HABER MERKEZİ
“İki şeye hakkım var: özgürlük ve ölüm. Birine sahip olamazsam ötekini isterim, çünkü kimse beni canlı tutsak edemez.”
CHE GUEVARA
Dünyadaki tüm terör yöntemlerine ve unsurlarına hamilik yapan kapitalist modernite güçleri insanlık hareketi PKK ve Önderliğini hedeflemekte hiç vazgeçmiyorlar. Bu kısır döngü çarkı böyle sürdükçe her gün tasfiye ve soykırım planlarına yenileri eklenmeye devam edilecek. Hatta artık bu güçler tarafından Kürt özgürlük hareketinin tüm insani ve vicdani hassasiyetleri bile ona karşı bir handikaba dönüştürülmektedir. Avrupa’ya şantaj yapan, daiş hücrelerine Avrupa’nın göbeğinde bomba patlatan ve rahat yaşamını göçmenlerle tehdit eden TC faşizmi onlardan Kürt soykırımı için istediği tavizleri rahatlıkla koparıyor. Keyfine göre hiç gizleme gereği bile duymadan açıkça kimyasal silah kullanıyor, insanları yakıyor, İmralı’ya tecrit rejimi uyguluyor ve katil İHA-Siha sürüleriyle Kürt halkını yok ediyor. HDP’yi bile fiilen kapattırıyor ama kimseden çıt yok!
Reelde PKK’nin mesnetsiz “terör” suçlamalarına dayanak oluşturulan ısmarlanmış listelerden çıkarılmasına ilişkin Kürt halkında ve dostlarından çok büyük bir talep var. Bu haklı ve meşru talebi gündemden düşürmek ve tekrar sürüncemede bırakmak için kirli çabalar söz konusu. Oysa çıkarılan Rusya ve Ukrayna savaşı üzerinden küresel anlamda bir kaos yumağının dünyayı sarmaladığı hayati bir denklem işliyor. Bunun en çok etkileneceği bölgede hiç kuşkusuz Ortadoğu’dur. TC tez elden bunu küresel bir fırsat bilerek yaygın olarak Kürt halkına karşı kimyasal silah kullanmaya başladı. İşgallerle sınırlarını daha da genişletme arzusuna görünürlük ve dayanak oluşturma amacında. Bunun için fırsat kollayan Diktatör Erdoğan’ın dillendirdiği Kürt soykırım ve ölüm koridoru bunu amaçlıyor. İşte PKK fedailiği bu işgal ve ilhaka karşı kimyasal silah saldırıları altında direniyor. Şuan çok farklı silahların test edildiği Rusya ve Ukrayna savaşının bir üst aşaması nükleer silahların aktif kullanılacağı aşamasıdır. Anlaşılan odur ki küresel ve bölgesel ölçekte yeni güç dengeleri ve paylaşım alanlarıyla tanışacağımız günler ham hayal değil.
Edilgen hümanist çevrelerin istikrar ve barış beklentileri yine buna dönük umutları başka baharlara kaldı. Kimi ütopik ve popülist siyasi şahsiyetler bu küresel yangınları okuyamıyor. Sahadaki karmaşa ve kaos daha da derinleşecek bir seyir izliyor. İmparatorluk hayalleri kuran kimi bölgesel güçler bile belki de bölünerek daha da küçülecekler. Şurası kesin; Önder Öcalan’ın demokratik özerklik projesini elinin tersiyle iten TC çok büyük bir pişmanlık yaşayacak. Efrin işgaline kalkışanların Hatay ve Antepe veda etmeleri de olasıdır. Kaos ve krizlerden rant devşiren bölgesel statüko güçleri büyüteyim derken aslında küçülmeyi de göze almışlardır demektir. Kürt halkına darbe vurduğunu sanan İtaat ve Terakki ikiz zihniyet sahipleri politik körlükten kaynağını alan bir gaflet ve ihanetle aslında kendi ipini çekiyorlar. Yine Ortadoğu Demokratik Halklar konfederasyonu modeline sahip çıkmayan Ortadoğu ülkeleri de derin pişmanlıklar yaşayacaklar. Şii-Sünni, Kürt-Arap ilişki çelişki diyalektiği Irak özgünün de S.O.S vermeye başladı bile. Türkiye, Suriye ve İran’ı da çevreleyen bir savaş sarmalı Ortadoğu da alttan alta geliştiriliyor. Tedbiri elden bırakmadan Kürt halkını buna acil hazırlamak gerekiyor. İmralı, Zap, Şengal, Rojava ve Kandil’de yaşanan yönelimlerin bu yaşanan kaosla direk ilişkisi vardır. Kürt halkının bunun bilincinde olarak topyekun bir seferberlik ve direniş ruhuyla sürece dahil olması gerekiyor.
