HABER MERKEZİ
Türk devletinin PKK ile savaşında kullandığı dil şifrelidir. Çünkü Türk devleti PKK’ye karşı özel savaş yöntemleriyle ancak savaşabiliyor.
Türk devlet yetkililerinden bazıları;
Son ‘ ‘terörist’ de imha edilinceye kadar bu mücadele sürecek’ derse
‘Terör’ ile mücadelemiz kararlılıkla sürüyor, sürecek’ derse
‘Mehmetçik en zor şartlarda vatan sınırlarını savunuyor’ derse
‘Keşif uçaklarımız ‘teröristlere’ nefes aldırmıyor’ derse
‘Son zamanların en büyük ve sonuç alıcı hava saldırısı yapıldı, ‘terör örgütüne’ büyük darbe indirildi’ derse
Zaman vererek ‘… ayında ya da mevsimde ‘terörün’ beli kırılacak ve bitirilecek’ derse…
Askere moral ve kararlılık aşılayan bu ve benzer sözler sarf edildiğinde bilin ki HPG-YJA Star ile savaş için konumlandırılmış TSK unsurlarında çok ciddi sorunlar, korku ve panik yaşanıyor demektir. Sınır hatlarındaki kimi birliklerde öldürmelere kadar varmış kavgalar ve olaylar yaşamış ya da yaşanıyor demektir.
Şayet Türk devlet yetkililerinden asker ya da askeri işlerle ilgili bazıları;
‘Operasyona çıkan askerimize tuzak kuruldu’ derse, (dikkat edin askeri bir taktik olan pusu kuruldu demiyorlar, özel savaş dilini fark ettiniz mi?)
‘Açılan ilk ateşte maalesef … sayıdaki askerimiz şehit düştü’ derse (burada da saldırı yerine ilk ateş diyorlar, 1984, 15 Ağustos’tan beri bu özel savaş cümlesini kullandıklarını da hatırlatırım)
‘Kanları yerde kalmayacak intikamı alınacak’ derse,
Acizlik dolu bu ve benzer sözlerle yaşananları dillendirdiklerinde siz bilin ki HPG- YJA Star güçleri gerilla savaşının en önemli taktiği olan Gizlilik ile Türk ordusunu kaldığı yerde vurmuş çok sayıda kayıp verdirmiştir. Böyle bir eylem esnasında ya da bu eylemden bir kaç gün sonra devlet yetkililerinden birileri çıkıp ‘… gün ki saldırıya katılan … sayıdaki ‘terörist’ imha edildi’ dediğinde, siz adınız gibi emin olun ki verdiği gerilla kaybı sayısı öldürülmüş askerlerin sayısıdır. Ya da o sayıya çok yakın bir sayı vermişlerdir.
Türk devlet yetkililerinden birileri ve basının tümü aynı cümleler ve görüntüler eşliğinde bir gerilla eylemini haber olarak veriyorsa siz bilin ki o eylemde ‘kıyamet’ kopmuştur. Hele hele basın aracılığı ile ‘daha önce yaralanan asker de şehit düştü’ ya da ‘yaşanan kazada … sayıdaki asker şehit oldu’ türünden haberler, böyle etkili eylemlerin olduğu döneme denk getirilmişse siz adınız gibi emin olun ki o kadar çok asker öldürülmüştür ki sayıyı nasıl ‘sıfırlayacaklarını’ bilmiyorlar demektir.
Ve geldik en önemlisine;
Şayet Mili Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetler Komutanı ve diğer Kuvvet Komutanları hep birlikte bir yeri ziyaret ediyorsa;
Bir; Ya orada çok ciddi kirli işler planlanıyor
İki; Ya bir operasyon hazırlığı yapılıyor,
Üç; Ya orduda çok ciddi koordinesizlik ve kuvvetler arasında çok derin çelişkiler yaşanıyor demektir.
Pekala … saldırıya uğramış bir askeri üs bölgesine yukarıda adlarını yazdığımız bakan ve komutanlar birlikte gitmişse bunun anlamı ne olur; hemen söyleyeyim. Orada ‘gövde üzerinde baş, taş üstünde taş’ kalmamıştır. Yani üs bölgesi dedikleri o alandaki askerlerin çoğu gerillalarca öldürülmüş, kalanlardan bir kaçı yaralanmış arta kalan varsa onlarda korkudan çıldırmıştır, ‘güneydoğu sendromuna’ girmiştir. Şayet aynı yere adlarını belirttiklerimden sonra (ya da birlikte de olabilir) İçişleri Bakanı ve o askeri üssün sınırlarında bulunduğu ilin valisi de giderse ve özellikle ‘Cumhurunbaşı’da gitmişse ne anlama geliyor biliyor musunuz? Benim burada yazdıklarımın bile yaşananları tam anlatamadığından emin olabilirsiniz.
Böyle bir eylemden sonra şu sözler dillendirilmeye başlanır;
‘ ‘Hainler’ askerimiz … kutlamasındayken’ ya da ‘askerimiz … eğlencesindeyken saldırmıştır’
‘Efendim hava koşullarının olumsuzluğundan kaynaklı hava keşif unsurları çalışmamış’
‘ O ‘Terörist’lerin tümü saldırıdan … saat sonra imha edilmiştir’
‘ Efendim yıllardır söylüyoruz adamlar elini kolunu sallayarak Irak sınırlarından gelip saldırıyorlar, bu kabul edilemez, artık bunu da çözmemiz lazım’.
