Yeniden Doğuş
Tozlu yollardı geçtiği
Yüreğinde tutuşan bir güneşin hasretiydi
Acılarla harmanlanmış bir halkın yavrusuydu
Yıldızlara karıştı gülümsemesi.
Yol göstericisi oldu en karanlık gecelerin
Ah Zilan! Halkımızın gerçeği, geçmişi, geleceği…
İsmin gibi, senin gibi mümkün yeniden doğmak!
Korkusuzca onurlu yaşamak.
Nasıl bir hançerdir bu şimdi saplanıyor yüreğe
Bir gözyaşı çarpıyor toprağa
Toprak ağlıyor, biz ağlıyoruz…
Ağaçlarımızı, otlarımızı büyütüyor yaşlarımız.
Düştüğü yeri yakmıyor, yeşertiyor.
Yanıp tutuşan, bu yüreklerdeki sızıdır
Gözlerinde yaşamın bütün güzelliklerini saklayan sen,
Topraklarımızın yoldaşı sendin.
Umudun bayrağını taşıyordu yüreğinde
Dersim’in dağlarında doğan güneşi,
Rüzgarların dağıttığı yaprakları,
Gürül gürül akan suları,
Ateşe atılan odunun yanarken çıkan sesini hissederdi…
Anlamını yitirmiş bir çok şey vardı
O baktığında yeniden anlam kazanırdı.
Toprağına, kadınlara, çocuklara tecavüz ediliyordu!
Özgürleşme isteği okşuyordu ruhunu.
Duramazdı, durmadı…
Ruhuna dokunan aydınlığı taşıdığı,
Koca bir özgür yaşam ateşiydi harmanladığı
Haziran 30’da zalime bıraktığı boğucu bir dumandı
Onların taş kalplerini patlatan,
Kanlar içinde bırakan o ateş, o boğucu duman
Kürt halkına sonsuz bir armağandı.
Gökyüzünü bir grilik kapladı
Cayır cayır yanarken yürekler
Kürdistan’ın bağrında acı bir özgürlük havası,
Bir umut belirdi tarihe ismini yazdıracak diğer savaşçılarda
Zilan şiddetli bir sesi oldu halkının
Direnişin, cesaretin, umudun simgesi oldu.
Işıldayan gözleri,
Gözlerini saran nazlı kirpikleri,
Çiçeklere bulaşan kıvırcık saçları küle karıştı
Dağlarımıza karıştı külleri.
Her yürekte bir umutken
Dağlarda yeşerip solmaz bir çiçek oldu.
Ah Zilan ah! Tarihin cesur kadını…
Gülüşlerini, hayallerini alıp gitmedi
Özgürleşmekte olan halkının çocuklarına bıraktı.
Güneşin cesur çocuklarına.
Yeniden doğdu talan edilen dağlarımızın üzerine
Bir sevdaydı içindeki özgürlük isteği
O, sevdasını büyüttü.
Büyüttüğü sevdasını arşa ulaştırdı.
Binlerce parlayan yıldızın arasına karıştı.
Bu topraklarda yordular kadınları, çocukları,gençleri
Analarımızın, babalarımızın ciğerini yaktılar.
Topraklarımıza vahşiliği karıştırdılar.
Ve Zilan eylemiyle cevap oldu
Biz yüzyıllardır öldürsenizde bitmeyeceğiz!
Özgürlüğe olan hasretimiz bizi susturmayacak!
Dökülen her bir damla kanın,
Her bir gözyaşının,
Hapislerde işkenceye mahkum bıraktığınız her insanın
Hesabı sorulacak! Hesabı sorulacak!
Biz asla yılmayacağız dedi.
Her türlü acıyı tatmak zorunda bırakılmış bir halkız,
Acının kokusu olur mu?
Olurmuş, en çok bizim ciğerlerimize doldu bunca zaman
Gözünü, kulağını kapatan zalimler, burnunu da tıkadı.
Kendi dünyalarında kurdukları barış manzarasındalar
Ah Zilan ah!
Yaktığın ateşle aydınlandık.
Çorapları yamalı, bağrı delik halkın kanmayacak cellada
Savaşarak Zilanlaşmaya hazır yoldaşların.
Susturulamaz bir şarkı, unutulmaz bir hatıra,
Cesur bir komutansın şimdi içimizde
Sesin kuşlara, tenin toprağa, kokun rüzgara karıştı…
Gökyüzünde bir bulutsun,
Yanık bağrımızı serinletiyor yağmurların.
Harladığın ateşi söndürmeyecek olan da
Zilanlaşıp, Zilan’lar büyütecek olanda biziz.
Kahrol ey faşizm, evimizi yıktın!
Güzel gülüşlü çocuklarımızı bizden aldın,
Çaldın, çırptın, insanlığı yerden yere vurdun.
Fakirin fukaranın üzerine çöktün doymadın,
Kan içmeye olan susuzluğunu bırakmadın,
Ruhumuzda derin bir sızı bıraktın.
Ne yapmıştı ki sana bu toprakların çocukları?
O karnını deştiğin kadınlar aşını mı çalmıştı?
Zindanlarda işkence ettiğin yoldaşlarımız evinizi mi yakmıştı ?
Öldürdüğün elleri kınalı çocuklarımız, camına taş mı atmıştı?
Yaşamaktan, Güneşe hasret kalmaktan
Ve özgürlüğü haykırmaktan başka bir şey yapmadık.
Siz tandır ekmeğinin kokusu yayılan köylerimizi küle çevirdiniz…
O katledilmiş halkın çocukları, lastik ayakkabılarını çıkarıp,
Silahlanıp üzerinize yağdılar.
Şimdi binlercesi Zilanlaşarak yolumuzu aydınlatmakta…
Kürdistan’ın cesur çocuklarına!
Rojin Mirkan