HABER MERKEZİ-
18 Mayıs, Türkiye ve Kurdistan halklarının devrimci direniş mücadelesinde önemli bir yer tutuyor. Haki Karer’in şahadet yıldönümü olan bugün, Kurdistan Özgürlük Hareketi tarafından Şehitler Günü olarak kabul ediliyor.
Mayıs ayı özellikle Kurdistan özgürlük mücadelesinde ayrı bir yer tutar. Bu ay içerisinde de özellikle 18 Mayıs’ın yeri ayrıdır. Türkiye’de gelişen devrimci hareketin öncülerinden İbrahim Kaypakkaya ile PKK’nin öncü kadrolarından Haki Karer, Dörtler, Halil Çavgun gibi efsaneleşen isimler de bu gün de şehit düştü.
Şehitlerin yürüttüğü büyük mücadelesi ve ödedikleri bedellerle şekillenen devrim tarihini anlamak açısından mayıs ayı şehitlerini tanımak gerekiyor.
Haki Karer
1950 yılında Ordu’nun Ulubey ilçesinde dünyaya gelen Haki Karer liseyi de burada tamamladıktan sonra 1971 yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi bölümünü kazandı. Lise yıllarından itibaren devrimci mücadelenin içinde yer alan Karer, Ankara’da kaldığı sırada Önder APO ve PKK öncü kadrolarından Ali Haydar Kaytan ile tanıştıktan sonra, Kürtler ve Kurdistan’ın özgürlük mücadelesine katıldı. Mücadeleye katılımıyla birlikte arayışlarını da derinleştiren Karer, okulunu bırakarak Kurdistan’a geçerek Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’nin örgütlenme çalışmalarında öncü düzeyde yer aldı. 1975 yılında önce Êlîh’te aktif olarak çalışan Haki Karer yürüttüğü örgütleme çalışmalarının ardından Bazîd’e geçti. Burada da bir süre çalışma yürüttükten sonra 1976 yılında Adana, ardından da Dîlok’a gitti. Burada öncülük düzeyinde devrimci faaliyetlerini yürütürken 18 Mayıs 1977’de Alaattin Kapan’ın hain saldırısında yaşamını yitirdi. Karer, memleketi Ordu Ulubey ilçesinde bulunan köyünde toprağa verildi.
Kurdistan özgürlük fikrinin yeşerdiği zamanlarda Haki Karer de bir Türkiyeli olarak rolünü oynuyordu. Lise dönemlerinden itibaren sol ve sosyalist düşünceyi anlamaya, benimsemeye başlamayan Karer’in kişilik şekillenmesi de buna denk düşecek şekilde gelişmişti. Tarih, faşizmin durduramayacağı bir devrimci öncüyü görüyordu. Haki Karer Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik bölümünü kazanıp Ankara’ya yerleştiği andan itibaren dönemin devrimci önderleri olan İbrahim Kaypakkaya, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan’dan etkilendi. Sosyalist düşünceye sımsıkı sarılan Karer’in derinleşmeleri onu Önder Apo’ya kadar taşıyacaktı. Nitekim 1972 yılının sonbaharında Önder Apo’yu tanıdı ve mücadelesinin seyri de şekillendi. Önder Apo’yla yürüttüğü tartışmalar Haki Karer’i derinden etkiledi ve Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin kuruluşuna gidecek olan yol Önder Apo’nun Haki Karer ile yürüttüğü sıkı yoldaşlık ilişkileriyle açılmaya başladı. 1973 yılında başlayan bu yoldaşlık 1974 yılında Haki Karer’in Apocu gruba katılmasıyla sonuçlandı. Karer, O dönem devrimci faaliyetlerde en önemli yeri teşkil Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği’nde (ADYÖD) Önder Önder APO ile birlikte aktif olarak yer aldı.
ADYÖD o dönem açısından 12 Mart darbesinden sonra bir kez daha devrimci gençliği bir araya toplama rolünü üstlendi ve çalışmalara Haki Karer ve yoldaşları öncülük ediyordu. Haki Karer devrimciliğin hakkını sonuna kadar veriyordu. Bu dönem artık okul okumanın anlamsız olduğuna karar vererek üniversiteyi son sınıftayken terk ederek Apocu grubun Kurdistan’a dönüş kararına öncülük etti.
