HABER MERKEZİ
Eylemlilikler anlamla buluştuğu oranda yeni yaşamı yaratır. Yoksa gerçekleştirilen eylemlerin savaş ve barış ortamında kazanılan geçici zaferlerden çok da bir farkı olmaz. Bizler, çarpıtılmış tarih anlatımlarında çokça böylesi zaferlerle karşılaşmaktayız. Karşılaştığımız zaferler, yeni yaşam yaratımlarından çok, kanlı savaş ortamlarını yaratmakta etkili olmaktadır. Öyleyse gerçek olan, yani hakikate yakın olan zafer hangisidir? Büyük eylemliliği yaşamla buluşturan zafer mi, yoksa yakıp yıkarak büyüyen yanılsamalı zafer mi?
İşte bu sorunun en iyi cevabını Zîlan kişiliğinde, yani zafer kişiliğinde buluyoruz. Zîlan, hakikatle buluşmanın ifadesi olarak kendisini gösteriyor. Çünkü ondaki savaş ve zafer anlayışı, Önderlik gerçeği ile buluşmuş ve yaşam bulmuş bir anlayıştır. Önderlik gerçeği ile buluşan anlayış, ideolojik, felsefik, yaşamsal, tarihsel, toplumsal ve taktiksel anlayışı gerekli kılar. Tüm bunlar bir arada bulunursa Önderliksel çıkışlar yaratılabilinir. Zîlan yoldaş, tüm bunları kendisinde bir araya getirip yaşatabilendir.
Biz kendimizi PKK kadroları ve Önder Apo’nun özgürlük militanları olarak tanımlıyor ve fedai çizgiyi -Zîlan çizgisini- esas aldığımızı belirtiyoruz. Peki bu, gerçekliğimizde ne kadar yansımasını buluyor? Gerçekten bunu yaratabiliyor muyuz? Bu örgüte çoğumuz yirmi yılından fazlasını geçirmiş, kimimiz bir yılını dahi doldurmamış kadrolarız. Her birimiz Önderliği, örgütü ve kendimizi ele alırken, öylesine kendi pencerelerimizden, öylesine kopuk ve öylesine kendimize göre ele alıyoruz ki, tüm pratiğimiz örgütten çok, düşmana hizmet konumuna geliyor. Oysaki Zîlan gerçekliğinde yaşam bulan, tüm geriliklere karşı bir direniştir. Bu direncin kaynağı ise nettir; o da Önder Apo’dur.
Bir yılını doldurmuş bir savaşçı olmasına rağmen bir dakikasını dahi Önderlikten kopuk, ikirciklik yaşamayan ve bunu herkeste yaşatmaya çalışan bir anlayışı vardır. Bizlerde gerçeklik bulan ise bu değildir. Bu yüzden de gereken yerde, gereken cevabı oluşturmuyoruz. Hep tekrarı yaşıyoruz. Zîlan kişiliğinde ise tekrar yoktur; kararlılık, netlik ve keskinlik vardır. Önderliği parçalı ele alma, zamana yayma, mekandan mekana uygulama asla yoktur. Bu kaynağını ideolojik güçten almaktadır. Zîlan yoldaşın Önderliğe olan sevgisi öylesine derin, öylesine tutkuludur ki, yüreğinin, zihninin en derin ayrıntılarına sindirebilmiştir. Önderliği anlama kavuşturarak, salt birey olarak ele almamış, ideolojik, felsefik ve tarihsel bir kurum olarak değerlendirmiş, öyle yaşamıştır. Yarattığı bağlılık çizgisi, kusursuz bir bağlılık çizgisi olduğundan bir an bile bu çizgiden kopmadan, yalpalanmadan emin adımlarla ilerliyor.
Yok edilmiş, parçalanmış, tarihsiz bırakılmış Kürt halk gerçekliğini her gün kirliliğe bulaşmakta olan, ahlaksızlığa gün be gün sürülen toplum gerçekliğini, çarpıtılmış, içi boşaltılmış, kime ait olduğu belli olmayan, yalan-dolan tarih gerçekliğini ve en önemlisi ruhu, bedeni, kimliği, değerleri, benliği talan edilmiş, günün yirmi dört saati düşmanı olan sistem tarafından tecavüze uğramakta olan kadın gerçekliğini görmüştür. Bununla yetinmeyerek, bu gerçekliği büyük anlamaya çalışmıştır. Tüm bunların insanı hakikatten uzaklaştırdığını, bu uzaklaşmanın özden uzaklaşma olduğunu çok net ortaya koymuştur. Öncelikle yaşamda tüm geriliklere karşı direnişi ile cevap olmuş iradeli, ısrarlı ve kararlı tavrıyla yaşamında da örnek olabilmiştir. Önderliği yaşatmamak için büyük emek harcayanlara, emek-değer hırsızlarına karşı yaşamın her anında Önderliği yaşatarak, o fırsatçı anlayışların zeminini kurutmuştur. O yüzden Zîlan yoldaşın eylemini doğru anlamalı, doğru çözmeli, doğru yaşamalıyız.
