HABER MERKEZİ
Tüm hazırlıklar yapılmış, ayarlanan günün gelmesini bekliyorlardı. 27 Kasım’da bir eylem yapmak, tarifi mümkün olmayan bir heyecanı yaratmaktaydı. Bilindiği gibi partimiz daha grup aşamasındayken, bir komplo sonucu 18 Mayıs 1977’de Haki KARER arkadaş şehit düşürülmüştü. Bu şehadete yanıt olma adına Önder APO partileşme kararı alır. 27 Kasım 1978’de Amed’in Lice ilçesinin, Fis köyünde 22 kişilik arkadaş grubuyla yapılan toplantıda Partiye Karkeren Kürdistan (PKK) ilan edilir ve 27 Kasım Kürt Halkı şahsında tarihten anlam dolu bir gün olarak bir daha hiç silinmeyecek şekilde yerini alır.
Böylesi anlamlı bir güne deryada katre misali bir anlamda onlar katmak istiyorlardı. Beklenen gün gelmişti. Takvimler 27 Kasım 2015 ‘i göstermekteydi. Amed’in Sur ilçesinden arabayla çıkıp eylemi yapacaklar Kayapınar ilçesine doğru yola koyuldular. Saatler gecenin yarısındaydı. Eyleme 06:30’ da başlayacaklardı. Saat sabahın altısını gösterdiğinde daha şafak sökmemişken, hastanenin arka caddesinde önceden planladıkları gibi yerlerini aldılar. Hedefleri hastaneye nöbete giden, içinde 5 kişinin bulunduğu devriye aracıydı. Aslında eylemi gündüz de yapma imkânları da vardı. Ama sivil halkın zarar görmemesi adına eylemi sabah vaktinde kimsenin olmadığı, kentte ölüm sessizliğinin çöktüğü anda yapmayı, kararlaştırmışlardı. Aracın gelmesine 20 dakika vardı. Herkes yerini almış hedefe odaklanmış nefes sesinin dahi duyulmadığı bir sessizlikle beklemekteydiler. Birden Harun arkadaş sessizliğini bozarak, Mazlum arkadaşa :” Tamam mısın” diye sordu. Mazlum arkadaş :” Ne çabuk unuttun, seni uykudan uyandıran ben olduğunu .” Hepsinin yüzünü bir tebessüm kapladı. Sessizliği bozan son kahkahalar duyuldu. Tam bu esnada araba yukarıdan göründü. Harun arkadaş planladığı gibi ilk saldırıyı başlatarak aracın önünü kesip, ön camına taradı. O esnada Mazlum arkadaşta aracı yandan tarayarak, başından sonuna kadar gidip döndü. Düşman şok olmuş, hiçbir şey yapamamıştı. Harun arkadaş, biten şarjörünü hızlı bir şekilde yedeğiyle değiştirdi. Tekrardan araca silahını doğrulmuştu ki araç sendeleyerek kaldırıma çarptı. Mazlum arkadaş, Harun arkadaştan savunmasını almasını istedi. Mermisi bitmiş, şarjörünü değiştirmek için onları bekleyen arabaya gelmişti. Mazlum arkadaş araçta iken Harun arkadaş düşmanın aracının üzerine yöneldi. Hep hayal ettiği: düşmanın üzerinden silah kaldırma görevini gerçekleştirmek için ağır adımlarla aracı taraya taraya üstüne gitmeye başladı. Bir anda aracın içinden çıkan polisin taramasıyla, Harun arkadaşın yere düşmesi aynı anda oldu. Harun arkadaştan sonra, Mazlum arkadaşın içinde bulunduğu aracı taramaya yöneldi. Mermisi yağmur gibi arabaya isabet etmekteydi ki, Harun arkadaş düştüğü yerden el bombasını aracın altına doğru yuvarladı. Bombanın patlamasıyla araba savrulup, basıncın etkisi ile polis arabadan fırlayıp betona kafasını çarparak yere yığıldı. Harun arkadaş, yerden kalkarak gelmesi için bekleyen araca seslendi. Aracın gelmesiyle Harun arkadaş hem polis aracını hem de yerde yatmakta olan polisi tarayarak kendisini hızla araca atıp, eylem alanından bir an evvel uzaklaşmaya başladılar. Biraz uzaklaşmışlardı ki Harun arkadaş “Mazlum” diyerek seslendi. Mazlum arkadaştan çıt çıkmıyordu. Harun arkadaş, sol bileğinden akan kanı görünce aracı süren Baz arkadaşa ne olduğunu sordu. Baz :” Tarama esnasında yaralanmıştır belki bilmiyorum” diyecekti ki sözünü bitirmesini beklemeden Harun arkadaş Mazlum arkadaşın yüzündeki maskeyi çekti. Sanki biraz sonra yaşayacaklarını hissetmişti.
