BEHDÎNAN – KCK Yürütme Konseyi Üyesi Xebat Andok, Halklar Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik geliştirilen 15 Şubat uluslararası komplonun yıl dönümüne ilişkin Dengê Welat radyosuna konuştu.
15 Şubat uluslararası komplo ile Halklar Önderi Öcalan şahsında Kürt halkının ve Özgürlük Hareketi’nin tasfiye edilmek istendiğini söyleyen Andok, “Tasfiye etmek istedikleri Rêber Apo tüm dünyada tanınan bir lider oldu. Önderlik komplocu güçlerin amaçlarını yerle bir etti. Çünkü Önderlik komplocu güçlere karşı büyük bir direniş sergiledi. PKK de Önderliğin duruşunu kendisine esas aldı ve komplocu güçlere karşı fedai çizgisinde direndi. PKK Kürdistan’ın dört parçasında da en güçlü partidir. Herkes kendini PKK’de ifade edebilir. Önderliğe ve Özgürlük Hareketi’ne karşı geliştirilen tecrit yıkılıyor. İnsanlar PKK’yi ve Önderliği tanıdıkça daha fazla bağlanıyorlar. Partinin programını ve ideolojisini esas alıyorlar. Bu yüzden işgalci güçler bu partinin tasfiye edilmesi gerektiğini söylüyorlardı. Çünkü PKK daha da gelişti, güçlendi ve yayıldı” diye konuştu.
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Xebat Andok, Dengê Welat radyosunun sorularını yanıtladı.
Uluslararası komplonun 23. yıl dönümü. Bugün baktığımızda komplo nasıl strateji ve taktikler sonucunda ortaya çıktı?
Öncelikle Rêber Apo şahsında tüm insanlığa karşı geliştirilen uluslararası komployu kınıyoruz. Komploya karşı kesinlikle en üst düzeyde direniş gelişti. Onlarca arkadaşımız “Güneşimizi Karartamazsınız” sloganıyla bedenlerini ateşe vererek şehit oldu. Kürdistan özgürlük gerillaları kendilerini düşmanın içinde patlattı. Kürt halkı, başta kadınlar ve gençler olmak üzere Kürdistan’da, metropollerde ve yurt dışında seferber oldu. Uluslararası komploya karşı bir mücadele ve direniş yürütüldü. Bu direniş sonucunda onlarca arkadaşımız ve yurtseverimiz şehit oldu. Tüm şehitlerimizi saygıyla anıyor, anıları önünde saygı ile eğiliyorum.
Düşman taktikleri, komplo taktikleridir. Bu taktikte tuzaklar, oyunlar ve hileler var. Bunların hepsi egemenlerin özellikleridir. Uluslararası komploya ilişkin sızan belgelerde, yaklaşık 30 devletin komplo içerisinde yer aldığı ortaya çıktı. Dost gibi davrananların daha sonra dost olmadıkları açığa çıktı. Onlar hain ve yalancıydılar. Bu komplo hangi stratejide gerçekleşti? Neden ilerledi? Önderliğe karşı neden böyle bir komplo karşı gelişti? Bütün bunlar Kürt sorunuyla ve Önderliğin duruşuyla bağlantılıdır. Kürtlük altında faaliyet gösteren ama sabahtan akşama kadar düşmanla işbirliği yapan çok hain var.
1998’de Washington antlaşması imzalandığında bir taraf Beyaz Saray’dı, diğer Güney Kürdistan siyasetiydi. Bazı Kürt partileri de komploda yerlerini aldılar. Önderliğe, harekete ve halkımıza komplo kuruldu. Komployu geliştiren sadece Türk devleti değildi. Onların da komplo hakkında fazla bilgileri yoktu. Çünkü komplo Türk devletinin gücünü de aşıyor. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, “ABD’nin bize Abdullah Öcalan’ı neden verdiğini hala anlamış değiliz” dedi. Komplo ABD’nin koordinatlarıyla, İsrail, İngiltere ve Avrupa Birliği’nin istihbarat ve planlamasıyla yani kapitalist modernite güçlerinin eliyle geliştirildi. Kürt sorununu düğüm haline getirenler kapitalist güçlerdir.
