HABER MERKEZİ- Nedim Seven gençliğin dönem görev ve sorumluklarına nasıl katılması gerektiğine dair Nuçe Ciwan Ajansı’nın sorularını yanıtladı. Özellikle Önder APO’ya dönük tecrit politikalarına karşı ve aynı zamanda gençliğin devrimci görev ve sorumluluklarına dikkat çeken Seven, “21. yüzyılın öncü dinamik gücü olan gençliğin hem devrimci mücadele karşısında hem de esas olarak Önder Apo karşısında öncü olarak tarihi sorumlulukları vardır.” dedi.
Röportajın içeriği şöyle:
1. İmralı tecrit sistemi Kürdistan gençliği için ne anlam ifade ediyor? Önderlik gerçeği karşısında gençlik duruşu nasıl ele alınmalı? Yine Önderliğin hamleci tarzı nasıldır ve ele alış biçimi nasıl olmalıdır? Gençlik bu süreçte nasıl hamle yapmalıdır?
Önceliklle Önder Apo’nun 25 yıldır İmralı işkence sisteminde geliştirdiği tarihi direnişi selamlıyorum. Saygı ve özlem duygularımızla hareketimizin halkımızın ve dostlarımızın, tüm mücadele ve direnişlerine büyük bedeller verilmesine rağmen hala Önder APO’nun fiziki özgürlüğü gerçekleştirilmemiş olması, bizler için en temel özeleştiri konusudur.
Mücadelemizin tüm cephelerinde geliştirilen çalışmalar, hamleler esas Önder APO’nun sağlık güvenlik ve özgürlük koşularının yaşanılır hale getirilmesi için yoğun çaba olsa da özelde de 2 buçuk yıldır hiç bir şekilde, Önder APO ve İmralı’da rehin tutulan yoldaşlarımızdan, haber alamamamız vicdanen de hepimizi zorlamaktadır.
Dünyada hiç bir yerde eşi ve benzeri olmayan, İmralı soykırım sisteminde Önder APO’nun bu kadar acımasız tecrid edilmesinde nasıl faşist ve soysuz bir düşmanla karşı karşıya olduğumuzun bilincinde olmak gerekir. Önder Apo’nun başlangıçta proto guantanamu olarak adlandırdığı değerlendirmesinde de ‘’ İMRALI ÖLÜM KORİDORU’’ olarak nitelendirdiği İmralı soykırım sistemi parçalanmadıkça ne hareketimiz ne halkımız ne de ÖNDER APO’nun fikirlerini savunan demokrat, devrimci, yurtsever çevre ve sosyalistler yerlerinde rahat durmamalılar. Uluslararası büyük komploculardan teke tek hesap almadıkça tüm yeteneklerini ayaklandırarak günün 24 saatini özgürlük davasında değerlendirmeleri gerekir. İmralı sistemini yaratanlar ve şuan jandarmalık, gardiyanlık görevini yürüten, 21. Yüzyıllın bir numaralı diktatörü faşist Erdoğan ve tayfası, yine ırkçı faşist ortağı Devlet Bahçeli’ den yani AKP-MHP faşist sömürgeci rejiminden hesap sormanın en temel öncü gücü gençlik olmaktadır.
Önder APO Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Paradigma’nın en temel iki öncü gücünü kadın ve gençlik olarak belirledi. 21 yüzyıllın öncü dinamik gücü olan gençliğin hem devrimci mücadele karşısında hem de esas olarak Önder APO karşısında öncü olarak tarihi sorumlukları vardır. Önder APO ve PKK hareketi mücadeleye başlarken “GENÇ BAŞLADIK GENÇ BAŞARACAĞIZ.’’ şiarıyla hareket ettiler. 51 yıllık mücadele de ispatlandı ki bu şiar hem tarih yarattı, hem de devrim üstüne devrimler yarattı. Gerilla devrimi, kadın devrimi Rojava devrimi, toplumsal alanda devrimler bunun somut ifadesi ve gerçekleşmiş hali oluyor. Genç başlayanlar, 51. yılında da genç başarmaya devam ediyor. Son 8 yıllık pratik bunun ifadesi oluyor. DAİŞ’in yenilgiye uğratılması Rojava ve Şengal’de yaratılan değerler, uluslararası enternasyonalist başarılarda da öncü gençliğin rolü belirleyicidir. Tüm bunlara rağmen Önder APO hala İmralı soykırım sisteminde tutuluyorsa, yine son iki buçuk yıldır hiç bir haber alınamıyorsa, bunda öncü gençliğin sorumluluk payını da tespit etmek gerekir.
