HABER MERKEZİ – İstihbarat örgütleri doğaları gereği özgürlüklere mesafeli, halktan kopuk ve dışa kapalı şekillenirler. Oldukça sert-katı, yasa, yönetmenlik ve disiplinle yönetilirler. Çalışma alanları toplumsal katmanlar olsa da örgütlenme ve kurumsallaşmaları ile ayrıksı bir durumda kalırlar. Mekânları, ikametgâhları, sosyal ilişkileri vb. ile toplumda uzak, kendi içinde kapalı bir tarzı esas alırlar. Bu özellikleri ile söylemde hizmetinde olduklarını iddia etikleri toplumun üstünde, onu denetleyen pozisyonda olurlar.
Egemenlerin halkları denetleme ve yönetmede en hayati rolü üstlenirler. Özellikle sömürgeciliğin varlığını sürdürdüğü zeminlerde halk düşmanı, faşizan karaktere bürünürler. Makvayelizmin‘insanlar tehlike karşısında korkak, çıkar karşısında bencildirler, dolayısıyla onlara güvenilmemeli’ ilkesine göre hareket ederler. Herkese-her şeye kuşku-şüphe ile yaklaşırlar. Her yol, yöntem ve araçla var olan sistemi korumayı temel uğraş haline getirirler.
Sun Tzu Gizli bir ajanı olmayan bir orduyu, gözleri veya kulakları olamayan bir adama benzetir. Devamında da ‘casusluğun kullanılmadığı hiçbir yer yoktur’ der. Böylece istihbarat faaliyetlerinin kapsamını hayatın her alanı olarak tarif eder. Tarihsel süreç boyunca değişik zaman dilimlerinde ve değişik isim, özelliklerle ön plana çıksalar da istihbarat örgütlerinin temel özellikleri bilgi toplama ve toplanan bu bilgileri en usta biçimde yönetme-değerlendirmedir. Değişik zaman, mekân ve özelliklerde kurumsallaşan istihbarat örgütlerinin tümü bu noktada ortaklaşırlar.
Tümünde esas alınan kendine has yöntem ve araçlarla bilgi toplamak ve bu bilgileri en verimli tarzda işleyerek devletin diğer kurumlarının hizmetine sunmaktır. Bu noktada İşin operasyonel yanı çoğunlukla istisna düzeyinde kalmaktadır. Ağırlıklı olarak istihbarata karşı koyma ile sınırlıdır. Dünyanın en gelişmiş istiparat örgütleri genel olarak operasyonlarla gündeme gelseler de esas misyonları bilgi toplamak ve bu bilgiyi değerlendirmedir. Bu alanda istisna oluşturan, kendine has örgütlenen, özgün uygulamalara sahip olan ise Türk istihbarat geleneğidir. Bu geleneğin kökü Osmanlıdaki gelişim ve şekillenmeye dayanmaktadır. Osmanlıda Halklar Ve Özgürlüklere karşıtlık temelinde ortaya çıkan ve kurumsallaşan istihbarat örgütlenmeleri, Teşkilatı Mahsusa ile kötülükte zirve yapmıştır. Teşkilatı Mahsus’a varlığını sürdürdüğü zaman dilimi boyunca Libya’dan-Balkanlara, Arabistan’dan-Kürdistan’a kadar halkların özgürlük istemi ve arayışına karşı sadece bir istihbarat örgütü olarak bilgi toplamakla yetinmemiştir.
Bilgi toplamanın yansıra aynı zamanda bir katiller ordusu, bir kıyım makinesi işlevi görmüş, operasyonlara, katliamlara girişmiştir. Ermeni soykırımı, Karadeniz kıyılarındaki Rumların kıyımı ve Kürtlerin katliamda geçirilmesi başta olmak üzere halklara karşı kıyıcı bir rol oynamıştır. Bu özeliği ile tarih boyunca ortaya çıkan tüm istihbarat örgütlerinden farklılaşmıştır. Hem bilgi toplayan bir istihbarat örgütü, hemde bunu operasyona dönüştüren, sonuçlandıran bir operasyonel güç olmuştur. Osmanlının yıkılışı ve Cumhuriyet’in kuruluşu ile bu gelenek ve birikim kesintiye uğramamış, daha da mükemmelleştirilerek Cumhuriyetin bünyesine taşınmış ve Mit olarak yeniden örgütlendirilip sürdürülmüştür. Zamanla Jitem biçimindeki istihbarat tarihinde eşi-benzeri bulunmayan yapı bu zeminde yükselmiştir.
