HABER MERKEZİ –
KDP – Türk Özel Savaş Rejiminin ilişkilerini tanımlama her daim tartışma konusu olmuştur. İlişkileri dönemlere göre gizli ya da açıktan yürütülse de Kürt gerçeği açısından Türk Özel Savaş rejiminin tanımlamaları bu kirli ilişki ağını olduğu gibi gözler önüne sermektedir.
KDP ve işgalci TC devletinin ilişkileri her daim tartışma konusu olurken kuşkusuz ki kendini Kürdistani olarak gören herkes, KDP’yi tarihten bu yana dar aşiretsel çıkarlarını esas alan bunun için Kürt ve Kürdistan adına peşkeş çekmeyeceği hiçbir şey bırakmayan, kendi halkına ihanet eden, sırtını her daim kapitalist, sömürgeci güçlere dayandıran, bir maşa olarak görmektedir.
Kuruluşundan bu yana dar aşiretsel çıkarları peşinde olan ve ihanet çizgisinde hareket eden KDP’yi bir de Türk özel savaş rejiminin gözünden bakalım.
Türk Özel Savaş rejiminin Kürdistan özelinde Ortadoğu’da yürüttüğü ve yürütmekte olduğu politikalarda başat rol oynayan SETA’nın (SİYASET, EKONOMİ VE TOPLUM ARAŞTIRMALARI VAKFI) kendi bünyesinde çalıştırdığı özel savaş elemanlarından Can ACUN ve Kutluhan GÖRÜCÜ’nün hazırladığı analiz oldukça çarpıcıdır. “PKK/YPG-PEŞMERGE ÇATIŞMASI: NEREYE DOĞRU?” başlıklı analizlerinde son dönemde Irak’ın kuzeyinde yani Başur Kürdistan’da adım adım tırmanmakta olan Peşmerge ile PKK/YPG’nin çatışmasını ve olası seyrini ele aldıklarını dile getirirken KDP’yi Türk Özel Savaş rejiminin gözünden de tanımlamış oluyorlar. Analizlerinde birkaç kesiti sıralayacak olursak;
Bugün gelinen aşamada işgalci TC devletinin sınır ötesi operasyonlarının önemine değinen SETA’nın ‘Türkiye’nin gerçekleştirdiği sınır ötesi harekâtlarında “alan hakimiyeti” stratejisinin yanı sıra yerel müttefiklerle birlikte hareket etmesi de yeni doktrinin tamamlayıcı bir unsuru olarak değerlendirilebilir. Suriye’de Suriye Milli Ordusu ile birlikte operasyonlar gerçekleştirirken Irak’ta Peşmerge güçleriyle koordinasyon sağlanmıştır.’ Belirlemesi alanda gerçekleştirdiği işgal operasyonlarında KDP ile koordineli bir şekilde hareket ettiğinin de itirafı olmuştur.
Temmuz 2015 tarihinde 100 uçakla medya savunma alanlarına saldırarak Çökertme Planı’nı fiili olarak devreye koyan Türk Özel Savaş rejimi analiz dosyasında KDP’nin Çökertme planındaki rolüne ise şöyle değinmektedir.
“Irak’ın kuzeyinde PKK bir yandan Türkiye’nin alan hakimiyetini hedefleyen konvansiyonel harekatlarıyla yüzleşirken diğer yandan da MİT’in saha istihbaratına dayanan nokta operasyonlarıyla üst düzey isimlerini art arda kaybediyor. Bu süreçte özellikle Peşmergenin TSK ile birlikte hareket etmesi PKK adına büyük bir meydan okuma olarak tezahür etmiş durumdadır. Peşmerge ve onun özel kuvvet unsurları olan Zeravani güçleri her ne kadar PKK ile doğrudan çatışmayı tercih etmese de bölgedeki terör kamplarının etrafını çevirmeye başlaması örgütün lojistik ve insan hareketliliğini ciddi anlamda kısıtlıyor.”
