ATİNA- Üniversite öğrencileri Yunan hükümetinin bir buçuk yıldır üniversitelere dönük hazırladığı Üniversite Kurumlarını Koruma Ekipleri (OPPI) yasasa karşı direnişte. Bu yasa çerçevesinde polisler belirlenen Atina ve Selanik’teki dört büyük üniversitede konuşlandırıldı. Gerekçe olarak ise üniversitelerde çok fazla yasa dışı eylemlerin olduğu sunuluyor. Öğrencilerin ‘Üniversite polisi’ olarak adlandırdıkları OPPI’ye karşı gerçekleştirilen direniş ve eylemlere karşı hükümet bazı kampüslere çevik kuvvet polisleri de yerleştirdi. Yunanistan’daki ilericiler, üniversitelere polislerin yerleştirilmesinin, kampüslerde ifade özgürlüğünü, muhalefeti ve radikal öğrenci siyasetini zapt etmeye yönelik sağcı bir manevra olarak değerlendiriyorlar.
Yunanistan’ın radikal öğrenci hareketleri ve kampüs ayaklanmalarıyla dolu bir geçmişi var; Kasım 1973’teki Atina Politeknik Ayaklanması bunun en çarpıcı örneği. Üniversite polisinin konuşlandırılması ve akademik alanlarda gözetimin arttırılması, hükümetin halk karşıtı politikalarına karşı kampüslerdeki radikal hareketleri engelleme girişimi olarak açığa çıkıyor.
Binlerce öğrencinin eğitimlerine devam edip edemeyeceklerini bilmedikleri bir dönemde, barınma sorunu, artan kiralar ve yetersiz üniversite maliyesine rağmen, hükümetin üniversite polisi ve kampüslerdeki kameralar ve turnikeler için 50 milyon euro tahsis ettiği ortaya çıktı.
Gelişen öğrenci direnişini Atina Üniversitesi öğrencisi Vasilis ajansımıza aktardı. Vasilis gençliğin toplumdaki öncü rolüne değinerek bundan kaynaklı devlet ve iktidarların gençliği kendisi için her zaman tehdit olarak gördüğünü, yine özellikle öğrenci gençliğin daha radikal çıkışlar yaparak örgütlülüklerini güçlendirmeleri gerektiğini ifade etti.
“Merhaba, ben Vasilis, Rouvikonas örgütünün öğrenci kanadının üyesiyim. Rouvikonas şu anda Atina’da aktif olan anarşist bir siyasi örgüttür. Pratikte Rouvikonas’ın tabandan gelen bir siyasi örgütlenme olduğunu söyleyebiliriz. Siyasi ve sosyal olarak örgütlenmek için yunan toplumuna yönelme çağrısı yapan ama sadece tamamen siyasi insanlar değil, aynı zamanda bazı kısmi düzeyde siyasi çizgiler üzerinde anlaşabileceğimiz insanlar da yer alıyor. Bu nedenle örgütümüze sadece anarşistleri değil, aynı zamanda Rouvikonas, pratik anlamda Yunan toplumunun ihtiyaçlarına aracılık etmek amacıyla çoğunlukla doğrudan eylemlere dayanıyor. Ama aynı zamanda sosyal anarşistlerin yolunu izlemeye çalışır. Yine siyasi bir örgüt olarak bizi Yunan toplumuna yaklaştırabilecek farklı yapılar oluşturarak, örneğin öğrenci kanadı olarak, bir bütün olarak ortak çizgide mücadele ediyoruz. Atina Üniversitesi’nde siyasi bir alana sahibiz. Kendim Atina Kapodistrian Üniversitesi’nde sosyal bilimler bölümünde okuyorum. Şu anda Yunan hükümeti tarafından Yunan üniversitelerinin içine yerleştirmek istediği “koruma ekipleri” tarafından saldırıya uğruyoruz. Yunan hükümetinin yeni eğitim reformunun bir parçası olarak üniversitelere “koruma ekipleri” yerleştirmeye çalışmaları gülünç bir durum.”