‘ Maalesef yapılan hain saldırı da 3-4-5 askerimiz şehit düşmüştür, … askerimiz de hafif yaralanmıştır’.
Türk özel savaşının dilinde kimi istisnalar olmuşsa da kesinlikle ölülerini çift rakamlı sayılarla vermek yoktur. Daha doğrusu yasaktır. Yaralılarsa her zaman hafiftir. Böyle bir eylemden sonra öldürdük dedikleri gerilla sayısı kesine yakın bir bilgi olarak diyebilirim ki gerillanın öldürdükleri asker sayısıdır. Mesela 17 mart 2019 Xakurke alanındaki Kevortê Tepesi eyleminden sonra Türk devleti 20 gerilla için ‘etkisiz hale getirildi’ demişti. Eyleme katılan gerillalar en az 23 asker öldürdüklerini söylemişti. Zaten bir gerilla eyleminden sonra KCK ve KJK yönetimleri HPG-YJA Star komuta ve savaşçılarını kutlamışsa siz bilin ki orada Türk ordusu dağıtılmıştır.
20 nisan günü Türk basını aynı cümlelerle tek bir ağızdan verilircesine ‘Hakkari’de çıkan çatışma da iki askerimiz şehit düştü. Maalesef yaralı hastaneye kaldırılan iki askerin daha şehit olmasıyla şehit sayısı dörtte çıktı, altı askerimiz de hafif yaralı olarak tedavi altına alınmıştır’ haberini geçmeye başladı. Bir kere Türk ordusu ve polisi hakkında yaşanan gelişmeleri olumlu olumsuz sonuçlarıyla haber yapma gazetecilere bırakılmaz. Asker ve polis hakkında bu kurumlar ne derse o haberdir. Asker ve polis basınla o kadar iç içedir ki Türk basını asker polis haberlerini yaptığında ‘kaynaklardan aldığımız habere ya da bilgiye göre’ bile demez. Yani aldığı bilgi ve haberleri kendi muhabirleri yapmış gibi ve asla yanlış, hata payı olmayan verilere dayanıyormuş gibi verir.
Gerçekten de 20 nisan günü Türk basının ‘Hakkari’de …’ diyerek verdiği HPG-YJA Star eyleminin gerçeği nedir? Türk devletinin özel savaşını bilenler bilir. Bilmeyenlerse 20 nisanda neler yaşandığını bu yazıda belirttiklerimizi okuyarak bir sonuca rahatlıkla ulaşabilirler. 20 nisan günü ajanslara düşen Hakkari’deki eylemde bu yazıda da kullandığım gibi ‘kıyamet kopmuş, gövde üzerinde baş, taş üstünde taş’ kalmamıştır. Buna inanmayanlar imkanlarını biraz zorlayarak oradaki askerlerle internet üzeri haberleşerek gerçekleri öğrenebilirler. Ya da askerlerin neler olup bittiğini anlattıkları akrabalarından gerçeği anlayacak veriler elde edebilirler.
Bakın ben size bir kaç bilgi vereyim; gerilla bir kaç yıldır keşif ve istihbarata dayalı Türk devletinin kullandığı tekniği nasıl boşa çıkarabilirim üzerinde yoğunlaşıyor. Şimdiye kadar keşif uçaklarına karşı tam aşılmamış bir eşik vardı. Gerilla yoğunlaşmalarında bazı sonuçlara ulaşmıştır. Eşik de aşılmıştır. 17 Martta Xakurke’deki Kevortê Tepesi, 20 Nisanda da Çelê’deki (Çukurca) Koordine Tepesi bu gelişmelerin bir sonucudur. Her iki eylemde de en az yirmi paralı asker öldürülmüştür. Bir o kadar da yaralı verdirilmiştir. Demek ki Türk ordusunun özellikle 1994-97 arası tekniğe dayalı termal tanklar, saldırı helikopterleri ve hava indirme taktiği ile kimi operasyonlarda elde ettiği üstünlüğü gerilla nasıl ki boşa çıkarıp tersine çevirdiyse, keşif ve istihbarat tekniğine dayalı yeni taktiği de boşa çıkarmıştır. İşlevsiz bırakmıştır.
Peki bundan sonra ne olacak; günümüz gerillası doksanlı yılların gerillası değildir. Teknik ve taktik kabiliyeti daha üstündür. Günümüz gerillasının vuruş gücü eskisiyle mukayese edilemeyecek kadar etkili ve sonuç alıcıdır. Yani bundan böyle beli aralıklarla Kevortêleri ve Koordine Tepelerini duyacağız. Hele ki açlık grevi ve halkın demokratik eylemleri gibi oldukça sakin, şiddetsiz ve büyük fedakarlık ile yapılmakta olan eylemlere ve taleplere Türk devleti ve basını böyle kör ve sağır yaklaştıkça…
Mehmet GÖREN