Sur direnişinde yıldızlaşan ve adını bu direnişe yazdıranlardan ikisi daha 17’sinde yaşamını yitiren Rozerin Çukur ve Çekvar Çubuk oldu. Rozerin’in kardeşi Güllüşah, “O amacına ulaştı, onla gurur duyuyorum”, Çekvar’ın arkadaşı Mizgin “Çekvarlar bitmeyecek, onlar destansı direnişin parçası oldu” diyor.
AMED- Diyarbakır’ın Sur ilçesinde halkın kendini yönetme isteğine “sokağa çıkma yasağı” ile yanıt verilerek, 2 Aralık 2015’te yasak ilan edilerek ilçe benzeri görülmemiş bir kuşatma altına alındı. Aylarca top ve tanklara karşı direnen tarihi ilçede şehit düşenler halkın belleğine kazıldı. Hala yıkım çalışması yapılan ilçe halkı “Bize direnişi unutturmak istiyorlar” diye açıklıyor bu durumu. Sur direnişinde hafızalarda yer edinen 2 kişi, daha 17 yaşındaki Rozerin Çukur ve 16 yaşındaki Çekvar Çubuk oldu. Çekvar, yasağın ilan edildiği ilk gün çıkan çatışmalarda yaralandı ve hastaneye götürülmediği için kan kaybından yaşamını yitirdi. Rozerin ise 8 Ocak 2016’da Fatihpaşa Mahallesi’nde Süleyman Nazif İlkokulu yakınlarında başından vurularak şehit düştü. Ailesi cenazesini 6 ay sonra alabildi.
‘İlk çocuğum, can parçam’
Çevresi tarafından çok sevilen ve hayat dolu olan 17 yaşındaki Rozerin için annesi Fahriye Çukur, “O benim ilk çocuğum can parçam” derken arkadaşları da “Rozerin Mor’u en güzel taşıyan kadınlardandı” diyordu. Aradan geçen bir yıla rağmen Rozerin’i tek bir gün bile unutmadığını ve hala anılarında yaşattığını söyleyen kardeşi Güllüşah Çukur, “Onun gibi bir ablaya sahip olduğum için çok gururluyum” diyor.
‘Sur direnişine adını yazdıranlardan’
Çocukluk arkadaşı Mamire, Rozerin’in Sur direnişinin önemli parçalarından biri olduğunu ifade ederek, “O Sur direnişine adını yazdıranlardandı. Orada gerçekten büyük bir direniş verdi. Oraya girerken öleceğini biliyordu. Bize şu anda düşen tek şey de onun şehit düştüğü yolda verdiği mücadeleyi büyütmek. O zamanlar onun ailesi, kardeşleri, bizler cenazesini almak için aylarca bekledik. O 5 ayın ne demek olduğunu nasıl bir acı olduğunu sadece ailesi bilir herhalde” diye anlattı.
‘Yıkım izlerini silemeyecek’
Onun direndiği, anılarının olduğu sokaklarda yapılan yıkımın hiçbir izi silemeyeceğini belirten Mamire, “Şehit düştüğünden bu yana onu hep aramızda yaşatıyoruz. Her zaman yanımızdaymış gibi herkeste ona ait bir eşya var. Direnişte şehit olduğunu duyduğumda onla gurur duymuştum. Şimdi de onun anılarının olduğu sokakları yıka yıka bitiremiyorlar. Ama orada tek bir taş bile bırakmasalar yine de orada ki direnişi kimseye unutturamazlar. Acaba ne zaman onların kokularını alacağım diyorum hep. O yüzden orayı ne kadar yıkarlarsa yıksınlar yine de bir şey değişmeyecek. O 103 günlük direniş tarihe yazıldı” dedi.
