İlk sözü ilk kelimeyi söylemeye koyuluyorsun; bir militanın direniş bayrağını tutarken şakağına dayadığı namlunun ucundaki son mermi gibi..
FARAŞİN SİDAR / BEHDİNAN – Siz hiç gülüşlerin siluetinden adres buldunuz mu? Bulduğunuz bu adresten umut; tanıştığınız umutla tarih yarattınız mı? Tarihin sizi merak ettiği kadar siz de tarihin Nasıl yaratıldığını merak ettiniz mi hiç? Dokunmayı tüm benliğinizle, iliklerinize kadar hissetmek istediniz mi ? tüm varlığınızla sizi sizden alıp götüren an’larda tarih yaratan anıları yaratmak istediniz mi? Kocaman gülüşlerle, büyük umutların ve tarihin yaratıldığı bu meydanı hiç görmek istediniz mi…..
Bu meydan tarihin yaratıldığı meydan. Bu meydan yiğitliğin yedi düvele meydan okuduğu meydan. Bu meydan ki sıfır ile sonsuz arasına sıkıştırılmak istenmeyenlerin her an ,her,zaman ,her yüzyıl yaşayacak ve adı da üstünde asrın savaşçılarının meydanı…bu asırlık direniş tarihin başlangıcında ,tarih bu asrın direnişinde ve asrın savaşçılarında gizli. Her tarih kendi savaşını ve her savaş da kendi savaşçısını arar bu baş ve son ikileminin gizeminde. Ve bu asrın savaşı da senin gülerken ardında bir dünya şavkıyan gülüşlerinde buldu savaşçısını. Bu savaşı asırlaştıran yiğitliğin olmasa ; tüm küflü ve köhnemiş bakışlarda seyirci kalınan bu asrın utancı nasıl tarihe not düşerdi. Kürdün yiğitliği ki tüm asırlarda direnen savaşçı. Ve sen ki bu yiğitler ordusunun yenilmeyen komutanı; yoldaşlığına mürekkep mi damıtmak kağıtlara, şiirler mi yazılmalı gülüşlerinin değdiği her yerdeki ülke kokusuna. Adına , canına, cananlığına ve en son bıraktığın gülüşlerine doğru yürüyoruz Efrinden yiğitlik meydanına. Sen yiğitlik meydanının divanesiyken şimdi de şehitler ordusunun sancaktarısın ve and olsun ki bizler emanetin , kanınla şereflendirdiğin bayrağımızı özgür ve bağımsız kurdistanda dalgalandırana kadar gülüşlerini emanet ettiğin efrin sokaklarını bu tutkuyla adımlamaya devam edeceğiz…uğurlar olsun serhattan efrine direnişin sancaktarı olmuş kahraman çoçuk. Uğurlar olsun…
Çocukluğundaki Devrimci sır..
Yeryüzüne ilk sözün sesin oluyor
Gözünü ilk açtığında ,avucunu ilk sıktığında; inatçı bir militan gibi.
Emekliyorsun ,sevilene, sayılana; anaya doğru
Gözleri ufukta en dorukta; bir eli sol göğsünde, bir eli silahla hakikat mısralarında and içen yiğit, heyecanlı,söz veren Apocu genç bir gerilla gibi.
İlk adımın coşkusunu yaşıyorsun ;bir gerillanın sıktığı ilk merminin coşkusu gibi.
İlk sözü ilk kelimeyi söylemeye koyuluyorsun; bir militanın direniş bayrağını tutarken şakağına dayadığı namlunun ucundaki son mermi gibi..
Yürüyüp , koşmanın haylazlığını yaşıyorsun; zalimin yoluna döşediği mayının şaşırtıcılığına muzipçe gülümseyen bir gerilla gibi..
Oynadığın oyunların, kurduğun arkadaşlıkların görkemini yaşıyorsun; Apocu bir savaşçının destansı bir direnişte görkemli bir yoldaşlık yaşaması gibi..
Zalimin şımarıklığına değil,yoksulun yaramazlığına arkadaş oluyorsun; silahından ve kaleminden başka birşeyi olmayan ,fakat zalimin kaldırdığı her taşın altından çıkan dinamik bir gerilla gibi..
Sen demiyor muydun; her yaramaz çocuk bir gerilladır aslında.
Kahraman gerilla!
Kürdün yiğitlik destanıyla büyüyen gururlu çocuk..
Dağlı halkının en ihtişamlı sarsılmaz dağı!
Gözlerin bir nehir olup akarken
Yüreğin zalimi yer ile yeksan eden bir volkan gibi.
Ulusunun kadim tarihinin,
Şerefin,onurun yılmaz savaşçısı;
Adımladığın her torağa,
Dokunduğun her yaşama,
Alın terinin değdiği her emeğe,
Gözlerinin değdiği her yere,
Yüreğinle sardığın her yoldaşa,
Güneşi düşündüğün her an a,
Savaştığın her mevziye, her cepheye, şehit düştüğün her sokağa, her caddeye
Kızıl kanını akıttığın al bayrağa
Bayrağın kahramanlara söylettiği marşa
Bağımsızlığa and içtiğin her söze
Sözün yol göstericiliğine,
Sözüne ettiğimiz andla yankılanan gökyüzüne!
Göklerde yankılanan sesler var;
ZAFER naraları var!…