullah ÖCALAN!”
İSTANBUL SEÇİMİ TARTIŞILMADI
Avukatlar daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Görüşmede İstanbul seçimleri gündeme geldi mi” sorusuna görüşmede yer alan Avukat Rezan Sarıca, “İstanbul seçimleriyle ilgili bir gündem yoktu. Aramızda bu yönlü bir konuşma yapılmadı. 6 ayı süredir devam eden açlık grevleri ve 2 Mayıs görüşmesinde bize ilettiği mesajın kamuoyunda tartışılması boyutunu tartıştık” diye yanıt verdi.
BİR ÇÖZÜM SÜRECİNDEN SÖZ EDİLEMEZ
“Görüşmeler müzakere sürecinin önünü açacak mı, bu yeni bir süreç anlamına geliyor” sorusuna Avukat İbrahim Bilmez, şu yanıtı verdi: “Bir çözüm sürecinden söz edilemez. Müvekkilimizin bir çağrısı var. Önceki tartışmada kamuoyuna 7 madde açıklamıştı. Bunların tartışılması önemliydi.”