HABER MERKEZİ – Seçim öncesi alalacelen 27 Mayıs günü başlatılan Xakurkê işgal operasyonunda yaşanan çatışmalarda onlarca asker ölürken iktidar rejimi bunu kamoyuna yansıtmayarak psikolojik savaş taktikleriyle gövde gösteri yapmaya çalışmaktadır. Aslında iktidarın kendi askerine bile ne kadar değer vermediğini, onları bir piyon taşı gibi kullanıp öldüğünde de hiç yokmuş gibi bir kenara attığının en somut göstergesidir.
Çatışmlarda ölen asker gösterilmemekle birlikte son zamanlarda kışlalarda kaza veya intihar süsü verilerek ölen askerlerin arttığını görmekteyiz. Bir diğeri ise sözleşmeli uzman istifa dilekçelerinin 10 bini geçtiği yönünde bilgilerdir.
Kışlalarda Yaşanan Darp Olayları
Kışlalarda yaşanan şiddet ve ölüm haberleri her ne kadar basına yansıltılmasa da yıllardan beri kışlalardaki şiddet ve öldürme olaylarının varolduğunu kanıtlayan yaşanmışlıklar var.
TSK askerlerini ezilecek, değersiz, kendi işlerini yaptırmak için birer köle olarak gören; askerlerini her fırsatta azarlayan,aşağılayan hatta döven bir sisteme sahiptir. Her türlü hakerete maruz kalan ve kendisini değersiz hisseden TSK askeri nevroz hatta psikonevroz gibi psikolojik hastalıkları yaşamaktadır.
2012’de Asker hakları diye bir rapor hazılanmıştı. Türkiye’de ilk defa rastlanan bu rapor askerliğini er olarak yaparken karşılaştıkları kötü muameleleri yazıya döken yüzlerce tanıklık içeriyordu. Tanıklıkların sayısı tabii ki gerçeği yansıtmıyordu. Askerlikte sistematik olarak nitelenebilecek “dayak” ve “kötü muamele” yazıya dökülecek olsa ortaya kim bilir ne hacimde bir rapor çıkacaktı.
Yaşanan asker ölümlerine farklı kılıflar giydirilmesi oldukça şüphe çekici, özellikle de son zamanlarda “zırhlı araç devrildi öldü, kışlada bunalıma giren asker intihar etti, yanlışlıkla arkadaşının silahından çıkan mermiyle öldü” gibisinden haberleri çok duyar olduk. Kaza süsü verilerek ölen asker sayısındaki bu artış akıllara devletin asker kurumları adı altında toplumda ötekileştirdiği ya da suçlu bulduğu kişileri infaz etme yoluna gittiğini getiriyor. Yaşanılanları örneklendirecek olursak:
Geçtiğimiz günlerde Balıkesir İl Jandarma Komutanlığı’nda er askerlik yapan Muhammet Süleyman Karakuş (23), şiddet gördüğü iddiasıyla hastaneden darp raporu alıp, emniyette şikayetçi oldu. Kışlaya gittiği günden beri üst devreleri ile komutanlarının kendisine kötü davrandığını savunan Karakuş, en son yemekhanede dövüldüğünü söyledi. Göz çukurunda 3 kırık belirlenmişti. Şikayet etmesi durumunda kendisinin boğacaklarını söyleyen Muhammet Süleyman ağır psikolojik bunalım içerisine girdiğini söyledi.
Hakkari Çukurca 2. Hudut Tugay Komutanlığı Gazitepe Üs Bölgesi’nde askerlik yapan Murat İsi’nin çok sayıda er ve uzman çavuş tarafından feci şekilde darp edilmişti.
Feci şekilde dövülen askerin daha önce de ‘Sana tezkere aldırmayacağız’ diye tehdit edildiğini ileri sürdü. Darp sonucunda kafasına 50 dikiş atılan asker yaşadıkları karşında ağır psikolojik tramvadan geçmişti.
Tahir Y. isimli vatandaş, KKTC’de askerlik yapan 20 yaşındaki oğlunun bölük komutanı tarafından öldüresiye dövüldüğünü ileri sürerek Milli Savunma Bakanlığı’na sözlü şikayette bulunduklarını söyledi. Yaşanan psikolojik tramvadan dolayı oğlunun 3 kez intihara teşebbüs ettiğini dile getirdi.
Askerlikte Şaibeli Ölümlerin Sayısı Artıyor
Çok sayıda şaibeli ölümün gerçekleştiği Türkiye’de, devlet ölümleri farklı kılıflara büründürerek perdeleme çalışmaktadır. Her hafta neredeyse bir asker intihar etti süsü verilerek öldürmektedir.
Bursa Gemlik’te görev yapan er Gökhan Kılıç, nöbette annesiyle cep telefonuyla konuşurken Başçavuş Osman Hancı’ya yakalandı. Hancı’nın başına miğferle vurduğu Kılıç, beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetti.
Antep’te zorunlu askerlik yaparken intihar ettiği açıklanan Ö.F.D.’nin annesi F.D. oğlunun intihar etmediğini, öldürüldüğünü söyledi.
Isparta’nın Yenişarbademli ilçesinde Uzman Çavuş Mustafa K., tartıştığı jandarma er 20 yaşındaki Birkay Çetinkaya’yı beylik tabancasıyla vurdu.
Bir diğer kılıf da teknik hatalar sonucu hayatını kaybeden askerler şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Aynı 2018’de Yüksekova’da bir askerin tank silahından çıkan mermi sonucu ölmesi gibi.
Son olarak Amed’de Özel harekat polisi olan Mustafa İlhan, zırhlı araç içerisinde başından vurulmuş halde bulundu. İntihar ettiği üzerinde durulduğu söylense de, bunun böyle olmadığı açıktır.
Yaşanan şaibeli ölümleri değerlendiren bir baba şunları dile getirdi: Süsleyerek gönderdiğimiz evladımıza devlet kefen sararak bize teslim etti. Kefene sarılı çocuklarımızı bize teslim ederlerken timsah gözyaşlarını döktüklerini, bizimle ağlaştıklarını gördük. Bunların birer yalan olduğunu sonradan öğrendik.
“Kimimizin evladını öldürdüler ‘teröristler’ öldürdü dediler, kimimizin evladını öldürdüler ‘intihar etti’ dediler. Gerçekte ise ölen oğlumuzu oğlumuzu devlet öldürdü. Akabinde 3 kuruş 5 kuruş tazminat veya maaş verilmesin diye de oğlumuza olmadık iftira attılar ve tertemiz anısını kirlettiler.
Öldürülen asker ailelerinden yer yer tepkiler gelse de şaibeli asker ölümleri devlet tarafından gizlenmeye çalışılmaktadır. Açılan davalar da ya takipsizlik ile sonuçlanmış ya da dava daha açılmadan kapatılmıştır.
Militan RÊHAT/Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi