YPS Genel Koordinasyonu, kuruluşunun üçüncü yıldönümüne ilişkin kapsamlı bir açıklamada bulundu.
HABER MERKEZİ-NÛÇE CUWAN
YPS’nin (Yekîneyên Parastina Sivîl-Sivil Savunma Birlikleri) ortaya çıkış koşulları ve bundan sonraki önemine dikkat çekilen açıklamada, ‘’Özgür Kürdistan’da Özgür Önderlikle’’ buluşma mücadelesini yükseltme çağrısında bulundu.
‘’Mücadele tarihimizin en görkemli sayfalarından biri olan öz yönetim direnişlerinin 3. Yıldönümünde, öz yönetim direniş şehitleri şahsında tüm devrim şehitlerini saygıyla anıyor, anılarına bağlılığın gereği olarak mücadelelerini zafere taşıyacağımızın sözünü yineliyoruz’’ denilen YPS açıklamasında, öz yönetim direnişlerine gidilen sürece ilişkin şu değerlendirme yer aldı:
‘Yıllar bizlere büyük tarihsel görevler yüklemekte’
‘’Son birkaç yıldır özellikle Rojava gerçeğinde ortaya çıkan siyasi ve askeri durum, giderek tüm Kürdistan için birleşik- demokratik bir toplumsal devrimi alabildiğine ve oldukça mümkün hale getirmiştir. Bu anlamıyla her şeyin devrimi örgütlemenin ve zafere taşımanın emrini verdiği yılları yaşıyoruz… Elbette ki böylesi yıllar bizlere büyük tarihsel görevler yüklemektedir. Sahip çıkılmayı bekleyen bu tarihsel görevlerin yarattığı müthiş devrimci heyecan ve coşku ile karşıladığımız YPS’nin 2. Kuruluş yıldönümü, doğru okunması durumunda geleceği çok daha fazla bizim kılacak büyük imkanlar sunmaktadır.
Öz yönetim ilanları ve direnişlerinin Rojava endeksli bölgesel gelişmelerle birlikte Türkiye’ye yansıması doğrudan faşizan bir siyasal eğilim, yönelim ve uygulama biçiminde kendini dışa vurmuştur. Bu faşizan eğilim, yönelim ve uygulama Türk Devleti’nin içinde bulunduğu tarihsel çıkmazın ve zorlanmanın en belirgin ifadesidir. Kaldı ki bu gerçek kendileri tarafından da en çıplak şekilde itiraf edilmektedir.
Karşı-devrimin bu kadar zayıf olduğu, devrimin ise bu kadar büyük imkanlara kavuştuğu böylesi bir süreçte karşılıklı mücadele giderek toplumun çok daha doğrudan ve çok daha yoğun katılmak durumunda olduğu yeni bir mücadele dönemi olarak da belirginlik kazanmıştır. Bir yanı siyasi-askeri mücadele, diğer ve esas yanı toplumsal inşa olan bu mücadelede tüm mücadele alan ve biçimlerinin kesiştiği ve de buluştuğu nokta toplumun toplum olmaktan ileri gelen en kutsal hakkı olarak öz savunma hakkı ve görevi olmaktadır. Toplumsal inşayla güncel siyasi-askeri görevlerin bu kadar iç içe geçtiği böylesi bir süreçte öz savunma çalışmaları çok daha fazla gerekli ve kaçınılmazdır. Dolayısıyla toplumsal yeniden inşanın gerçekleşmesi kadar garanti altına alınması da toplumun kutsal öz savunma hakkıyla mümkündür. Öz savunması olmayan toplumların her hâlükârda her türlü saldırı altında yok olmaya mahkum olduğu-olacağı bilinmelidir. Hele de Kürt halkı gibi soykırım kıskacındaki bir halk için bu çok daha böyledir.’’
Kürt halkına yönelik soykırım tehditlerine karşı YPS açıklamasında, şu ifadelere yer verdi:
‘’Soykırımın kıskacının somutlaştığı karşı-devrim tehlikesi kadar, özgürlük talep ve imkanlarının somutlaştığı devrim ikilemindeki bir toplum olarak Kürt halkının her şeyden ve her zamandan daha çok öz savunmaya ihtiyacı vardır. İşte böylesi mutlak ve de vazgeçilmez bir ihtiyacın ‘ÖZGÜR TOPLUM ÖRGÜTLÜ TOPLUM, ÖRGÜTLÜ TOPLUM DA KENDİNİ SAVUNAN TOPLUMDUR’ şiarı altında yoğunlaştığı çabaların örgütsel ifadesi olan YPS’nin ve onun içinde doğup şekillendiği öz yönetim direnişlerinin üçüncü yılında çok daha fazla anlaşılmaya, sahiplenmeye ve de büyütülmeye ihtiyacı olduğu da bilinmelidir.’’
