HABER MERKEZİ –
Ne çok benziyor insanlar cografyasına. Benzemese yaşayamaz zaten bu coğrafyada. Keskinliğinde şafağın, eşsizliğinde baharın ve bitmez tükenmez yollarında nasıl geçer bir ömür? Ya sert kayalıkların keskinliğinden beseleneceksin ya da baharın yeşilliğinden umut yaratacaksın. Ama bir şekilde benzemelisin bu coğrafyaya. Bura da tabiki zaman kavramı da önemlidir. Sen filizlenip yaşama gözlerini açarken bu coğrafya kendisini isyan ve başkaldırıya zamanlamışsa mutlaka nasibini alırsın, almalısın…
Sen de böyle bir coğrafyanın kendisini isyana zamanladığı bir süreçte gözlerini açtın ve nasibini aldin, Xaçort’un isyan ruhlu Senar’ı… Bu coğrafyaya en çok benzeyenlerden oldun, kayalıkları gibi dimdik, ovaları kadar uçsuz bucaksız ve umut saçtın..
2015 yılının sonbaharında tanışmıştık seninle. Van’ın, Xaçort’un asi kişiliğinden nasibini almıs, Amed’e Andok’a yoldaş olmaya gelmiştin. Senar yoldaş Dicle Üniversitesini kazanıp Amed’e daha yolculuğuna başlamadan haber göndermişti. Ben geliyorum demisti. “Ben geliyorum…” Asıl amacı Amed’e gelmekti, ruhuna ektiği isyan çığlıkları kişiliğinde vücut bulmaya başlayınca Xaçort’a sığmaz oldu. Soluğu Amed’te aldı. Gelir gelmez hemen üniversitedeki devrimci faliyetlerle tanıştı ve sorumluluk düzeyinde öncülük yapmaya başladı. O dönem kimse Senar yoldaşı örgütlemek için bir çaba harcamamıştı çünkü kendisi zaten bunun için gelmişti. Devrime ve Önderliğin özgürlüğüne odaklanmış, halkı için gözünü hiç kırpmadan soluk soluğa bir mücadeleye girişmek için yola koyulmuştu. ”Birşeyler yapmak istiyorum” demişti. En sık kullandığı cümlelerden biriydi. Çünkü durmak ona göre birşey değildi. Kini ve öfkesini dindirmek için “koşmak ona yavaştı”…
Bu yüzden bir an bile durmadı Senar yoldaş. Adını aldığı büyük komutan şehid Senar’ın mirasına sahip çıkmak için bir an bile durmadı…
Üniversitede daha bir senesi dolmadan her yerde kurumlaşan Faşizme karşı daha net bir mücadeleye ihtiyaç olduğunun bilinci ve büyük öfkesiyle özgürlük mücadelesine katıldı.
Süreç, özyönetim direnişlerinin Kürdistan’da düşmana ağır kayıplar verdiği ve destansı direnişlerin yaşandığı bir süreçti. Sur’da özyönetim alanlarını yani tarihi direnişin yaşanacağı alanlarıı görmeye gittiginde şehid Eriş Mordem (Sur’daki adı ile Ş. Mazlum) ile tanışır. Şehid Eriş’in; “Sur ve Dicle üniversitesi karşılıklı iki kaledir. Sur’da yaşananları en net gören yerdir Dicle Üniversitesi. Ama bir fark var biri direniş kalesi, diğeri ihanet kalesidir.. Bir kalede özgürlük uğruna fedaice bir direniş varken diğer kalede sömürgecilerin sistemine hizmet etme var.” söylemlerinden sonra hangi kalede yer alacağına kesin karar verir ve özgürlük mücadelesine katılır.
Kısa bir süre sonra Amed eyaletinde şehid Andok ile tanışır. Xaçort’un fırtına yürekli Senar’ı artık Apê Musa’nın dolu dizgin Azad’ı olur… Burada 15 gün eğitim aldıktan sonra tekrar Amed’e döner. Fakat bir kere almıştır dağların tadını artık hiçbir kuvvet onu koparamaz dağlardan. Döndükten çok kısa bir süre sonra Andok yoldaşın şahadetini öğrenir. Özgür yaşama adımını attığı ilk günden o güne kadar her zaman şehitler gerçeğine sonsuz bağlılığı ve her zaman yüreğinde hissettiği intikam hırsı ona Andok’a yoldaş olmanın gerekliliğini hatırlatır. Fırsatını bulduğu ilk anda tekrar Amed eyaletine, ilk komutanı şehid Andok’un intikamını almaya gider. Özgürlük mücadelesine gelişinin henüz bir senesi dolmamıştır.
Düşmanla girdikleri bir çatışmada sağ elinin işaret parmağından yaralanır. Fakat ne mevzisini ne de yoldaşlarını savunmayı bırakmaz. Sonrasında yanındaki arkadaşlarının parmağından yaralandığı için “artık silah tutamayacaksin” şakaları üzerine bir parmağım gitse de düşmana darbe vurmak için hala 9 parmağım var cevabını verir…
Bu tam da onu anlatan bir cümledir. Bir parmağı gitse diğer parmağı ile tetiğe basar ama durmayı aklının ucundan bile geçirmezdi. Durmak ihanetti.
İşte bu irade ile savaştı ve bu irade ile kanının son damlasına kadar büyük yaşadı.
Senar yoldaş 2017 yılının Nisan ayında Lice’de düşmanla girdiği bir çatışmada ölümsüzler kervanına katılır.
Özgürlük mücadelesine katılımının henüz bir senesi yeni dolmuştu fakat Senar yoldaş bir seneye 365 günden çok daha fazlasını sığdırdı. Zamanın sonsuzluğuna kapılıp giderken ölümsüzlüğün adını aldı. Mutlaka anlatılmalıydı Senar yoldaş, bu coğrafyadan böyle fırtına yürekli bir Senar geçti, bilinmeliydi. Bilinmeliydi ki bu topraklarda dehaklara karşı, gözü kara, isyanını kuşanmış yüzlerce Hesinkar Kawa var artık. Bilinmeliydi ki yüzyılların feodalizmine karşı büyük bir aşkla fedaileşen yüzlerce Derwêş var artık.
Ve Bilinmeli ki bu topraklarda işgalcilere uykuyu haram edecek, sıkılan her kurşunun, dökülen her damla kanın, ödenen her bedelin intikamını alacak yüzlerce Andok ve Senar var artık…
Rênas Avesta