Haki Karer özellikle 1975-1977 yılları arasında Batman, Ağrı, Adana ve en son Antep’te başta işçiler olmak üzere hemen hemen tüm kesimleri örgütlemek üzere çalışmalar yürüttü. Haki Karer’in öncülük ettiği yerlerde Apocu grubun namı çok hızlı yayılarak halk üzerinde derin bir etki bıraktı. Bu durum artık ciddi anlamda faşist Türk devletinin dikkatini çekecek ve devlet içerisinde korkuya neden olacaktı. Bu nedenler aynı yıllar içerisinde faşist Türk devleti, Apocu hareket olarak şekillenen grubun öncülerini temel hedefi haline getirdi. Dilini bilmediği bir halka özgürlüğü ve sınıf mücadelesini anlatan Haki Karer, 27 yaşındayken 18 Mayıs 1977 günü Antep’te bir kahvehanede Stêrka Sor adlı kontra-ajan yapılanmanın mensupları tarafından katledildi. Apocular bir intikam hareketi haline geliyordu ve Haki Karer’in kanı da yerde kalmadı. Şahadetinin üzerinden çok fazla zaman geçmemişken, tarih 1 Mayıs 1978’i gösterdiğinde Haki Karer’i şehit eden kontra Aladdin Kaplan Apocular tarafından cezalandırıldı.
Şahadetinin ardından Karer’in anısına sahip çıkarak onu ‘gizli ruhum’ olarak tanımlayan Önder Apo, Dîlok’ta “Proleter ve Enternasyonalist devrimci Haki Karer’in anısına” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Bu metin daha sonraki süreçte PKK’nin programı haline getirildi ve ‘Kurdistan Devrimcileri’ adıyla basılarak dağıtıldı.
Haki Karer’in şahadet tarihi olan 18 Mayıs Apocular tarafından eylem günü olarak ilan edildikten sonra Kurdistan’ın birçok ilinde örgütlenme alanları oluşturularak hareket büyütüldü. Apocular böylelikle faşist Türk devletini Haki Karer’i şehit ettiğine pişman etti. Haki Karer’in birinci şahadet yıl dönümünde Hilvan’da bildiriler dağıtılarak afişler asıldı ve Haki Karer için anma töreni düzenlendi. Bir okulda yapılan anmanın ardından faşist Türk devletinin kontraları okula saldırdı. Hilvan’da faaliyet yürüten Apocu kadrolardan Halil Çavgun bu saldırılar sırasında şehit düştü. Fakat faşist Türk devletinin bu saldırılarına halkın ve Apocuların cevabı da sert oldu. Tarihi Hilvan Direnişi bu temelde başlamış oldu ve direnişin sonucunda ilçe neredeyse devletten temizlendi. Direnişin esas etkisi ve sonucu ise 6 Mayıs 1979 günü yapılan yerel seçimlerde görüldü ve seçim sonucunda Hilvan Belediyesi kazanıldı.
Haki Karer’in öncülük ettiği yolun kazanımları somutlaşmıştı artık. Daha sonrasında Önder Apo Haki Karer için şu değerlendirmeleri yapacaktı: “Kurdistan Devrimi’ni aldıktan ve üniversiteyi son sınıfta terk edip ayrıldığı günden itibaren sanki yatağı sırtındaymış gibi hiç tereddüt etmeden hiç tanımadığı ülkemize gitti. Beş parası (lirası) olmadığı zaman birçok defa o mücadele günlerinde hamallık yapıyordu. Kıyafetleri her zaman eskiydi, sadece bir öğün ya da kahvaltıyla yaşıyordu. Tüm olumsuzlukların üstesinden gelmek için çevresindekilere ilham kaynağı oldu. Yanındakiler zamanın nasıl geçtiğini anlamazdı.
Şehitler gününün ilanı
PKK (Partiya Karkeren Kurdistan), Haki Karer’in anısına bağlılığın bir gereği olarak kuruluşunu 27 Kasım 1978’de Lice’nin Fis köyünde ilan etti. İlk konferasını gerçekleştirdiğinde tarih 10-15 Temmuz 1981’i gösteriyordu ve bu konferansta 18 Mayıs ‘Şehitler Günü’ ve mayıs ayı da ‘Şehit ayı’ olarak ilan edildi.
