İSTANBUL – Sosyalist Öğrenci Hareketi üyesi Mert Çahadar açlık grevi direnişleri ve bu süreçte gençliğe düşen görev sorumlulukları Nûce Ciwan Haber Ajansına konuştu.
Konuşmasına faşizmin tırmandığı böylesi bir süreçte basının önemine dikkat çekerek başlayan Çahadar: ” Biz Sosyalist Öğrenci Hareketi olarak öncelikle siz değerli basın emekçilerini saygıyla selamlıyoruz, konuşmamıza böyle başlamak istiyoruz çünkü; faşizm insanların günden güne yoğunlaştığı bu süreçte sizin emeğinize, iradenize bizim için paha biçilmez. Bununla birlikte Leyla Güven şahsında tüm açlık grevi ölüm orucu direnişçilerini aynı zamanda tüm devrimci tutsakları da selamlıyoruz” dedi.
‘AÇLIK GREVİ DİRENİŞİ ARTIK BİNLERCE DEVRİMCİNİN ORTAK SESİ, SLOGANI HALİNE GELMİŞTİR’
Çahadar konuşmasına şöyle devam etti: ” Birçok tarihsel dönemeçte olduğu gibi toplumsal muhalefetin bastırıldığı güne güne daha da zayıfladığı bu süreçte devrimci tutsaklar biz devrimcilere bir soluk borusu olmuştur. Bu bizim için oldukça önemlidir. Leyla Güven’le başlayan bu açlık grevi süreci 200’lü günlere erişti artık. Ve bunlarla birlikte onlarca açlık grevi direnişçisi ve onlarca ölüm orucu direnişçisi yarattı ve bu sayı her geçen artıyor. Bu açlık grevi direnişi artık binlerce devrimcinin ortak sesi sloganı haline gelmiştir. Bununla birlikte 17 Mayıs’ta Grup Yorum üyeleri de açlık grevi eylemlerine başlıyorlar. Konser yasaklarına ve Grup Yorum üyelerinin tutuklanmasına karşı bir açlık grevi süreci örgütleyeceklerini dile getirdiler.
TÜM BASKILARA FAŞİZMİN SALDIRILARINA KARŞI BEDENİNİ ÖLÜME YATIRANLARIN KUŞANDIĞI CÜRİYETTİ DAHA YUKARILARA TAŞIMALIYIZ
Mert Çahadar, faşizmin Türkiye’de yeni görülmüş bir olgu olmadığını söyleyerek buna karşı devrimcilerin tarihte nasıl direnerek kazandığının altını çizerek şöyle konuştu: ” Açlık grevi eylemleri bir direniş metodudur. Biz bir direnişi tanıyoruz, bu direnişi hatırlıyoruz. Biz bu direnişi Bobby Sands’dan bu direnişi 1996, 2000 ölüm oruçlarından tanıyoruz. Ve biliyoruz ki açlık grevi eylemleri son derece meşru bir direniş metodudur. Tüm baskılara faşizmin tüm saldırılarına karşı bedenini ölüme yatıranlar bedenin açlığa yatıranlar kuşandığı cürüyetti biz daha yukarılara taşımalıyız. Her türlü tutsaklık ve baskı ile ehlileştirmeye çalışılan devrimci tutsaklar bu günde tecrit politikaları ile ehlileştirilmeye çalışıyor. Ancak biz biliyoruz ki ne tecrit politikaları nede faşizm yeni vuku bulmuş meseledir. Aynı zamanda devrimcilerin de ilk defa karşılaştığı bir şey değildir. Ve tarihte devrimciler nasıl tecride karşı, nasıl tek tipe karşı nasıl direndi ise bu günde direnecektir.
‘GENÇLİK, DİRENİŞÇİLERİN SESİNİ SOKAKLARA TAŞIMALIDIR’
Tarihi direnişlerin devam ettiği böylesi bir süreçte gençliğe büyük sorumluluk düştüğünü söyleyen Çahadar konuşmasını şu cümlelerle bitirdi: ” Gençliğin tutumu net olmalıdır. Devrimci gençliğin, öğrencilerin bu sürece verecekleri bir cevapları vardır. Bu gün devrimci gençliğin, öğrencilerin yapması gereken içeride ki direnişi dışarıya taşımaktır. Elbette ki tutsakların sesini sokaklara taşımaktır. Ve ortak bir direniş mevzisini oluşturmaktır.
Bugün devrimcilerin yapması gereken burjuvazinin sistemin tek rengine karşı tek rengine karşı bir bütün olarak sisteme karşı bir başkaldırı örmektir. bir bütün olarak sisteme karşı bir başkaldırı örmektir. Biz sosyalist öğrenciler olarak bugün bunun yapılması gerektiğini düşünüyoruz “.
NC/Yusuf İLDIZ