KÜRT HALKINA YÖNELİK SOYKIRIM POLİTİKASI UYGULANDI
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Ortadoğu’yu dizayn ettiler ve Kürtler statüsüz bırakıldı. Katliam ve soykırıma maruz bıraktılar. Kürdistan dört parçaya bölündü ve uzun vadeli bir strateji uygulamaya konuldu. Gerektiğinde Kürt sorununu kullanarak istedikleri zaman müdahale edeceklerdi. Sovyet tehdidine karşı Türk devletinin önünü açtılar. Kürt halkına yönelik soykırım politikasını onayladılar. Türk devleti de Kürtleri ortadan kaldırmak için elinden geleni yaptı. Zîlan katliamı, Şêx Saîd’in ayaklanması, Dersim bu bağlamda gerçekleşti. Fiziksel ve kültürel soykırım hareketimizin çıkışına kadar devam etti.
Özgürlük Hareketi’nin ortaya çıkması ile birlikte kapitalist modernite güçlerinin Kürt sorununa yönelik planları boşa düştü. Böyle bir hareketi hesaba katmadılar. Aynı zamanda Türk devleti, Ağrı ayaklanmasının ardından “Kürt sorununu çözdüm, Kürtlerin sonunu getirdim, hepsinin boynunu eğdim, artık ayaklanacak iradeleri yok” dedi.
Daha sonra bir örgütün ortaya çıktığını ve tüm Kürdistan’a yayıldığını gördüler. Bu da Türk devletinin planını değiştirdi. Hareketi kendileri için tehlikeli buldular. Kürt iktidar güçleri de planlarını değiştirdi. Çıkışından bu yana PKK’yi ve Önderliği sisteme dahil etmek istediler. Yani kendilerine ortak etmek istediler. Sisteme dahil edip zamanla eritmek istediler. Önderlik bunu kabul etmedi. Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra kapitalist modernite güçleri Ortadoğu’ya müdahale etmeye karar verdi. Ortadoğu’yu yeniden tasarlamaya yönelik büyük Ortadoğu projesini, 1990’larda ortaya koydular. Kendilerine engel çıkaranları ortadan kaldırmak istediler. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Önderlik PKK ile sosyalizmi temsil etti. Sosyalizmin bayrağı daha da yükseklerde dalgalanıyordu. Gerillaların öncülüğünde yapıldı. Bu durum tüm dünyada da etkili oldu.
Kapitalist modernite güçleri bu durumu kendileri için bir sorun olarak gördüler. Görünen o ki engel olmazlarsa, Önderliğin çizgisinin Ortadoğu kültürü ile buluşacağını ve tüm Ortadoğu’ya yayılacaktır. Bu aynı zamanda kapitalist modernite için en büyük tehdit olacaktır. Kapitalist modernite güçleri, Ortadoğu’ya müdahaleden önce Önderliği ortadan kaldırmaya bu temelde karar verdiler. Yani komplodaki belirleyici rolün kapitalist modernite güçlerinin rolü olduğunu söylüyebiliriz. Önderlik Türk devletinin İmralı sistemindeki rolünün sadece bir gardiyan rolü olduğunu söylüyor. Rêber Apo’yu yasaları ve kararları tamamen kapitalist modernitenin elinde olan biz zindana attılar. Sistemin kurulması böylece tamamlanmış oldu.
ÖNDERLİK GİTTİĞİ HER YERDE MAZLUMLARA UMUT OLDU
Önderliğin çıkışı partinin çıkışı oldu. Bu çıkış Ortadoğu’da birçok hesabı değiştirdi. Önderlik gittiği her yerde tüm mazlumlara, kadınlara, gençlere, özgürlük isteyenlere umut ve güç oldu. Ortadoğu ve Kürdistan kapitalist modernite sistemine karşı yeni sistemleri inşa etme potansiyeline sahipti. Bunu önlemeye çalıştılar. Uluslararası komplonun ardından Ortadoğu’ya müdahale böylece yürürlüğe girdi. Ne yaptılar? Saddam’ı gündeme aldılar ve Irak’a müdahale ettiler. Şu anda Ortadoğu’da yaşananlar büyük ölçüde bununla bağlantılı. Erdoğan 20 yıldır iktidarda, bu da komployla bağlantılı. Önderliğe karşı bir komplo gerçekleşti ve Önderlik Türk devleti tarafından rehin alındı. Bu da Erdoğan’a 3. Dünya Savaşı bağlamında Türk devletini yeniden tasarlamada yeni bir rol ve misyon kazandırdı.
Erdoğan’a iki rol verildi ve “Ortadoğu’da ılımlı bir İslam geliştirirseniz, Türk devletini modern bir devlet haline getirirseniz, tüm Ortadoğu’yu Türk devletine göre tasarlayacağız. İkincisi, Kürdistan’da bu fikrin yayılmasını engellemek için PKK’nin ve özgürlükçü Kürtlerin kökü kazılacak” dediler. Mevcut duruma bakıldığında, Erdoğan her iki rolde de başarısız oldu. Uluslararası güçlerle varolan çatışmaların ve gerilimlerin nedeni budur. Erdoğan, kendisine verilen görev ve sorumluluklarda başarılı olamadı. Ne Kürtlerin kökünü kurutabildi ne de örnek bir siyasal İslam’ı geliştirdiler.
