HABER MERKEZİ
Şehirler, artık yaşanılamazdı. Belki uzun zamandır böyleydi ama ben her şeyin farkına yeni varıyormuş gibidiydim. Bugüne kadar yaşadığım hiçbir şeyi ben seçmemiştim. Işıkları çoğaldıkça, insanlığı azalan şehirler artık benim için yaşanılamaz bir haldeydi. Şehrin en yüksek yerine çıkıp, insanları izliyordum bu kalabalığın neresindeydim? Ben kimdim? Niçin bu yaşamı yaşıyordum? Herkeste bir telaş, işten çıkanlar mesaisi yeni başlayanlar, okuldan gelenler, hala çalışmakta olanlar. Bu kalabalıktan sıyrılmak mümkün müydü? Başımı gökyüzüne doğru kaldırıp, derin bir nefes almak istedim gözlerimi açtığımda gökyüzünde yıldızların gözükmediğini fark ettim. Aklım almadı bunu, şehrin ışıkları yıldızları kapatacak kadar çoğalmıştı. Kendi gerçeklerime ne kadar uzaklaştığımı fark ettim, hayallerim artık bana ait değildi.
Dağlarda geçirdiğim ilk gecemde şehirlerdeyken aklımdan geçen düşünceler geçiyordu aklımdan. Başımı kaldırıp gökyüzüne baktım tekrardan, artık yıldızları görebiliyordum. Hakikatimi ararken, yollar beni bu dağlara ulaştırmıştı. Çok kaybetmiştik, henüz ben yokken başlamıştı bu savaş, yüzyıllar boyu sürmüş, birileri sürekli benim dilimi, kültürümü inkar etmişti. Sonra şehirlere ışıklar bırakarak gökyüzümüzü karartmışlardı. Yıldızları görmemizi istememişlerdi. Hayallerim var zannederken, bana kurdurulan hayaller olduklarını fark ettim, ben telaşlı ve birilerine sürekli hizmet eden bu sistem çarkının içinde bir dişli olmak değil, kendim olmak istiyordum. Ne zaman kendimden bu kadar uzaklaşmıştım.
İşte bunları düşündüğüm zamanlarda şehrimde savaş yeni bitmiş, açık bir hapisahaneymişiz gibi çevrilmişti etrafımız. Başkalarının kurallarına göre yaşamış, gülmüş, yaşamıştık kendimiz gibi olmak istediğimiz için bu altın kafeslere bırakılmıştık. İçi süslenmiş ama güzellikten oldukça uzak bu şehirlere hapsedilmiştik. Çocukken dam da uyurken yıldızları sayabilirdik, ama şimdi göremeyeceğim kadar uzaklardı. Çocukluk hayallerim geldi aklıma, köyümüze gelen kahramanlar, bir efsane gibi anlatılmıştı onlarda büyümüştük. Bende onlar gibi olacaktım büyüdüğümde ama şimdi yıldızlara bile erişemiyordum. Aklım bu sorularla doluyken kendimi o kahramanların yanında buldum akşam saat 9 civarıydı sanırım, oturdum yanlarına ben anlattım onlar dinledi. Ben sordum ama onlar cevap veremedi bana. Tam o esnada yanımdan bir düşman aracı geçti, ışıkları bu sefer gözlerimiz kör edercesine çoktu, yanıma yaklaştı o zaman ölülerimize ve halkıma hakaret ettiğinde almıştım cevabımı.
Dağlara yolculuğum böyle başladı işte, çocukluğuma yolculuk oldu aslında. Yeniden doğdum dağlarda. Şimdi yıldızlara daha yakınım, gözümü kamaştıran ve yıldızlarımı kapatanlara karşı mücadele edebilliyorum. Bu yüzden kendime daha yakınım.
Berçem Ernesto