BEHDÎNAN – KCK Genel Başkanlık Konseyi üyesi Sozdar Avesta, Türk devletinin Şengal’e yönelik saldırılarına ilişkin ANF’ye değerlendirmelerde bulundu. Türk devletinin saldırılarında şehit düşen YBŞ Komutanı Seid Hesen’in özellikle hedef alındığını belirten Avesta, saldırılara sessiz kalan Başur ve Irak hükümetinin de bu katliamlara ortak olduğunu belirtti.
KCK Genel Başkanlık Konseyi üyesi Sozdar Avesta, değerlendirmelerinde şu hususlara dikkat çekti:
“16, 17 Ağustos tarihlerinde işgalci Türk devleti bir kez daha alçakça bir saldırı ile Êzidî halkımızı bombaladı. Bu saldırılarda YBŞ komutanı ve Êzidî halkının öncülerinden heval Seid Hesen ve yeğeni YBŞ savaşçısı İsa Xwededa şehit düştü, yine Türk devletinin hastaneye yönelik saldırısında da 4 YBŞ savaşçısı ve 4 sağlık çalışanı şehit düştü. Yine her iki saldırıda yaralananlar oldu. Komutan heval Seid şahsında tüm şehitlerimizi saygı ve hürmetle anıyorum, başta şehit aileleri olmak üzere tüm yurtsever ailelerimize, Êzidî toplumuna ve tüm Kürdistan toplumuna başsağlığı, yaralılara ise acil şifalar diliyorum. Şengal kadınlarının onurlu duruşunu, direnişlerini ve mücadelelerini selamlıyor, acılarını paylaşıyorum.
Faşist-soykırımcı Türk devletinin bu saldırısı halkımızın da dediği gibi ne ilk, ne de sondur. İnsanlıktan nasibini almamış olan Türk devleti ve Erdoğan Êzidî toplumuna ve halklara yönelik saldırılarını sürdürüyor. Bu saldırılar Êzidî halkına yönelik katliamların ve yoldaşımız, Êzidî halkının öncüsü Mam Zeki’nin şahadetinin yıldönümünde gerçekleşti. Şengallileri Şengal’den çıkarmak ve Êzidî halkının Şengal’e dönmesini engellemek için yıllardır bu saldırılarda bulunuyorlar. Şengal’e yönelik saldırılar yeni başlamadı, 3 Ağustos 2014 yılındaki 73. Ferman da o tarihte başlamadı. Son ferman 15 Ağustos 2007 yılında başladı. Yaklaşık 15 yıldır bu ferman aralıksız devam ediyor. Heval Seid bu saldırılar karşısında bir gün bile geri adım atmadı ve gece gündüz halkı için çalıştı, mücadele etti. Bundan dolayı saldırıların hedefi oldu. Heval Seid, 2014 yılında Êzidî halkına yönelik saldırılar başladığında yönünü Şengal’e veren 12 HPG gerillası ile birlikte omuz omuza direndi.
Şehit düşene kadar üzerine düşen her görevi layıkıyla yerine getirdi. DAİŞ çeteleri ile savaştı, yönetici oldu, halkına eğitim verdi, onları bilinçlendirdi ve 2015 yılında Şengal Demokratik Meclisi’ni, kurdu. Yine yeri geldi halkının dili oldu, avukatı oldu, siyasetçi oldu, diplomat oldu ve şehit düşene kadar da bu çalışmalarını yürüttü. Eğer bugün Êzidîler Şengal’de demokrasi, özgürlük ve birlikte yaşamın mücadelesini veriyorsa heval Seid ve diğer şehitlerimizin sayesindedir. Êzidî halkı olarak bu kahramanlara borçluyuz. Fermanları engelleyen heval Seid Êzidxan tarihine damgasını vurdu. Eğer heval Seid, onurlu Hebabiya aşireti ve aileleri seferberlik ruhu ile mücadelede yer almasaydılar bugün tüm Êzidî halkı fermandan dolayı topraklarını terk etmek zorunda kalacaktı. Bu yüzden Heval Seid’in Şengal’de böylesi tarihi bir anlamı ve büyük bir önemi vardı. Bu yüzden heval Seid’e yönelik bu saldırı planlı bir saldırıdır. Saldırının olduğu gün de planlı bir gündür. Irak Cumhurbaşkanının Şengal’e gideceği gün böyle bir saldırı yaptılar. Saldırıyı faşist Türk devleti yaptı ama bölgedeki ihanetçi güçlerin de bu saldırıdaki rolü büyük.
