HABER MERKEZİ- Gerilla Komutanlığı 17 Nisan günü başlayan Zap savaşının iki aylık toplam bilançosunu açıkladı. Sonuçlar biliniyor olsa da, önemi açısından bazı temel kalemleri burada sıralamak yine de yararlıdır. Geçen iki aylık süre içinde HPG ve YJA-Star gerillaları Zap, Avaşin ve Metina’da 744 eylem yapmış. Bu eylemlerde, gerillanın tespit edebildiği 985 AKP-MHP çetesi öldürülmüş ve 166’sı da yaralanmış. Ölenlerin ikisi büyük rütbeliymiş. İki ayda 3 helikopter düşürülmüş ve bir tank da imha edilmiş. Tabi çok sayıda darbelenen helikopter ve tank da var.
AKP-MHP çeteleri, geçen iki ay içinde 2065 uçak saldırısı, 1493 helikopter saldırısı, 779 kimyasal saldırı yapmış. Bu süreçte, üçte biri kimyasal saldırı sonucu olmak üzere 58 gerilla şehit düşmüş.
Kuşkusuz bir savaşı rakamlara indirgemek doğru değildir. Fakat savaş bilançosu da öğreticidir, savaşın sonuçlarına ilişkin değerlendirme yapma imkânı ve fırsatı verir. Peki Gerilla Komutanlığının açıkladığı iki aylık savaş bilançosu bize neler öğretmektedir?
Birincisi, açıklanan bu rakamlar elbette yüzde yüz doğru değildir. Örneğin gerillanın AKP-MHP çetelerine ilişkin verdiği rakamlar ancak tespit edebildiklerini içermektedir. Kuşkusuz gerillanın düşman cephesinde yaşananları tamı tamına bilmesi mümkün değildir. Zaten gerilla tekmillerine bakıldığında, genelde eylem ve çatışmaların yarı civarının sonucunun tespit edildiği görülmektedir. Gerilla eylem sonuçlarının yarı civarını bilmemektedir. Dolayısıyla AKP-MHP kaybının verilen rakamdan çok daha fazla olması muhtemeldir. Diğer yandan, bilançoya bakılınca gerilla kaybının az olduğu, bu durumun eski savaş bilançolarıyla tam uyumlu olmadığı söylenebilir. Evet uyumlu olmadığı doğrudur; fakat eskiden gerilla 60-120 arası sayıda olan taburlarla savaşırken, şimdi sayıları 3-4 kişi olan timlerle savaşmaktadır. Dahası işgalci karargah da gerilla kaybını 200 civarı olarak açıklamaktadır. Söz konusu rakamlar konu üzerinde biraz açıklık getirebilir.
İkincisi, Zap merkez olmak üzere Avaşin ve Metina’da ve bir bütün Medya Savunma Alanlarında gerçekten de büyük bir savaş yaşanmaktadır. Mevcut bilançoyu “operasyon” veya “teröre karşı mücadele” olarak ifadelendirmek mümkün değildir. Dikkat edilirse, askeri sonuçlar bakımından Ukrayna savaşından geri kalır yanı yoktur. Özellikle kullanılan savaş araçları bakımından gerçek daha çok böyledir. Fakat dünya genelinde Ukrayna savaşı üzerine kıyamet kopartılırken, Zap ve Kürdistan savaşı üzerinde adeta körlüğü ve sağırlığı içeren bir duruş yaşanmaktadır.
Üçüncüsü, Zap merkezli savaşta yaygın kimyasal silah kullanarak AKP-MHP faşizmi açık bir savaş suçu işlemektedir. Olmadığı halde “Kimyasal silahı var” denilerek Saddam Hüseyin yönetiminin düşürülmesi durumu dikkate alınırsa, AKP-MHP yönetiminin yaygın kimyasal silah kullanımı karşısındaki suskunluk gerçekten çok anlamlı ve öğretici olmaktadır. Dahası AKP-MHP faşizmi Zap savaşında kimyasal silah yanında ‘Taktik nükleer silah’ da kullanıyor olabilir. Çünkü emekli bir Türk generali, bir TV programında “Taktik nükleer silahların kendilerinde de bulunduğunu ve 1990 sonrası PKK gerillasına karşı bu silahları yaygın kullandıklarını” söylemiş ve çok ciddi bir itirafta bulunmuştur. Gerilla da diğer bombardımanlardan farklı patlamaların yapıldığını tekmillerde ifade etmektedir. Büyük ihtimalle söz konusu patlamalar taktik nükleer silah kulanımı olmaktadır. Böylece kimyasal silah kullanarak savaş suçu işleyen AKP-MHP faşizminin suçu, nükleer silah kullanımıyla en az iki kat artmaktadır.
Dördüncüsü, Kürdistan Özgürlük Gerillası tarihin en büyük fedai savaşlarından birini yürütmektedir. İki ayda 744 gerilla eylemi normalin çok üstünde bir durumdur. HPG ve YJA-Star gerillalarının direnişi gerçekten de kahramancadır ve AKP-MHP faşizmini her geçen gün daha fazla Zap’a gömmektedirler. Zap savaşı ile büyük zaferler kazanıp seçime giderek yeniden iktidar olmayı hedefleyen AKP-MHP faşizmi, Zap savaşında yenilerek hızla çözülmekte ve çökmektedir.