Zîlan yoldaşın eylemi tarihe, tarihsel bir cevaptır. Yalandan ibaret olan, cilalanmış tarih gerçekliğini gün yüzüne çıkartan bir eylemdir. Bu eylem bırakıyor ki tarih yeniden ele alınsın, sorgulansın, doğru yazılsın. O gün de yaptığı eylemle tarihin başlangıcını yeniden başlatmış, tarihi özgür kılmıştır.
Zîlan yoldaşın eylemi, alçaklaşmış Kürtlüğe karşı Kürt’e yeni yaşam vermenin alçakgönüllülüğüdür. Betonlar altında tutularak, “siz Kürt sorunu yoktur derseniz, yoktur” diyen anlayışlara karşı Kürt’ün varlığının kanıtı olmuş, işbirlikçi zihniyetleri yerle bir etmiştir. Yok olmayla yüz yüze kalmış, toplum gerçekliğine karşı bir cevaptır. Önderlik toplumun maskeli, maskesiz tanrılarla çıplak örtük krallarla bin yıllardır kandırılıp ruhsuz bırakıldığını, toplumun kendisine analık eden topraklardan uzaklaştırıldığını hep dile getirdi. Bu uzaklaşma toplumu ahlaki ve politik olmaktan alıkoyup koflaştırmıştır. Zîlan yoldaş bu toplumu eylemiyle temellerinden sarsarak, yeni topluma zemin olmuştur. Maskeli ve maskesiz tüm tanrıları yerle bir ederek, kendi şahsında Önderlikte varolan tanrısallığı ahlaki politik topluma taşırmanın köprüsü olmuştur.
PKK’ye karşı dişlerini bileyerek saldıran, onu yok etmeye çalışan ve en önemlisi bunu daha çok Önderliği hedefleyerek yapmaya çalışan, yine tüm toplumu ideolojisizleştirip PKK militanlarını Önderlik ideolojisinden uzaklaştırmaya çalışan düşmana en büyük ideolojik cevap olmuş, eylemiyle ideolojimizin can damarına kan taşımış, onu tüm saldırılara karşı korumuştur. İçimizde, dışımızda yaşanan tüm zihinsel gerilikleri kabul görmemiş, bununla yetinmeyip kendinde Önderliğin bugün de ısrarla dile getirdiği “zihinsel ve vicdansal devrimi” başarıya ulaştırmıştır.
Sistem “önce kadını vurun” diyerek kadını tarih sayfalarından ya bir bütünen silmiş ya silikleştirmiş ya da kendine benzetmiştir. Önderliğimiz buna karşı; “önce kadını kurtarın” diyerek kadınla başlayan özgürlük tarihini yeniden başlatmak istemiştir. Önderliğin bu çabasına yine en iyi cevap olmuş, kadın üzerinden yürütülen ilk savaş kültürüne karşın, en iyi savaş yönetimiyle barış kültürünü yaratmıştır.
Öyleyse Zîlan eylemliliğini kaba bir savaş tarzı olarak ele almak ona yapılacak en büyük haksızlıktır. Çünkü bu eylem en ince ayrıntılarına kadar düşünülmüş, tıkanmış taktiksel çıkışların önünü açmış bir eylemliliktir. Zîlan yoldaş, asla sıradan bir savaşçı olmayı kabul etmemiş, bunu da “büyük bir eylemin ve anlamlı bir yaşamın sahibi olmak istiyorum” diyerek ortaya koymuştur. Yarattığı fedai ruh ve taktiksel önderlik eyleminde çok net somutluk kazanmıştır ve stratejik önderliğe anında cevap olmuştur.
Bu yüzden Zîlan yoldaşın, eylemi anlamla buluşan zafer eylemidir. Büyük aşk düşmanlarına karşı büyük aşk eylemidir. Yaşamı hiçleştiren, anlamdan uzaklaştıran, ‘kara sevda’ yalanlarıyla her gün aşk adı altında hem kendini kandıran, hem öldüren düşkün kişiliklere karşı ısrarla gerçek aşkın savaşımını vererek, bir aşk tanrıçası olmayı başarmış, hakikat ve aşkın müthiş buluşmasını yaratmış, özgür yaşam eylemliliğidir.
Dersim Uğur Kaymaz