HABER MERKEZİ- TC’nin eliyle Kürt inkarının ve soykırımın devreye girmesi, İngiliz ve Fransız emperyalist güçlerin Ortadoğu’ya hâkim olmasıyla devreye girdi. Emperyalizmin onayı ve desteği olmasaydı Kürt inkarının ortaya çıkması ve uygulanmaya konması mümkün değildi. Türk milliyetçiliği Kürt düşmanlığı temelinde kurulan TC, Kürtleri inkâr etmeye ve soykırım siyasetini devreye koymaya İngiliz ve Fransız emperyalizminden aldığı destek ve cesaretle uygulamaya başladı. TC’nin emperyalizme gizli bağımlı olması ve efendilerinin emrinde olması halinde, bu destek yüz yıl boyunca sürecekti. Altmış milyon Kürt insanının ulusal varlığının kabulü kimsenin umurunda bile değildi/değil. Kürtler bile bile ölüme yatırılmıştı.
BM denilen aygıt, gerçekten de milletlerin haklarını koruyan bir özelliği sahip olsaydı Kürtler bu soykırım altında olmazlardı. Birleşmiş Milletler denilen aygıt aslında Birleşmiş Devletler işlevi görüyor. Emperyalizmin çıkarlarına hizmet eden bir devletler teşkilatı var. Kürtlerin korunmaya ve kabul edilmeye ihtiyaçları varken, kimsenin kılı bile kımıldamıyor. Kürtlere zulüm yapan ve inkâr eden bütün bölge ulus devletleri emperyalizmin emirleriyle hareket ediyorlar. Kürt sorununu çözümsüz bırakıp, kendi mimarı olan bölge ulus devletlerini, kendi emri dışına çıkması halinde Kürt kartını kullanıp terbiye etme siyaseti devrede tutuluyor, Saddam Hüseyin/Irak örneğinde olduğu gibi. Kürt varlığının inkârında ve soykırım siyasetinde en büyük görev Türkiye’ye verildi. Kürt varlığının inkârında istekli olan T.C. Kürt halkına yapmadığını bırakmadı ve Emperyalist ülkelerin verdiği destek karşılığında Türkiye’nin her şeyini pazarladı. Şubat 1999’da Önder Apo’nun iltica talebinin kabul edilmemesi ve her gittiği ülkede kapıların kapatılması Kürt varlığının inkârıyla ve emperyalizmin yüz yıllık bölge siyasetiyle ilgilidir.
Önder Apo’nun geliştirdiği devrimci çıkış emperyalizmin bölge siyasetini işlevsiz kılması komplonun en büyük nedenidir. Emperyalist yamyamlar, yüz yıldır Kürtleri kendi ekonomik ve siyasi çıkarlarına kurban ediyorlar. Bir de, demokrasiden, özgürlükten ve insan haklarından dem vuruyorlar. Türkiye her gün Kürtlerin ülkesine bombalar yağdırıyor ama sözde uygar dünyanın kulakları sağır, gözleri kör ve laldır. Ama Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını savaş suçu olarak görüyor ve derhal durdurulmalı diyor. Kürtler bir ulus olarak kabul edilmedikleri için, Kürtlere yapılan her kötülüğü, Türkiye’nin güvenlik sorunu olarak görüyorlar. Kürt sorununun çözümünü ve Türkiye’nin demokratik bir ülke olmasını, kendi yüz yıllık bölge siyasetlerini etkisizleştireceği için kabul etmiyorlar. Türkiye’yi düşük yoğunluklu bir savaşla, Kürtlerle sürekli kavgalı halde tutarak bunda rant elde ediyorlar. Türkiye’ye korkunç miktarda parayla silah satıyorlar. Gerilla alanlarında yasaklı olan kimyasal silahların hepsini emperyalist ülkeler Türkiye’ye satıyorlar. Bu kimyasal silahların kullanımı normalde suç ve yasaktır. Fakat burada Kürtler söz konusu olunca bu kadar kural ve ilke ayaklar altına alınıyor. Dünyada hiçbir kuralın ve yasanın Kürtler için geçerliliği yoktur. Önder Apo’dan üç yıldır haber alınamıyor, keyfiyetçi tutumlarla avukatlarıyla ve ailesiyle görüştürülmüyor. Görüldüğü gibi, Kürtler sanki bu dünyada yaşamıyorlarmış ve yoklarmış gibi davranılıyor ve kapitalist dünya buna destek veriyor. United Nations-Birleşmiş Milletler yasaları gereği Önder Apo’ya iltica verilmesi gerekiyordu. BM yasalarına göre, Önder Apo’yu, Suriye’den çıkarma yetkileri bile yoktu, çünkü Önder Apo, Suriye’de siyasi bir mülteci olarak kalıyordu. Bu sözde uygar dünyada, ulus olarak kabul edilmeyen bir halk ve Önderliği için herhangi bir kanun geçerli olmuyordu. Kürtlerin kendi ulusal varlıklarını yaşatmak için verdikleri mücadele terörizm olarak görülüyordu ve Kürtlerin bir diğer adı terörist olmuştu.