Önder APO’nun özgürlüğü için yapılanların yetersiz olduğu açık görünmektedir. Gençlik bu konuda daha radikal ve daha yaratıcı planlama ve eylem, örgütlemeler yapmalıdır. Bu konuda Komalên Ciwan’ın yaptığı konferansta aldığı kararlar doğrultusunda harekete geçmek gerekiyor. Önder APO ve PKK‘nin mücadele çizgisini esas alarak, çok yönlü, çok seçenekli, radikal ve sonuç alıcı bir tarzla, yüksek tempoyla direnişçi ve devrimci kültürle pasifizmi yıkarak, amansız ve soluk soluğa parçalı ele almadan bütünlüklü ve tarihin emredici görevlerine yüklenmek gerekir.
Yine Önder APO’nun en belirleyici özelliği hamleci olmasıdır. Bunu gözeterek gençliğin Önder APO’nun hamleci tarzının kendisine esas alarak, İmralı soykırım sistemini yerle bir etmek için, biran önce harekete geçmelidir.
Nasıl ki Önder APO büyük şehitlerimizi doğru sahiplenme olarak partileşme, ordulaşma ve özgür yaşam çizgisini geliştirme temelinde vesile olmuş ise, hareketimiz özellikle de gençlik bu tarzdan yolla çıkarak ‘’YA ÖNDERLİKLE YA DA ASLA ‘’konusunda en aktif şekilde adeta coşku seli ile görevlere yüklenmelidir. Bilindiği gibi Haki Karer’in şehadeti mücadelemizi, partileşmeye, Kemal, Mazlum, Hayri yoldaşların, Ölüm Orucu Direnişçileri 15 Ağustos hamlesine, Agit yoldaşın şahadeti ARGK’leşmeye, Zilan yoldaşın şahadeti özgür yaşam çizgisini oluşmasına vesile olan Önder APO’dur. Gençlerin bu tarzı esas alarak her türlü pasifizmi yıkarak dönemin en radikal eylemliliğine geçmeleri gerekir.
Devrimimizin direniş kültüründen güç alarak ideolojik, örgütsel pratik ve eylemsel anlamda sürekliliği esas alan adeta küçük bir kartopundan ilerleyerek büyük ve devasa bir çığa ulaşıp tüm faşizmi çığ altında bırakıp ezip gömmelidirler.
Şu unutulmamalı, harekete geçen örgütlü gençliği hiç bir güç durduramaz, bu görevler basitten, karmaşığa, kırsaldan kente, kentlerden metropollere hatta dünyanın her yerindeki kapitalist modernitenin hışımına uğramış en ultra megapollere kadar yaygın bir şekilde Önder APO’yu sahiplenen tarihi hamleye geçmelidirler. Gençlerin kaybedecekleri bir şeyleri yoktur. Önder APO’nun özgürlüğü temel yaşam gerekçemiz olmaktadır.
2. Önümüzde 14 Temmuz direnişinin yıldönümü var ve bu direnişi başlatan hareketin militanları genç arkadaşlardı. Bu militanlardan biri olan Ali Çiçek arkadaş en gençleriydi ve günümüze kadar da KIZIL YILDIZ olarak anılmaktadır. Bu temelde 14 Temmuz Direnişi gençlik açısından nasıl bir ruhu temsil ediyor ve bugün bu direnişi nasıl ele almalıyız? Buna bağlı olarak Şehîd Ali Çiçek kişiliği ile düşmana nasıl bir darbe vurdu, günümüz gençliğine nasıl bir miras bıraktı?
Tarihselleşen 14 Temmuz direnişi şehitlerimiz M. Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek yoldaşların şahsında tüm devrim şehitlerimizi, sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz. Anıları önünde eğiliyoruz. Anıları mücadelemize her zaman önderdir, önder olarak kalacaklardır.
