HABER MERKEZİ
Devletli uygarlığın toplum içerisinde kök salmasından bu yana, uygarlık dışında kalmış muhalif kesimler, belirli bir kurtuluş ideolojisi etrafında sürekli çıkış yolları aramışlardır. Diyalektik akışın ve canlı-esnek insan doğasının getirisi olan bu karşıtlık ile toplum, o ideoloji ile özdeşleşmeye başlar. Zaman ve mekan özgünlüğünde devam eden bu süreçte, öylesi kırılma anları vardır ki ideoloji, bir kişi etrafında şekillenir, gelişir ve toplum o kişi şahsında kendini var etmeye, cisimleştirmeye başlar.
Tarihte birçok örneğine şahitlik ettiğimiz bu toplum-önder özdeşleşmesiyle, toplum, o önderin düşünceleri etrafında örgütlenir. Önderin var olmasıyla toplum var olmaya, kurumlaşmaya başlar. Kürdistan ülkesi, her ne kadar gerek yazılı tarihte, gerekse de öncesinde temel ülkelerden biri olmuşsa da jeopolitik konumundan kaynaklı sürekli işgale ve saldırılara maruz kalmıştır. Öyle ki son yüzyıllarda Kürdistan’da yaşayan Kürt halkı varlık-yokluk ikilemi altında can çekişen bir konuma düşmüştür. Bunun bir sebebi de önderlik sorunudur.
Varlık-yokluk ikilemi altında parçalara ayrılan Kürdistan ülkesi ve Kürt halkı, her ne kadar isyan ve başkaldırılar gerçekleştirmişse de önderlik sorunundan kaynaklı nihai hedefe ulaşamamışlardır. Ya yerel kalan ya da kendi içinde ötekileştirmelere gidilerek her defasında önderlik sorununun yakıcılığını yakından hissetmişlerdir. Bu gidişat PKK ve önderi Önder APO ile alaşağı edilecek, Kürt halkı tarih sahnesine yeniden çıkacaktır. Kürt halkı, Önder APO ile kendi varlığını özdeşleştirecek, doğuşunu, kendi doğuşu olarak görüp onun kurtuluş ideolojisi etrafında da kenetlenecektir. Biz, bu nedenle Önder APO’nun doğuş sürecini sadece biyolojik bir doğuş olarak değil, tarihsel bir doğuş olarak da ele almak durumundayız. Bu süreç günümüze kadar süren ve Önder APO tarafından üç döneme ayrılan Önderliksel doğuşlar sürecidir.
1.Doğuş
Önderlik bu süreci şöyle ifade etmektedir: “Birinci dönem kendi toplumsallığımı kendim kurabilmeliyim iddiası temelinde anamla giriştiğim çatışma ile başlamış, aileye ve köye karşı gösterdiğim tepkiden sonra ilkokula gitmemle gelişmiştir” Önder APO daha çocukluk aşamasında aile ve otorite sorgulamasına giderek toplumsallaşma adımlarını atmaya, Kürt halkının uyanışının emarelerini vermeye başlar. İbrahimvari bir arayış ve sorgulama süreciyle hakikati elde etme, ortaya çıkarma pratiğidir bu.
Kan davası gibi Kürt halkını parçalamada ve zayıflatmada düşmanca harlanan çelişkilere karşı Önder APO’nun toplumsallaşma tavrı; sistemce sömürünün merkezine oturtulan kadın gerçeğiyle arkadaşlık girişimleri, kimlik arayışı süreçleri, dinden sosyalizme okuma ve incelemeleri Önderlik kurumunun, dolayısıyla yeniden doğan Kürt halkının uyanışında başat kilometre taşlarıdır. Toplumsal hafızasını yitirmeye yüz tutmuş Kürt halkı, Önder APO’nun kurumsallaşması ile beraber yeniden doğmuş, sömürge olduğu gerçeğini bilince çıkararak buna karşı savaşmıştır. Bu nedenle Önder APO’nun Birinci Doğuş sürecini Amara’dan 1972’ye kadar olan süreç olarak ele alıyoruz. Birinci doğuş aşamasında gördüğümüz arayış, emek, mücadele, araştırma-geliştirme ve ilkeler oluşturma, ikinci ve üçüncü doğuşları meydana getirecek ve Kürdistan’da yeniden doğuştan özgürleşmeye evrilen bir yol yaratacaktır.