Türk Özel Savaş Rejimi elemanları yazılan analizde KDP ile istihbari ve askeri olarak işbirliği içerisinde olduklarını ayan beyan dile getirirken KDP’ye;
“PKK, TSK’nın askeri harekatları ile geriletilirken KDP ve Peşmerge için kendi otoritesini bölgede yeniden tesis edebilmek adına büyük bir imkan oluşmuştur. IKBY içerisinde PKK’nın elimine edilmesi Erbil yönetiminin otoritesini tahkim edeceği gibi bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanmasını da beraberinde getirecektir. Bu bağlamda IKBY liderliğinin güçlü bir irade göstermesi ve Peşmergenin daha aktif şekilde PKK’ya karşı yürütülen askeri harekatlara dahil olması gerekmektedir.” şeklinde açıktan perspektif de verdiği görülmektedir.
Sadece Başur Kürdistan’da değil Rojava’da da işgalci TC devleti ile işbirliği içinde olan KDP’nin Kürt kazanımlarını nasıl baltaladığını Özel Savaş rejimi kendi gözünden şöyle ortaya koymaktadır.
“Mevcut gelişmeler Türkiye’nin PKK terörüyle mücadelede Suriye sahasında da yeni fırsatlar oluştururken IKBY için de Suriye bağlamında yeni bir siyaset zemini üretmektedir. IKBY’nin PKK’nın Suriye örgütlenmesi PYD/YPG’ye karşı Türkiye ile birlikte hareket etmesi Roj Peşmergelerinin de Suriye sahasına dönmesine imkan tanıyabilir. Terör örgütüne karşı yürütülen TSK-Peşmerge arasındaki koordinasyon ve iş birliği Suriye’de de etkinleştirilerek PYD/YPG’nin Fırat’ın doğusunda tahakkümünün kırılmasına katkı sağlayabilir.”
Yine Türk Özel Savaş rejiminin temel ajanslarından biri olan Anadolu Ajansı her yönüyle Kürt halkını ve kazanımlarını hedef alan bir yayın politikası yürütürken bu çerçevede de Bekir Aydoğan gibi özel savaş elemanlarını devreye koymaktadır. Özel savaş elemanı Bekir Aydoğan’ın 17 Ağustos günü kaleme aldığı analizi KDP ile olan kirli ilişkilerinin derinliğini ortaya koyarken YNK’yi de kirli ilişkilerine dahil etmek için telkininde bulunduğu şu cümlelerinden anlaşılmaktadır.
“Türkiye ile ilişkileri iyi olan KDP’nin, bu ilişkileri KYB ile rekabetinde uzun yıllardır araçsallaştırdığı dikkate alındığında, KYB’nin Türkiye ile kuracağı yakın ilişkilerin de KDP ile rekabetinde elini güçlendirecek olması KYB’nin faydasına. Bu anlamda Erbil ve Süleymaniye’de başkonsoloslukları bulunan İran’a karşı, sadece Erbil’de Başkonsolosluğu bulunan Türkiye’nin, bu kentte diplomatik misyon açmak için girişimlerde bulunması, KYB ve Süleymaniye’deki siyasi parti, aşiret ve dini liderlerle karşılıklı ziyaretler gerçekleştirmesi, STK’ların, düşünce kuruluşlarının yanı sıra ticaret insanlarının gerçekleştireceği ziyaretlerle Süleymaniye ile fikri ve ekonomik bağların geliştirilmesi seçenekleri de masada olabilir.”
Tüm bu verileri bir araya getirdiğimizde var olan kirli plan ve ittifakları daha net bir şekilde görüyoruz.AKP-MHP faşizminin hükmünü sürdürdüğü Türk devleti, Üçüncü Dünya Savaşı ortamında ve Lozan anlaşmasının yüzüncü yılında Kürt halkına yönelik soykırım politikalarına KDP ‘yi aktif bir şekilde dahil etmiştir. Fakat şu hakikati de çok net biliyoruz Özgür Kürtlüğü savunanlar ve direnme gücü gösterenler Kürt soykırımını gerçekleştirme politika ve uygulaması olan psikolojik savaş yöntemlerini boşa çıkaracak güce sahiptirler.
Militan Rêhat/Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi