YPS Koordinasyonu, tarihi Cizre öz yönetim direnişlerinin dördüncü yıldönümünde, yazılı açıklama yaparak direnişi ve direniş şehitlerin andı. YPS, “Sonuna kadar direnen Kürdistan’ın onurlu ve şerefli fedai çocukları olmuştur” dedi.
HABER MERKEZİ – Yekîneyên Parastinên Sivîl (Sivil Savunma Birlikleri) Koordinasyonu-YPS, 2015 yılından yaşanan tarihi Cizre öz yönetim direnişlerinin dördüncü yıldönümünde yazılı bir açıklama yayınlayarak, öz yönetim şehitlerini andı. YPS açıklamada, “Şehit düşen arkadaşlar, bize insan olmanın ve insan kalmanın her şart altında mümkün olduğunu ve onurun hiçbir şekilde çiğnetilmemesi gerektiğini göstermiştir” diyerek, sonuna kadar direnen Kürdistan’ın onurlu ve şerefli fedai gençleri, anneleri, babaları ve çocukları olduğunu vurguladı.
YPS’nin açıklaması şöyle:
“Cizre öz yönetim direniş kahramanlarının dördüncü şahadet yıldönümünü vesilesiyle, başta onlar ve onlar şahsında tüm özyönetim şehitlerini saygı, minnetle anıyoruz.
Özgürlük için verilmesi gereken bedel ne ise verilir
24 Temmuz 2015 yılında Kürt halkına ve tüm özgürlük güçlerine başlatılan topyekün imha saldırılarına karşı halkımızın başlattığı özyönetim direnişleri, teslimiyete ve ihanete karşı insan ve toplum olmadaki ısrarın bir sonucu olarak refleks düzeyinde bir öz savunmayla karşılık bulmuştur. Artık eskisi gibi 24 Temmuzda imzalanan Lozanların Kürtlere ve Kürdistan’a dayatılamayacağını bu saldırıyı düzenleyen ve destek verenlere açık bir şekilde beyan edilmiştir. Hazırlık düzeyin ne olursa olsun düşman kapına dayanmış ve de onurunu ayaklar altına almaya gelmişse verilecek tek karar, hiç düşünmeden sonuna kadar direnmek olmalıdır. Özgürlük için verilmesi gereken bedel neyse o an gerektiğinde verilmelidir.
Cizre öz yönetim direnişinde işgalci Türk devleti istediği sonucu alamamıştır
Cizre öz yönetim direnişi aylarca sürmüş, istediği sonucu alamayacağını anlayan faşist Türk devleti, en son 14 Aralık 2015’te ilan ettiği beşinci ablukada on binlerce asker, onlarca general ve subay, yüzlerce tank ve her türden yüksek teknoloji ürünü araç ve teknikle, yüzlerle ifade edilen direnişçi gençlere ve savunmasız halka saldırmıştır. Kendi devlet geleneğinden gelen vahşet ve insanlık dışı uygulamalarıyla bir şehri ve içindeki insanlarını da yok edebilecek bir gözü karalıkla davranmaktan çekinmemiştir. Özellikle de direniş son 15 gününde, çıplak ellerinden başka kendini savunma imkanı olmayan direnişçiler, yapılan tüm uygulama ve teslimiyet çağrılarına rağmen normal bir insanın hayal edemeyeceği şartlarda direnişlerini sonuna kadar sürdürmüş, her şart altında onurlu kalınabileceğini, direnilebileceğini dünya aleme göstermişlerdir. Bu direniş sonucunda sivil halktan ve direnişçi gençler yanında onların bu direnişine omuz vermeye gelen Kürdistanîn değişik şehirlerinden onlarca genç de olmak üzere yaklaşık 300 insan şehit düşmüştür.
