HABER MERKEZİ
Üçüncü Dünya Savaşı ve Uluslararası Komplo gerçeğinin iç içeliği bugün kendini daha da somutlaştırmış bir hale getirmiş bulunmaktadır. PKK’nin 40. Yılı dönümüne gireceğimiz şu günlerde ABD’nin PKK’nin yönetimde yer alan Cemil Bayık, Duran Kalkan ve Murat Karayılan hakkında almış olduğu “yakalama” kararı ve başlarına koymuş olduğu ödülde bu gerçekliğin en somut göstergelerinden biri olmaktadır.
ABD daha önce de isim açıklayarak ismini açıkladığı PKK yöneticilerinin bankalardaki olmayan hesaplarının, “dondurulması kararını” aldığını açıklamıştı. Ancak ABD’nin gerek önceki gerekse de almış olduğu bu son karar arasındaki ilişkiyi görmekle birlikte bunların arasındaki farkında görülmesi gerekmektedir.
Dikkat edilirse, ABD uluslararası komplonun baş aktörü olarak rol almıştı. İsrail, Yunanistan, Rusya ve daha başka ülkelerde bu komploya katılmışlardı. Bu komplo da TC devletine verilen rol ise “gardiyanlık olmuştu.” Komplonun üzerinden 20 yıl geçti ve 9 Ekimle birlikte de 21. yılına girdi. Aradan geçen bu 21 yıl içerisinde komplonun gerçekleştiği süre içerisinde amaçlananlar Önder Apo tarafından boşa çıkarılmakla birlikte, komplocu güçler hedeflerine ulaşmadaki ısrarlarını da korudular. PKK’ye içerden dayatılan tasfiyeci ihanet de bunun bir sonucu olarak yaşandı. Bununla hedeflenen de Önder Apo’nun esareti ardından, PKK’nin tasfiye edilmesiydi. Ki, komplocu güçler takvimler belirleyerek bu konuda açıklamalarda da bulunmuşlardı. Komplocu güçler bu hedeflerine ulaşamadılar. Önder Apo esaret koşullarda almış olduğu önlemler ve geliştirdiği yeni paradigma ile komplocu güçlere beklemedikleri bir anda ummadıkları düzeyde bir ders vererek, onlardan komplonun hesabını sordu. Tasfiyeci ihanet tasfiye oldu. 1 Haziran 2004 Hamlesi başlatıldı. Askeri ve siyasal olarak belirli bir kazanımlar elde edildi. Gerçekleşen Rojava Devrimi ise komplocu güçlere verilen en anlamlı bir cevap olarak tarihe geçti.
Böylece uluslararası güçler gerçekleştirdikleri komplo ile asıl hedeflerine ulaşamamış oldular. Önder Apo ve onun önderliğindeki Kürdistan halkı, uluslararası komplocu güçler karşısına daha da güçlenerek çıktı. Uluslararası komplo ile engellenmeye çalışılan, Önder Apo’nun ve Kürdistan halkının Ortadoğu’da oynayacağı rol gerçek anlamına kavuştu. Rojava devrimi sadece Ortadoğu halkları için değil, dünya halkları için de bir çekim merkezi ve model haline geldi.
Uluslararası komplonun 20. yılı böyle bir gerçeklikle geride bırakıldı. Fakat komplocu güçler, elde edilen bu kazanımlar, başarılar karşısında, yeni komplolara başvurmaktan da geri kalmadılar. Önder Apo üzerinde uygulamaya konan “mutlak tecrit” ve PKK’nin yönetiminde yer alan Cemil Bayık, Duran Kalkan ve Murat Karayılan hakkında almış oldukları karar da böyle bir gerçekliği ifade etti. Aslında uluslararası komplonun ilk devreye konulduğu zaman da aynı amaç ve hedef -Önder Apo’nun, Özgürlük Hareketine ve halka ulaşmasının önüne geçilmesi ile PKK’nin tasfiyesi- doğrultusunda harekete geçmiştiler. Şimdi de uluslararası komplonun 21. yılına da belirlemiş oldukları bu hedefler doğrultusunda girmişlerdir. Bu anlamda değişen hiçbir şey olmamıştır. Yine hedef Önder Apo’dur, PKK’dir, Kürdistan halkıdır ve bu gerçeklik Birinci Körfez Savaşı ile başlayan Üçüncü Dünya Savaşı içerisinde gerçek yerini almaktadır.
Üçüncü Dünya savaşı hala devam etmektedir. Hatta daha geniş coğrafyaya yayılma olasılığı söz konusudur. Uluslararası komplo da böyle bir savaş gerçekliği içerisinde uluslararası güçlerin başta Kürdistan halkı olmak tüm Ortadoğu halklarına karşı gerçekleştirdiği bir saldırı ve açık savaş ilanı olarak gerçekleştirilmiştir. Komplonun 21. yılına da bu gerçeklik üzerinden girilmiştir. Önder Apo’nun üzerinde daha da derinleştirilen “mutlak tecrit” ile ABD’nin PKK yöneticileri Cemil Bayık, Duran Kalkan ve Murat Karayılan hakkında almış olduğu karar da böyle bir gerçekliğe bağlı olarak, Üçüncü Dünya Savaşı içerisinde uluslararası güçlerin Ortadoğu halklarına dayattıkları sömürü, soygun düzeni karşısında halkların kendi alternatiflerini seçenek olarak belirledikleri ve bunun mücadelesi içerisinde oldukları bir dönemde alınmıştır. Aktörler yine aynıdır. Bir yanda ABD ve onun işbirlikçileri bulunurken, bunları karşısında da yine mazlum Kürdistan halkı ve onu özgürlüğe taşıyacak olan Önder Apo ve önderliğinde mücadele yürüten PKK vardır. Hedef yine aynıdır. Önder Apo’yu esaret altında hareket edemez, sesini duyuramaz ve halk ile her hangi bir şekilde ilişkilenemez bir hale getirilmek ve PKK’yi tasfiye edilmek istenilmektedir. Soykırımcı- sömürgeci TC devletine verilen rol ise bu hedeflere ulaşmak için, komplo başlarken verilen gardiyan rolüne ilaveten “koçbaşılıktır.”
O nedenledir ki, 21. yıl önce komplo ile yapılmak istenilenle, bugün yapılmak istenilen aynıdır. Ancak 21. yıl önce yapılmak istenilene komplocu güçler ulaşamamışlardı. Hem de kendilerini en güçlü hissettikleri/sandıkları bir dönemde bunu başaramamışlardı. 21 yıl içerisinde çok şey oldu. Buna bağlı olarak koşullar da değişti. Önder Apo evrensel önderlik haline geldi. PKK çoğalan görev ve sorumluklarına bağlı olarak daha da güçlendi, 41. yılına da böyle bir gerçeklikle girmek için kendini her yönüyle hazır bir hale getirdi. Bu anlam da PKK, uluslararası güçlerin ve işbirlikçilerinin yeni komplosunu daha güçlü ve hazırlıklı olarak karşıladı.
Onun içindir ki, nasıl 21.yıl önce ilk uygulamaya konulduğu dönem de uluslararası komplocu güçler amaçlarına ulaşamamışlarsa, şimdi de asla amaçlarına ulaşmaları daha da olanaksızlaşmıştır. Komplocu güçler olarak, 21 yıl önce yaşadıklarını katbekat aşacak olan bir hüsranla karşılaşacaklar ve yine kazanan Önder Apo ve önderliği altında Kürdistan halkı ve PKK olacaktır.
Kaynak: Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi/Cemal Şerik