İSTANBUL – İstanbul’da son bir ayda en az 81 kişi tutuklandı. YDG üyesi Metin Özken, “Böylesi bir ortamda mücadele bir seçenek değil, zorunluluktur” dedi.
İktidarın toplumsal muhalefete ve gençlik örgütlerine dönük baskılarının arttığı Mayıs ayında sadece İstanbul’da en az 81 kişi gözaltına alınarak tutuklandı. Mayıs ayında özellikle Taksim’e yürümek isteyen emekçiler ile sol-sosyalist parti ve kurumların yanı sıra gençler hedefte oldu. 1 Mayıs sonrası polis tarafından yapılan ev baskınları sonucu tutuklananların sayısı 77’ye çıkarken, Mayıs ayında yaşamını yitiren devrimci önderler İbrahim Kaypakkaya, Haki Karer, Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin ve Necmi Öner’i 18 Mayıs’ta anmak isterken polis şiddetiyle gözaltına alınan 20 gençten 4’ü “Polise mukavemet” iddiasıyla tutuklandı.
Yeni Demokrat Gençlik (YDG) üyesi Metin Özken, gençlere dönük baskı politikası ve buna karşı verilmesi gereken mücadeleye dair konuştu.
‘GENÇLERİN BİRİKEN ÖFKESİ VAR’
31 Mart seçimleri sonrası iktidarın aldığı ağır yenilgi sonrası başlayan “yumuşama” tartışmalarının sadece “egemen güçler ve hakim sınıflar” arasındaki bir yumuşama olduğunu belirten Özken, “Bir taraftan yumuşama derken diğer taraftan ezilenlere ve Kürt ulusuna dönük ciddi bir saldırı furyası başlatıldı. Aslında bu Kobanê intikam davasında da görülen bir durum oldu bizler açısından” diye belirtti. Bu süreçte özellikle gençlik hareketinin iktidar tarafından hedef alındığına dikkati çeken Özken, başta gençlik olmak üzere toplumun hemen hemen her kesiminden iktidara dönük bir öfke olduğunu söyledi.
GÜNÜMÜZ TÜRKİYESİ
Özken, “Gençlik açısından önünü görememe ve ait hissedememe gibi bir durum söz konusu. Halkın bütünü açısından da ciddi anlamda bir yoksullaşma, günü, ayını nasıl geçireceğini bilememe sorunu hakim. Eğitim sorunundan tutalım da sağlığa kadar yani devletin yükümlü olduğu birincil ihtiyaçlar dahi karşılanmıyor günümüz Türkiye’sinde” ifadelerini kullandı. Faşizmin bilindik yüzünün 1 Mayıs ile birlikte tekrar ortaya çıktığını söyleyen Özken, “Hem 1 Mayıs’ta hem de 18 Mayıs’ta işkenceye maruz kaldık. Arkadaşlarımız tutuklandı. Saatlerce ters kelepçeyle tutulduk. Yüzlerce polis orantısız güç kullandı. Haklarını arayan, geleceğe dair söz söyleyen insanlar, özgürlük arayışında olan gençler tutuklanıyor” dedi.
‘MÜCADELE BİR SEÇENEK DEĞİL ZORUNLULUK’
Böylesi bir ortamda gençler açısından mücadelenin bir seçenek değil, zorunluluk olduğunun altını çizen Özken, şöyle devam etti: “Sermaye ve sömürü düzeni, kendisini baskıyla yeniliyor. Bu nedenle gençliğin daha çetin, daha zorlu günlere kendisini hazırlayarak mücadelesini büyütmesi gerekiyor. Demokratik mücadele alanları giderek daraltılıyor. Faşizmin demokratik alan tanımını aşan bir mücadele perspektifiyle ortaya çıkabilmemiz lazım. Meşru- demokratik mücadeleyi baz alarak bir çıkışı yakalayabilmemiz ve bunu bu düzenle sorunu olan her gence ulaşarak yapmamız gerekiyor. Arkadaşlarımız, politik eylemler nedeniyle tutuklanmalarına rağmen adli koğuşlarda tutuluyor. Bu süreç ise bir işkenceye dönüşüyor. Bu nedenle tutsak düşen yoldaşlarımız ve tüm siyasi tutsakların özgürlüğüne kavuşabilmesi için daha duyarlı bir eylem ortaya koyabilmemiz lazım. Bütün demokratik, duyarlı gençleri de bu eylemlerin bir parçası olmaya çağırıyoruz.”