YPS’nin direnişi, çıkış gerçekleri özgür geleceğimizin garantör nitelikleridir’
Öz yönetim ilan ve direnişleri ile onun örgütlü gücü olan YPS’nin anlaşılmaz kılınması çabaları başından beri düşmanın ve işbirlikçilerinin alabildiğine yoğunlaştıkları ve kesintisiz sürdürdükleri bir saldırı şekli olmuştur. Kitle iletişim araçlarının yoğunlaştırılmış bir özel savaş yöntemi olarak ve her şekliyle kullanıldığı bu algı yönetimi sürecinde çarpıtılmış algıları doğrultmak ve doğrultu kazanmış bilinçlerle söz konusu süreci ve geleceği okumak bir görev düzeyinde ele alınması gerekendir.
Bir çatışma ve muharebenin pratik sonuçlarından öte toplumsal bir olayın tarihsel sonuçlarıyla bakılmak durumunda olan söz konusu süreç halkımızın mücadele tarihinin en görkemli zafer sayfalarından birini teşkil etmektedir. Kaldı ki tarihsel-toplumsal sonuçları kadar pratik sonuçlarıyla da bir görkem tarihi olan bu süreç, halkımızın gurur tarihinin baş köşesine oturmayı fazlasıyla hak etmiştir.
Yine böylesi bir zaferin yarattığı ruhsal-kültürel şekilleniş, halkımızın özgür geleceğinin en belirgin genetik şifrelerinden biri durumundadır. İnanç, onur, gurur, cesaret, feda, direnç ve daha birçok insani nitelikle yoğrulmuş bu genetik kod özgür geleceğimizin garantör nitelikleridir. Herhangi bir toplum herhangi bir maddi imkana sahip olmadan sadece bu manevi niteliklere dayanarak bile özgür bir gelecek inşa edebilir. Bu öyle bir zafer deneyimidir ki, kölelik altına alınmak istenen bir halkı on defa özgürleştirmeye yetecek deneyim ve birikimin dersleriyle doludur.
’YPS direnişi, TC’nin Kürt halkı üzerindeki imha politikalarını dumura uğratmıştır’
Tüm bunların yanında öz yönetim direnişleri ve YPS deneyimi, dün kimsenin görmediği, görmek istemediği ancak bugün çok daha belirgin olarak ortaya çıkan ve çok daha çıplak olarak görülen ve giderek çok daha fazla anti-Kürt bir karakterde şekillenen TC’nin faşizan gerçeğinin daha iki yıl öncesinden gerçekleşen teşhisi, teşhiri ve tedbiridir.
Yine YPS deneyimi ve öz yönetim direnişleri sömürgeci Türk devletinin Kürt halkı üzerindeki tüm ideolojik meşruiyet araçlarını elinden almış, politik, sosyal ve kültürel tüm ilişkilerini dumura uğratmıştır. Kürdistan’da ve Kürt halkı için Türk devleti artık tamamen çıplak bir zor aygıtından ibarettir. Ve bu, varoluş gerekçesiyle, devletin hem teorik ve hem de pratik olarak iflasıdır. Bir devrim mücadelesi için bundan sonrası çok daha kolaydır.’’
‘Bulunduğumuz her alanda mücadeleyi yükseltelim ve kazanalım‘
Açıklamanın sonunda, yeni dönem görevlerine ilişkin de şu çağrılar yapıldı:
‘’Yukarıda kısmen dile getirdiğimiz ve daha da sıralanabilecek birçok sonucuyla öz yönetim direnişleri ve YPS’nin ikinci yıl deneyimleri ışığında, kendini dayatan karşı-devrim tehlikesi kadar bizi bekleyen devrim imkanları için öz savunma görevlerine daha fazla sahip çıkmanın ve bu temelde bilinçlenerek örgütlenmenin ve eyleme geçmenin zamanıdır.
Geleceğimizi ‘Demokratik Ulus’ temelinde inşa etmenin ve garantiye almanın bilinci, örgütü ve eylemi olarak öz savunma görevlerimize sahip çıkalım.
Bu görev bilinciyle YPS saflarında örgütlenelim ve mücadeleyi büyüterek zafere taşıyalım.
Bu bilinçle öz yönetim direnişleri ve YPS’nin 2. Yılında Ekin Van, Senar Garzan’larla başlayan, Çiyager, Zeryan, Xebatkar, Çeko, Nuda, İslam Ve Beritanlarla zirveleşerek Dırej, Mordem ve en son Pale, Kemal ve komutan Şahan yoldaşlarla zafere çok daha yakınlaşan 3. Zafer yılını kutluyor, öz yönetim direniş şehitleri şahsında tüm şehitlerimizi bir kez daha minnetle anıyoruz. “Özgür Kürdistan’da Özgür Önderlikle” buluşma şiarıyla bulunduğumuz her alanda mücadeleyi yükseltelim ve kazanalım!..’’