BEHDINAN– PKK kurucularından Sakine Cansız (Sara) ile Fidan Doğan (Rojbin) ve Leyla Şaylemez (Ronahi), Fransa’nın başkenti Paris’te, 9 Ocak 2013 tarihinde katledildi.
YJA-Star Askeri Konseyi Üyesi Rojda Amed, yıl dönümünde Paris Katliamı’na ilişkin ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.
‘DÜŞMAN BÜYÜK BİR ÇIKMAZDAYDI’
Amed, katliama giden süreci şöyle ele aldı: “Ocak ayı içerisinde şehit düşen bütün yoldaşları 9 Ocak 2013 tarihinde şehit düşen büyük militan Sara, Rojbin ve Ronahi yoldaşlar şahsında minnetle anıyor, mücadelelerini yaşatma sözümüzü yineliyoruz. Paris şehrinde geliştirilen bu vahşi komployu şiddetle lanetliyor ve kınıyoruz. Neden önemli bir süreç içerisinde böyle vahşice bir komplo geliştirdiler; amacı neydi, hangi temeller üzerinde geliştirdiler, hedefleri neydi? Bunların bilinmesi gerekiyor. Önderliğimizin 2013 yılında başlatmak istediği süreçte, devlet tarafından da Önderlik ile bazı görüşmeler geliştirilmek istendi. Çünkü devlet birçok konuda büyük bir çıkmaz içine girmişti. Yürütülen devrimci halk savaşı süreci, herkesin bildiği gibi Kürdistan’da savaşın ve gidişatın yönünü değiştirdi ve büyük bir fedai ruh ile savaş alanlarında düşman hareket edemez hale getirildi. Gerilla eylemleri, gerillanın geliştirdiği farklı eylem taktikleri ile düşman büyük bir çıkmaz içine girmişti. Yürütülen bu savaş döneminde düşman çok büyük kayıplar vermekteydi.
Her açıdan gelişkin tekniği ile tüm gücüyle saldırıyor olsa da gerillanın yürüttüğü savaş düşmanı büyük bir çıkmaz içine koymuştu. Zaten düşman öyle bir çıkmaz içine girmişti ki devlet çaresiz kalıp, savaşı sürdürmeye gücü kalmadığı için Önderliğimizle görüşme yapmak istediler ve sürecin değişmesi için adım atmaya başladılar. Önderliğimiz gerçek anlamda bu süreci takip etmek ve değerlendirmek istedi. Sürecin gelişmesi için Önderliğimiz tarafından da adımlar atıldı. Önderliğimizle kritik görüşmelerin yapıldığı böyle bir zaman diliminde Paris Katliamı gerçekleştirildi. Bir yandan Önderlik ile görüşmeler yapmak isterken, diğer yandan katliamlarını devreye koydular. Tabii bunun hedefi ve anlamını iyi anlamak gerekiyor. Bir yandan görüşmeler varken, diğer yanda ise üç kadın yoldaşımız alçakça bir şekilde şehit ediliyorlar. Paris Katliamı ile Önderliğimizin başlattığı ve siyasi olarak bir çözümün gelişmesinin beklendiği bu sürecin sabote edilmesi, yürütülemez hale getirilmesi hedeflenmiştir. Önderliğimizin attığı adımların boşa çıkarılması için yapılan ve böylece gelişen diyalog sürecinin bitirilerek, sürecin tersine çevrilmesi hedeflenmiştir.”
‘SARA, DERSİM’İN DİRENİŞ KÜLTÜRÜYDÜ’
“Bütün bu olanlara rağmen Önder Apo, büyük bir kararlılıkla bu sürecin ne olursa olsun yürütülmesi için çaba sahibi olmuştur” diyen Amed, şöyle devam etti:
“Önder Apo, mücadelesiyle hiçbir şeyin bizi zayıflatamayacağını göstermiş ve kendi açısından sürecin doğru yürümesi için çabalamış ve bu çerçevede yaklaşmıştır.
Paris gibi bir yerde yoldaşlarımızın şehadeti hem örgüt hem de kadın hareketi olarak bizim için büyük bir kayıp ve acı kaynağı olmuştur. Çünkü bu yoldaşların devrim ve partimiz içindeki kişiliklerinin ve duruşlarının özel, ayrı bir yeri vardı. Özellikle Sara arkadaşın kişiliğinin tanınması gerekiyor. Önderlik Sara arkadaş için ‘Sara’nın mücadelesi benim mücadelemdir’ diyor. Bu katliam gerçekleştiği zaman Önderliğimizin bu katliam üzerine değerlendirmeleri oldu ve Önderliğimiz ‘bu katliam aslında Dersim halkı üzerine yapılan ikinci katliam anlamını taşımaktadır’ demişti. Önderliğimiz bu katliamı Dersim katliamının canlandırılması olarak tanımlamıştı. Çünkü Sara arkadaş Dersimliydi ve Dersim’in direniş kültüründen gelmiş, belki de bu direniş kültürünün yaşayan en büyük örneğiydi. Sara arkadaş partimizin kuruluşundan şehadete ulaştığı güne kadar, partimizin çekirdek yapısından olan, gücü ve direnişi yaratan bir arkadaştı. Yani partimizin çekirdeğiydi demek yanlış olmaz. Hem devrimciliğiyle, bilgi birikimiyle, derin düşünceleriyle hem de özgür düşünceleriyle insan diyebilir ki kişiliğinde özgür insan ölçülerini yaratmış ve sürekli geliştiriyordu.