‘Gidişinin ardından 9 ay geçti’
Kardeşi Güllüşah ise Rozerin’in yokluğunun kendilerinde büyük bir boşluk ve acı yaratını vurgulayarak, “Ablam bambaşka biriydi benim için. O gidince hayatımda çok şey eksildi. Varlığı insanlara güven ve umut veriyordu. Onun gidişinin ardından bir yıl geçti ama ben hala kendi içimde yaşatıyorum ve sonsuza kadar da yaşatacağım. Hep doğru olan şeyi yapardı yine öyle yaptı. Hayallerini gerçekleştirdi. Sur bizim için ayrı bir yere sahip ve hiç unutmayacağız” dedi.
‘Kürt halkına yapılan zulmü izleyemem’ dedi
Çekvar’ı şehit düştüğü günün ardından binlerce kişi “Çekvar Çubuk ölümsüzdür” sloganlarıyla uğurladı. Bakışları ve güzel yüzüyle Diyarbakır halkının hafızasından silinmeyen 16 yaşndaki Çekvar’ı arkadaşları çok özlüyor.
‘Arkadaşımı korktukları için katlettiler’
Çekvar’ın arkadaşı olan Ali, Çekvar’la tanıştığı süre boyunca onun ne kadar cesur olduğundan söz ederek ” Onun enerjisi çok iyiydi. 2 yıl birlikteydik. Çok iyi, temiz yürekliydi. Cenazesini almaya gittiğim günü hatırlamıyorum bile. O gün okula gittim oraya gittikten sonra haberini aldım. Ondan sonrası yok. Sur’da Türk devletinin istediği tek şey vardı o da her şeyi yok etmek. Çocuk demeden yasak boyunca bir sürü insanı katlettiler. Çekvar daha 16 yaşındaydı bu yaşta bir çocuk nasıl devlette zarar verebilir ki. Korktukları için arkadaşımı katlettiler. Yıllardır yaptıkları Kürt düşmanlığını bu sefer de gösterdiler” dedi.
‘Onlar binlerce Çekvar yarattılar’
Birçok arkadaşını Kürdistan’da devreye konulan soykırım savaşında kaybeden Ali, “Çekvar şehit düştükten sonra ilk bir ay okulda ders işletmedik, daha sonra da işleyemedik zaten. Soluma baktığımda Çekvar’ın yokluğu beni çok rahatsız ediyordu. O yüzden ben de okullu bıraktım. Çekvar’ı ne ben ne de bir arkadaşı unuttu. Cenazede hatırlıyorum annesi ‘Siz bir Çekvar öldürdünüz ama binlerce Çekvar yaratınız’ demişti bu Çekvarlardan biri de benim” diye konuştu.
‘Sur direnişinin en önemli parçalarından’
Kuzeni ve arkadaşı Xebat Çapa ise Çekvar’ın “Sur’da şehit düştüğünden bu yana hayatımda o kadar çok eksiklikler oldu ki” diye tanımladı duygularını. Çekvar’ın Sur direnişinin en önemli parçası olduğunu ve ona hep “Bunu halkım için yapıyorum, onlara yapılan zulmü oturup izleyecek değilim. Biz kötü bir şey yapmıyoruz” dediğini aktaran Xebat, “Çekvar’ı katledenlerin onun umut ışığını, ailesini yıkanların daha beter şeyler yaşamasını istiyorum. Sur’da katliama karşı bir direniş vardı. Çekvar da o direnişin bir parçasıydı. Biz arkadaşları ve ailesi olarak onun yarım kalan direnişini her zaman devam ettireceğiz” dedi.
‘Çekvarlar asla bitmeyecek’
Arkadaşlarından Mizgin de Çekvar’ın içinde devrimci ve mücadeleci bir ruh olduğunu vurgulayarak, “Hep Kürt halkının yaşadığı zulümler hakkında konuşurduk. Arkadaşlarımız şehit oluyordu. O hep şöyle derdi ‘arkadaşlar şehit düştü ama ben onların mücadelesini hep büyüteceğim.’ Çekvar bu yıllar içerisinde sürekli bana mücadele ruhunu gösteriyordu. Devletin uyguladığı her şeye karşıydı. Bu yüzden Sur’a girdi ve o destansı direnişin bir parçası oldu. Bu da devam edecek, Çekvarlar asla bitmeyecek” ifadelerini kullandı.