HABER MERKEZİ- Nujiyan Adar’ın Kaleminden Şehit Ronahî Yekta Anısına
“Bir bireyin hayat hikayesi, dünya tarihine tanıklık eden ve değişim yaratan devrimci bir yolculuğa dönüşebilir bazen. Bazı insanlar, yaşadıkları coğrafyanın kültürel mirasıyla şekillenirken adalet, özgürlük ve eşitlik arayışlarıyla iç içe geçmiş bir yaşam sürer. Kendine özgü kimliği ve toplumsal duyarlılığıyla zenginleşir, kolektif bir mücadelenin parçası haline gelir. Hayatı, verdiği mücadeleyle şekillenir. Kültürel değerleri, yaşadığı coğrafyanın zorlukları ve tarihsel mirasın etkisiyle kendi hikayesini oluşturur. Bu hikayeleri, Kürdistan topraklarında mücadele etmiş her devrimcinin yaşam kesitinde görmek mümkün. Ronahî’nin yaşamında gördüğümüz gibi…
Ronahî Yekta (Arşîn Hisên), 1995’te Efrîn’de hayata merhaba dedi. Doğup büyüdüğü kentin nasıl bir direnişe tanıklık edeceğinden bihaber, hayatını hep direnişle örgütledi. Yurtsever bir ailenin çocuğu olarak büyümesi, Kürt kültürü ve sanatına olan ilgisini çocukluğundan itibaren etkiledi. Efrîn’de dünyaya gözlerini açması, onun kültürel direnişin oluşturduğu kimlikle yetişmesinde büyük bir rol oynadı. Öz gücüne dayalı, doğayla bütünleşen, toprağını kucaklayan, halkların dayanışmasının olduğu Efrîn’de, daha çocuk yaşlarda Kürt bilinciyle büyüdü.
Henüz 16 yaşındayken Halep’te, Şehit Qendil Folklor Grubu’nda Kürt halaylarını oynamaya başlaması, onu kültürel keşiflere doğru bir yolculuğa çıkardı. Bu başlangıç, kültürel bir mirası yaşatma yolunda bir yaşam aracı oldu Ronahî için.
Folklor ekibindeki ilk deneyimlerinden sonra 27 Eylül 2011’de, Halep’ten büyük bir kitleyle KCK Yürütme Konseyi Üyesi Rustem Cûdî’nin Dirbêsiye’de olan Berkevirê’deki merasimine katıldı. Kültürüne duyduğu özlemle her geçen gün yeni zenginliklerle tanışan Ronahî, bu merasimle Rustem Cûdî’nin izini takip etme kararlılığını bir kez daha pekiştirdi. Hayatında bir dönüm noktası oldu merasim. Rustem Cûdî’nin idealleri, Ronahî’nin yaşamına ışık tuttu ve ona yol gösterdi. Merasimin ardından Halep’e dönen Ronahî Yekta, 2012’de katıldığı gençlik akademisinde Kürt Özgürlük Mücadelesi’ne katılma sözü vererek kültürel mirasını savunma kararında netleşti.
Bir konuşmasında şöyle diyor Ronahî: “Annemin çektiği acılar da beni kadın özgürlük mücadelesine yakınlaştırdı. Annem çok acı çekmişti. Aslında acı çeken sadece annem değil, kadınlardır dedim ve artık örgütlü kadınlara doğru yürümem gerekiyordu. Kadınların özgürleşmesi için mücadeleye hazır olduğumu bilmiyordum.”
Ronahî, “acı çeken sadece annem değildi aslında, kadınlardır” diyerek toplumdaki kadınların kolektif acılarına dikkat çekiyor ve bu acılara çözüm arayışında aktif bir rol almaya yöneliyordu. Her ortamda kadınlara yönelmesi, kadınların sesini dinlemesi ve kadınlarla kendini tanıma çabası, bu yolculuktaki samimiyetini tereddütsüz bir şekilde ortaya koydu. Kadınların hikayelerini dinlerken, onların acılarını ve mücadelelerini anlamaya çalışarak, kimliklerine ulaşmaları için emek sarf etti.
Türk devleti ve çetelerinin işgal saldırılarının sürdüğü bir dönemde Kobanê direnişinde yer almak, Ronahî için işgalcilere karşı mücadele etmek demekti. Bu hedefine doğru kararlıca yürüdü ve 2014’te vakit kaybetmeden Kobanê’ye doğru yola çıktı. Gözlerinin önünde büyük direniş vardı ve kendisi de bu direnişin bir parçasıydı. Kobanê sokaklarında yürürken, tarih yazıldığını hissediyor; her çatışmadan, her tanıklıktan bir parça alıp direnişin ruhunu içine işliyordu. Tabii ki bu yolda yalnız değildi. Abisi ve babası da ta Halep’ten gelmiş, Kobanê savunucuları oluvermişlerdi ve bu kutsal topraklar için omuz omuza savaşıyorlardı.
