HABER MERKEZİ – Halkların Demokratik Partisi, Türkiye ve Kürdistan’da, onlarca yıldır yürütülen demokrasi ve özgürlük mücadelesinin bir birikimi ve toplamı olarak, demokrasi mücadelesi yürüten bir kitle partisidir. HDP, hiçbir zaman bir bölge yada etnik kimlik partisi olmamıştır. HDP, halkların partisi olmuştur. Devlet ve düzen partileri, HDP’yi Kürt partisi ve bölge partisi olarak göstermiş, Türkiye halklarıyla buluşmasının önüne geçmek istemiştir. HDP, Kürtlerden büyük destek ve katılım alsada, Kürt partisi değildir. Yani Kürt milliyetçiliğini yapan bir parti olmamıştır ama halkların demokratik ulus çerçevesinde eşit ulusal haklar içerisinde kardeşçe yaşamasını değerli bulmuş ve otuz yılı aşkın bir süredirde bu gelenek içerisinde mücadele ediyor ve bu uğurda binlerce şehid vermiş ve binlerce üyesi ve çalışanıda zindandadır.
Faşizan sistem ve onun temcilciliğini yapan hükümetler, sürekli HDP’nin üstüne gitmişler, çalışma yapmalarını engellemişler ve Türkiye halklarıyla demokratik buluşmasınında önüne geçmek istemişlerdir. Diğer taraftanda HDP Türkiye partisi olamadı diyorlar. Aslında HDP Türkiye partisi olamadı derken, ne demek istediklerini çok iyi biliyoruz. Yani HDP, sistemin istediği parti olmadı, düzen partisi olmadı, rant partisi olmadı, düzenin çizdiği sınırların içinde kalmadı, sistemi eleştirdi ve sistemin ipliğini pazara çıkardı, bütün kirli ilişkilerini gözler önüne serdi. Evet, HDP Türkiye’de ve Kürdistan’da ilk defa, kitleye dayalı ve sisteme alternatif olan bir çizginin temsilcisi olmayı başardı. HDP’nin bu noktaya gelmesi öyle kolay olmadı, binlerce insanın canıyla-kanıyla bu büyük değer yaratıldı.
HDP, zulmün, baskının, rantın, yolsuzluğun, rüşvetin, tekçiliğin, ve ırkçılığın-milliyetçiliğin partisi ve sözcüsü olmadı. Zulmün temsilcileri, HDP, Türkiye partisi olmadı derlerken, söylemek istedikleri aslında budur. HDP, sisteme alternatif olduğu ve düzen partilerinin kirli yüzlerini ortaya çıkardığı için, sistem güçlerinin saldırısına hedef oluyor. Son 5-6 yıldır Türkiye halkları içerisinde de belli bir yer edindi ve destek-oy aldı. HDP’nin sadece Kürtlerle sınırlanmayacağını ve adım adım Türkiye halkları içinde de taban yaratacağını gören inkarcı faşizan güçler, fırsat buldukça, HDP’ye her türlü saldırıyı yaptılar, yapıyorlar. Dünyada HDP gibi altı milyon oy kitlesi, yirmi milyonda taban kitlesi olupta, sistemin saldırısı altında olan başka bir siyasi parti yoktur. Meclisin 3. partisi olan ve yirmi milyon kitleye hitap eden bir partiye hiçbir yasa- kanun baskı yapma hakkına sahip değildir. Ama Türkiye’yi kendi babalarının çifliği olarak gören tekçi, inkarcı, rantçı, çete zihniyetli, ırkçı-kafatasçılar, HDP’yi evin üvey çocuğu olarak görüp, evden ve mirastan bir hakkın yok diyorlar.
Son günlerde faşizm yine HDP ve muhalif kesimler, halklar üzerinde devlet terörü estirmeye başladı. Halkın iradesi hiçe sayılarak bütün belediyelere sömürge valileri olarak görülen kayyumlar atandı. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir vahşet yoktur. Kars belediye eşbaşkanı Ayhan Bilgen, HDP Türkiyelileşiyor derken, HDP’nin Türkiye halkları içinde de güç ve kitle sahibi olmaya başladığını dile getiriyor. Yani HDP, Türk halkından da destek ve oy alıyor, ve daha çok alacak. HDP zaten öteden beri Türkiye partisiydi. Ama sistem tarafından yapılan baskılar-tutuklamalar ve engeller sonucu, Türkiye’ye açılım yapmakta zorlanıyordu. Ama bu zorlanmalar bir ölçüde aşıldı ve Türkiye halkından belli kesimler HDP’ye gelmeye başladılar. HDP’nin açıklamaları, çalışmaları ve halklara gitmeleri ve Selahattin Demiştaş’ın konuşmaları, zindanda tutulması, Türkiye halkından da belli bir uyanış gerçekleştirdi. Türkiye halkı, HDP’nin Türkiye partisi olduğunu ve halkların kardeşliği, barış ve demokrasi için mücadele ettiğini görmeye başladı. Türkiye halkı, HDP’nin Türkiye halklarının demokrasiye, barışa ve refaha kavuşması için mücadele ettiğine inanmaya başladı ve böylece HDP Türkiye halkları içinde de güçlenmeye başladı.
Bu gerçekliği gören egemen kesimler, kendi geleceklerinin ve rejimlerinin tehlikede olduğunu gördüler. RTE’nin devletin bekası dediği aslında kendi saltanatlarıdır. Tehlikede olan aslında AKP-MHP faşizminin siyasal islama ve siyasal milliyetçiliğe dayalı rejimleridir. HDP’nin Kürdistan’da güçlenmeye ve kitleselleşmeye başlaması, sistemi ve düzen partilerini sildi süpürdü, etkisizleştirdi, siyaseten bitirdi. HDP’nin Türkiye halklarıyla demokratik buluşmasıda AKP-MHP faşizmini çok korkutmaktadır. Yani HDP’nin Türkiye’de kısmi kitleselleşmesi bile, faşizmi derinden sarsıyor, Türk-İslam senteziyle yüz yıldır halklar üzerinde saltanat sürdüren inkarcı rejimin ve onun sözcüleri olan düzen partilerinin uykularını kaçırıyor.
İşte her defasında HDP’nin üstüne çullanmalarının sebebi budur. Türkiye’de ilk defa kitleye dayalı ve sisteme alternatif bir güç HDP’dir. HDP’nin daha çok büyümesinin önüne geçemeyeceklerdir. HDP yakın gelecekte, demokratikleşmiş ve kendi sorunlarını çözmüş demokratik Türkiye’nin en büyük partisi olmayı başaracaktır. Kürt sorunu ve Türkiye’nin diğer sorunlarının hepsi çözülüp, Türkiye cidden demokratik ve yaşanılır bir ülke haline gelirse, işte o zaman hangi partilerin Türkiye partisi olup olmadıkları netçe görülecektir ve hak ettikleri yere gelecekler ve hak ettikleri yere gidecekler. Milliyetçiliği ve İslamı, siyasete malzeme yapıp halkı kandırmanın sonuna geliniyor artık. Kullanacakları bir arguman kalmadı ellerinde. Yandaş medya bir yalan makinası gibi çalışıyor. Son günlerde ekonominin daha da kötüye gitmesi ve dövizin hızla yukarıya çıkması, AKP-MHP faşizminin uykularını kaçırıyor.
Kemal Söbe