Gördükleri karşısında donup kaldı. Hiçbir şey diyemedi, bağırmak istedi avazı çıktığı kadar ancak sözcükler boğazına düğümlenmişti. Sadece baktılar, uzun uzun baktılar…
Kurşun Mazlum arkadaşın sağ gözünden girip beynin arkasından çıkmış, oracıkta şehit düşmüştü. Harun arkadaş silahının kabzasını koltuğa vurarak “ Böyle olmamalıydı Mazlum” diyerek bağırdı. Hızlıca bir karar vermeleri gerekiyordu. Düşman çoktan hareketlenmişti. Vakitleri kalmamış, geçen her saniye aleyhlerine işliyordu. Ellerinden bir şey gelmemesinin yaşattığı duygularla birbirinin gözlerinin içine bakmaktaydılar. Sessizliği bozan yine Harun arkadaş oldu. “ Cenazeyi bir yere götürmeliyiz, her taraf ablukaya alınmıştır, arabayı temizleyip buradan uzaklaşalım ”dedi. Arabanın içinden cephaneleri toplayıp 3-4 km uzaklıktaki ıssız bir tarlaya varmışlardı. Aracı tarlaya bırakıp, son kez sanki bir uykudaymış edasıyla dalmış Mazlum arkadaşa baktılar. Ayakları gitmiyordu. Mazlum arkadaşı burada bırakmayı hiç istemiyorlardı. Son kez öpüp araçtan uzaklaşmaya başladılar. Eylem anında en hareketli, defalarca ölümle yüz yüze gelen Harun arkadaştı. Zaten düşmanın taraması esnasında şehit düştüğünü zannetmişti Baz arkadaş. Harun arkadaş onu çağırdığında inanamamıştı. Mazlum arkadaş ise eylem esnasında araca binmesiyle kendini güvenceye almış sayılırdı. Baz arkadaş akıl bile edemedi. Mazlum arkadaşın böyle şehit düşeceğini. Harun arkadaş ve Baz arkadaş birlikte uzlaşırken hiç konuşmadan aynı düşünceleri paylaşmaktaydılar. İçten içe kendilerini yiyip bitiriyorlardı birbirlerine beli ettirmeden. Mazlum arkadaş onların komutanıydı. Hem de çocuklarından beri… Beraber büyümüşler, aynı mücadeleye katılmışlardı. Mazlum arkadaşı bıraktıktan sonra yarım saat sonra düşman olay yerine gitmiş, aracın içinden çıkardıkları cenazeyi taramışlardı. Vücudun her tarafına mermiler isabet etmişti. Mazlum arkadaşın cenazesinin ailesine teslim edildiğinde öğrendikleri bu haber, savaştıkları düşmanı bir kez daha tanımalarını sağladı. Düşmanın ne kadar barbar ve korkak olduğunu gördüler. Zayıflıkları bir kez daha kanıtlanmıştı. Oysa düşmana vurdukları darbede ne hale koyduklarına Amed şahitlik etmişti. Ama namertler her zaman ki rollerini oynamışlardı.
Devamı gelecek…
MÜCADELE ARKADAŞLARI