HABER MERKEZİ
Savaş, en genel anlamıyla politikanın zor araçlarıyla sürdürülmesi olarak tanımlanır. Savaşın karakterini belirleyen ise, politikayı biçimlendiren ideolojinin ta kendisidir. Her savaşın bir ideolojisi vardır. Dolayısıyla bir savaşın biçimlenişini, sonuçlarını ve toplumsal yansımalarını belirleyen de ideolojik zemindir. Sınıflı toplumların varoluş ve gelişim tarihi aynı zamanda savaşlar tarihidir. Gerici, işgalci, sömürgeci savaşlar, karşıtı olan özgürlük savaşlarını da yaratmıştır.
Egemen olan ataerkil sistemce “savaş” ve “kadın” büyük bir ikiyüzlülükle birbiriyle kesişmeyen, karşıt olgular gibi yansıtılır her dönem. Oysa savaşın çıplaklığında gerçek bambaşkadır. Savaş koşulları, kadına yönelik şiddetin en vahşi boyutlarda çeşitlenerek arttığı zamanlardır. Kadının bedeni, cinselliği ilk hedeflenendir. Kadına uygulanan taciz ve tecavüz bilinçli, ırkçı bir aşağılama yöntemidir. Gerici, sömürgeci, işgalci savaşlarda; savaş ve erkek özdeştir. Kadının bedeniyse savaş ganimeti olarak zafer kutlamalarının “alanı”dır.
Bu egemen ataerkil sisteme karşı direnişini sürdüren Kürt kadınları tarihten bu güne kadar büyük zaferler ve kahramanlıklar elde etti. Kürt kadın direnişinin önemli sembol isimlerinden Deyfe Xatun, Kürt Amazonu Kara Fatma, ilk diplomat Adile Hanım, adına şiirler yazılan Hanzat Hanım, İran Şahı’na karşı orduya öncülük eden kadın Lider Qedem Xer ve Fatma, Perihan, Şemse, Nehrili, Meryem, Fasla ve daha niceleri… Kürt kadınları geçmişte olduğu gibi, bugün de, Zilanlardan,Beritanlara, Saralardan Sakinelere, Rewşenlerden Arîn Mirxanlara, Avestalardan Gulanlara, Sibellerden Peymanlara, Dılovanlardan Havrin Xeleflere binlerce kadın direniş zılgıtlarıyla Rojava devrimini adım adım örüyor.
Kadın etrafında ilk toplumsallaşmanın ve ilk uygarlığın geliştiği Ortadoğu’da bu gün iki çizgi kıyasıya mücadele etmektedir. Bunlardan birincisi; Kürt kadınının öncülüğünde Kürt Özgürlük mücadelesinin esas aldığı demokratik uygarlık çizgisi, diğeri ise Hegemonyacılığa dayanan TC-AKP-MHP’de somut ifadesini bulan ataerkil-sömürücü kapitalist uygarlık çizgisidir. Sömürücü TC ve kapitalist devletere karşı savaşan özgür kadın, saldırıların ilk hedefi olmaktadır. ilk hedef olacağını bile bile cephede yerini alacak ve namlusunu bütün ulus, hegemon, kapitalist ülkelere doğrultacaktır. Bunun içindir ki İşgalci TC’nin hedeflediği ve ortadan kaldırmak istediği bir halkın direnişçi kadınlarıdır. Kürt halkının devrimci ve direnişçi kadınları olan Hevrin Xelef, ve YPJ savaşçısı Amara Rêzan, Çiçek Kobani ve son olarak Rûşen adlı kadın savaşçıya yönelmeleri bundandır. Acizdirler, güçsüzler ve kadın öncülüğünde örülecek yeni ve özgürlükçü yaşamın önünü kesmek istiyorlar.
Kobanê’de işgalci saldırılarda hayatını kaybeden YPJ savaşçısı Amara’nın bedenine çeteler işkence edip, bu vahşet görüntülerini sosyal medyada paylaşmıştı. Yine 21 Ekim’de Eyn İsa’nın Mişrefa köyünde Türk çeteleri ile girdiği çatışmada yaralı bir şekilde TC çetelerine esir düşen YPJ’li Çiçek Koban’ye işkence edildiği, yayınlanan görüntülerde ortaya çıkmıştı. Kadın savaşçılara yapılan ahlaksız yaklaşımlar TC’nin medyasında zafer kazanılmışcasına bir algı yaratılmak istendi. Bu aslında işgalci TC-AKP-MHP’nin ideolojisini, faşistliğini, barbarlığını ve korkaklığını yansıtmaktadır. Korktukları Kürt kadının teslim olmayan direnişçi ruhudur. Nasıl ki Beritan tililisiyle teslimeteye cevap olmuşsa bu gün de Rojava’da ön cephelerde savaşan kadın savaşçılar, bu çetelerin barbarlığına ve teslimeyete karşı dik durarak cevap olmakta, savaşmaktadır. Direnişçi Kürt kadını şahsında Kürt halkı sindirilmeye çalışılmaktadır. Ancak Kürt kadınları bedenleri parçalansa da kendi bedenlerinden binlerce beden yaratarak özgür bir ülkenin geleceğini müjdeliyorlar. Parçalara ayrılan bedeninden özgür bir yaşam ve özgür bir ülkenin köklerini salıyor kadim topraklara. Zılgıtlarıyla yüzyıllık hegemon kapitalist sistemin dengelerini sarsan kadın direnşiçiler, yobaz sisteme karşı direnişlerini yükselterek cevap olmaktadır. Kapitalist ve ulus devletlerin yarattığı sistemi ve tarihi, Kürt kadın Özgürlük savaşçıları ters yüz ederek, hakikat ışığında yeni bir toplum yeni bir tarih yaratıyorlar. İlk adımını hatta ikinci ve üçüncü adımını bitiren Kürt kadını, barbarlara karşı kendi öz güçleriyle cevap olmakta ve bütün dünya kadınlarına öncülük etmektedir.
Sara GULAN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi