ANKARA – Üniversiteli Kadın Kolektifi, üyelerine yönelik aileleri üzerinden yapılan faşist polis tehditlerine ilişkin Mor Mekan’da basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantı öncesi faşist polis, Mor Mekana gelen kadınlara Genel Bilgi Taraması (GBT) yaptı. Toplantıda “Feministlerden korkmakta haklısınız EGM” pankartının açıldı.
‘Hukuksuz bir uygulama’
Toplantıda konuşan Kolektif Üyesi Zeynep Kurt, kolektif üyesi bir kadının ailesinin, polis olduğunu iddia eden Murat Yılmaz tarafından aranarak, Üniversiteli Kadın Kolektifi’nin düzenlediği İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun üzerine bir hukuk atölyesi ve feminist özsavunma atölyesine katılmaları gerekçe gösterilerek tehdit edildiğini aktardı. Zeynep, “Polis oldukları dahi kesin olmayan çete tarafından kadınların sözde velilerine şikâyet edilmesi tamamen hukuksuz bir uygulamadır” dedi.
‘Atölyeler iktidar tarafından tehdit olarak algılandı’
Tecavüzcü AKP’nin 18 yıldır şiddet veya ölümden başka bir şey sunmadığını belirten Zeynep, “Biz bunu AKP’nin kadın düşmanı, dinci gerici politikalarından, söylemlerinden, uygulamalarından ve bizzat kadınlar için yaşamsal olan İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamayıp kaldırmaya çalışmasından biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi, AKP’nin de patriyarkanın da bizlere koyduğu sınırları reddeden, erkek şiddetini kabul etmeyen ve başka bir yaşam mümkün diyen kadınların kazanılmış hakkıdır. Bu yüzdendir ki pandemi sürecinde evlerine kapatılan ve özgürleşme alanları olan kampüslerden ayrılan üniversiteli kadınların, kamusal alana dönüşü ve çeşitli atölyelerle bulundukları alanı dönüştürmeleri bizzat iktidar tarafından tehdit olarak algılanmıştır” diye konuştu.
‘Yaşamı savunan kadınların örgütüdür’
Tecavüzcü AKP rejiminin kadın düşmanlığını, ırkçı ve gerici politikalarını meşrulaştırma aracı olarak kullandığına işaret eden Zeynep, “Üniversiteli Kadın Kolektifi, yaşamlarının her alanına müdahale eden iktidarın neoliberal-patriyarkal politikalarına karşı yaşamlarını savunan kadınların örgütüdür. Patriyarkayla mücadelede kadınların, feminist özsavunma pratikleriyle bir araya gelerek güçlenmesini, şiddet karşısında dayanışmayı büyütmeyi hedefler. Üniversiteli Kadın Kolektifi kuruluşundan bu yana üniversitede gerici cinsiyetçi akademisyenlerin karşısına yumurtalarıyla, mor boyalarıyla çıkmış; kampüslerden başlayarak tüm yaşamın feminizasyonu için faaliyetler yürütmüştür” ifadelerini kullandı.
‘Baskılar bizi yıldıramaz, mücadeleye devam edeceğiz’
Son 12 yılda 3 bin 247 kadının katledildiğini ve binlerce kadının her gün şiddete uğradığını kaydeden Zeynep şöyle konuştu: “Aile bakanı ‘her şüpheli ölüm kadın cinayeti değildir’ diyebiliyorsa, erkek yargı hala kadın katillerine iyi hal indirimleri vererek cezasızlık kültürünü örgütlüyorsa, pandemi sürecinde ev içi şiddet oranları katlanarak artarken ülkenin içişleri bakanı televizyonlardan ‘karı koca arasındaki küçük atışmalar’ diyerek gülebiliyorsa, Ensar Vakfı’nda 45 çocuk istismar edilirken ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyerek eğitim sistemi tarikatlara emanet ediliyorken feministlerden korkmakta haklısınız. Bu memlekette yaşamlarımızı savunmak için mücadele etmek, feminist özsavunma atölyesi yapmak, İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak suç değildir. Asıl suç İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamamaktır. Biz kadınlar yaşamlarımızda baba, sevgili, polis, hoca, koca figürleri ile tek adamlara dönüşerek çevremize duvarlar örenlere karşı mücadele etmeye devam edeceğiz, baskılar bizi yıldıramaz.”