2.Doğuş
Birinci doğuş aşamasında Önder APO’nun kendinde oluşturduğu devrimci kişilik, 2. Doğuş aşamasında artık ete kemiğe bürünüyor. 1972 ile başlayan ikinci doğuş aşaması, bir bütünen geleceği, Kürt halkının da geleceğini belirleyen süreçtir. Kapitalist sistemin köklü bir yapısal kriz yaşadığı dönemde, Önder APO, Kürdistan’da partileşmeye giderek özelde Kürt halkına, tüm halklara bu krizden çıkışın yolunu gösterecektir. Kurtuluş PKK’dir. Parçalanmış Kürdistan’da Kürt kişiliğinin de parçalandığını gören Önder APO, hem sistemi çözümlemiş hem de parçalanmış Kürt kişiliğini ele alıp eleştirerek, çaba ve emek ile beraber PKK kimliği ile buluşturmaya çalışmıştır. Kürt’ün esamesinin bile okunmadığı, deyim yerindeyse yaprağın bile kıpırdamadığı bir dönemde Önder APO, öze dönüşü gerçekleştirecektir. Bu anlamda Önder APO, Kürt halkının hafızası konumundadır. Önceki tarihlerde başkaldıran ama yerel kalan isyanı ulusallaştırmış, gerici yanlarımızı devrimci kişilikle buluşturmuş ve aslolanın sömürgeciliğe karşı savaş olduğu gerçeğini ortaya koyarak Kürdistan’da işgalcilere karşı gerilla savaşını başlatmıştır. Kürt kimliğini taşımak ateşten bir gömlek haline gelmişken 15 Ağustos Hamlesi ile Önderlik, örgütlenen ve özgürlüğü için eyleme geçen Kürt’ün neler başarabileceğini hem Kürt halkına, hem düşmana, hem de işbirlikçilere göstermiştir.
Hakikatte ısrar eden, emek-çaba ve devrimci ilkelerle kurtuluşun gerçekleşeceği bilincini kendinde var eden Önderlik, “kendini bil” düsturunu esas alarak hakikat arayışçılığına hep devam etmiştir. Bu nedenle düşmanla savaşımdan çok Kürt kişiliğinin dönüşümünü esas çalışma olarak önüne koymuş, devrimin bu kişilik dönüşümü ile elde edileceğini öngörmüştür. Hemen hemen tarihte hiç eşi görülmemiş bir şekilde kadının toplumdaki konumu, önemi ve düşürülmüşlüğü üzerine eğilmiş, kadının özgür ve demokratik bir toplumsal yaşamda ana belirleyici konumda olduğu gerçeğini ve ana mücadele gücü olduğunu, PKK’de gerçekleşen kadın devrimi ile göstermiştir. PKK, bu anlamda Kürt halkının rönesansıdır. Önder APO’nun PKK’nin 3. Kongresinde ortaya koyduğu “Çözümlenen an değil tarih, kişi değil toplumdur” çözümlemesi, devrimi sadece bir yapısal değişiklik ile görmeyip toplumsal bir değişim olarak ele aldığını ve yine sadece küçük bir ülke sınırı için değil tüm dünya için amaçladığını özetleyen olağanüstü bir tespittir. Bu tarih ve toplum çözümlemeleri, sistem, sistemin yarattığı kişilikler ve toplumsal yetmezlikler üzerinde sürekli bir yoğunlaşma yaratarak, “oluş halindeki özne” dediğimiz sürekli kendini tamamlamaya ve geliştirmeye yönelik pratiklerle, Önderliğin özgürlüğü statik değil, dinamik bir süreç olarak ele almasına yol açacaktır. Bu arayış ve sorgulama üçüncü doğuşu da beraberinde getirecektir.
3.Doğuş
2.Doğuş aşaması 1972’ten 1999’a, yani Önder APO’nun Uluslararası Komplo ile esir alınma sürecine kadar olan dönemdir. Önder APO, yoğun araştırma ve sorgulama süreciyle kapitalist sistemi tehdit eden bir pozisyona gelmiş, sistem de tüm “hukuki değer yargılarını” hiçe sayıp Önder APO’yu tarihte benzerine belki de rastlanılmayacak bir komplo ile esir almıştır. Önder APO, yoğun çözümleme süreci ve kendisini demokrasinin beşiği olarak nitelendiren Batı dünyasının komplosuyla, sistemin çıplak yüzünü ve gerçekliğini daha bir derinden ele almaya başlayacaktır.
Kapitalist moderniteyi kapsamlı ele alışı ve alternatif olarak da Demokratik Moderniteyi sunması, Önderliğin ve Kürt halkının üçüncü doğuşunu ifade ettiği gibi, Önderliğin evrenselleşme sürecidir de. Demokratik Konfederalizm teziyle bütün halkların özerkliklerini koruyarak oluşturacakları demokratik alanlar, ahlaki ve politik toplum hassasiyetiyle toplumun sistemin geriliklerinden arınması yani bu sistemin dayandığı Demokratik Ekolojik, Kadın Özgürlükçü Toplum Paradigması kapitalist modernitenin panzehiri konumundadır. Önder APO, Ortadoğu’ya ve küresel anlamda dünyaya sunduğu çözüm önerileriyle Halklar Önderi olarak anılmaktadır. Rojava özgülünde birçok enternasyonalist-devrimci savaşçının faşizme ve gericiliğe karşı verdiği savaş, bununla kalmayıp Önderliğin geliştirdiği paradigmayı benimsemeyerek kendi önderleri olarak görmeleri Önder APO’nun Halklar Önderi olmasının pratik sonuçlarıdır.