Bundan 41 yıl önce adı Diyarbakır Zindanı dönemin 12 Eylül faşist cuntası ve ırkçı Kemalist rejiminin uygulamalarının insanlık dışı, ahlaksız, vicdansız, insan onurunu yerle bir eden işkencelerine karşı özgürlük ve direniş mücadelesinde yaşamlarını feda eden PKK’li yoldaşlar tarih yaratmışlardır. Tarihimizin mücadele çizgisini belirleyip faşizmi ve sömürgeciliği yenilgiye uğratan onur direnişçileri, bugün insanlık ve evrenseleşmede bir düzeyi yakalamanın yolunu açmışlardır. 21 Mart 1982’de Mazlum Doğan’la “BERXWEDAN JİYANE” olarak başlatılan, 17-18 Mayısta Mahmut Zengin, Eşref Anyık, Ferhat Kurtay ve Necmi Öner olarak Dörtlerle ateş çemberine dönüşen ‘’TESLİMİYET İHANETE DİRENİŞ ZAFERE GÖTÜRÜR’’diye haykırarak direnişi tüm Diyarbakır zindanına yayan ve 14 Temmuz 1982’de ölüm orucu olarak direnişi başarıya götüren büyük devrimciler M.Hayri Durmuş, Kemal, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek yoldaşların tümü genç arkadaşlardı. Tüm bu direnişçilerin en genci Ali Çiçek yoldaş olduğundan mücadele tarihimize gençlik sembolü olarak geçmiştir. Ve mücadele tarihimizin kahramanları olarak günümüzde efsaneleşmişlerdir. Önder APO ve PKK bu genç kahramanların hayallerini özgür Kürdistan ve demokratik konfederalizmi küresel düzeyde tarihe nakşetmek için büyük direniş içerisindeler.
Bu gün Ali Çiçek artık sadece Amed’de değil Amed, Botan Zagros, Dersim, Serhat, Behdinan, Soran, Karadeniz, Amanos, Kobani, Cizir, Efrîn ve dünyanın her yerinde millyonlarca örgütlü yaşam ve direniş mücadelecisinin adı olmuştur. Hatta Kürdistan, Türkiye, Irak, İran sınırlarını aşarak Avrupa, Amerika, Orta Asya dahi birçok bölgede Ali Çiçek’ler her grup ve halkın adı olmuştur. Yurtsever Ali Çiçek, Demokrasi savunucusu Ali Çiçek, Devrimci Ali Çiçek, Sosyalist Ali Çiçek ve en önemlisi de savaşçı-komutan Ali Çiçek’ler tarihteki yelerini almışlardır. Yine Önder APO’nun Mahsum Korkmaz Akademisi geleneğini Komalên Ciwan öncülüğünde küçük coğrafyada yüzlerce, binlerce insanın yetiştirildiği Ali Çiçek akademileri, APOCU kültürün temel okulları olarak rollerini oynamaktadırlar. Özellikle Rojava, Rojhılat, Bakur ve Başur yine yurt dışı coğrafyalarında hem yeni katılım yapma hem de binleri, yüzbinleri Ali Çiçek direniş çizgisine yöneltme gençliğin vazgeçilmez en temel görevi olmaktadır. Özelde de Kürdistan’da yürütülen savaşta rol alacak cesur ve yürekli gençler Ali Çiçek anısını en doğru olarak gerilla saflarına katılarak gerçekleştirebilirler.
Ali Çiçek gibi cesur, coşku seli, kararlı ve hedefe kilitlenen yılmaz savaşçı ve komutanlar olmak gençliğin ertelenemez birincil görevlerindendir.
14 Temmuz Onur Direnişinin genç kahraman sembolü Ali Çiçek, Komalên Ciwan’nın en temel direniş ve mücadele çizgisidir. Yaşam yaşanılacaksa Ali Çiçek yoldaşla bir, APOCU olarak yaşanmalıdır. Gerisi lafı güzaftır.
3. Kürdistan Özgürlük Gerillaları çoğunlukla gençtirler ve bugün Zap, Avaşîn, Metîna başta olmak üzere Kürdistan’ın tüm parçalarında büyük destanlar yazıyorlar. Bu direniş ve mücadele günümüzde nasıl değerlendirilmeli? Bu temelde Kürdistan gençliğine çağrınız nedir?
Başta Medya Savunma Alanlarından Zap, Avaşin, Metina, Xakurkê, Heftanindeki Gerilla direnişini sevgi, saygı ile selamlıyoruz. Direnişin basına yansıyan son şehitleri Asya Türk, Koçer Rojhılat(Seyît) Azad Alman şahsında tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Onların fedai çizgisinde hayal ve amaçlarının gerçekleşmesi için sürekli bir mücadele içerisinde olacağımızı sözünü veriyor ve özgür Kürdistan, Demokratik Sosyalizmi gerçekleştirme yaşam gerekçemiz olmaktadır.