Sizce 15 Şubat komplosu amacına ne kadar ulaştı? Komployu geliştirenler bugün hangi yol ve yöntemlerle komploya devam ediyorlar?
Komplo geliştiğinde komplocu güçlerin çok büyük hedefleri vardı. Başlangıçta komplo Önderliğe karşı gelişti. Önderliğin tasfiye edilmesi ile birlikte PKK’nin de ortadan kaldırılacağı hesaplandı. Önderliğin esaretinden sonra PKK’nin 6 ay içerisinde dağılacağını düşündüler. Aynı zamanda önceki isyanlar gibi bu isyanı da bastırıp, Kürt halkını da umutsuz bir hale getirip teslim alacaklardı. Ortaya çıkan özgürlük umutlarını yok etmek istediler. Bu şekilde hesaplar yapılmıştı. Ayrıca genel olarak Önderlik ve parti şahsında sosyalizmi temsil eden yıldızı söndürmeyi amaçladılar. Bunun dünya genelinde büyük bir etkisi olacaktı. 23 yıl sonra geçen sürece bakınca bunlar görülüyor. Komplonun dört bir yandan da başarısız olduğunu görüyoruz. Komplo amacına ulaşamadı.
PKK BUGÜN HALKLAR HAREKETİDİR
Tasfiye etmek istedikleri Rêber Apo varlığını sürdürüyor. İdeolojik olarak bitirmek istedikleri Önderlik dünyanın en büyük ideolojik gücü olmuş durumda. Önderlik komplocu güçlerin amaçlarını yerle bir etti. Çünkü Önderlik komplocu güçlere karşı büyük bir direniş sergiledi ve Önderliğe bağlı bir parti olarak biz de bu şekilde hareket ettik. PKK, Önderliğin duruşunu kendisine esas aldı, komplocu güçlere karşı fedai çizgisinde direndi, birliğini korudu ve şimdi komplo dönemine göre daha da güçlü. Artık tam bir Kürdistan partisi olmuştur. PKK, Kürdistan’ın dört parçasında da en güçlü partidir. Ortadoğu’nun en güçlü ve en umutlu hareketidir. Çoğu insan yönünü PKK’ye verdi. Şu an binlerce Arap yoldaşımız var. Neden? Çünkü PKK sadece bir Kürt hareketi değil, bir halk hareketidir.
Herkes kendini PKK’de ifade edebilir. Bu nedenle PKK, Kürdistan ve Ortadoğu’nun en güçlü partisidir. Aynı zamanda hem Önderlik, hem PKK gün geçtikçe dünyanın birçok yerinde daha fazla tanınmaya başladı. Önderliğe ve Özgürlük Hareketine karşı geliştirilen tecrit yıkılıyor. İnsanlar PKK’yi ve Önderliği tanıdıkça daha fazla bağlanıyorlar. Partinin programını ve ideolojisini esas alıyorlar. Bu yüzden bu partinin tasfiye edilmesi gerektiğini söylüyorlardı. Çünkü PKK daha da gelişti, güçlendi ve yayıldı.
İNSANLIK SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNÜ PKK’DE GÖRÜYOR
Kürt halkı bu komployu en büyük felaket olarak nitelendirdi. Buna karşı, çok büyük bir refleks göstererek direnişe geçti. Halkımız kendini yaktı, binalardan atladı ve düşmanın içinde kendini patlattı. Fedaice hareket ettiler. Sonuç olarak PKK ve Önderlik yenilmediği için halk da öncülerinin yolundan gitti. Bugün en kararlı, umutlu, özgürlük, eşitlik ve adalet değerlerine bağlı ve bu çerçevede hareket eden bir toplumdur Kürt toplumu. Şu anda Kürt toplumu Ortadoğu’da ve dünyada tüm toplumlara örnek oldu. En çok araştırılan topluluk Kürt topluluğudur. Kürt toplumu 23 yıl içerisinde komplocu güçlerin tüm planlarını boşa düşürdü.
