2015 Ekim ayı ile Sur ilçesinde halk öz savunma temelinde hendek kazıyordu. Kasım ayının ilk aylarına kadar işgalci devlet fiili yasak ilan ederek ilçeye saldırsa da halk ses çıkarma eylemleri yaparak direnişe ses veriyordu. 6 Kasım tarihinin ardından çatışmalar aralıklı olarak 28 Kasım tarihine kadar devam etti. 28 Kasım’da Baro Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmesinin ardından başlayan direnişin ardından aylar geçti..
AMED – Tarihi Sur ilçesinde 2 Aralık 2015 tarihinde yeni bir tarih yazmak için adım atıldı. Bu tarihi direniş tamı tamamına 103 gün sürdü. İşgalci devlet güçleri her açıklamasında ‘Sur operasyonu sona erdi’ dese de saldırı devam etti ve direniş sürdü. Roza, Zozan, Şinda, Rozerin, Beritan, Çiyager, Reber, Ali, Sinan, Mahsun ve daha birçok genç direnişçi son ana kadar ölüme meydan okuyarak kahkahalarını Sur’un dışına taşıdılar. Sur direnişi 70’inci günündeyken devlet güçleri tarafından operasyonun tamamlandığı ilan edildi ve Diyarbakır halkı Sur için ayaklandı. Bu ayaklanma sırasında halkı engellemek isteyen işgalci devlet güçleri taziykli su, gaz bombası, ranger tipli araçlardan ateş ederek halkı dağıtmak istedi. Sur dışında halk ayaklanırken Sur ilçesinde akşam saatlerinde büyük bir patlama sesi duyuldu ve bu ses direnişçilerin yeniden toparlandığını ve yeni hendekler kazarak savunmaya geçtiğinin göstergesi oldu. O gece sonrasında hem Diyarbakır halkı hem de Sur direnişçileri mücadelelerini 103’üncü güne kadar sürdürdü.
‘103 günlük direniş nasıl başladı’
27 Kasım 2015 tarihi gecesinde işgalci devlet güçleri tarafından tarihi Dört Ayaklı Minare’nin ayaklarından vurulmasını protesto etmek için 28 Kasım 2015 tarihinde Baro tarafından basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasının bittiği sırada son sözlerini söyleyen Baro Başkanı Tahir Elçi katledildi. Gazi Caddesinde taksiden inmek üzere olan 2 YPS’li yi gözaltına almak isteyen sivil polisle çatışan YPS’liler açıklamanın yapıldığı sokağa girdi. Sokağa girdikleri anda karşılarında sivil halkı gören Mahsun Gürkan ve Uğur Yakışır silahlarını ters tutarak hendeklerin olduğu alana doğru koştukları sıra polislerin açtığı ateş sonucu Tahir Elçi olay yerinde yaşamını yitirdi. Tahir Elçi’nin yaşamını yitirmesinin ardından işgalci Valilik tarafından acil şekilde ‘yasak’ ilan edildi. Gece boyu süren çatışma sonrası yasağı kaldıran Valilik 2 Aralık 2015 tarihinde 9 gün sürecek olan ‘Sokağa çıkma yasağını’ ilan etti. 9 gün sonunda 10 Aralık 2015 tarihinde 17 saatliğine yasağı kaldıran Vali 103 gün sürecek ve hala devam eden yasağı ilan etti. 10 gün boyunca Sur direnişine tanıklık eden ve Sur’da kalan Barış Anneleri oldu.
10 günlük yasağın ardından mahallelere akın eden halk yoğun saldırılara rağmen gülüşlerinden ve inançlarından vazgeçmeyen YPS-YPJ-S üyelerini gördü. Kadınların dikkatini çeken bir diğer nokta ise ‘özgün mevzi’ olarak adlandıran kadın mevziisi oldu. Tüm saldırılara rağmen kadınlar bulundukları alanı mor perdelerle kapatarak bulundukları alana ‘Mor mevzi’ adını vermesi tüm halkın dikkatini çekmişti. 10 günlük direniş sırasında bir diğer önemli olay ise YPS ve YPJ-S’nin ilan edilmiş olması oldu.
