HABER MERKEZİ –
Zaferi düşünmek, gözünü zafere dikmek, zafer ruhuyla yaşamak, zafer için mücadele etmek, alnında zafer işareti olmak, zaferden zafere koşmak…
Kürdistan gibi trajedileri kader bellemiş bir ülkede yaşıyorsan, Kürt halkı gibi tarihin en mazlum halkının bir üyesi isen, üstelik yaşlıların hükümranlığı altında iradesizliğe mahkûm edilmek istenen bir genç isen zafer kavramına oldukça yabancı kalman tuhaf kaçmayacaktır. Bu durumda yolunu gözleyen zafer olmayacak, sen zafer yolunun yolcusu olmayacaksındır. Adeta demirden bir kanun gibi yenilgiyi bir kader olarak görmen reva görülecek, kaderine razı olman tek tercih olarak karşına çıkacaktır. En büyük yalanlar en güçlü gerçeklermiş gibi sana sunulacak, yalan bir yaşamı tüm sahteliği ve yanlışlarıyla yaşamak için bir yarış içerisine girmen işten bile olmayacaktır. Yaşamı öldüren bir felsefesizlik kutsal bir felsefe haline gelecektir. Anlamsızlık girdabında nefes alıp vermenin arayışındayken canlı bir ölü haline geldiğini ruhun bile duymayacaktır. Yanlış bir yaşamı doğru yaşama çabasının beyhudeliği nasılsa; yenilgili bir kişilikle zafer kazanacağını sanma da aynı trajik sonuca neden olacaktır. Dolayısıyla dipsiz ve karanlık bir kuyuya sıkışıp kalmanın derin çaresizliğini parçalamadan, herşeyin hiçbirşey haline getirildiği anlamsızlığı yerle bir etmeden, ruhunda fırtınalar kopartacak, yüreğinde taşkın seller oluşturacak ateşten bir aydınlanma olmadan yapılacak her şey suda yazı yazmaya benzer…
Kürdistan’da bu makûs talihi kıran 50 yıllık ateşten tarihi yaratan Önder APO’nun yürüyüşü olmuştur. Herkesin hücrelerine kadar işlediği, ruhunu teslim aldığı, düşüncelerine yön verdiği yenilgi felsefesi bu inanılması güç çıkışla tersine döndürülmüştür. Önder APO, Kürdistan’da birçok miladın öncelikle yolcusu, sonra öncüsü nihayetinde önderi olmuştur. Bir örümceğin yuvasını örmesi gibi 7’den 70’e Kürtlerin yüreğinde ve beyninde yuvalanan bu zehirli kadere bir son vermiştir. İnançsızlığın, anlamsızlığın ve başarısızlığın kol gezdiği, hüküm sürdüğü ve kanunlarını hâkim kıldığı ölümcül atmosferle ölümüne bir savaş içerisine girerek yenilgi kişiliğini yenilgiye uğratmıştır. Önder APO yarattığı panzehiri öncelikle kendisine uygulamış, kendisinde düşman gölgesini bile kaçmak zorunda bırakacak fikri ve kalbi bir aydınlanmayı geliştirmiştir. Tüm bilincini zafere kilitleyen ve hiç sönmeyecek olan Kürdistan özgürlük meşalesini tutuşturduğu gibi 50 yıl boyunca en küçük bir halel getirmeden sürekli ışıldamasını sağlamıştır.
Önder APO ilk günden bu yana sürekli yaşatılan bu düşürülmüşlüğün anlamını çözmeye çalışmıştır
İslamiyet’te cihad-ı ekber olarak ifade edilen savaşın en büyüğü Kürdistan’da yenilgili kişilik ve ruh haline karşı verilmiştir. Önder APO ilk günden bu yana sürekli yaşatılan bu düşürülmüşlüğün anlamını çözmeye çalışmıştır. Tüm bilincini bunu çözmeye seferber etmiştir. Neden bir halk kutsal değerlerini bir yana bırakarak kendine düşmanlık edecek bir duruma gelir? Kendi gerçekliğine ihanet etmedik kimsenin kalmaması durumu nasıl olabilir? Bir halk nasıl yücelikten cüceliğe doğru baş aşağı bir gidişi hazmedebilir, normal görebilir ve kabul edecek duruma gelir? “Kaderimiz budur, başa gelen neyse çekilir” dip noktasına nasıl gelinir? Önder APO’nun zafer çizgisini yaratmasında ve Kürdistan coğrafyasında unutulup hafızalardan silinmeye yüz tutmuş başarı tarzını yakalamasında bu sorulara verdiği doğru cevapların rolü belirleyici olmuştur. Kişiliklere hakim hale gelen düşman zihniyeti ve yaşam felsefesi bir cerrahın duyarlılığında ameliyat masasına yatırılmış, yüreklerdeki buzlar çözülmüş, beyinlerdeki pas tutmuş düşünceler temizlenmiş, her yerde ve her zaman zafer çizgisinin doğruları hakim kılınmıştır. Kürdistan üzerindeki soykırımcı politikalara en sarsıcı darbe bu biçimde gelişmiştir. Düşmanın yarattığı gönüllü kölelikten özgürlüğü için fedaileşen, yaşamı uğruna ölecek kadar seven, yaşamla zafer arasındaki özgürlük köprüsünün harcını kanıyla sulayarak bir halkın onur sütunlarını ayakta tutan bir militanlık yaratılmıştır.