Sovyetlerin yıkılışından sonra PKK’yi ve Önderliği de tasfiye ederek sosyalizme dair umudu yok etmek istediler. Oysa ki şimdi kapitalist modernite krizde. Çünkü artık hiçbir soruna çözüm üretemiyorlar. İnsanlık yaşanan sorunların çözümünü Önderlik ve PKK’de görüyor. Kapitalist moderniteye bir alternatif olarak görüyorlar. Önderliğin ve PKK’nin gösterdiği duruşun ne kadar büyük etki yarattığını görebiliyoruz. Bütün bunlar kapitalist güçlerin komplodan vazgeçtikleri anlamına gelmiyor. Bu bir mücadeledir. Komplocu güçlerin planlarına karşı biz de kendi planlarımız çerçevesinde mücadele ediyoruz. Bu temelde komployu boşa çıkardık ama tehlike tamamen yok olması.
Aynı saldırı Önderliğimize yine yapılıyor. Rêber Apo’dan herhangi bir bilgi yok. Sadece direndiğini biliyoruz. Türk devleti her şeyden Önderliği sorumlu tutuyor. Bu temelde Rêber Apo’ya yönelik büyük bir baskı ve saldırı olduğunu biliyoruz. Hareketi ortadan kaldırmak için ABD’nin koordinatları ve Türk devleti ile KDP’nin pratiği komployu devam ettiriyor. Şam’da başlayan bu komployu şimdi Güney Kürdistan’da tamamlamak istiyorlar. Böylece hareketi ortadan kaldırmayı amaçlıyorlar. Önderliği ve partiyi ortadan kaldırarak yüz yıldır Kürt halkına karşı yürütülen bu soykırım politikasını başarıya ulaştırmak istiyorlar. Kürt halkına yönelik komplo bu şekilde devam ediyor.
Abdullah Öcalan 15 Şubat için neden Kürtlerin soykırım günü dedi?
Komplo 9 Ekim 1998’de başladı ve ilk aşama olan 15 Şubat 1999’da sona erdi. 15 Şubat Şêx Saîd isyanı ile ilişkilidir. Şêx Saîd’in idam edildiği gün ile Önderliğe idam cezasının verildiği gün aynıdır. 1924 yılında kararlaştırılan soykırımcı politikalar günümüzde de devam etmektedir. Önderlik şahsında soykırım politikalarını başarıya ulaştırmak istediler. Önderlik Kürt halkının özgürlük mücadelesini temsil ediyor. Önderlik 15 Şubat’ı Kürt halkına yönelik soykırımı nihayete erdirme girişimi olarak ele aldı. Kürt halkı da bu durumu böyle görüyor. Bu yüzden 15 Şubat’ı Roja Reş (Kara gün) olarak tanımladı ve buna karşı bir duruş sergiledi.
Abdullah Öcalan, İmralı cezaevini kendisi için bir okul haline getirdi. Bu durum Abdullah Öcalan’ın felsefesini nasıl etkiledi? Okula dönüştürülen İmralı bugün Kürt halkı, Türkiye ve Ortadoğu halkları üzerinde nasıl etkili oluyor?
İmralı özel bir cezaevidir. Bir tabut gibidir, düşmanın evidir. Önderliği yok etmek için her şeyi yapıyorlar. Önderlik “Burada nefes almak bile zor” dedi. Orası bu derece kötü olan bir yer. Böyle bir yeri Önderlik okula çevirdi. Bu Önderliğin duruşu ile ilgili bir durumdur. Herkes zindanı aynı şekilde değerlendirmez. Önderlik bir tabutu devletin evinde kendisi için bir okul inşa etti. Bu okulu inşa ederken de iki şeye dayandı; “zihniyetin gücü ve iradesi.” Önderlik İmralı’yı düşünme, derinleşme, planlama, projelendirme ve ideolojisini güçlendirmek için bir fırsat olarak kullandı. Orada demokratik moderniteyi inşa etti. Yaşam nasıl olacak? Yaşam nedir? İnsan nasıl yaşamalı? Felsefi, ideolojik konuların hepsi orada güçlü bir şekilde biçimlendi.
Sonuç olarak yedi bin yıllık sorunları çözmenin anahtarı İmralı’da ortaya çıktı. Yedi bin yıldır insanlık ağıt yakıyor, yedi bin yıllık insanlık birbirini yiyor, doğayı yerle bir ediyor. Önderlik bütün bunları tespit etti. Neden böyle? Çözüm ne olacak? Hayat nasıl inşa edilecek? Egemenlerin hiyerarşik sistemine karşı insanlık kendini nasıl yeniden yaratacak ve özüne dönecek? Önderlik tüm bu soruların cevaplarını orada verdi. Bu anahtarı PKK’nin, Kürt halkının, Ortadoğu’nun, insanlığın, kadınların ve gençlerin eline veren Önderlik, “Eğer sorunları çözmek istiyorsanız, kapitalist moderniteye mahkum olmak istemiyorsanız, özgürlük, eşitlik çerçevesinde yaşamak istiyorsanız çözüm budur” dedi.