Cizre, Amed Zindan’ı gibi direnmiştir
Tüm Cizre direniş süreci ve özellikle de son 15 günü, bir toplum adına hareket edenlerin, her şart altında onun onurunu ve şerefini korumakla mükellef olduğunu anlatan tarihi günlerdir. Amed zindanlarında yapıldığı gibi, o gün de Cizre’de hastane bodrumundaki büyük oranda yaralı direnişçiler, özünde aynı şeyi yapmıştır. Tek yol kalmıştır, bu yol da Amed’teki zindan direnişçileri gibi zindana çevrilen hastane bodrumundaki yaralı Cizre şehir direnişçilerinin, teslimiyetin artık bu topraklarda bir daha kök salmayacağını, Bekoların tarihe karıştığını herkese gösterme yoludur.
Cizre direnişi fedai duruştur
Cizre direnişçileri kolektif ve ortak bir ruhla, dayatılan teslimiyeti hiç bir şart altında kabullenmeyeceklerini zaten direniş boyunca fazlasıyla göstermişlerdir. Son anda bu türden dayatmaları hiç bir şekilde dikkate almadan hep beraber ve yüzleri aşan bir toplulukla, bu anlamda Kela Dimdimê’deki direnişe benzer fedai bir duruş sergilemiştir. Cizre direnişi PKK kahramanlığının, halk direniş çizgisinin, fedailiğinin en yüksek düzeyde toplumsallaştırdığını gösteren nadide örneklerden biridir.
Cizre’de toprağa düşen özgürlük tohumları yeşerecektir
Amed zindanlarında büyük direnenler ‘Teslimiyet ihanete Direniş zafere götürür’ demiştir. Gerçekten de öyle olmuştur. Fiziki kaybetsen bile, direnenlerin hayatıyla toprağa ektiği yaşam tohumları er ya da geç tekrar tekrar dirilecektir. Özellikle Zinar Raperin (Abdulbaki Sömer), Doğa (Seher Çağla Demir) ve Fırat Pirsus (Mustafa Aslan) arkadaş tarafından gerçekleştirilen büyük fedai eylemleri, yaşanan sürecin ruhunu yansıtan en büyük destansı özgürlük eylemleridir. Zinar ve Fırat arkadaşlar süreç karşısında alınması gereken tutumun ne olması gerektiğini eylemlerinde ideolojik, siyasi ve askeri çizginin nasıl temsil edileceğini ortaya koymuşlardır. Bu arkadaşlar yapılan büyük fedakarlık ve fedailiğe rağmen öz yönetim direnişlerinin tam başarıya ulaşmamasını içine sindirememiş, biri Ankara’da, diğeri Cizre’de öz yönetim şehitlerinin hesabını herkesten sormuş, fedai eylem tarzında zirve yaratarak dönem taktiğinin öncüleri olmuşlardır. Devrimci halk savaşının ideolojik ve askeri hattını bir kez daha herkese hatırlatmıştır. Bu arkadaşların öncülük ettiği eylemlerde dile gelen sınırsız özgürlük duygusu ve istemi, büyük bir intikam ateşine dönüşmüştür.
Cizre, militanlığı herkese göstermiştir
Bu direnişin büyük kahramanlarından biri olan Mehmet Tunç ve arkadaşları günlerce kurtuluş çağrısı yapmış, ama gelin bizi kurtarın dememiştir! Gelin şehrimizi, vatanımızı, insanlığımızı kurtaralım çağrısında bulunmuştur. Mehmet Tunç yine son anda bile büyük kalmasını bilmiş; ‘halkın moralini bozmamasını, mücadelenin uzun soluklu olduğunu, bizim direnişimizle sonlanmayacağını’ söyleyerek herkese moral vermiş ve herkesi yine devrimci göreve çağırmıştır. Dolayısıyla burada Heval Mehmet ve arkadaşları bir mağduriyet fotoğrafı çizmemiş, militanlığın nasıl yapılacağını dost, düşmana herkese göstermiştir.
