HABER MERKEZİ
Eczane; Şifa dağıtılan yer. Olarak bilinmektedir. Bu işi yapanlar ise eczacı olarak tanımlanmaktadır.
Bu durum tüm dünyada genel kabul görmekte ve ona göre de yapılmaktadır. Ancak bu durum AKP/MHP diktatöryasının olduğu bir yerde hiç’te genel kabul görüldüğü gibi olmamaktadır. AKP/MHP diktatöryasının dünya da daha önce yaşanmış diğer diktatörlüklerden farkı kuşkusuz yaşamın her alanında yaratmış olduğu bozulmalar ve özden sapmış , sapkın kişiliklerin oluşturulmuş olmasıdır.
Medyası yandaş, imamı tecavüzcü , doktoru sapkın, hakimi adaletsiz, polisi zehir taciri ,askeri çete, bakanı hırsız, milletvekili katil, eczacısı ise cani olan bir devlet yapılanması ile varlığını sürdüren bu diktatörlüğün suç listesi oldukça kabarık.
Bu suçların hepsinin ortak yanı ise halka karşı işlenmiş suçlar olmuş olmasıdır. Tarih boyunca halka karşı işlenen suçlarda, halk adaletinin tecelli bulduğu ve bu suçu işleyenler mutlak bir şekilde cezalandırıldıklarını görmekteyiz.
Nasıl ki döneminde; Firavun, Mısırda Gelişen Medeniyetin üzerine sürülmüş bir kara leke olmuşsa bugün de Anadolu da RTE’nin sözcülüğünü yaptığı AKP/MHP Faşist Diktatörlüğü de Anadolu Medeniyetinin üzerine sürülmeye çalışılan bir kara leke olmaktadır.
Böylesi bir faşist ortamda büyütülen kişilerin hiçte normal insanlar gibi refleksler vermesi beklenmemelidir. Bunun bir örneğini de Tuğba Demiryürek adlı şahısta görmekteyiz.
Kendini eczacı olarak tanıtan ve bu kutsal mesleği yaptığını iddia eden bu şahısın kendi yaşamında zihniyeti ile nasıl bir zehir tacirliği yaptığını görmek için sanal medya da yaptığı paylaşımları incelemek yeterli.
Bu yönlerinin gelişmesi evresi ile beraber AKP tarafından ödüllendirilen bu şahıs bunun yarattığı hipnozite ile daha da hırçın bir şekilde halka saldırmaya devam etmektedir.
Kendisi de paylaşımlarında görüldüğü üzere “anne” olan bu şahısın yaptıklarından bir haber olan dünyaya her şeye çocuk gözleri ile bakan oğlunu , gelecekte nasıl bir caniye dönüştüreceği şimdiden tahmin edilebilir durumdur.
Sanal medya hesaplarından sıkça faşist paylaşımlar yaparak , utanmadan ve sıkılmadan zaman zaman “Kürt” olduğunu da dile getirerek Kürt halkına saldırmayı kendine bir görev edinmiş bu şahısın en son paylaşımları ise faşizm zehrinin onda ulaştığı seviyeyi göstermektedir.
21 Temmuz günü Amed’in Bağlar ilçesinde işgalci Türk devleti tarafından katledilen Mücahit Yılmaz’ın. Olayın daha ilk saatlerinde belli olmasına rağmen ; kimi gerekçelendirmelerle naaşının ailesine verilmemesi üzerine Sanal medya kullanıcıları tarafından yapılan paylaşımlarla Türkiye Gündeminde 2. Sırada yer almasın üzerine azgın bir şekilde saldırıya geçen bu şahıs yaptığı paylaşımlarında içindeki faşizm zehrini en net şekilde göstermektedir.
Kurdistandan 1000 km uzakta, İstanbul – Bağcılarda yaşayan bu caninin bu zihniyeti ile her gün toplum içerisinde dolaşmasının toplum içinde ne kadar da tehlike yarattığı ise aklıma gelince bir facia çiziliyor gözlerimin önünde.
Sormadan edemiyorum böylesi bir cani ve zehir yayıcısı nasıl olur da toplumun içerisinde şifa dağıtıcısı olarak kendini kamufle edebiliyor?
Harun Xweza