İşte bu nedenledir ki, çöküşü önleyip iktidar ömrünü uzatabilmek için durmadan sağa-sola saldırmaktadır. Önce bir yandan savaşı Zap’ın batısına da taşırma ve diğer yandan HDP’ye saldırma yöntemine başvurdular. Şimdi basın emekçileri başta olmak üzere herkesi tutuklayarak, Şengal ve Başur’un her alanına saldırılarını yayarak, Rojava’ya dönük yeni işgal planları yaparak, Yunanistan ve NATO’ya karşı tehdit ve şantajlarda bulunarak söz konusu saldırı yöntemlerini artırmaya çalışıyorlar. Fakat bunların hiçbirisi de çare olmuyor. Gündem saptırma anlamında neredeyse bir günü bile doldurmuyor. AKP-MHP faşizmi, değil çöküşü önlemek, çöküş hızını bile yavaşlatamıyor.
Örneğin savaşı Zap’ın batısına yayınca biz şunu söylemiş ve sormuştuk: Rubar Tepesi ve Çiyayê Reş’i korumak için Cudi, FM ve Hakkari Tepelerine saldırıyorsun, peki bu tepeleri nasıl koruyacaksın? Örneğin iki yanı Zap Suyu tarafından çevrili bir burun olan Cudi Tepesini nasıl savunacaksın? Fazla zaman geçmeden Cudi Tepesini savunamadı ve söylediğimiz gerçekleşti. 15-16 Haziran günleri Devrimci İntikam saldırısı yapan Cudi Tepesi gerillası en az 57 AKP-MHP çetesini imha etti. Böylece Zap’ın doğusunda kırıldığı gibi, AKP-MHP faşizmi Zap’ın batısında da kırıldı.
Peki şimdi ne olacak? Kuşkusuz gerillanın devrimci intikam eylemleri Cudi Tepesinde de sürecek ve diğer alanlara da yayılacak. Bu da AKP-MHP faşizmini tam çöküşe götürecek. Faşist şeflerin, Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli’nin sonlarını getirecek. Tıpkı 2008 Şubat’ından itibaren sonları gelen Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ gibi. Boşuna dememişler, Zap’a sefer olur, zafer olmaz diye!
Hatırlanırsa 20 Şubat 2008 tarihinde “PKK’yi yok etme” hayaliyle Yaşar Büyükanıt ile İlker Başbuğ da Zap’a saldırmıştı. Ama gerillayı yok edemediği gibi, yenilerek geri kaçmaktan da kurtulamadılar. Demek ki işgalciler için Zap’ta zafer olmaz, sadece yenilgi olur. Tıpkı şimdiki gibi. Peki 2008 Zap yenilgisinin sonuçları ne oldu? Çok açık ki Türk genelkurmayının karizması çizildi. Savaşın ve tabi yenilginin sorumluları olarak Yaşar Büyükanıt ile İlker Başbuğ suçlandılar. Bu suçlamadan Yaşar Büyükanıt gizli ve kirli anlaşmalarla kurtulurken, İlker Başbuğ’un şansına “Terör örgütü kurup yönetmekle” suçlanmak ve iki yıl hapis yatmak düştü. Peki suçlayanlar kimlerdi? Tabi en başta Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli idi.
Belli ki 14 yıl sonra benzer kaderi bu kez Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli yaşıyor. O zamanın suçlayanı olan Erdoğan ile Bahçeli, şimdi suçlanan kürsüsünde bulunuyor. Çünkü şimdi savaşın komutanı söz konusu bu ikilidir ve dolayısıyla yeni Zap yenilgisinin de sorumlusudurlar. Tıpkı Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ gibi suçlanıp yargılanacakları gün yakındır.
Demek ki Zap, gerilla ve savaş deyip geçmemek lazım. İşgalci için Zap’a sefer olur, ama zafer olmaz. Gerilla zayıf gibi görünür, ama kendi çizgisini korursa hiçbir zaman yenilmez. Yine ateşle oynanır, ama savaşla oynanmaz. Belli ki Erdoğan ve Bahçeli ikilisi söz konusu bu gerçekleri anlayamadılar. Kürt düşmanı, ırkçı-faşist milliyetçi zihniyetleri gerçekleri görmelerini engelledi. Sonuçta onlar da adım adım yolun sonuna doğru geldi. Artık Erdoğan ve Bahçeli için yeni bir gelecek yoktur. Çok güçlüymüş gibi görünseler de gerçek durum budur.
Onların görüntüleri sahtedir. Gerçek olan çürümüş ve çöken yapılarıdır. Kürt gerillasının ve halkının kahramanca direnişi karşısında AKP-MHP faşist-soykırımcı zihniyetinin ve siyasetinin ömrünü daha fazla uzatabilmesi mümkün değildir.
Selahattin Erdem