Yenilgi ve yengi yani zafer çizgisi arasında kıyasıya bir savaş yaşanmaktadır
Bugün de Önder APO önderliğinde bu, zafer ruhuyla yaşanmakta, mücadele edilmekte ve savaşılmaktadır. Bununla beraber Kürdistan’da tarihin karanlık sayfalarına gömülen kader de tekrardan hortlatılmaya çalışılmaktadır. Yenilgi ve yengi yani zafer çizgisi arasında kıyasıya bir savaş yaşanmaktadır. Tarihin gelmiş geçmiş en devrimci partisi olan PKK’ye karşı geliştirilen topyekûn yok etme saldırılarının derinlerde yatan bir amacı da bu olmaktadır. PKK ve Önder APO öncülüğünde Kürtlere kaderinize razı olun denilerek teslimiyetin karanlık ve trajedik sonu dayatılmaktadır. Faşizmin en maharetli temsilcisi soykırımcı TC Devleti hegemonik güçlerle birlikte bu planı uygulamaya geçirmek istemektedir. Kürdistan’ı Kürdistansızlaştırarak, Kürtleri Kürtsüzleştirerek soykırım projesini başarıya ulaştırmaya çabalamaktadır. Her şeyden daha fazla ise Önder APO’nun muhteşem eseri olan zafer çizgisini yeryüzünden silerek yenilgiye hazır ve nazır kişilik ve ruh halini geri dönmemecesine hakim kılmaya çalışmaktadırlar.
Önder APO şüphesiz toplumu 7’den 70’e derinden etkiledi, örgütlü hale getirdi, canlanmasına, bilinçlenmesine ve mücadele eder konuma gelmesini sağladı. Kürdistan üzerindeki ölü toprağı kaldırarak anadan doğuştan daha değerli olan yeniden bir doğuşu yarattı. Kürtleri diriltti, direnişe sevk etti, anlamlı ve doğru yaşamın sırrını paylaşarak hakikatin dergâhı oldu. En fazla da Kürdistan gençliğini eğitti, donattı, bilinç patlaması yaşamasını sağlayarak amaca bağlı yaşadığında bir atom bombasının gücüne ulaşabileceğini gösterdi. Yani zafer ruhunu aşıladı. Yenilginin kıyısından bile geçilmemesini, adeta vebadan kaçar gibi yenilgiye sırt dönülmesini ve sürekli zafere gözünü diken bir gençlik kimliği oluşması için çabaladı. Binlerce Kürdistanlı genci Sokrates’i kıskandıracak biçimde tepeden tırnağa, yürekten beyne değiştirme ve yenileme amacıyla eğiterek zafer yolunun muzaffer devrimcileri olmasını istedi.
Kürdistan’ı derin bir karanlığa gömmek isteyen özgürlük düşmanlarına karşı zafer mücadelesini geliştirme dışında başka bir yol ve başka bir tercih olmayacaktır
Bugün Kürdistan gençliğinin Önder APO’ya layık olduğunu gösterme zamanı gelmiştir. 50 yıllık kesintisiz savaş ve mücadele ile geliştirilmeye çalışılan zafer çizgisinin öncülüğü gerçekleştirilmeyi beklemektedir. Kürdistan dağları, ovaları, nehirleri tekmil tabiatı ve içerisindeki canlılarıyla sırat köprüsünden geçmektedir. Kürdistan’ı derin bir karanlığa gömmek isteyen özgürlük düşmanlarına karşı zafer mücadelesini geliştirme dışında başka bir yol ve başka bir tercih olmayacaktır. ÖNDER APO’nun dediği gibi “ ya bu ülkede namuslu yaşanacak ya da herkes yerin dibine girecektir.” durumu yaşanmaktadır. Kürdistan da yaşayan her bir gencin kulağına küpe etmesi gereken, varlık yokluk gerekçesi haline getirmesi gereken ve onur-şeref meselesi haline getirmesi gereken bu hakikat olmaktadır.