SESSİZ KALMAK KATLİAMA ORTAK OLMAKTIR
Bu saldırı ile özellikle Irak’a ve Irak’ın egemenliğine bir mesajdı. Irak Cumhurbaşkanı ilk defa Şengal’i ziyaret etmek istedi. Heval Seid’i de özel olarak bu ziyaret için davet etmişlerdi. Gerçekleşen bu saldırıya ilişkin sadece ilk gün Irak emniyetinden bir açıklama yapıldı ama onun dışında ne Irak Cumhurbaşkanı, ne de başka bir yetkiliden açılama yaptı. Elbette Êzidî halkı bunu kabul etmeyecektir. Êzidî halkı da yaptıkları açıklamada, ‘bizler bu ülkenin vatandaşlarıyız, Iraklıyız, neden bu toplumdan, Irak toplumundan bu kadar dışlanıyoruz’ diye soruyorlar. Bu katliamda yer alan herkesin Ira yetkilileri tarafından ortaya çıkarılması lazım. Faşist Türk devletinin bu saldırısı dediğim gibi aynı zamanda Irak’ın egemenliğine yönelik de bir saldırıydı. Irak hükümetinin de bunu görmesi ve bir daha Êzidî halkına yönelik katliamlara ortak olmaması gerekir. Sessiz kalmaları onları katliama ortak ediyor.
Kaç gündür Êzidî halkına yönelik saldırılar oluyor, o kadar kişi katledildi fakat Başurê Kürdistan hükümetinden de açık bir tutum ortaya konulmadı. Bu katliamda yer alanlar belli zaten ama diğer siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, demokratik güçler, fermana karşı olanlar net tutum almalılar bu saldırılara karşı. Saldırılara sessiz kalan ABD ve diğer uluslararası güçler de bu katliamda yer alıyor. Bu güçlerin 9 Ekim’de Şengal’e ilişkin yaptıkları anlaşma sonucu bu saldırılar gerçekleşiyor. 9 Ekim anlaşması 74. Ferman anlaşmasıdır. Çünkü 15 yıldır kıramadıkları iradeyi faşist Türk devleti, KDP ve uluslararası güçler bu anlaşma ile kırmak istiyorlar. 16-17 Ağustos’taki saldırılar ile ya bu anlaşmayı kabul edeceksiniz, ya da katliam yaparız mesajıdır. Bu şekilde anlaşmayı yürürlüğe koymak istiyorlar. Anlaşma nedir? Anlaşma Şengal’in tamamen boşaltılması, Şengal halkının iradesizleştirilmesi, Şengallilerin Şengal’den çıkarılmasıdır. Bu yüzden Êzidî halkı bu anlaşmayı asla kabul etmeyecektir, kendilerinin de dedikleri gibi sonuna kadar direneceklerdir.
Irak devleti şunu çok iyi bilsin ki son yaşanan saldırıların bir hedefi de Irak’taki halkların birlikte yaşama talebinedir. Bu 2 saldırıda da hem Êzidî halkı, hem de Arap halkı omuz omuza mücadele ettiler, ortak açıklamalar yaptılar ve düşmana karşı öfkelerini gösterdiler. Êzidî halkı Demokratik Özerk yönetim ve YBŞ’nin desteği ile hiçbir şeyin olmadığı bir yere Sikêniyê hastanesini inşa ettiler. Êzidî ve Arap halkı orada tedavi ediliyordu. Şehit düşenlerden ikisi de Arap halkından olan savaşçılardır. Bu saldırının halkların ortak yaşamına yönelik olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Onlar ne yaparsa yapsın halkımız çok net mesaj verdi. Irak’a, ABD’ye, BM’ye ve Êzidîleri yok etmek isteyen bölgedeki güçlere, kaybedecek bir şeyimiz yok mesajını verdiler. Doğrudur, Êzidî toplumun kaybedecek bir şeyi yok. 15 yıldır devam eden komplo boyunca Êzidî halkının malını, çocuklarını aldılar her türlü saldırılarda bulundular. Ama son 7 yıldır Rêber Apo’nun felsefesi öncülüğünde yeni fermanları engelleyerek umut olanlar öncülüğünde Êzidî halkı örgütlendi ve mücadele etti. Êzidî halkı artık kölelik zincirlerini kırdı. Êzidî halkı artık eskisi gibi değil, her şeyden önce örgütlüler, savunma gücüne sahipler, güçlüler, direnişçi kadın öncüleri var. Şengal’deki annelerin, gençlerin, kadınların onurlu duruşunu selamlıyorum, saygılarımı iletiyorum. Onların bu duruşu demokrasi ve özgürlük isteyen herkese ders niteliğindedir. Korkmuyoruz diye haykırdılar.