Kobanê’nin direniş ruhuyla şekillenen yaşamı, Ronahî’nin gençlik çalışmalarında her geçen gün büyüyerek hayat buldu. 2019 yılına gelindiğinde Tebqa, Reqa ve Dêrazor’da gençlik sorumlusu olarak görev alarak Arap gençlerinin yetiştirilmesinde önemli bir rol üstlendi. Ronahî, Kürt kültürüne bağlılığının yanı sıra farklı halkların kültürlerini tanıma arzusunu da taşıyordu. Bu nedenle, Arap halkının yoğun olarak yaşadığı bölgelere yolculuğu Ronahî’yi hedefine bir adım daha yakınlaştırmıştı.
Tebqa, Reqa ve Dêrazor’a yolu düşenler, bu topraklardan bir Ronahî’nin geçtiğini bilir. Zira halk, sürekli onun azim ve kararlılığından bahseder. Kürt ve Arap halkı arasındaki kültürel köprünün kurulmasına önem verdi ve toplumsal bağların oluşmasına öncülük etti. Bütün bu süreçte Ronahî, gençlerin hayatlarına dokunarak her gencin ruhuna devrimi aşıladı ve onların hayatlarına anlam katmayı başardı.
2012 yılında Devrimci Gençlik Hareketi ile başlayan bu serüveni, toplumsal adalet ve özgürlük idealleri etrafında şekillenen bir yolculuktu. Gençliğin devrimci potansiyelini ortaya çıkarmak amacıyla örgütlenmişti. Dayanışma duygusu, onu daha büyük bir mücadelenin parçası haline getirdi. Genç devrimciler, toplumsal meseleler karşısındaki duyarlılıkları ve özverileriyle dikkat çekmekteydi, Ronahî de bunun farkındaydı, ama işgal saldırılarının daha da yoğunlaştığı bir dönemde kendi ısrarıyla, YPJ içinde de yerini almak istedi. Yerel halkın kültürel değerlerinin korunması, cinsiyet eşitliği ve demokratik özerklik gibi kavramlar, YPJ’nin verdiği mücadelenin yapı taşlarıydı. Nitekim Ronahî de YPJ’yi kalbinin merkezine aldı ve rotasını böyle belirledi.
2021 yılına gelindiğinde, tecrübeli ve yetenekli bir YPJ savaşçısı olmak için yönünü sabotaj eğitimi almaya çevirdi. Bu karar, düşman hatlarını aşma ve mücadelede etkin olma isteğiyle birlikte şekillendi. Stratejik düşünme becerisi ve yaratıcı taktikler geliştirmede örnek alınan Ronahî, bu başarısını Tişrîn ve Qereqozax’ta zirveleştirdi. En son Tişrîn ve Qereqozax cephesinde bir komutan olarak yerini aldı. Bu cephelerde yürütülen savaşlar, bölgedeki güç dinamiklerini değiştiren kritik öneme sahipti ve Ronahî de diğer yoldaşları gibi bunun farkındaydı.
Komutan olarak üstlendiği rol, halkın moral ve motivasyonunu yükseltme açısından önemliydi. Türk ordusunun saldırıları sırasında, Tişrîn’in teslim olmasını engelleyerek yoldaşlarıyla günlerce ön mevzilerde Türk devleti ve çetelerine karşı savaştı. Nihayetinde savaşçılığı, onu halkın direniş ruhunu simgeleyen bir sembole dönüştürdü. Türk devletinin, “Tişrîn elimizde” naralarıni ilk boşa çıkaran YPJ komutanıydı. 13 Aralık 2024 Cuma günü, savaşçılar tarafından Türk devletinin imha edilen tankının önünde, “biz Tişrîn’deyiz ve Tişrîn halklarımızındır” diyerek, bir kez daha Türk devletini boşa çıkarmıştı.
Doğup büyüdüğü kent, işgal altındaydı Ronahi’nin. İşgalin izlerini her bir tanıdığının yüz ifadesinde görüyor ve sürekli “çocukluğumuzu işgal ettiler” diyordu. Efrîn’i özgür görmek, en büyük hayaliydi. Bir daha Efrîn’de yaşananların tekrarlanmaması için, Efrîn’de başladığı serüvenini Tişrîn’de zirveye taşıdı. Onun hayatı; cesaret, kararlılık, tutku ve özveriyle örülmüş bir mücadelenin yansımasıydı halkı ve yoldaşları için. Direniş ruhunu ve halkların kültürel mirasını yaşatırken, gençleri özgürlük mücadelesinin bir parçası haline getirdi. Ancak bununla da sınırlı kalmadı; toplumsal dayanışma ve kültürel kimliklerin korunması açısından da kritik öneme sahip bir miras bıraktı ardında. YPJ komutanlarından Ronahî Yekta, Tişrîn Barajı’nda işgalci Türk devleti ve ona bağlı SMO çetelerine karşı yürütülen tarihi direnişte 25 Aralık 2024’te şehitler kervanına katıldı.”
Kaynak: ANF