Bilindiği gibi 2014 yılında TC faşist rejimini temsilen AKP-MHP iktidarı “Çöktürme Eylem Planı” olarak yeni bir saldırı konsepti başlattılar. 5 Nisan 2015’te Önder APO’ya karşı ağırlaştırılmış tecriti başlattılar. 2013-2015 arası ilişki ve diyalog sonlandırıldı. 24 Temmuz 2015‘te kendi deyimleriyle 400 hava saldırısı yaparak Medya Savunma Alanlarına, Kürdistan gerillasına karşı kapsamlı saldırı ve işgal hareketine geçtiler. Pêşi sıra Cilo, Çarçella, Bradost, Xakurkê, Heftanin, Garê’ye saldırılar yapıldı. Rojava’da da Afrin, Grêspi ve Serêkani işgal edildi. Şengal, Kerkük Maxmur, Süleymaniye’de hem gerillaya hem yurtseverlere yoğun saldırılar yapıldı. Demokratik siyaset alanında 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarını kabul etmeyen AKP-MHP faşizmi 1 Kasım 2015’de darbe seçimi ile siyasi operasyonları başlattı. On binlerce seçilmiş ve meşru Kürt temsilcilerini ve sol muhaliflerini tutuklama furyaları ile günümüze kadar zindanlara atmaktadır. 2018’de başkanlık sistemine geçerek kazanılmış 102 yurtsever belediyeye kayyum atanarak gasp etti. Kısacası topyekün olarak Kürtlere karşı soykırım, kültür kırım politikaları ile imha saldırılarını başlattı. 2014-2023 arası sekiz yıl boyunca yürüttüğü bu saldırıların amacı Lozan’nın yüzüncü yıllında 24 Temmuz 2023 Misaki-Milli sınırlarında işgali tamamlayarak Lozan’a yeni bir güçle girmedir. Tüm bu saldırılar büyük bedeller verilerek boşa çıkarıldı. Bugün T.C Devleti Misaki-Milli sınırlarını işgal planında başarısızlığa uğramıştır. Ekonomisi çökmüştür. 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde bu yenilgiyi cilalamanın dışında bir işe yaramayacaktır. Fakat bir gerçeğin altını çizmek gerekir, Mustafa Kemal Kemalist Cumhuriyeti artık dibe vurmuştur. Türk İslam sentezli ikinci Cumhuriyet KDP ve Hüda-Par (Hizbül-Kontra) iş birlikçi hain Kürtlerin desteğinde ucube bir Tayip tayfası cumhuriyetine dönüşmüştür. Medya savunma alanlarında 14 Nisan 2022‘den bugüne kadar Zap, Metina ve Avaşinde HPG-YJA-STAR fedaileri gerilla direnişi ile T.C işgal planlarını boşa çıkarmıştır. İnsanlık dışı nükleer ve kimyasal silahları da sınırsız kullanarak, gerillayı yok etmek isteyen, T.C faşist çete ordusu Zap, Avaşin, Metina kayalıklarına çakılmış olup Avaşin ve Zap sularına geçemez hale gelmişlerdir.
Nisan 2022 – Temmuz 2023 arası TSK‘nin çeşitli adlarla yaptığı saldırıların savaş açısından tek bir anlamı var oda ‘’Pirus’’zaferi olduğudur. Gençler bu durumlar karşısında kayıtsız kalamaz yapılması gereken mücadelenin her alanında her coğrafyada Zap, Avaşin Metina Xakurkê gerillasının sesi olmaktır. Tarihi tünel direnişleri ve hareketli gerilla timlerinin gözü, kulağı, sözü ve sesi olmak gençliğin en temel görevi olmaktadır. Bu temelde Leyla Amed, Fazıl Botan, Sinan Dijwar, Dilxwaz Gabar, Azad Alman, Asya Türk, Koçer Rojhilat (Sınê) anısına sahip çıkmak yine şehadete ulaşan gerilla yoldaşlarının silahını taşıyarak özgürlük, demokrasi ve sosyalizmin bayrağını elden ele taşıyarak dalgalandırmak için tüm Kürdistan gençliğinin yönünü özgürlük dağlarına vermeleri tarihin en acil görevi olmaktadır. Zap, Avaşin, Metina’nın sesi, kulağı, gözü olalım. “YA ÖNDER APO İLE YA DA ASLA” diyerek HPG, YJA-STAR saflarına katılalım.