HABER MERKEZİ –
“Peşinen şunu çok net olarak belirtelim; Ulusal Birlik ve Ulusal stratejik tutum her Kürt bireyin tarihsel özlemi olduğu gibi, hepimizin ortak arzusu ve dileğidir. Kürt demokratik uluslaşmasının gücü ve potansiyelinin nelere kadir olduğunuda tahlil edecek netlikteyiz. Sayın Karayılan’ın son açıklamasında yarattığı Kürdistan yurtseverliği ölçüsüne ve dönemin diline ve hassasiyet noktasında azami bir çaba Kürt özgürlük mücadelesinin tabanında mevcuttur!
Bu temkinli iyimserliğe karşın, KDP’nin Kürt halkının özgürlüğü ve bağımsız Kürdistan diye bir stratejisinin olduğuna dönük tek emare sahada yok. Aksine binbir güçlükle yaratılan tarihi kazanımları ve fırsatları heba edecek bir pozisyonda ısrarla duruyor. Küresel ve bölgesel karanlık ilişkiler ağının Ortadoğu denkleminde KDP’ye verdiği rol-roller, tüm Kürdistan halkında büyük tedirginlikler yaratıyor. Bu hayati süreçte Kürdistani bir duruş için KDP hiç güven vermiyor! TC”nin özel savaş dili ile konuşan KDP basın hegamonyası ve bu sahibinin sesi medyanın kullandığı sorunlu dil bizlere çok önemli ipuçları veriyor. Bu dil, çok tehlikeli bir zihniyetin dışa vurumudur aslında. KDP derin yapıları tarafından imaj tazelemeye dönük kimi manevralar ve piyasaya el altından sızdırılan esrarengiz kimi mesajlar, varolan şüpheleri dahada arttırmaktan başka bir şey ifade etmiyor. AKP-KDP kardeşliğinin ve ortaklaştıkları sosyal medya trollerinin kullandığı dile bakınca işin rengi dahada netleşiyor!
Kuzey-Güney düşmanlığını ve çelişkisini kışkırtmak, Rojava devrimine saldırmak, hedefteki İran ile özgürlük mücadelesini ilişkilendirmek için yaratılan hayali senaryoların kime hizmet ettiği çok nettir. KDP medyasının tüm Kürdistan parçaları için yürütülen özgürlük mücadelesine yaptığı düşmanlığı nasıl okumalıyız? Bunun nedeni-nedenleri ve yaratacağı sonuçların herkes farkında! KDP’nin yürüttüğü ideolojik saldırıların küresel çaptaki boyutları, Kürt halkını içte düşmanlaştırmaktan ve karşıtlaştırmaktan başka neye ve kime yarıyor? Güncelden KDP’nin tarihsel arkeolojisine baktığımızda da hiçte iyimser bir tabloyla karşlaşmıyoruz!
Kuzey Kürdistan kökenli kimi KDP franksiyoncu unsurların, PKK ve Kürt halkına duydukları kesintisiz düşmanlığı ve nefreti nasıl yorumlamalıyız? Bu düşmanlık ve kindarlık Kürt ve Kürdistan düşmanları dışında kime yarıyor? Büyük bir komplonun varlığı sezinleniyor. Erdoğan’ın Amed ziyaretinin zamanlamasıda varolan şüphelere yeni şüpheler katıyor. KDP- İran görüşmesinin hemen arkasında Erbil havaalanının bombalanması tesadüfi değil. Irak hava sahasına dönük kimi sinyaller var. Erbil Havalanını ABD hava savunma sistemleri etkin bir şekilde koruyor: Buna rağmen füzeler-dronerler rahatlıkla eylem yapıyor. Çok tuhaf çelişkiler yumağı var karşımızda. Küresel güçlerin Ortadoğu’da Güney Kürdistan statüsü üzerinde geliştirdikleri bir gizli ve örtük pazarlıklar ve mekik diplomasisi var. Erken doğum yaptırılan “bağımsızlık referandumu” ile Kerkük kaybı arasında direk bir ilişki var. Nitekim bu denklemde kaptırılan Güney Kürdistan kontrolündeki toprakların oranı yüzde 41’dir. De facto oluşturulmuş siyasi ve askeri egemenlik haklarının büyük bölümü yitirilmiş durumda. TC başta olmak üzere bölgesel ve küresel kimi güçlerin milisleri-paramiliter yapıları hakimiyet kurmuş durumda.
ABD denetimindeki Irak’da İran’ın paramiliter yapıları tasfiye edilmek istenirken, kimi küresel güçler ve sahadaki işbirlikçileride özgürlük hareketinide aynı minvalde tasfiye etmek istiyor. Ortadoğu ilişki ve çelişki diyalektiği çerçevesinde olay ve olgulara bakmak önem kazanıyor. Erbil’e sürekli atılan füzeler aslında neyi hedefliyor ve hangi mesajları barındırıyor? Asıl buna odaklanmak gerekiyor!
KDP, Kürdistan üzerinde geliştirilmek istenen kirli senaryoların neresinde ve Kürt halkından ne saklıyor? Türk MİT’inin devşirdiği kimi Kuzey Kürdistanlı Hizbul-DAİŞ unsurlarını, sosyal medyadaki PKK ve Kürt halkı düşmanlığıyla, kimi KDP adına konuşan Kuzey Kürdistanlı tescilli PKK düşmanlarının örgütlü saldırıları hangi merkezce ortaklaştırılıp organize ediliyor? NATO tarafından TC’ye verilen Afganistan görevinde cihadistiyen terörizm projesi var mıdır ve KDP’nin denetimindeki ROJ unsurları bu projenin neresindedirler?
Heval Osman Sebrî yazdığı floodla aslında meramımızı özetlemiş: Apocu yurtseverler tarafından “dünkü sosyal medya tag çalışması önemli sonuçlar yaratmıştır. Kürdistan Ulusal Demokratik Birliğini duygu ve düşünce boyutunda pekiştirmiştir. Ortak özlemlere dayalı ortak bir tutum açığa çıkarmış ve bu tutumun dışında kalanları netleşmeye zorlamıştır. Dünden bu yana iki önemli gelişme yaşandı. Bunun en temel belirtisi bir merkezden düğmeye basılmışçasına trol çetelerinin tek bir ağızdan harekete geçmesidir! Panik halinde Hareketimize ve onun Önderliğine iftira atarak karalama kampanyası başlatılmıştır! Türk MİT’inin hazırladığı ve artık bayatlamış aynı argümanları kullanmaktadırlar. Yahya Munis denilen eski hizbul-kontra elamanı çete bunun başını çekmektedir. Hangi Kürt bizim ulusal birlik çağrımızdan rahatsız olabilir ki? Kürt örgüt ve partilerine birlik çağrısı yapılmasından bu denli tedirginlik duyarak, öfkelenenler MİT trolleridir!
Siz birisini bilmek ve tanımak istiyor, ne yapmak istediğini çözmek istiyor iseniz bu günlerdeki yaklaşımlarına bakmalısınız! Kürt Ulusal Birliğine hizmet etmeyen her sözcük, kelime yada davranış bilin ki düşmanındır! Kim ki, birliğe dair bir sözcük sarf etmiyor, bir dua etmiyor ise bilin ki o art niyetlidir ve mutlaka Kürdistan işgalci ve soykırımcı güçleri ile bir bağlantısı vardır. Bilin ki o bozmak, sabote etmek ve Kürt Özgürlük Mücadelesini engellemek istiyor! Tarih Kürt halkının birlik temelinde zaferini müjdeliyor! Hiçbir güç bizi bundan alıkoymamalıdır!”
Serdem Amed