‘Aralık 2015 tarihi devletin yıkımı ve katliamlarıyla sürdürüldü’
17 saatlik yasağın ardından ilçeden çıkmaya çalışan Mizgin Koçyiğit Dağkapı Meydanı’nda vuruldu. Henüz 17 yaşında olan Çekvar Çubuk ise Süleyman Nazif İlkokulu önünde keskin nişancı kurşunuyla katledildi. Mizgin ve Çekvar’ın cenazelerini almak isteyen halka ise çevik kuvvet, Özel Harekat timleri gerçek mermi kullandı. Halkın direnişi akşam saatlerine kadar sürdü. Aynı akşam Valilik tarafından Dağkapı Meydanı da yasaklı alan olarak ilan edilerek her tarafına barikat döşendi. 3 Aralık tarihinde Sur ilçesinde devam eden direnişte ise Mehmet Demirel isimli YPS’li keskin nişancılar tarafından vuruldu. Mehmet Demirel’in cenazesi uzun süren uğraşlar sonucu ilçeden alınabildi. Kesintisiz şekilde çatışmalar sürerken 6 Aralık tarihinde Paşa Hamamı ve Özgür Gazeteciler Cemiyeti (ÖGC) ateşe verildi. 7 Aralık tarihinde ise tarihi Kurşunlu Camii havadan bombardımana tutuldu ancak medya YPS’lilerin yaktığını yazdı. 9 Aralık tarihinde tarihi Keldani Kilisesi ateşe verildi. Sur dışında süren protesto sırasında ise 14 Aralık tarihinde Şerdıl Cengiz (21), Şiyar Salman (18) Rangerden açılan ateş sonucu katledildi. 23 Aralık tarihinde vurulan Mesut Seviktek (Delil) ve İsa Oran’ın (Mazlum) cenazeleri verilmedi. 2 YPS’linin cenazeleri 1 ayın sonunda ailelerine verildi. 30 Aralık tarihine kadar devlet güçleri Sur’a girebilmek adına tüm yolları denedi.
‘Öldü denilen Roza (Nucan Malatya) korkusu’
Aralık ayı boyunca ilçeye girmeye çalışılırken, şehir merkezine paletli tanklar taşınmaya başlandı. “Bayrak-12 Sur Müşterek Özel Birlik Operasyonu” adı altında yeni birliklerle Sur’a girmeye çalışan devlet güçleri tüm uğraşlarına rağmen 103 gün boyunca direnişi bitiremedi. 8 Ocak 2016 tarihinde devlet güçleri 16 yaşındaki Rozerin Çukur’u Süleyman Nazif İlköğretim Okulu yakınlarında katletti. Evlerin içerisinden yıkıma devam ederek ilerlemeye çalışan özel birlikler YPS ve YPJ-S üyelerinin direnişine karşı halka saldırdı. Sur direnişinin 54’üncü gününe doğru devlet güçleri YPS’lilere karşı tanklarla, bombatarlarla, havanlarla, helikopterlerle, keşif uçaklarıyla, SAS, Bordo bereliler, JÖH, PÖH’le saldırdı ve bu savaş 103 gün sürdü. Bu süre içerisinde hükümet yanlısı basın kuruluşlarında ‘Sur’un kanasçısı Roza öldürüldü’, ‘Sur’daki keskin nişancı Roza öldü’ başlıkları atıldı. 20 Ocak tarihinde atılan başlıklara karşın Sur’dan Roza’nın şarkı söylerken ki videosu sosyal medyaya düştü. Roza’nın ölmediğini anlayan devlet güçleri Sur’a girerken büyük bir korkuyla girmeye devam etti. JÖH’e, PÖH’e, SAS’lara ve Bordo Berelilere korku salan o kadın Sonay Engin (Nucan Malatya)’nın ta kendisiydi. Roza’nın korku salan videosundaki sözleri ise şu şekildeydi: “JÖH’ün köpekleri de Hasan Sur’a giremez, bre Hasan Sura giremez. Al kanasıda bre Hasan Surlar inlesin.’
4 ay boyunca amansız bir direniş
4 ay süren direniş sonunda son grup olarak kalan Sur sorumlusu olarak bilinen Cihat Türkan (Çiyager) ve onunla beraber Mahsun Gürkan, Sinan Duman, Dilber Bozkurt son ana kadar direnişe devam etti. 7 kişilik grup bizlere 7 kardeşler burcundaki hikayenin bir kez daha tekrarlanma anını anımsatır. 7 direnişçi son ana kadar teslimiyeti kabul etmeyerek yaşamlarını yitirdi. 103 gün süren direnişin ardından devlet güçleri yeni bir ülkeyi istila etmişçesine kutlamalar yaparken Sur’un her alanına bayraklar asıldı. Diyarbakır halkı yaşanan katliamlar karşısında Sur’da direnenler için hala yas tutarken, mahallelerde kepçelerle yıkım yapılıyor. “Bu gençler boşuna ölüme gitmedi” diyen halk Çiyager’in “Ne olursa olsun son muhteşem olacak” sözünü hatırlıyor.