Jitem hem istihbarat toplayan, hemde operasyonel bir yapı olarak her yönüyle bir cellatlar topluluğu halini almıştır. Mit ise kan, kıyım, komplo, entrika vb. kötülüklere dayanan Türk istihbarat tarihçesinin sentezi ve toplamı olarak kurumsallaşmıştır. Kurumsallaştığı oranda başta Kürtler ve Ermeniler olmak üzere halklara- sol-sosyalist hareketlere karşı konumlanmıştır. Kürtleri-Ermenileri, Rumları, Alevileri, sol-sosyalistleri tespit etme, takip etme, hayatın her alanında izleme, kayıt altına alma, ihtiyaç duyduğunda sorguya-işkenceye alma ve yok etmeyi temel uğraş haline getirmiştir. Takip edip- kayıt altında aldığı kişilere ilişkin bilgileri yasalarla düzenlenmiş olarak 80 yıl arşivlerde tutmaktadır. Bu uğraşlarını darbelerde oynadığı provaktif rol ile sürdürmüştür. Ulusal ve ulusalarası alanda sürdürdüğü komplo-entrika ve provakasyonlarla uğursuz işlevini zirveleştirmiştir.
MİT’in gelişim ve kurumsallaşma tarihçesi böylesine köklü bir biçimde halklara, inanç gruplarına ve sola karşı bir düşmanlığa dayanmaktadır. Yakın tarihte ise bu kirli tarihçeye Kürt soykırımını eklemek istemektedir. Bu amaç doğrultusunda yeni baştan örgütlenmiştir. Bu çerçevede Mit 2013-2014’ten itibaren Kürtlere karşı Sri Lanka modelini hayata geçirmek için operasyonel bir kurum haline getirilerek jitem’leştirilmiştir. Sadece istihbarat toplayan ve istihbarata karşı koyan bir yapı olmaktan çıkarılarak, hem bunları yapan, hemde her türlü araç ve yöntemle Kürdistan Halkına karşı imha operasyonlarının yürütüldüğü bir güce dönüştürülmüştür. Bu örgütlenme piramidinin en tepesinde cumhurbaşkanlığına bağlı olan Müsteşarlık yer almaktadır. Bir alt basamakta 6 müsteşar yardımcısı bulunmaktadır. Bu yapının altında ise müsteşarlığa veya müsteşar yardımcılıklarına bağlı faaliyet yürüten üniteler yer almaktadır.
Yaygın örgütlenme esas olarak İstanbul, İzmir, Adana, Ankara ve Diyarbakır merkezli 5 yerdeki MİT Bölge Başkanlıkları üzerinde yükselmektedir. Bölge Başkanlıklarını, 16 yerdeki Bölge Daire Başkanlığı ve 5 yerdeki Bölge Müdürlükleri izlemektedir. Böylece Mit ülke genelinde toplam 26 ünite olarak örgütlenmektedir. Örgütlenmede esas alınan daha çok iş yoğunluğu ve işlevselliktir. Bölge Başkanlığı kendi sorumluluğunda ki iller-ilçeler, köylerde meslek memurları ve bunlara bağlı haber elemanları ile çalışma yürütmektedir. Türkiye genelinde yaklaşık 650 meslek memuru, beş bin civarında idari-teknik eleman ve bölgelerde ihtiyaç duyulduğu kadar haber elemanları bulunmaktadır. Ayrıca erken ihbar sistemi denilen bir ağ üzerinde de her yerleşim alanında MİT’e bilgi akışı sağlanmaktadır. Çalışmalar da tüm yazışmalar kod ve haber elemanına verilen rakamlarla yapılmaktadır.
Haber elemanı topladığı bilgileri bağlı çalıştığı meslek memurları ile paylaşmaktadır. Başkası ile ilişkilenmemekte ve bilgileri paylaşmamaktadır. Mit bünyesinde bir haber elemanın başkasını bilmemesi ve başkasının onu tanımaması temel kuraldır. Bu kural aynı zamanda MİT’le çalışan haber elemanlarının devletin diğer istihbarat kurumları ile ilişkilenmemesi içinde geçerlidir. Bir haber elemanı sadece bir istihbarat kurumu ile çalışmakta, aynı anda devletin diğer kurumları ile ilişkilendiğinde ise tüm ilişkileri kesilmektedir. Her haber elemanı konumuna göre düzenli maaş ve ayrıca yaptığı işe göre para almaktadır. Oldukça yaygın ve karmaşık olan örgütlenme ağı üzerinde istihbarı faaliyet kadar, teknik dinleme yapma ve operasyonel çalışmalarda sürdürülmektedir.
Kaynak: Can Toprak
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html- http://kursam.net/index.html