23 yıllık devrim yürüyüşünde Armanc’ın tanımı emek, ilke, tutarlılık, radikal ruh, intikam hırsı, keskin üslup ve içindeki sevgiyi başkasına aktarma gücü oldu. Zagroslardan Botan’a ayak basmadık dağ, vadi bırakmayan ve gittiği her alanda güzellikler kadar acıları deneyimleyen PKK Merkez Komite Üyesi ve aynı zamanda HPG ile YJA Star Komuta Konseyi Üyesi Armanc Goşkar, 3 Temmuz 2018 günü yıldızların yoldaşı oldu.
HABER MERKEZİ – Armanc Goşkar (Suna Kızılkaya), 1975 yılında Gimgim’ın (Varto) Emaran (Onpınar) köyünde dünyaya geldi. Daha çocukluk yıllarından itibaren sevgisi, zekâsı, merakı ve neşesiyle büyük küçük demeden herkesin candaşı, yol arkadaşı olmasını bildi. Üniversiteye hazırlanmak için gittiği Malatya’da asıl hayat okuluna adım adım yaklaşıyordu aslında. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Edebiyat bölümünde 3. sınıfa kadar okuyan Armanc Goşkar, Kürdistan Özgürlük Hareketi ile 1993 yılında tanıştı. “3 harfli bir tılsım. Ulaştığı yere yaşamı götüren, kirleri temizleyen, kötülükleri asi akışında alıp götüren, okyanusa akan berrak bir ırmak” olarak tarif ettiği Kürt Özgürlük Hareketi’yle kendini tanımladı o dönemden sonra. Öğrenci gençlik içindeki kabına sığmayan heyecanı ve sürükleyiciliğiyle dikkat çekerken 1994 yılında tutuklandı. Bir yıl Ankara’da cezaevinde kaldı. Ancak bu süreç onun mücadele azmini daha da biledi.
‘Artık gitme vakti’
1995-1996 yıllarında metropol çalışmalarını yürüttükten sonra 1996 Ağustos’unda ‘artık gitme vakti’ diyerek Suriye’ye geçti. Bu kez Suriye devleti, içindeki heyecanı hapsetmek istedi, Şam zindanlarında kaldı.
2.5 ay sonra “Bir gün mutlaka Amed’de milyonların içine karışarak bekleyeceğiz” diyerek hayalini tarif ettiği Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın karşısındaydı. Mahsum Korkmaz Akademisi’ndeki 5 aylık eğitimini bitirip yüzünü ve yüreğini ülke topraklarına çevirirken Öcalan, “Anlayışın gelişkin. Dönüşüm de biraz sağlandı. Ortaya çıkacak her soruna sanırım kavrayış gücünle cevap vereceksin. İdeolojik temel iyi, hedeflere bağlanman iyi, gerisi çabanı çok akıllıca örgütlemektir” diyerek yolculayacaktı onu.
‘Benliğimin anlam bulduğu coğrafya’
Nisan 1997’de dağlara ulaştıktan sonra bu sözün takipçisi oldu. 1997-1998 gibi hem savaşın en kızgın ve amansız yaşandığı alanlarda disiplinli bir gerilla, cins mücadelesinde ilkeli, yaşamda emekçi örnek bir kadın militandı artık. O, tüm yoldaşlarının hafızasında ilkeli, radikal, cesur ve açık sözlü, dobra duruşuyla yer edindi.
1999 yılında uluslararası komplo sürecinde “Benliğimin anlam bulduğu coğrafya” dediği Zagroslarla tanıştı. Gerilla yaşamının 3. yılını geride bıraktığında artık o, kadın partisi PJKK’nin merkez üyelerindendi. Her gün yeni bir yönünü daha keşfediyordu yoldaşları, her gün bir mücadele alanında daha ispatlıyordu iddiasını.
Farklı çalışma alanlarında, farklı coğrafyalarda çalıştı
O bir gerilla komutanı olduğu kadar gerillanın özgür yaşam felsefesi ve edebiyatındaki derinliği ile de öne çıkarak Avrupa basın çalışmalarında da büyük emeklerin sahibi oldu. Halkının yaşadıklarını en iyi şekilde yansıtmak için didindi durdu. Her alanda olduğu gibi bu alanda da tek bir ilkesi vardı; halkına, mücadeleye layık biçimde çalışmak, en küçük emeği bile milyonlara layıkıyla ulaştırmak…
Avrupa kıtasının soğukluğuna ancak bir şekilde dayanabilecekti, ülke sıcaklığını bulduğu halkının içinde olmayı seçti. Onların sadeliği, bağlılığı, emekçiliğiyle bir kez daha bağlandı mücadeleye, daha fazla perçinledi başarı duygusunu. Toplumsal alan çalışmalarında yer aldı. Avrupa ona çok fazla deneyim yaşattı. Zorlu, çetrefilli ama bir o kadar güzel, öğretici ve anlamlı… Hepsini hafızasında, yüreğinde özgürlük felsefesinin imbiğinden geçirmeyi bildi.
Dağlar ona çok şey kattı, o da oradaki mücadeleye
Ülkeye ilk günkü gibi heyecanla, aşkla ve tutkuyla aktı. Yıllar sonra yeniden Zagros’un asi, zalime geçit vermeyen, özgür zirvelerine kanat açtı. Büyük bir aşkla, fedakârlık ve emekle Zagroslar’ın 3 yılına damgasını vurdu. Hep arayışlarının peşinden gitti Armanc, özgürlük tutkusu hep yeniyle, yeni alanlarla, yeni yoldaşlıklarla buluşturdu onu.
Sıradaki durağı Botan’dı. Agitlerin, Erdalların, Nudaların izlerini takip etmek için sevdalı bir Botan baharına karıştı. Zagros zirvelerinin asi rüzgârları onu Cûdî’nin muhteşem güzelliğine emanet etmişti. Nadide bir halk aşığı olarak Zagroslar’da yaşadıklarını yüreğinin en seçkin köşesine sarıp Botan yollarına düşerken, “Yüreğim heyecan ve onurla çarpıyor. Tarihimizin kök hücrelerine yol alıyorum” diyordu. Cûdî, Gabar, Besta ona çok şey kattı, o da oradaki mücadeleye. 5 yıl kaldığı Botan’da yoldaşlarına güç kaynağı olabilmeyi başardı. Çiyagerlerin, Zeryaların, Nucanların yoldaşlığını yürüttü. Zemherinin ayazına karşı, Varto öz savunma direnişinde şehit düşen Ekin yoldaşın çıplak onurunu kuşandı. Botan’ın yiğit evlatları Asya Yüksel ve Mehmet Tunç’un ‘‘Asla boyun eğmeyeceğiz’’ zafer inancına sarıldı. 2016 yılının sonbaharında yeniden Güney Kürdistan’a geçti. 3 Temmuz 2018 yılında Türk devletinin düzenlediği hava saldırısında şehit düştü. Derin yoldaşlığı, sevdiklerine verdiği değer, sevgisini güçlü paylaşımı, yoldaşlarına olan içten ilgisi ile hafızalarda, halkının ve yoldaşlarının yüreğinde yer edindi.
Kaynak: Yeni Özgür Politika/REWŞAN DENİZ