Strasbourg’da 13. gününü geride bıraktığımız süresiz açlık grevi eyleminde yerini alan Deniz Sürgüt ile bir röportaj gerçekleştirdik. Sürgüt, tüm Kürdistanlı gençleri Halklar Önderi Öcalan etrafında kenetlenmeye ve başkaldırı ruhuyla topyekün bir direnişe geçmeye çağırdı.
STRASBOURG – Kürdistan’da sömürgeci zindanlarında ve dünyanın dört bir tarafında yüzlerce Kürdistanlı Halklar Önder Öcalan’a uygulanan tecridi kırmak için açlık grevi eylemlerini sürdürüyor. Bu açlık grevi eylemcilerinin önemli bir bölümü Süresiz ve Dönüşümsüz Açlık Grevi’nde. Strasbourg’da 17 Aralık’ta başlatılan da böyle bir açlık grevi ve bugün itibariyle 13. gününü geride bırakıyor. Eylemcilerin oldukça moralli olduğu görülürken, her gün sayısız ziyaretçi Avrupa’nın her yerinden hem eylemlerini selamlamak hem de taleplerini sahiplenmek için Strasbourg’a akıyor.
Strasbourg Süresiz ve Dönüşümsüz Açlık Grevi eylemcilerinin arasında gençler de yerlerini alıyorlar. Bu eylemcilerden biri de Deniz Sürgüt. 13 günlük açlık grevi eylemi boyunca diğer eylemcilere ve ziyaretçilere verdiği moralle ön plana çıkan Sürgüt’ün tek gündemi Halklar Önderi Öcalan’ın özgürlüğü. Her sohbetinde süreci anlamanın önemini ve Halklar Önderi Öcalan’ın özgürlük koşullarının yaratılması için topyekün bir direnişe ihtiyaç olduğunu anlatıyor Sürgüt. Eylemlerinin mutlaka başarıya ulaşacağını ve Halklar Önderi Öcalan’ın özgürlüğüne giden yolda gençlik öncülüğünde devrimci bir mücadelenin en belirleyici faktör olacağını söylüyor. Deniz Sürgüt ile hem Halklar Önderi Öcalan şahsında tüm Kürdistanlılara uygulanan tecrit işkencesi ve bunu kırmak için başlatılan eylemler hem de Kürdistanlı gençlerin bu süreçte nasıl bir rol oynayabileceği üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
“Başarıya ulaşacağından kesin emin olduğumuz bir eylem”
Sürgüt, süresiz açlık grevini “Önderliğin üzerinde uygulanan tecride karşı bir adım atılması, tecridin kırılması ve Önderliğin özgürleştirilmesi amacıyla başlatılmış bir eylem” olarak tanımlıyor. Eylemin kararlılık düzeyinin yüksek olduğunu belirten Sürgüt, açlık grevi için “başarıya ulaşacağından kesin emin olduğumuz bir eylem” diyor. En büyük moral kaynaklarının ise bu eylemin başarıya ulaşacağına duydukları inanç, yani Halklar Önderi Öcalan’a uygulanan tecridi kıracak bir eylemin içinde olmaları olarak belirtiyor.
Eylemin merkezinde Halklar Önderi Öcalan’ın özgürlüğü talebinin olduğunu dile getiren Sürgüt, açlık grevinin toplumsal tarihi ve önemi olan bir eylem olduğunu söylüyor. Böyle bir eylemin birçok anlam boyutunun bulunduğundan bahseden Sürgüt, “biz Önder APO’nun komplo sürecinde bize yönelttiği ‘eksik ve yetersiz yoldaşlığın’ özeleştirisini vermeye çalışıyoruz” diyor.
“Başkaldırı ruhuyla alanlara!”
Kürdistan gençliğinin tecridi kırmak için topyekün bir direniş ve başkaldırı ruhuyla harekete geçmesi gerektiğini belirten Sürgüt, gençlere şu çağrıyı yaptı: “Gençlik zafer ruhuyla, gerçekten bu direniş ruhuyla alanlarda olup bu eylemin etrafında kenetlenirse, Önderliğin etrafında kenetlenirse, biz eminiz ki yaratmak istediğimiz o devrim sürecini daha da hızlandıracağız. Özellikle Avrupa’da yaşayan Kürt gençliği kendini sorumlu hissetmeli, süreç noktasında sorumlu hissetmeli ve Önderlik etrafında kenetlenmeliyiz. Madem ki düşman bize her yönden saldırıyor, Önderliğimize saldırıyor, ülkemize saldırıyor, şehitlerimize saldırıyor, şehirlerimize saldırıyor ve gerillamıza saldırıyor, o zaman gençlik de topyekün bir direniş ruhuyla, o BAŞKALDIRI RUHUYLA alanlara çıkmalı ve düşmana en güçlü cevabını vermeli. Gençlik artık örgütlenmeli, özgürleşmeli ve BAŞKALDIRI RUHUYLA alanlara çıkmalı.”