Amed zindanında işgalcileri cayır cayır yakan alev: Dörtler
PKK’nin ilanından sonra Türk ordusu 12 Eylül 1980’de bir darbe yaptı, yüzbinlerce insanı tutuklayıp, işkence etti ve katletti. Tutuklananlar arasında Mehmet Hayri Durmuş, Mazlum Doğan, Kemal Pir, Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin ve Eşref Anyik gibi çok sayıda PKK öncüsü de yer alıyordu. Amed Zindanı’nda bulunan PKK kadroları ve sempatizanları, işgalcilerin işkencelerine karşı geliştirdikleri direnişle mücadelenin rengini ve yöntemini belirledi. Bunlardan biri de “Dörtlerin Gecesi” olarak bilinen fedai eylemidir. 18 Mayıs 1982’de Amed Zindanı’ndaki baskı ve ihanet politikalarına karşı Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin ve Eşref Anyık bedenlerini ateşe vererek şehit oldu. Yangını söndürmek isteyen arkadaşlarına “Ateşi gürleştirin, üzerine su döken haindir” diye seslendiler. Arkalarında şu mesajı bıraktılar: “Bu eylem kesinlikle halka anlatılmalı. Bu eylem Mazlum arkadaşın eylemidir. Mazlum’un takipçileriyiz ve eylem doğru anlaşılmalıdır. Eylem ihanet, teslimiyet ve baskıya karşı gerçekleştirilmiştir.”
27 Kasım 1978 tarihinde PKK’nin Önder Apo tarafından ilan edilmesi faşist Türk devletinde paniğe neden oldu. Hem PKK’nin halk arasında büyük bir hızla yayılması hem de Türkiye devrimcilerinin sosyalizmde ısrarını görmezden gelemeyen devlet bunun önünü almak için 12 Eylül 1980 tarihinde askeri darbe yaptı. Yüzbinlerce insan tutuklandı, işkence gördü ve katledildi. Bu dönem tutuklananlar arasında PKK’nin öncü kadroları olan Mazlum Doğan, Kemal Pir, M. Hayri Durmuş, Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin ve Eşref Anyık gibi isimler de vardı. Süreç devletin tasarladığı gibi gitmedi. Yapılan onca işkenceye rağmen PKK’nin iradesi giderek çelikleşiyor, bunun somut karşılığı olarak Amed Zindanı’nda görkemli direniş açığa çıkıyordu. 18 Mayıs 1982 gecesi tarih görkemli ‘Dörtlerin Gecesi’ne tanıklık edecekti. Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin ve Eşref Anyık eşi benzeri görülmemiş bir iradeyle bedenlerini ateşe vererek büyük bir direnişin fitilini ateşleyecekti. Dörtlerin Gecesi’nden halkın zihnine kazınan ise Dörtlerin, ateşin içinde yanarken, aydınlık yüzlerini dışa vururcasına sarf ettikleri “Ateşi gürleştirin, üzerine su döken haindir” cümlesi oldu. Direniş çizgisi bu cümleyle somutlaşarak PKK’nin kimliği haline geldi.
İbrahim Kaypakkaya
Çorum’un Sungurlu ilçesinden olan İbrahim Kaypakkaya, 24 Nisan 1972’de İşçi ve Köylü Kurtuluş Ordusu’nu (TİKKO) kurdu. Kuruluştan sonra Dêrsîm dağlarında silahlı mücadeleye başladı. 24 Ocak 1973’te işgalci Türk ordusuyla girdiği çatışmada yaralı olarak yakalandı. 18 Mayıs 1973’te Amed Zindanı’nda işkence edilerek katledildi.
Kaypakkaya, 24 Nisan 1972’de TİKKO’yu (İşçi ve Köylü Kurtuluş Ordusu) kurdu. TİKKO kurulduktan kısa bir süre özellik Dersim dağlarında silahlı faaliyetlere başladı. İbrahim Kaypakkaya devrimci kişiliği ile kısa sürede halkın gönlünde taht kurarak adını duyurdu. Devrimin ayak sesleri kendini hissettirince faşist Türk devletinin hedefi haline gelerek 24 Ocak 1973’te yaralı olarak yakalandı. 18 Mayıs 1973 tarihinde ağır işkencelerden geçerek Amed Zindan’ında katletildi.