Kürtler kimsenin ülkesini işgal etmediler, kimseye savaş açmadılar, kimseye soykırım uygulamadılar, tam tersi bütün herkesi seviyorlar ve hala sevmeye devam edip, halkların kardeşliğini inşa etmeye çalışıyorlar. Ancak emperyalist dünyada sevmenin ve kardeşliğin bir değeri yoktu, sadece maddi çıkar ilişkileri vardı. Ne T.C. ne de emperyalist Avrupa, Kürtlerin dirildiğini ve politik halk gerçekliğini yaşadıklarını kabul etmek istemiyorlardı. Kürtlerin özgürlük mücadelesi karşısında çaresizleşen inkâr rejimi iflas edecek noktaya gelmiş bulunuyor. Önder Apo’yu T.C’ye vermekle, PKK’nin dağılacağını ve biteceğini sanmışlardı ama büyük yanıldıklarını üstü kapalı olarak itiraf edeceklerdi. PKK’nin özgürleşen Kürt halkı olduğunu unutmuşlardı. Önder Apo’nun Kürt halkını uyandırdığını ve özgürlüğe yürüttüğünü hazmedemiyorlardı. Önder Apo’ya duydukları kin, Kürt halkını özgürleştirmesi ve soykırımı durdurmasıdır. PKK Kürt halkının tarihten silinmesini son anda durdurmayı başardı. Adeta yoktan bir halk yaratıldı denebilir. Kürt halkının, kendi ulusal varlığının farkında olmaması yok olmakla aynı anlama geliyordu. Toprağa gömülen ama var olmak isteyen bir halk tarih sahnesine çıkmayı başardı. Kürt halkını kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamak ve düşmanın her türlü etkisinden çıkarmak öyle kolay olmadı. ” Kurdistan devrimi ateşten gömlek giymekten daha yakıcıdır ” diyen Önder Apo, Kürtlerin ne gibi bir karanlık içinde bırakıldığını açıklıyor. Kürtlerin en küçük bir hak kazanmaları bile, T.C.’yi büyük korkutuyor. Bundan dolayı bütün Kurdistan hedef haline getirilmiş. Kürt inkarında başarılı olamadığı, siyasi olarak Kürtler üzerinde bir etkisi kalmadığı için şaşkına dönmüş durumdadır. Global emperyalist güçlerin desteğiyle ayakta kalmaya çalışıyor.
Sıfırı tükettiler denebilir. Korkunç bir borç içindeler. Büyük bir hayat pahalılığı, yüzde yetmiş olmuş bir enflasyon ve aylık yükselen zamlar halkı bezdirmiş ve her an bir kitlesel direnişe yol açabilir. Oysaki Kürt sorununun çözümü Türkiye’yi bütün bu sorunlardan kurtarabilir, demokratikleştirebilir ve güçlendirebilir. Gereksiz bir Kürt fobisi Türkiye’nin korkulu rüyası olmuş. Kürtler Türkiye’yi Türklerden daha çok düşünüyorlar. Bunu Türkiye’yi yönetenler çok iyi biliyorlar. Ancak yüz yıllık Kürt düşmanlığı ve emperyalizmin kuklası olma durumu ve kirli savaştan rant sağlamaları, sadece Kürtlere değil, Türklere ve bütün herkese düşman olmalarına yol açmıştır. Bütün muhalif güçlerin düşman olarak görülmesi bundan dolayıdır. Faşizmde herkes düşman ilan edilir. Türkiye artık çıkmaz sokakta bulunuyor. Bu çıkmaz sokak Kürt varlığının kabulüyle açılabilir. Ancak tam tersinin devam etmesi Türkiye’yi daha büyük bir felaketle yüz yüze getirebilir. Kürt düşmanlığında daha çok ısrar etmek Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülük olur. Emperyalizmin bölge karakolu olma Türkiye’yi kangrene çevirdi. Türkiye dünyaya rezil olmuş durumdadır. Yarın öbür gün daha çok yalnızlaşacak. Kürtlere yalvaracakları günler uzakta değildir.
Önderliğe karşı yapılan komplonun, aslında Türkiye’ye yapıldığını Önder Apo defalarca açıkladı ama bunu anlayacak kapasitede siyasetçi yok Türkiye’de. Çünkü hepsi de rant peşindeler. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve adam olması Kürtler ve devrimci demokratik güçleri dışında kimsenin umurunda değil. Türkiye’yi demokratikleştirme çabasını en çok da yürüten ve en zor koşullarda yürüten Önder Apo’dur. Kurdistan’a saldırmakla Kürtler yol olmaz ama Türkiye yok olabilir. Bu halkı yenmek imkansızdır. Özelliklede politikleşmiş ve demokrasi kavgası veren bir halkı ve Önderliğini komplolarla yenmek imkansızdır ki bu 26 yıldır komploya karşı Önder Apo öncülüğünde yürütülen mücadelede kanıtlanmıştır.