Üçüncü doğuş ile birlikte, Kürt halkı Ortadoğu siyasetinde belirleyici bir konuma gelerek, Ortadoğu’ya kendi çizgisinden bir yörünge kazandırtmaktadır. Birinci doğuş, Kürt halkının uyanışını gerçekleştirirken, üçüncü doğuş ile birlikte Kürt halkı özgürlüğe doğru yürüyüşe geçmiştir. Önder APO, 21 yılı aşkın bir süre İmralı zindanında ağır tecrit şartları altında direnerek ve geliştirdiği hamlelerle de komployu boşa çıkararak Özgür Kürt’ün ve halk Önderliğinin temsilciliğini yapmaktadır. Kürt halkının hafızası ve özgür aklının bileşkesi olarak Önderlik, sistem analizleri, alternatifleri ve politik öngörüsüyle kapitalizmin katı inkarcı politikalarını parçalamış, muhattap alınması gereken bir konuma getirerek devrimci sonuç alıcılığı kendi pratiğiyle ortaya koymuştur. Elbette tüm bu süreçler muazzam bedellerle elde edilmiştir. Bu süreçlerde binlerce Kürt genci şehit düşmüş, Özgürlük Hareketi ve Kürt halkı büyük emek ve bedeller vermiştir. Özgürlük Mücadelesi de bugün Önderlik etrafında küreselleşerek devam etmektedir. Bu anlamda Önderlik sadece bir kişi değil, hakikat arayışçılarını, Kürtlerin ve tüm halkların özgürlük umutlarını temsil eden bir konumdadır.
Kürdistan için Önderliğin anlam ve önemi
Kapitalist sistemin Ortadoğu’ya girmesiyle beraber statü sahibi olmayan Kürtler, inkar süreciyle de karşı karşıya kalmıştır. 1806’da Güney Kürdistan’da Baban İsyanı ile başlayan isyanlar silsilesi PKK’ye kadar da devam edecektir. Son 200 yıldır yüze yakın isyan gerçekleştiren Kürtler, sadece Kuzey Kürdistan’da cumhuriyet döneminden bu yana 29 isyan gerçekleştirmiştir. Bütün isyan süreçlerini analize tuttuğumuz zaman müthiş kahramanlıkları görebileceğimiz gibi Kürt’ün makus talihi olan iç ihanetler de bolca görülecektir. Mezhep ve din çelişkileri, hatta tarikat farklılıkları, ulusal bir amaç gütmeme, yerele sıkışıp kalma vs birçok yazabileceğimiz nedenlerle isyanlar kırılmış, Kürdistan coğrafyası her defasında yangın yerine dönmüştür. Bütün isyan kırılım süreçlerinde göze çarpan en büyük husus ise teorik ve pratik anlamda bir öndere sahip olamamalarıdır.
Agirî Dağı’nda Kürdistan’ın metaforik olarak beton mezara gömüldüğü iddiasındaki Türk faşist devleti, yine de Kürt inkarından vazgeçmemiş, Kürdistan’da asimilasyon sürecini hızlandırmıştır. Halkın kendine inancı kalmamıştır artık. Böylesi bir aşamada Önder APO, tarihsel bir çıkış yapacaktır.
Yüzlerce yıldır statüye kavuşamayan Kürt gerçekliği, Önder APO’nun hakikat arayışçılığı ve özgür Kürdü yaratma çabasına şahitlik edip Önder APO ile varlığını özdeşleştirip, varlığını varlığı bilecektir. Liderlik ile önderlik farklı olgulardır. Birçok Kürt isyanı lidere sahip olmuş fakat bir öndere sahip olamamıştır. Kürt halkı, bu tarihsel ve toplumsal önderlik olgusuyla önce kendine inanmayı öğrenecek, sömürge gerçekliğini bilince çıkaracak, sonra da bu somut veriler ışığında Kürdistan’da savaş ve özgürlüğün ortak paydada buluştuğunu ortaya koyacaktır. Hafızanın ve özgür aklın devrimci cesaretle buluşması PKK gerçeğiyle ve onun devrimci savaşıyla Kürdistan’da sömürgeciliğin ve inkarcılığın temellerini sarsacak, devamında parçalayıp Kürtleri özgürlük yolunda ilerletecektir. Kürdistan halkı açısından Önder APO, bu anlamda tarihsel ve toplumsal Önderlik olduğu gibi, özgür Kürdün özgür aklının ve maneviyatının da somut temsilidir. Kürdistan’da Önder APO’nun sahiplenilmesinin bu tarihsel gerçeklikle bağı vardır. Bugün bu gerçeklik sadece Kürtlerde değil, farklı halklarda da kök salmaktadır.
Hala da Önderliğimiz sistemin elinde tutsaktır. Yeniden doğuşumuzu sağlayan, bizi özgürlüğe yönelten Önder APO’nun esaret koşullarını ortadan kaldırmak her Kürdün, her yurtsever-devrimcinin tarihsel görevi olmaktadır. Özgür Önderlik ile Özgür Kürdistan’da buluşabilmek için her birimize tarihsel bir misyon düşmektedir. Yeniden Doğuş’a katılım dönemin temel görevidir. Bizi yok oluştan kurtaran Önderlikle, özgür Kürdistan’da buluşmak dileğiyle…
Zerdeşt Semsûr