Önder Apo: Şehitler çiğnenmemesi gereken en büyük değerlerdir
Önder Apo’nun 18 mayıs gününe ilişkin yaptığı değerlendirme şöyle: “18 Mayıs’ı şehitler günü olarak anıyoruz. Partimizin tarihindeki ilk şehidimiz Haki Karer’dir, sonra Çayan geliyor ve ardından yüzlerce kahraman bu günün anlamlı bir gün olmasını sağladı. Şehidi anlamak, şehidin iradesine göre yaşama hakkını vermek, bir devrimcinin en başta gelen görev ve sorumluluğudur; Bunun şiddetli bir savaş vermesi için umutlarına hakim olmak kadar, ondan ayrılamayan şehitlerle de bağ kurmak gerekir. Şehitler çiğnenmemesi gereken en büyük değerlerdir. Her şeyden önce onların vasiyeti göz önünde bulundurulmalı. Onların anılarına sahip çıkmak ve onlara bağlı olmak istedim. Haki Karer’e olan bağlılığımı partileşerek görevimi yerine getirdim. Partiye büyütüp ülkeyi aşarak Mazlum, Hayri ve Kemal yoldaşa olan bağlılığımı yerine getirdim. Büyük halk savaşı gibi hazırlandım. Egîd yoldaşa olan bağlılığımı ise gerillayı büyüterek yerine getirdim. Bunun kökünü sağlamlaştırdım. Bunlar benim bu tarihi zamanlarda tanımladığım ve yerine getirdiğim görevler. Bunları yapmanın kolay olduğunu mu sanıyorsun? Hayır! Dünyanın en zor işiydi ama yaptık.”
‘Şehitler Ayı’ olarak tanımlanan mayıs ayının devrimciler açısından önemi çok büyüktür. Yalnızca yukarıda ismi geçen şehitler değil, sonraki yıllarda mayıs ayında her yıl şahadet veren Kurdistan Özgürlük Hareketi ve diğer devrimci örgütler mayıs ayı şehitleri sayesinde sosyalizm mücadelesini her an daha da yukarı taşıdılar. Devrim sürecinin büyümesinde, özgürlük tohumlarının dört bir yana saçılmasında pay sahibi olan değerli mayıs ayı şehitlerinden diğer bazı isimler de şöyle:
2 Mayıs 1983’te Kandil’de KDP ile YNK arasındaki savaşta Kürt güçlerinin birlik ve ortak mücadelesi için mücadele yürüten PKK Merkez Komite Üyesi Mehmet Karasungur.
2 Mayıs 2016’da faşist Türk ordusuyla girdikleri çatışmada şehit olan Azad Sîser ve Çekdar Amed.
6 Mayıs 1972’de faşist Türk devleti tarafından idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan.
İran zindanlarında direndikten sonra 9 Mayıs 2010 yılında İran rejimi tarafından idam edilen Şîrîn Elemhûlî, Ferzad Kemanger, Ferhad Wekîlî ve Ali Heyderiyan.
9 Mayıs 2017 tarihinde DAİŞ çetelerine karşı savaşırken Raqqa’da şehit düşen Ulaş Bayraktaroğlu.
11 Mayıs 1992 tarihinde Tatvan’da faşist Türk ordusuna karşı direnerek şehit düşen Hozan Mizgin. (Gurbet Aydın)
16 Mayıs 1997’de KDP tarafından katledilen çoğu yaralı 83 özgürlük gerillası, sanatçı ve gazeteciler.
27 Mayıs 2020’de Medya Savunma Alanları’na yönelik gerçekleştirilen saldırıda şehit düşen PKK Merkez Komite üyesi Kasım Engin.
31 Mayıs 2005 Tarihinde Başure Kurdistan’da kaza sonucu şehit düşen Amara. (Ekin Ceren Doğruak)
31 Mayıs 1971’de Nurhak dağlarında Türk askerleri Tarafından katledilen Sinan Cemgil.
Kaynak: Roj News