‘MÜCADELE ONUN YAŞAM TARZIYDI’
Sara arkadaşın bir kadın olarak hareketimiz içinde özel bir yeri vardı. Özellikle örgütsel ve ideolojik mücadele konularındaki duruşu ve mücadeleci kişiliği onda bir yaşam tarzı haline gelmişti. Kişiliği tamamen mücadeleci, direnişçi bir kişilikti. Hem yaşadığı zindan süreci hem de hareket içindeki diğer süreçlerde Sara arkadaşın yaşamı sürekli mücadeleci yapısı ile tanınıyordu. Dersim’in tarihinden, toplumundan aldığı direniş kültürünü kişiliğinde en üst düzeyde yaşayan devrimci bir önderdi. Dersim direnişinde düşmanın onca barbaca saldırısına karşı ele geçmemek için kendilerini uçurumlardan ülkesinin toprağına, suyuna atan binlerce kadının direnişinin yaşamasıydı, Sara gerçekliği. Dayatılan teslimiyeti kabul etmeyip direnmekti, Sara gerçeği. Sara arkadaş, bu direnişten gelen ve hiçbir zaman bu gerçekleri unutmadan yaşamış ve direnmiş bir devrimci önderdi. Hiçbir zaman düşmana, haksızlığa boynunu eğmemiştir. İhanetçi, teslimiyetçi çizgiye karşı hiçbir zaman sessiz kalmamıştır. Bütün bunlara karşı sürekli büyük bir savaş içerisindeydi. Sara arkadaşın bu asi ve yanlışlığa boyun eğmeyen duruşu sürekli yoldaşlarına direniş kabesi gibi yol göstermiştir. İlk defa Önderlik ile bir kadın olarak yoldaşlık yapmaya başlayan bir arkadaş olarak ona yönelinmesi aslında Önderliğin yoldaşlığına ve yoldaşlarına darbe vurulmak istenmesinden kaynaklıdır. Bunun yanında Sara arkadaş kişiliğinde özgür ve direnen kadına darbe vurulmak istenmiştir. Bu hamle ile hem Önderliğe hem harekete hem de kadın hareketine darbe vurulması hedeflenmiştir. Bunun içindir ki bu saldırı düşman tarafından çok ayrıntılı bir şekilde hesaplanmış ve hareketimizin ağır darbe ile yok edilmesi öngörülmüştür.”
‘ROJBİN VE RONAHİ, ÖNCÜYDÜLER’
Amed, Fidan Doğan (Rojbin) ve Leyla Şaylemez’in (Ronahi) mücadeleci kişiliklerine de şöyle dikkat çekti:
“Rojbin arkadaş toplumsal çalışmalarda yer alan, çok önemli olan diplomatik çalışma ve ilişkileri yürüten bir konumdaydı. Rojbin arkadaş her zaman yürüttüğü çalışmalar içinde duruşu, katılımı ve halkı için olan arayışçılığı ile tanınan bir arkadaşımızdı ve bu temeller üzerinde doğru bir mücadelenin sahibi olmasını bildi. Tabii Rojbin arkadaşa yönelerek onun başarılı bir şekilde yürüttüğü diplomasi çalışmalarına darbe vurmak istediler. Ronahi arkadaş genç ve devrim ruhunu çok coşkulu bir şekilde yaşayan ve gençlik alanında çalışan bir arkadaşımızdı. Ronahi arkadaş bitirilmek istenen gençliği, devrimci mücadeleye çeken bir duruşa sahipti ve gençliğe devrimci öncülük yapıyordu. Dikkat edersek toplumun ve mücadelemizin temel dayanakları olan kadın ve gençlik dinamikleri burada hedeflenmiş durumdadır. Hem kadının hem de gençliğin toplumsal mücadele içindeki rollerini bildiklerinden, Ronahi arkadaş şahsında bu devrim gücünü yok edip, darbe vurmak istediler. Ronahi arkadaşın Avrupa’da yarattığı devrimci gençlik gerçeğinden korkup önünü almak istediler.
