HABER MERKEZİ
Yaşamımın dönüm noktası 17 Temmuz 1995’tir. Çünkü bu gün dünyanın en özgür insanıyla tanışma şansına sahip olmuş, adeta bir kez daha dünyaya gelmiştim. Sıcak bir yaz günü sabahın ilk saatlerinde sahaya vardığımda çok heyecanlıydım. Bir rüyanın içerisinde gibiydim. Özgürlük bahçesine geçebilmek için aralanan kapıdan ilk adımımı attığımda gözlerime inanamadım. Mis gibi kokan güller, bin bir çeşit çiçekler, kayısı ağaçlarının kendine has kokusu, asma üzümler… adeta bir cennet parçasının içine düşmüştüm. Hayranlıkla ve şaşkınlıkla etrafıma bakıyordum. Şaşkınlığımı daha üzerimden atmadan bu cennet parçasının Sakinleri etrafımı sarmıştı. Bin bir renk cümbüşü arasında insan çiçeklerinin cıvıltıları beni büyülemişti.
O kadar sıcak ve içten ağız dolusu gülücüklerle karşılanmıştım. Bana gösterilen yere oturduğumda meraklı bakışlar çok geç kalmışçasına peş peşe sorular sormaya başlamıştı. ‘Heval adın ne, nerelisin, partiyi ne zaman tanıdın, Özgürlük güneşimizi göreceğin için heyecanlı mısın’ vs. Yaşam enerjisinin çok güçlü olduğu, gözlerin ışıl ışıl parladığı, ilginin ve sevgi bağının beni çepeçevre sardığı, anlam dolu bakışlar, dokunuşların yaşandığı bir cennet mekanındaydım. Ortamda her şey ahenk içerisindeydi. Başka bir dünyada gibi kendimi hissettim. Hep özlemi duyulan, anlam yüklü sevginin bu kadar güçlü olduğu, yaşam coşkusu ve heyecanını her anında hissedilen bir mekana gelmiştim. Bu ilk hissedişlerim kaldığım süre boyunca hiç azalmamış, aksine kat be kat artarak bağlılığımı güçlendirmişti. Özgürlük mekanına ilk adım attığım an Önderliğimizin yaşam gücünü, aşkını, anlam derinliğini yüreğimin dehlizlerinde hissetmiştim. Yüreğimin dehlizlerine bir tohum düşmüştü. Özgürlük mekanında kaldıkça bu tohum yeşerecek, kök salacaktı. Yüreğimin kara kışına, sert esen rüzgarına, susuz kalan ya da sel olup akan yanına rağmen bu fidan yüreğimde tutunmaya çalışacak, kök salacak ve yaşamımın anlamı olacaktı. Güneşimiz olan Önderliğimizin huzmeleriyle yüreğimdeki bu fidan yaşama tutunacak ve yaşam enerjisini her daim bu huzmelerden alacaktı.
Saat sekize doğru cennet diyarında hummalı bir hareketlenme başlamış ve herkes heyecan içerisinde kamelya dediğimiz mekana geçmişti. Ben de onlarla birlikte kamelyaya gitmiş ve yerimi almıştım. Bu gün eğitim devresini bitiren bir grup arkadaş özgürlük dağlarına doğru yol alacaktı. Bu nedenle Önder APO ile sözleşeceklerdi. Önder APO uzaktan görününce yüreğimin çıkacağını hissettim. Heyecanım doruğa ulaşmıştı. Çiçeklerle bezenmiş kamelyanın girişine geldiğinde bir arkadaş: Şiyar Bın dedi. Ve hepimiz ayağa kalkmıştık. Önder APO aramızdan geçerek yerini aldı. Önderlik birkaç dakika kamelyanın yuvarlak olan meydanında dolaştı, etrafına baktı. Her hareketini izliyor, yerimde duramıyordum.
Yüreğim koşup sarılmak istese de bir türlü buna cesaret edemiyordum. Gözlerim dolmuş, duygularım sel olup akmıştı yüreğime. Bakışlarındaki keskinliğe, ses tonundaki sıcaklığa ve anlam dolu sözlere kilitlenmiştim adeta. Zamanın nasıl aktığını bilmeden söylediği tek bir sözü kaçırmadan pürdikkat dinliyordum. Önder APO’yla sözleşmeye kalkan her bir arkadaş eğitimden çıkardığı sonucu ve kararlılık düzeyini ortaya koyuyordu. Önder APO ise onlara soru sorarak hazır olup olmadıklarını anlamaya çalışıyordu. Her bir arkadaşla sözleşirken gelişimlerine olan inançlarını ve beklentilerini ortaya koyuyor ve başarı dolu bir mücadelenin sözünü alıyordu. Sözleşmesini tamamlayan arkadaşların çocuksu sevinci, kıpır kıpır olan yürek atışlarının simalarına yansıyışı beni büyülemişti. Evrenin dilini, enerjisini en iyi kendinde somutlaştırmış olan Önderliğimizin ışık huzmelerinden beslenmek bambaşka bir duygu olsa gerek. İşte bende gelmiştim. Benimde yaşam enerjisini Güneşimizin huzmelerinden alacağım zamanın içerisine girmiştim. Bulunduğum mekanın ve zamanın anın hiç bitmemesini istiyordum. Rüya gibi bir andaydım. Bunları düşünürken alkış sesiyle irkilmiştim. Çözümleme bitmiş Önder APO dinlenmek için odasına geçmişti.
Önderlik sahasında eğitim görüp özgürlük dağlarına yöneldiğim güne kadar Önder APO’ya birlikte geçirdiğim her an kişiliğimin şekillenmesinde ve mücadele içerisindeki yürüyüşümde önemli bir rol oynadı. Önder APO’yu yakından tanımak, onunla aynı zamanı ve mekanı paylaşmak benim için ikinci bir doğuştu. Özgürlük sahasında yüreğime ektiğim özgürlük fidanı Önderliğimizin ışık huzmeleri sayesinde kök salmış ve çiçeklenmeye durmuştur. Bu gün milyonların yüreğinde çiçeklenen ve meyveye duran özgürlük mücadelesi Önder APO’nun esaretine son verecektir.
ROTİNDA ENGİN