DİKTATÖR ERDOĞAN OSMANLI HAYALLERİ İLE YOLA ÇIKMIŞ
Êzidî halkına ‘ya köle olacaksınız, bizim egemenliğimiz altında yaşayacaksınız, böylelikle fiziki olarak yaşarsınız, yok biz özgür yaşayacağız, özgürlük istiyoruz diyorsanız yok olacaksınız’ diyorlar. Tek bir gün bile yaşayacaksak o gün de özgür, eşit, onurlu bir yaşam olmalı, onursuz köle bir yaşam olmamalı. Bu yüzden özellikle Irak güçlerine dikkat çekmek istiyorum, Irak’ın bunları iyi görmesi lazım. Şengal halkı sadece evrensel haklardan yararlanmak ve özgürce yaşamak istiyor. Irak Şengal’in güvenliğinden sorumludur. Cumhurbaşkanı görüşme yapsın diye tek bir gün de olsa hava sahasını kapatamadı mı? Bu kadar iradesizler. Bu da çıkarları olduğunu gösteriyor. Irak hükümeti ve Irak toplumu şu andan itibaren Êzidî halkı ile birlik olmalı ve bu saldırılara karşı çıkmalıdır. Diktatör faşist Erdoğan Osmanlı hayalleri ile yola çıkmış. Hedefi Şengal’i boşaltmak, Telafer, Musul ve Kerkük’ü işgal etmek. Yıllardır bunun örgütlemesini yapıyor. 15 Ağustos’ta KDP’nin Şengal’e yönelik açıklamasının ardından ertesi gün Türk devleti ‘eğer Irak devleti Şengal’e girmezse biz gireceğiz’ tehdidinde bulundu. KDP’nin Şengal’e yönelik bu ihanetçi politikalardan artık vazgeçmesi gerekir. Bu şekilde Êzidî halkını hedef göstermemelidir.
Şengal halkının yaraları henüz kanıyorken, Türk devletinin uçakları hala Şengal üzerindeyken, Türk MİT’i ve Başur’daki bazı güçler tarafından yönetilen basın hastanenin olduğu bölgeyi PKK’nin karargahı olarak lanse etti. Bu çok büyük bir ahlaksızlık ve çok büyük şerefsizliktir. Onlar da oranın hastane olduğunu ve orada kimlerin yaşadığını çok iyi biliyor. Bu şekilde yaptıkları onursuzluğu örtmeye çalışıyorlar. Halkımızı bunu çok iyi bilsin. Halkımızın duruşu net, onurlu bir tavır aldı. Bir kez daha söylüyorum bu katliamda yer alan güçler tarih karşısında bu halka hesap verecektir. Şengal’de ve yurtdışında olan Êzidî halkımız ve tüm Kürdistan halkı artık kararını verdi, özgür yaşayacaklar. Şahadetten korkmamalıyız, ancak direnerek başarılı olabiliriz ve zafere ulaşabiliriz. Mam Zeki, Mam Beşir, Komutan Zerdeşt ve direnişte şehit düşen tüm şehitler bize bunu gösterdi. Şahadetlerin bizi başarıya ulaştıracağını gösterdiler. Büyük şahadetler büyük çıkışlar yaratıyor. Büyük acılar, büyük kararları ortaya çıkarır. Halkımız bugün bunun bilincindedir. Başarının sırrı budur. Buna inanmamız ve buna göre hareket etmemiz lazım.
Bu yüzden özellikle heval Seid’in ailesi, aşireti ve halkımız çok iyi bilsin ki heval Seid’in tek bir amacı ve hedefi vardı o da bu halkın özgür yaşamasını sağlamak. Bu yüzden bütün şehitlerimize sahip çıkmamız lazım. Hainleri aramızdan atmamız lazım. Kim olursa olsun hainlik edenler asla Êzidî olamaz, asla insan olamaz. Bölgede bulunan hainlere geçit verilmemeli. Êzidî halkı daha fazla birlik olmalı ve bu şahadetleri büyük bir çıkışın temeli yapmalı. Demokratik özerliği kalıcılaştırmanın temeli yapmalı. Heval Seid ve yoldaşlarının izinden gidenler mutlaka başarılı olacaktır. Bu temelde tüm halkımıza çağrıda bulunuyorum, bu mücadele başarıya ulaşana kadar aralıksız bir şekilde direnişe devam etmelidir. Bir kez daha söylüyorum şehitlerimizin intikamını alacağız, verdikleri mücadeleyi mutlaka başarıya ulaştıracağız. Heval Seid ve Sikêniyê şehitlerini bir kez daha saygı ile anıyorum. Tüm halkımızın ve Rêber Apo’nun başı sağ olsun, onların izinde yürümeye devam edeceğiz ve mutlaka kazanacağız.”