Bu ideolojik duruş PKK’nin daha da güçlenmesine neden oldu. Tüm saldırılara rağmen PKK militanları yenilmiyor. Demek ki iradeleri ve inançları çok güçlü. Kürt halkı bu temelde irade sahibi oldu. Artık plansız ve projesiz değiller. Ortadoğu’nun sorunlarını çözecek güce ve yöntemlere sahipler. Egemen güçlere karşı nasıl bir direniş sergileyecekleri bellidir. Kadınların, gençlerin ve sosyalist güçlerin nasıl bir yol ve yöntemle direnecekleri ortadadır. Komplo bu şekilde başarısız oldu. Yok etmek istedikleri Rêber Apo şimdi tüm dünyada bilinen bir lider oldu.
Kürt halkı ve dostları her yerde Önderliğinin fiziki özgürlüğü için eylemler yapıyor. Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için yapılan bu çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Birçok yerde Önderliğin fiziki özgürlüğü için yapılan eylemler güçlü bir şekilde devam ediyor. Eylemleri saygıyla selamlıyorum. Rêber Apo’nun sadece fiziksel olarak özgür olmadığının farkındayız. Ruhu, beyni, tamamen özgürdür. Özgür olmasaydı şimdiye kadar orada tasfiye edilirdi. Dünyanın en özgür insanının Önderlik olduğu söylenebilir. Çünkü Türk devleti gibi en büyük ve en kanlı düşmanla savaşmaktadır. Rêber Apo evlerinde öyle bir duruş sergiliyor ki teslim alamıyorlar. Aksine, Önderlik onları etkiliyor. En özgür duruş budur.
Dışarıdaki insanlar, yurtseverler, PKK militanları ve dostları olarak şunu sormalıyız; fiziksel olarak özgür olabiliriz ama ruhumuz ne kadar özgür? Düşman evindeki Önderlik için yedi kat önlem alıyor ki tek kelimesi dışarıya çıkmasın. Bizler ise dışardayız; öyleyse neden düşmanı etkisiz hale getiremiyoruz? Neden düşmana tehlike yaratmıyoruz? Duruşumuzda bir sorun var. Bu yüzden eylem yaptığımızda bu eylem Önderlik için mi, bizim için mi birbirine karışıyor. Aslında kendimiz için eylem yapıyoruz. Öncelikle Önderliğin üzerindeki tecridi kırmak ve fiziki olarak özgürlüğünü istiyoruz ki onun görüşlerinden daha fazla yararlanalım. Önderliğe tüm insanlığın ihtiyacı var.
TÜRK DEVLETİ VARSA FAŞİZM VE SOYKIRIM VARDIR
Önderlik kapitalist moderniteyi bizzat yendi. Yüz yıllık işgalci devlet Önderliğe karşı başarısız oldu. Rêber Apo, “Dışarıda olanlar kendilerini fazla özgür hissetmesinler. Dışarıyı daha büyük bir zindan olarak düşünüyorum” diyor. Dışarıda hayat ne kadar özgür? Dışarıda olan insanlar ne kadar özgür hissediyor? Şimdi yaşayan insanların amacı ne? Ne kadar çözüm gücü oluyorlar? Bu mesele tepeden tırnağa felsefik ve ideolojik bir meseledir. Eğer özgür, eşit bir hayat yaşamak istiyorsak bu hayatı yeniden inşa etmeliyiz. Özüne dönmek isteyen, demokrasinin, toplumsallığın peşinde olanların bunun için mücadele etmesi, direnmesi gerekir. Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü için daha fazla mücadele edilmeli. Önderliği esir alan kapitalist moderniteyi yenilgiye uğratmalıyız.
İşgalci Türk devletini yenmeliyiz. Nasıl yeneceğiz? Güçlü eylemlerle başarılı olacağız. Komploya karşı kıyamet koparmalıyız. Düşmanı yenilgiye uğratmayana kadar huzurlu bir yaşam bulamayız. Bir yerde iktidar varsa, Türk devleti varsa barış yoktur, faşizm ve soykırım vardır. Önderlik kapitalist moderniteye ve soykırıma karşı mücadelenin sembolü oldu. Bizler de hayatımızın her alanında mücadele etmeliyiz ki bu soykırım sisteminden kurtulabilelim, özgür, eşit bir yaşamı inşa edelim. Bu temelde başta kadınlar ve gençler olmak üzere herkese bu mücadeleyi güçlendirmeye ve çıtayı yükseltmeye çağırıyoruz.