Bu durum, toplumun ‘alt’ sosyal-ekonomik kesimlerinden gelen öğrencilere ağır bir yük getirecek
“Yeni Demokrasi liderliğindeki partiler Yunan Parlamentosu’nda oy kullandı. Bu yeni eğitim yasasının bir parçası olarak 2 bakanlığın da işbirliğiyle oylanan bir “polis üniversitesi” yasasıdır aslında. Bu bakanlıklar Milli Eğitim Bakanlığı ve Sivil Savunma Bakanlığı. Bizim analizimize göre, bu yeni reformun yapmaya çalıştığı şey özel sermayenin Yunan Üniversitesi’ni işgal etmesinin önünü açmak. Bu da bunun sınıfa yönelik bir yasa olduğu anlamına geliyor. Bu durum, toplumun ‘alt’ sosyal-ekonomik kesimlerinden gelen öğrencilere ağır bir yük getirecek. Ve sonuç olarak üniversiteden çıkarılmalarına, atılmalarına neden olacaktır.
Biz de diyoruz ki, bu “koruma ekipleri” yeni reformu korumak için, devleti korumak için var. Hükümet, büyük sermayeleri korumak için bu yeni yasayı hayata geçirmeye çalışıyor ve 1 buçuk yıldır bu yeni yasayı uygulamaya çalışıyorlar. Gerekçe olarak ise üniversitelerde çok fazla yasa dışı eylemlerin gerçekleştiğini öne sürerek kendilerince oyunlarını rahat bir biçimde oynuyorlar. Bu yüzden öğrencileri suçlu ilan ederek bir şeyler yapılması gerektiğini söylüyorlar. Gerçekte, üniversitelerin sorunu bu değil, asıl sorun devletin üniversitelere ekonomik ve yetkinlik anlamında destek sağlamamasıdır. Yunan hükümetinin yapmaya çalıştığı şey, kamu sektörü söz konusu olduğunda tipik neoliberal politikaları uygulamaktır. Bu da ister sağlık hizmeti ister eğitim olsun, topluma ücretsiz olarak verilen her kamu varlığına, her kamu ürününe karşı bir saldırıdır.
Üniversiteleri bununla zayıflatmaya çalışıyorlar
“Bu durumda yeni bir polis “koruma birimine” hiç gerek olmadığı gibi üniversiteleri bununla zayıflatmaya çalışıyorlar. Herhangi bir koruma birimine ihtiyaç yok, İhtiyaç olan şey ekonomik destektir. Koruma birimlerinin temel görevi kendi yasalarını korumak ve yeni yasaya karşı tepki gösteren herhangi bir sese veya devrimci güce karşı direkt müdahalede bulunmak ve aynı zamanda özel sermayeyi korumaktır. Bunun dışında, Yunan hükümeti şu anda bu yasayı uygulamaya karar verdi. Çünkü kendisi de kritik bir noktada ve bu hükümet her alanda başarısız oldu. Seçimden birkaç ay önce, eyaletlerin her zaman uyguladığı klasik taktikle, böylesi bir yönteme karar verdiler. Amaçları polis güçleriyle toplumdaki küçük ya da büyük direniş fark etmez, eylemlerle tamamen saldırmaktadır.
Artık herkes Atina’nın merkezini görüyor. Sokağın birçok köşesinde polis güçleri var. Direniş seslerinin aktif olduğu birçok kamusal alana ve ayrıca toplumun en radikal kesimini, yani gençleri bulabileceğiniz yer olan üniversiteyi işgal etmek istiyorlar. Hükümetin ve yandaş medyanın söyledikleriyle çelişen gençler bu yeni yasaya, bu reforma ve üniversite içindeki polis şiddetine tamamen karşıdır. Sadece öğrenciler tarafından değil, bir bütün olarak Yunan toplumu tarafından genel olarak şu anda çok fazla tepki var. Son aylarda üniversitenin içinde bir işgal vardı ve şimdi tüm zaman boyunca Atina’nın merkezinde ve Selanik’te gösteriler ve öğrenci eylemleri var. Ve şu anda üniversitenin içinde polis güçlerini görebiliyoruz, Bu yeni koruma birimleri değil, üniversiteyi sözde ‘korumak’ için orada bulunan ‘koruma birimlerini’ korumaya çalışan diğer güçler (çevik kuvvet). Bu gerçekten gülünç bir durum ama öğrenciler geri adım atmadılar.”