50 yıllık fırtınalı özgürlük yürüyüşünü yaşadığımız 2022 yılı tam anlamıyla bir zafer yılı olacaksa Kürdistan gençliğinin kendisini bu yakıcı gerçeğe göre ele alması zaruridir. Öncelikle yenilgili kişilik ve ruh hali def edilmeli, baştan aşağı zafer yoğunlaşmasına girilmelidir. “Kendi içinde zaferi beynine ve yüreğine kabul ettiren, pratikte de kabul ettirir.” Yürek atacaksa başarı için atmalı, beyin çalışacaksa zafer kazanmak için çalışmalıdır. Düşmanın bir zehir gibi şırınga etmek istediği olmazlık, mücadelesizlik, zayıflık gibi hastalıklara karşı düşünce ve duyguda savaş başlatılmalıdır. Düşman zihniyeti ve özel savaşının etki edemeyeceği, sızamayacağı, zemin bulamayacağı bir irade yaratılmalıdır. Kürdistan gençliği kendisini birer MAZLUM DOĞAN haline getirmelidir. Özgürlük devrimimizin ideolojik bilinç küpü olan Mazlum Doğan’ın faşizmin vahşetini yerle bir etmesi zafere olan inançla başarılmıştır. Her ne olursa olsun, hangi koşullarda yaşanırsa yaşansın, imkânlar ne kadar kıt olursa olsun zafere inanan zafer direnişini yaşar ve yaşatır. Buna “İradenin Zaferi” denmektedir. İnanan, inancı doğrultusunda amaca bağlı yaşayan, buna göre mücadele eden ve çalışan tekeden bile süt sağabilir. Kürdistan’daki faşizme karşı gençlik olarak bu felsefeye iman etmemiz, bağlanmamız gerekmektedir. Üç kibridin fiziki olarak bir karşılığı yoktur. Yalnız eğer bu üç kibrit yüce amaçlara bağlanan bir direniş adına kullanılıyorsa bir ateş topu haline gelir ve karşısındaki her şeyi yakıp yıkabilir. 50. Önderlik Newroz’unu karşıladığımız bugünlerde Kürdistan gençliğinin bu düşünce gücüne ulaşarak kendisini düşüncede yenilmez kılması, düşmanı beyninde ve yüreğinde yenmesi ve halkına karşı geliştirilen her saldırıya karşı bir ateş topu haline gelmesi olmazsa olmazımız durumundadır.
Zaferin tek yolu devrimci halk savaşındadır
Kendisine inanan uğruna mücadele ettiği halka da inanır, bu inançla halk mücadelesine girişir. Düşüncede bir kılıç misali zaferi kuşanan her bir genç zaferin tek yolu olan halk savaşını geliştirmenin öncülüğüne soyunmalıdır. Devrimcilik kendini dönüştürdüğün kadar halkı dönüştürme, devrimci çizgiye göre halkı mücadeleye çekmeden geçmektedir. Zaferin tek yolu devrimci halk savaşındadır. O zaman devrim mücadelesinin haklı öncüsü olan gençlik olarak halkın içerisinde, halkla beraber, Önder APO’nun eğittiği, yurtseverleştirdiği halka yürekten inanarak kan emici düşmana karşı zafer direnişini örmeye seferber olunmalıdır. 90’lı yıllarda Cizîra Botan Newroz’undaki serhildana öncülük yapan Binevş Egal yoldaşın duruşu takdire şayandır. Gerçek bir halk öncüsü ve gerçek bir gençlik önderi olarak halkın direnişe geçirilmesinde zafer ruhunun sembolü olmuştur. Düşmanın alçak vahşetine karşı cesaret yüklenerek, fedakârlık göstererek ve zafer inancıyla düşmanın üzerine yürüyerek halkın ayaklanmasını sağlamıştır. Halkın gönlünü fethederek esas başarı ve zaferin nerede yattığını dosta düşmana göstermiştir. İçinden geçtiğimiz ölüm kalım savaşında gençliğin zafer öncülüğünü geliştirmesi Binevş Egal yani Bêrîvan yoldaşın duruşunu geliştirmesiyle başarılacaktır. Bu duruş azgın düşmanın tüm kalelerini düşürecek zafer eylemciliğinin duruşudur. Gençlik eylemciliği de bu duruşu esas alarak faşistlerin korkusu ve kâbusu olmalı, geliştireceği zafer eylemleriyle düşmanı canevinden vurmalıdır.
2022 yılında her yönüyle zafer Kürdistan APOCU gençliğinin yolunu gözlemektedir. 50 yıllık Önderlik yürüyüşü ve devrim mücadelesi; yürüyüşçüleri için engin dersler, bulunmaz bir hazine ve derya misali bir birikim sunmaktadır. Her şey ZAFERİ gerçekleştirmeye uygundur. Yeter ki Kürdistan gençliği kendisini zafer ruhuyla eğiterek, zafer tarzında örgütleyerek, zafer amacıyla eyleme geçerek rolünü oynamaya kilitlesin. Artık söz ve eylem zaferi yaratan gençliğin olacaktır. BİZLER ZAFER KAZANMAYA MAHKÛMUZ VE BU BAŞARILACAKTIR…