‘biz direndik, bizimle gurur duyun’
Heval Mehmetler direnişin süreceğini ve başarıya ulaşacağını müjdeleyen ve beyinlere kazınan ‘biz direndik, bizimle gurur duyun’ sözleri 14 Temmuz büyük ölüm orucu direnişçilerinin ‘başardık, başardık’ sözleriyle aynı anlamdadır. Bu iki duruş da, herkesin devrimci süreçler karşısındaki esas alması gereken yolu göstermiştir. Hastane bodrumlarında şehit düşen arkadaşlar, bize insan olmanın ve insan kalmanın her şart altında mümkün olduğunu ve onurun hiçbir şekilde çiğnetilmemesi gerektiğini göstermiştir.
Sonuna kadar direnen Kürdistan’ın onurlu ve şerefli fedai çocukları olmuştur
Bu direnişle ve direnişçileri şahsında kazanan insanlık onuru olmuştur. Kazanarak ölümsüzleşen ve her kesin dilinde ve bilincinde yer edinen Mehmet Tunç, Asya Yüksel ve onlarla sonuna kadar direnen Kürdistan’ın onurlu ve şerefli fedai gençleri, anneleri, babaları ve çocukları olmuştur. İnsanlık onurunu korumak adına günlerce aç, susuz ve yaralı bir halde direnenlere karşı savaşanlar da bugün, kendi faşist devletinin ve toplumunun bile en aşağılık hainleri olarak onursuzluğun her türlüsünü yaşamaktadırlar. Bu savaş sonrasında düşmanın ’çöktürme’ dediği teslimiyet ve yıkım planını yapan Türk devletinin kendisi çökmüş, yıktığı yaktığı şehirlerin altında kalmıştır. Bu durum, şehir savaşları esnasında ortaya çıkan büyük toz ve dumanın dağılması ardından daha net olarak görülmüştür. Çöktürmeye çalışanların kendisi çöküntü altında kalmıştır.
Cizre, tarihsel ve toplumsal görevlerini lakıyla yerine getirdi
Özcesi Cizre Direnişçileri arkalarında daha büyük direniş imkanı ve başarmanın yolları ve gerekli deneyimin yanında, bir insan ve toplum için en gerekli erdem olan onur ve gururu fazlasıyla bırakarak tarihsel ve toplumsal görevlerini lakıyla yerine getirmiştir. Cizre, bu tarihi öz yönetim direnişiyle onur hanesine Serhildan ve Berxwedan şehri unvanları yanına bir de Serbilindî (gurur, onur) eklemiştir. Tarihinden gelen Şerefli Cizre unvanını fazlasıyla hak ettiğini herkese bir kez daha göstermiştir.
Gereken tek şey ne olursa olsun başarmak ve zafere kilitlenmek
Bize düşen Mehmet Tunç ve arkadaşlarının bıraktıkları tarihi direniş mirasına sahip çıkmak ve dedikleri gibi onlarla gurur duymaktır. Gelinen aşamada direniş ya da öz savunma artık toplumsal olarak verilecektir. Bunun imkan dahilinde olduğu fazlasıyla gösterilmiştir. Bireysel, parçalı direnişlerin zaferi getirmeyeceğini en iyi öz yönetim şehir direnişleri ortaya koymuştur. Öz yönetim direnişlerinin bıraktığı miras ve vasiyet üzerinde yapılması gereken tek şey ne olursa olsun başarmak ve zafere giden yolda gereken cesaretli adımlar atmaktır.
Özgür Önderlik ve Kürdistan’ı yaratma adına 2019 yılını amansız bir savaş yılı yapmaktır
YPS olarak bu ağır yükümlülüğün bilincinde olarak Mehmet Tunç, Asya Yüksel ve onlar şahsında tüm Cizre özyönetim direnişçilerinin açtığı zafer yolunda sonuna kadar yürümek, özgür Önderlik ve Kürdistan’ı yaratma adına 2019 yılını amansız bir savaş yılı yapmaktır. Bu vesileyle tekrar başta Cizre direniş şehitleri olmak üzere tüm öz yönetim şehitlerini saygıyla anıyor onları bıraktığı onur ve gururla her şart altında mücadele edip mutlaka başaracağımıza dair halkımıza ve ilerici demokratik insanlığa söz veriyoruz.”