‘TÜM DEĞERLERİMİZE SALDIRILMIŞTIR’
“Tabii biz de gerillalar olarak gelişen bu süreci daha doğru ele alabilmek için oldukça yoğunlaştık ve birçok açıdan ele aldık” diyen Amed, şunları kaydetti:
“Önder Apo, gelişen bu komplo sürecini birçok açıdan değerlendirdi, tüm halkımızın ve kadınların daha doğru kavramasını sağladı. Gelişen bu saldırı ve komplo aslında bu arkadaşların şahsında hem bütün değerlerimize, yine Önderliğimizin başlatmak istediği, adım atıp Kürt sorununun siyasi yollarla çözülmesini geliştirecek süreci boşa çıkarmak için yapılmıştır. Geliştirilmek istenen sürecin gelişmemesi, sonuç almaması için her açıdan saldırılarını geliştirdiler. Gelişecek sürecin önünü alması için yaptıkları saldırıların en barizi tabii Paris Katliamı’ydı. Sözüm ona Avrupa demokraside, özgürlükte gelişkindi fakat böyle bir saldırıya göz yumulması ve katliamın gerçekleşmesi birçok şeyi açığa çıkardı. Bu komploda açığa çıktı ki saldırı içinde sadece Türk devletinin parmağı yoktur, bu saldırıda göz yumanlar ve ortaklık edenler de vardır. Çünkü bu komplo aniden yapılan bir durum değildir. Öncesinden hesaplanmış ve ayrıntılı bir şekilde planlanmış bir saldırıdır. Bu saldırının gerçekleşmesinde farklı güçlerin parmağı ve desteği bulunmaktadır ve arkadaşlarımızın şehit düşmelerinde lanetli rollerini oynamışlardır.
ŞEHADETLERİYLE DEVRİM SAFLARI SIKIŞTI
Paris’te yoldaşlarımızın katledilmesi kesinlikle bizde kırılmaya ümitsizliğe değil, mücadele anlamında daha da kararlaşma ve derinleşme yol açmıştır. Daha fazla direnme, daha fazla onların yolundan yürüme, mücadele sözümüzü yenileme ve güçlendirme azmi ortaya çıkarmıştır. Yoldaşlarımızın şehadeti sadece Kürt halkı ve kadınında değil, tüm dünya halkları ve kadınları nezdinde alçakça bir komplo olarak görülmüş ve mücadelemizin daha da büyümesine yol açmıştır. Aslında büyüyen mücadele bile düşmanın başaramayacağını ve yoldaşlarımızın daima mücadelemizde yaşayacağını ispatlamış oldu. Halkımızın yoldaşlarımızın şehadetini karşılama biçimi bile düşmanı korkutmaya yetti. Hem Avrupa’da hem de ülkede milyonlarca insan cenazelerini kaldırdı ve onların peşinden yürüdü. Bu bile halk üzerinde ne kadar etkili olduklarını ve devrim içindeki duruş ve emeklerinin bir yansımasıydı. Onlar yaşarken de milyonlarca insanı etkilemişlerse, şehit düşerken de milyonlarca insanı devrim saflarına çekmeyi başardılar. Onların gerçekliği düşmana karşı olan öfkeyi arttırıp devrim saflarının sıklaşmasını sağladı.”
‘BİZ ŞEHADETLE ZAYIFLAMAYIZ!’
YJA-Star Askeri Konseyi Üyesi Rojda Amed, sözlerini şöyle tamamladı:
“Sara arkadaşın yaşamı, mücadelesi kesinlikle bizler için özgür yaşamın ölçüsüdür. Gerçekliği bizim için mücadele etme ve direnme ölçüsüdür. Düşman bu alçakça saldırısıyla Sara arkadaşı fiziki olarak bizden ayırmış olabilir fakat binlerce Sara, Leyla, Fidan ortaya çıktı. Onların izinden yürüyen binlerce fedai militan ortaya çıktı. Düşman hiçbir zaman şehadetlerle bizi zayıflatamıyor. Her şehadet ardından düşmana olan kinimiz daha da artıyor, mücadele azmimiz daha da yükseliyor ve kararlılığımız daha da büyüyor. Bizler bu değerler ve duygularla var olan bir hareketiz. Düşman ne kadar kirli olarak saldırırsa saldırsın şehitlerin izinde büyüyen direniş çizgimiz her zaman gereken cevabı vermiştir, verecektir. Ne olursa olsun tüm saldırılara karşı direnmeye, şehitlerimizin izinden yürümeye devam edeceğiz. YJA Star gerillaları olarak cevabımız her zaman direniş ve mücadeleyi büyütmek olacaktır. Savaşımız ve mücadelemizle şehitlerimize layık olacak, bizlere bıraktıkları direniş mirasını, direniş bayrağını daha yükseklerde taşıyacağız. Daha güçlü bir duruş ve fedai bir ruhla katılıp, şehitlerimizin intikâmını alacak, direnişi güçlendirip zafere ulaştıracağız. Girmiş olduğumuz 2020 yılında Sara, Rojbin ve Ronahi yoldaşlardan aldığımız güç ve inanç ile daha güçlü ve onlara layık bir mücadelenin sahibi olacağımızın, 2020 yılın şehitlerimizin intikamını alma ve özgürlük yılı yapacağımızın sözünü veriyoruz.”