Devlet her zaman gençleri düşman olarak görüyor
“Daha örgütlü olmalıyız, daha fazla insanı ve öğrenciyi devlet terörüne karşı çıkmak için sokaklara çağırmalıyız. Öğrenci hareketinden gördüğümüz tepki ve direniş yeni bir şey değil. Avrupa’daki öğrenci direnişi de yeni bir şey değil. Fransa’da 1968’de ya da 1967/1973 döneminde olduğu gibi. Yunanistan’daki askeri cunta sırasında öğrencilerin nasıl örgütlendikleri, baskıya karşı nasıl tepki gösterdikleri ve karşı çıktıkları geçmişte gördüğümüz veya duyduğumuz şeyler. Baskıya karşı nasıl tepki gösterdikleri ve karşı çıktıkları geçmişte gördüğümüz veya duyduğumuz şeyler. İşte bu yüzden aslında devlet her zaman gençleri düşman olarak görüyor. Çünkü gençlik toplumumuzda öncü bir misyona sahiptir. Bunun için de hükümetler ve devletler bundan korkuyor.”
Üniversitelerin içinde direnmeye devam etmeliyiz, ama aynı zamanda sokaklarda da bu konuyu çok daha görünür kılmalıyız
“Yunan öğrenci hareketine gelince, tarihimizde, devrimci geleneğimizde görebiliyoruz her zaman aktif ve her zaman radikaldir. Sadece askeri cunta döneminde değil, öncesinde ve özellikle sonrasında da. Yunan devrim tarihinde sadece askeri cunta dönemindeki bilinen direnişler değil, aynı zamanda 80’lerde, 90’larda ve ondan sonraki on yıllarda da devam etti. Siyasi-sosyal yelpaze söz konusu olduğunda öğrenciler çok kritik bir rol oynamaktadır. Siyasi-sosyal yelpaze söz konusu olduğunda öğrenciler çok kritik bir rol oynamaktadır. Ancak önemli olan bir şeyi başarmak için örgütlülüklerini ne düzeyde sağladıklarıdır. Bunu söylüyoruz çünkü örgütlenme biçimleri her zaman radikalliklerinin niteliğini ve niceliğini de yansıtır. Siyasi partilerden daha özerk oldukları ve tabandan örgütlendikleri sürece daha radikal hale gelirler ve şu anda yapılması gereken de budur. Üniversitelerin içinde direnmeye devam etmeliyiz, ama aynı zamanda sokaklarda da bu konuyu çok daha görünür kılmalıyız. Ve kendi otoritemizi hükümete ve polise göstermek için devlete ve polise karşı daha radikal gösterilerin yapılması gerekir. İzledikleri bu siyaset onları uçuruma sürüklemekten başka bir yere götürmeyecektir. Geri adım atmamalıyız, dışarı çıkmalı ve onlara ne kadar ciddi olduğumuzu göstermeliyiz. Ya biz onları düşüreceğiz ya da hepimiz birlikte gideceğiz…
Nûçe Ciwan’a konuşma daveti için çok teşekkür ediyoruz ve son olarak faşist Türk rejiminin askeri saldırılarına karşı direnen ve kendi yaşamlarını feda eden Kürdistan’ın devrimci gençliğine selamlarımızı gönderiyoruz. Yaşasın gençliğin direnişi”
NC// Firaz Dağ