HABER MERKEZİ –
“Gün gelir, rüzgar fırtına olur… Tanrı tarafından unutulan ülkede elbette bir gün gelir, rüzgar fırtına olur. Biz rüzgarın torunları, güneşin biricik evlatlarıyız.
Fakat herkesten farkımız kendi tarihimizi kendimiz yaratmak ve yazmak zorunda oluşumuzdur. Yaşamı emekle, sabırla yarattık; güzellikle donattık. Hakikate yol alan her yoldaşımız tutkularımızın adı oldu.
Bugüne kadar bize hiç aldırış etmeyen sağır tarih, artık duymak zorundasın bizleri! Nasıl ki güneşin batışındaki yakamoz inkara gelemeyecek kadar görkemli ve göz alıcıysa, güneş ülkesi ve evlatları da o denli görkemlidir. İnkar edenler ise tarihin laneti ile yüz yüze kalacak, bu laneti yaşamaktan başka bir kaderleri olmayacak…
Şehide en büyük anlam nasıl biçilir?
En iyi tanım kendini hangi cümlelerde bulur?
Sizinle yaşamayı, yaşama verdiğiniz anlamı sizinle paylaşmayı çok ama çok isterdim. Fakat sizleri yalnızca arkadaşların yazılarından, anlatımlarından tanıyorum, okuduğum kadarıyla anlam verebiliyorum. Bize düşen geride bıraktığınız kutsal isimlerinizi kaldırmak ve yürüdüğünüz o kutsal yolda sizin gibi mücadele vermektir. Zilan olmak, Sema olmak, Gulan olmaktır… Sizler yaptığınız eylemlerle kutsallık yarattınız. Kadını sistem karşısında dimdik ayakta tuttunuz. Ne mutlu bizlere, bizden sonra gelen nesil kendi öz tarihleri ile büyüyecek. Yaşam tutkusunu siz bize yansıttınız, bu tutku bize mirastır; biz de yarına taşırma görevini üslendik. Hiç tanımadığım Gulan arkadaşı hep anlatılardan tanıdım. Nerede Gulan yoldaşı tanıyan bir arkadaş görsem büyük bir sabırsızlıkla O’ndan bahsedilmesini beklerim. Arkadaşların en çok anlattıkları ise Gulan arkadaşın kadına yaklaşım biçimidir. Kadın yapısı için örnek komuta kişiliğini içinde barındırmasıdır. Heval Gulan’ı anlatmak gerekiyor. Doğru anlamı bahşederek anlatmak…
“Kadın, bilgiyi yeniden ele geçirdi; kadın, öğrendiklerini yapmanın erdemine ulaşmak için burada toplandı. Neolitikte kadın öğrenerek yaptı; yaparak tanrıçalaşma, insanlaşma düzeyine ulaştı. Şimdiki süreçte de aynı amaç ve aynı eylem için burada bulunuyoruz. Ve burada toplanmamızın, bir araya gelmemizin temel ideolojik anlamı bu. Öğrendiklerimizi yapma, eylemin somut modeliyle pratik iş yapma ve onu yüceliğine kavuşturmak için burada bulunuyoruz. Önderliğin manifestosunu bu biçimdeki bütünlükle değerlendirmek benim için çok anlamlı.”
Gulan arkadaşın bu sözlerinden sonra O’nu tanımlamak yetersiz kalabilir; fakat bizim görevimiz tanrıçaları tarihe taşırmaktır. Şehitleri anlatmak zordur. Yeterli anlamı yazıya yansıtamadığımızda belki daha çok zorlanacağız. Fakat sizlerin yarattığı gerçeklik tarihle buluşmak zorunda ve bu görevi bizler üstlenmeliyiz.
Bir şehidi en iyi kendi sözcükleriyle tanırız. “Anlamlı ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum” der Zilan yoldaş. Yaşam iddiasını en sade ve somut, süslemesiz cümleleriyle ifade eder. Bu sözlerde dur durak yoktur, yüzyılların felsefesini ve bilgeliğini içinde barındırır. Tarihin akarsularında ilerlerken, tüm insanlığı kendisiyle sürükleyip götürür. Yine Gulan arkadaş da “En büyük değerimiz yaşamımızdır” der. Ortak noktaları, yaşama aynı anlamı biçmeleridir. Birbirlerini hiç görmeseler de aynı ruhta buluşan iki yürektir onlar.
Varolmak ancak kendi öz köklerinle bütünleştiğin orada gerçekleşir. Bizlerin de bunu başarması gerekir… Yaşam yıldızlarının yoldaşı olabilmeliyiz. O yıldızın küçük bir toz parçası olabilmek, serpilmek, gizemliliklerinde bir tohum olarak filizlenebilmek gerekir.
Ne olursa olsun filizlenmek, filizlenirken özgürlük dansına durmak gerekir. Güneşin ışınları altında ateş dansına durarak büyüyeceğiz. Kural budur. Hayatı, can bulmayı, ruh bulmayı, güzellik bahçesinin yaratıcısından öğrendik. Bütün çirkinlikleri ateşte dirhem dirhem eriterek öğrenmeye devam edeceğiz.
Bu güzel kadınların yolunda ilerlerken ben de artık yaşama daha fazla anlam veriyorum. Güneşin ışınları içime doluyor. En zirvelerde seyretmeye başlıyor sevgim. Ve ben kadınım. Bu bilince erişebilme yoluna girmişim. Çünkü Zilan’ı, Sema’yı, Gulan’ı tanıdım. Benden tek istenen özgürlük dansını gerçekleştirmemdi. Bir ateş dansında yaşam yıldızı olma çabasını vermek, tüm gücümle bunu yansıtmaktı. Ve yıldız bu özgürlük dansının kıvılcımlardan ortaya çıkıyordu. Bu kimilerine bir masal gibi gelebilir. Şunu unutmayalım; bir çocuk dinlediği masalı anladığı kadarıyla gerçekleştirebilir. Ve ben o çocuktum…”
Devrim Beritan