HABER MERKEZİ
“Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtler” dedi Önder Apo, durumun vahametini bu sözlerle tanımlayarak Kürtler açısından gelinen aşamanın son noktasına vurgu yapıyordu. Önderlik bu durumu belirtirken yaklaşık on yıl önceydi. Şimdi geldiğimiz aşamayı görünce günümüzü ne kadar da tanımladığını görebiliyoruz. Peki nedir kültürel soykırım ? Kültürel soykırım sonrası nasıl bir toplum bizi bekliyor?
Bir toplumu var kılan o toplumun zenginliği, kültürel tarihsel derinliğidir. Bu da ancak özgür düşünsel yapıyla oluşturulur. Kültür dediğimiz sadece dil olarak belirtmiyoruz. Elbette ki bu da önemli oluşum ve olgularından biridir. Fakat kültür derken bütünlüklü ele alıyoruz. Zihniyetten, düşünceden, dile kadar kültürel yapıyı oluşturmaktadır. Oluşturulan zihniyet derinlikle, kültür zenginleştirilir bu da ancak tarihsel geçmişin derinliği ve edinen tecrübeye bağlıdır. Vücut; ete kemiğe bürünmüş yapısal hali ise kültürün toplumla özleşmiş hali toplumu oluşturur. Bireyi oluşturan düşünsellik ve toplumsallaşmasıdır. Toplumsallaştıkça irade oluşturulur. Bu durum da her şey birbirine bağlı bir zincir tarzında devam eder.
Devletçi iktidar sistem, soykırımı dayatırken nasıl bir yol ve hangi hedeflerle yaptığı önemlidir. Vahşice saldırı ve katliamlar sistematik olarak yapıldığını bilmeliyiz. Oldukça sistematik olan bu saldırılar tıpkı “Ölümü göster, sıtmaya mecbur kıl” politikalarıyla yürütülmektedir. Devletçi iktidar sistem kendini, sömürü ve soykırım üzerinden var kılmaktadır bu durumda sömürdüğü kadar var olacaktır. Köleleştirdiğin kadar ömrünü uzatabilirsin. İnsanları köleleştirmenin, daha derinlikli sömürü altına almanın en iyi yolu düşüncesiz kılma, iradesiz kılma ve toplumsal kültür dokusunu bozmaktır. Egemen iktidarcı devletçi sistem, kapitalist modernite düzeni her geçen gün sömürü ve korku dozajını biraz daha arttırarak toplumu nerdeyse bağımlı ve tabiri caizse ehlileştirmeye çalışmaktadır. Bunu da en çok gençlik üzerinden yapmaya çalışmaktadır. Yaşanan devlet ahlaksızlığı karşısında toplumsal bilinç, refleks gelişmiyor ise burda çok ciddi bir yozlaşma yaşandığı söyleyebiliriz. TC faşist devleti varlığımızı ve toplumsal itibarımızı yerle bir ederken buna karşı hiçbir refleks gelişmiyorsa orda toplumsal bilinç var diyebilir miyiz? Gençlik bir toplumun öz savunma gücüdür. Toplumsal değerlerini savunma gücüdür. Eğer bu gençlik bunu yapamıyorsa o zaman o toplumun soykırım kıskacında olduğunu söyleyebiliriz. Eğer bu devlet şehit mezarlarımıza hunharca saldırıp, şehit anasına posta yoluyla kemiklerini kutuya koyup yollama cüretinde bulunuyorsa bizlerin tekrardan kendimizi sorgulamamız gerekiyor. Elbette ki düşman tarih boyunca her daim düşmanlığını yapıp Kürt halkına karşı en soysuz, ahlak dışı durumlar yaşatmıştır. Fakat bununda her daim intikamı alınmıştır. Kürt halkı tarih boyunca günümüze kadar çok sistematik şekilde katliamdan, istiladan, tacizden, tecavüzden geçirilmiştir. Buna karşı en büyük intikam diyeceğimiz, PKK hareketi kurulmuş ve her itibarsız yaklaşıma karşı halkımızın intikamı alınmıştır.
PKK özünde bir gençlik partisidir. Binlerce genç PKK’ ye katılarak düşmana başkaldırmış, dayatılan ahlaksızlığı kabul etmemiştir. Buna karşı mücadele ederek toplum kültürünü, tarihini, hafızasını korumak istemiştir. İşte Heval Egit İpekte bu temel üzerine Özgürlük Mücadelesine katılmıştır. Düşmanın soykırımına karşı mücadele etmeyi bir zorunluluk olarak görmüştür. Ya özgür yaşam safları kabul edip doğru yaşamla devam edilecek ya da bu köleci yaşamı kabul edip her türlü ahlaksızlık karşısında boyun eğecekti. Egit arkadaş bunu kabul etmeyip yüzünü özgürlük dağlarına çeviren ölümsüz, kahraman bir Kürt gencidir.
Şimdi tekrar günümüze bakıyoruz, şehidimize bile tahammülü olmayan, her gün mezarlarımızı talan eden, kültürümüzü, değerlerimize dil uzatan düşmana yokmuş gibi, bizim olmayan adına yaşam bile diyemeyeceğimiz devam mı edelim, yoksa Egit yoldaşın kaldığı yoldan devam ederek bu mücadele ateşini daha da büyütmektir. Aslında ortada bir tercih yoktur en başında dediğimiz gibi soykırım kıskacındayken bir tercihten ötedir. Varlıkla yokluk arsında tercihler yoktur sadece var kılınmak için mücadele etmek vardır. Biz gençlik içinde yolumuz bellidir. Mücadeleyle varlık ve özgürlük ya da yoktur.
NC/Andok Özgür