Gel gelelim ihanet projesi KDP’nin bu küresel denklemdeki Beko rolüne; PKK’nin TC faşizmine karşı verdiği destansı mücadele yaşanan ölümcül gelişmeler karşısında Kürt halkı için varoluşsal bir güvence sağlamıştır. Onu Güney Kurdistan statüsünü tehlikeye atmakla suçlayıp TC faşizminin Güneyi işgal ve ilhakına olanak sunan ihanetin sahibi ise KDP’dir. Mit özel savaş algı merkezleriyle ortaklaşa ürettikleri ihanet tezlerinin yaşanan gerçeklikle ve aklı selim bir mantıkla izahı mümkün değildir şöyle ki; PKK tüm Kurdistan da ve özellikle Güneyde olmasaydı daiş yöneldiğinde bugünkü statünün esamesi okunmayacaktı. Yıllardır PKK Güneyde ve farklı inanç çeşitliliğine sahip köylerle iç içe yaşıyor ve onların güvenliğini sağlıyor. Bugüne kadar buralarda tek bir sorun yaşanmadı. Yine yakın sürece kadar onlarca KDP karakoluyla da ciddi bir sorun yaşanmadı. PKK bulunduğu her yere güven ve istikrar getirdi. Kaçkınlar takımı KDP ise kirli ilişkileri yüzünden stratejik öneme sahip Kerkük’ün elden gitmesine neden olmakla kalmadı tek kurşun bile sıkmadan Başûrê Kurdistan topraklarının % 45’ini düşmana kaptırdı. Şimdide Kuzeyden gelen Kürt siyasetçilerine dönük kirli suikastlerde TC ve devşirme paramiliter güçleriyle işbirliğine giderek Kuzey deki sorunu PKK ve yandaşları Güneye taşıyor ve ihraç ediyor manipülasyonlarını üretiyor. KDP Kürt siyasetçilerini katlederek PKK Güneyi istikrarsızlaştırıyor yalan tezlerine meşruluk kazandırmak istiyor. Bununla amaçladığı PKK fedailiğinin denetimindeki güvenlikli yerleri daişist proje için Kürt soykırımına yeminli kontra güçlerine peşkeş çekmektir. KDP Kürdü Kürde kırdırmak senaryosuna kendisini gönüllü olarak yatırmıştır. Peki sizce gerçekten Kürt halkı ve Kurdistan için asıl tehdit ve istikrarsızlık kaynağı KDP değil de nedir?
Kürt halkını dört parça Kurdistan da kesintisiz bir mücadele ile ayakta tutma öncülüğünü yürüten PKK direnişçiliğini tasfiye etmek ve Kürt halkını mücadeleden düşürmek için küresel ölçekte sinsi oyunlar oynanıyor. Direngen ve diri Kürt toplumsal nabızıyla oynanarak PKK’ye verilen kayıtsız şartsız destek minimize edilmeye çalışılıyor. Bu amaçla Kürt toplumsal direniş ritminde bir bozulma yaratılmak isteniyor. Apocu fedaliğin yarattığı Kurdistan direniş mirasının sahibi Kürt gençliği her yerde ayağa kalkarak bu oyunu bozuyor. Apocu ilkelere iman etmiş bu dipten gelen genç direniş refleksi her türlü tasfiyeci ve işbirlikçi guruhada meydan okuyor!
21. Yüzyılın kaderine yön verecek Zap savaşını tüm küresel ve bölgesel güçler çok yakından izliyor. Ortadoğu çıkarlar dünyasında duygusallığa yer yok zira işler burada çok farklı yürüyor. Enerji koridorları ve turizm merkezlerinden kazanılan büyük sermayeler ve çıkarlar bir kere zarar görsün bakalım Kürdün ölümü bu kadar ucuz olacak mı? Kimyasal silahlarla yakılan insanların sahipsiz çığlığına böyle sağır kalınacak mı? Kürt halkının artık bu ağır bedeller yaratan kısır döngüyü bir şekilde kırmasının zamanı gelmiştir. Reelde geçerli olan dünyadaki güç ve itaat, baskı ve rıza denklemini iyi çözümlemek gerekiyor. Bunun derinlikli ideolojik ve stratejik planlamasını da tez elden kitle tabanında yaratmak elzem bir hal alıyor. Artık her onurlu Kürt ferdi düşmana her yol ve yöntemle darbe vuracak bir misilleme hakkına sahiptir!
PKK efsanevi mücadelesi amansız koşullarda bile direniş zihniyetini her onurlu Kürt bireyinde yaratmayı başarmıştır. Temel sorun bu direnişi pratikte yaşamsallaştırmak ve içselleştirmektir. Yani özcesi vicdanıyla ve öz iradesiyle durumdan vazife çıkarmaktır. Kürt soykırım konseptini layıkıyla boşa çıkarmanın yolu da tamda buradan geçiyor. Herkesin kendisini sorun yerine çözüm gücü haline getirmesinin zamanıdır. Çare; Apocu radikal demokratik devrimle ruhsal bütünlük sağlamak ve partinin doğru bakış açısıyla olay ve olgulara zamanında refleks göstermeyi bilmektir!
Kürt halkının artık birilerini bekleyerek ve beklentiye girerek yitirecekleri bir anlık bile zamanları yok. Özgürlük için bir asır daha bekleyecekleri tahammülleri de yok. Hiç kimse Kürt halkını uzun süre bu onursuzluk dayatan soykırım sarmalında tutamaz. Politik pasif muhalif edilgenlik yerine Apocu radikal demokratik devrim direnişçiliğini esas alma zamanıdır. Yok kimi hassasiyetleri bahane ederek dillerine bin bir çeşit maske takanları ise geçiniz. Özel savaş politikalarına hizmet eden bu direnişten yoksun teslimiyetçi negatif dil mücadeleyi geriye çekiyor. Hakkıyla bu hayati süreçte istenen ve beklenen çıkışın yapılmasını engelliyor. PKK Kürt gençliğine ve halkına her türlü inisiyatifi vermiştir. Özerk otonom savaş dalgası er ya da geç TC faşizmini her yerde ve her koşulda kalbinde vurma gücüne ulaşacaktır. Onlar halkımızın, çocuklarının özgürlüğe dair umutlarını ve hayallerini yok etmek istiyorlar. O halde tek yol devrimdir. Önderliğimizin özgürlüğü, halkımızın ve ülkemizin kalıcı statüsü için yegane çözüm vicdanları ayaklandıracak bir toplumsal direniş seferberliğinden geçiyor!
Serdem Amed