HABER MERKEZİ
Rojava işgaline kilitlenen Erdoğan ve AKP-MHP faşizmi, bir süredir diplomatik görüşmeler yaparak Minbiç bölgesine saldırmanın yollarını arıyor. YPG ile Suriye’nin anlaşması doğrudan bu saldırıların önüne geçmiş olsa da çetelerini sınır bölgesine yığmaya devam ettiği biliniyor. Büyük komplolarla yıllarca tek kilitlendiği nokta Kürt soykırımını gerçekleştirmek adına eline geçen en önemli fırsatı değerlendirmek için bin dereden su getiriyor diyebiliriz.
Ancak sık sık havuz medya tarafından gündemleştirilen, “Kuzey Suriye’de DAİŞ varlığı” tamamen ırkçı teorilerin ürettiği komplolardan ibaret olduğu biliniyor. Çünkü Kuzey Suriye’de DAİŞ yok. Var olan güçler ise Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu ve Suriye’deki DAİŞ çetelerinin varlığını önemli ölçüde yok eden, hatta bitiren ve halkları çetelerden koruyan YPG ve QSD güçleridir. Denilebilir ki TC devletinin bas bas bağırarak halka sunduğu, ülkeleri kıskandırdığını zannettiğii diplomatik gelişmelerin ve tüm ülke ziyaretlerinin temel konusu her zaman olduğu gibi Kürt karşıtlığıdır.
Suriye’nin esas gündemi olan ABD askerlerinin çekilmesi, ABD ve Rusya’nın iznini almış olsa da dengelerin değişmesi, yeni planlamalara gidilmesi gereken noktalarda şimdi Rusya’ya güvence vermek için kollarını sıvamış durumda. Peki Rusya, İdlib’de TC devletine verilen görevi eline yüzüne bulaştırdığı halde Suriye işgaline müsade eder mi? İdlib karşılığında Kuzey Suriye’yi feda eder mi? Eğer, süreç öngörüldüğü şekilde devam ederse, Türkiye, bir süre sonra ABD’ye, Suriye’ye geri dön çağrısında bulunacaktır. Trump’ın İşgale onay vermesi üzerine Pentagon yetkilileri bir bir istifa etmeye başladı ve kamuoyunda tepkilerin yükselmesi ve beklentinin üzerinde olunması Trump’a geri attırdı. Buna bir de sınırları Rejime kaptırma korkusu eklenince de “Suriye’den çekildikten sonra da Kürtleri korumak istiyoruz. Çekilme konusunda takvim vermedim” açıklamasında bulund.
Bir diğer önemli konu olan çetelerin İdlib’deki çatışmalı durumu. Çeteler İdlib’de sıkışmış halde ve bir an önce oradan çıkarılmaları bekleniyor. Ancak TC, çeteleri kontolde tutamıyor bu bir gerçeklik. Çünkü ABD ve İsrail’in engellediği İdlib operasyonu sonucu çetelerin hamisi Erdoğan onları dizginleme görevini üstlenmişti. Hem İdlib’i eline yüzüne bulaştıran, hem de şu an birbirine giren İdlib’deki çeteleri dizginleyemeyen Erdoğan’a bir de Trump açık bir şekilde Kuzey Suriye’yi peşkeş çekmişti. Engellenen işgal girişimi şimdilik dursa da hem siyasi, hem de askeri anlamda eli güçlenen taraf Rusya oldu. Bu yüzden Erdoğan Rusya’yı gözüne kestirdi. Yapılan hesaplar ve atılan adımlar artık daha dikkatli olmak zorunda. Çünkü Ortadoğu dengeleri Suriye’deki değişimlerle doğrudan orantılı. DSG’nin şu anda tüm karşı çıkmalara rağmen Suriye ile yaptığı anlaşma ile eli güçlendi. TC ve Rusya arasında da pazarlık konuları olan S400’ler, İdlib, Kuzey Suriye işgali şu anda masaya yatırılmış durumda. Erdoğan’ın öncelik verdiği tek konu ise yine Kürt soykırımı.
Rusya ise kendi çıkarlarına odaklanmış ve onun için tek pazarlık konusu İdlib değil. S400 ler, Türk akımı projesi, Ukrayna sorunu ve T.C’nin çıkardığı sorunları masaya yatırmıştır. Rusya Suriye’de istikrarın önünü açması durumunda, Suriye’nin doğal kaynaklarından ticaret hattından faydalanabilmeyi istiyor. Bu yüzden Türkiye’nin projesini, MSD ve Kuzey Suriye’deki Demokratik güçlerin projeleri konusunda aceleci davranmayacaktır. Rusya’nın sonuçta vereceği karar Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve Suriye Devletini ne kadar önemsediğinin de göstergesi olacaktır. Çünkü Rusya’nın TC işgalinin önünü açması, Suriye’yi bu defa kalıcı olarak parçalayacaktır.
Ortadoğu’ya hakim olma hayalini kuran Rusya, TC’yi NATO’dan koprmak istese de bunu başaramayacağını biliyor. Bu yüzden kontrolüne almak ve olabildiğince ABD denetiminden uzak tutmak istiyor. Şam yönetiminin YPG ile anlaşması ve sınırı ortaklaşa koruma görevi, TC’nin elini bağlamış durumda. Rusya ise bu duruma razı görünüyor. Denilebilir ki TC şu anda Rusya’ya muhtaç durumdadır. Rusya TC’nin ipini gevşettiğinde önünü alamayacağı sorunları doğuracağını biliyor. Onun için şimdili ipleri sıkı sıkı tutuyor. Kontrolünde tutmak istediği bu işgalci faşistin sadece Kuzey Suriye ile sınırlı kalmayacağının farkında.
Kaynak: Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi/Şevin Baran