BEHDİNAN – YJA Star Merkez Karargah Komutanı Zozan Çewlik, Kürdistan özgürlük hareketi açısından 2020 yılını ANF’ye değerlendirdi. Zozan Çewlik, “2020 yılına her alana direniş damgasını vurdu” dedi.
YJA Star Merkez Karargah Komutanı Zozan Çewlik şu değerlendirmelerde bulundu;
Birçok yıl gibi 2020 yılı da mücadeleyle geçen bir yıl oldu. Başta içinde bulunduğu tecrit koşullarına karşı Önder Apo’nun İmralı’daki direnişi, işgalci ve faşist sisteme karşı zindanların direnişi, kadın ve gençliğin öncülüğünde başta Kuzey Kürdistan olmak üzere Kürdistan’ın diğer tüm parçaları Avrupa ve daha birçok yerde eylemsel bir yıl olarak geçti. Her şeyden önce bu direnişleri selamlıyorum. Birçok değerli, fedai kahraman komutan ve yoldaşımızın öncülüğünde gerilla saflarında büyük direnişler yaşandı. Bu vesileyle YJA STAR askeri konsey üyemiz olan Zin Cizre yoldaş şahsında; Leyla Agıri, Eylem Dilxwaz, Doğa Zilan, Aryana Baran, komutanımız Egit Civyan, Kasım Engin ve Cenga Heftanin şehitleri şahsında tüm özgürlük mücadelesi şehitlerini anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyorum.
2020 yılı birçok açıdan değerlendirilmesi gereken bir yıldır. Özellikle tüm dünya açısından baktığımızda da yarattığı gelişmeler açısından dikkat çekici bir yıldır. Zaten biliyorsunuz dünya yıla korona virüsü ile girdi. Bu hastalık insanlık ve tüm halklar açısından tehlikeli bir hastalıktır. Sadece buna bile baktığımızda 2020 yılında aslında tüm dünyada egemen olan kapitalist modernite büyük ve ciddi bir kaos içindedir. Çünkü bugün siyaseti belirleyen sermayedar güçlerdir. Bunun içinde bugün tüm insanlık için büyük bir tehlike arz eden Covid-19 hastalığının bedeli büyük oldu. Bugün sayısız insan yaşamını yitirmektedir. Kuşkusuz bunun yaratıcısı kapitalist modernite sistemidir ve hastalığı egemen sistemin yürüttüğü politikalardan bağımsız olarak ele alamayız. Birçok çevre ve insan bunu biyolojik bir savaş olarak ele alıyor. Gerçekten de bu bir kapitalist modernite hastalığıdır. Aslında bu sistem bir kriz ve kaos içindedir.
Bilindiği üzere Ortadoğu eksenli üçüncü dünya savaşı yürütülmektedir. Ortadoğu ve Kürdistan eksenli baktığımızda yıl içinde en çok göze çarpan ve öne çıkan şey ağır bir tablodur. Bölgede ve genele baktığımızda sistemin ağır bir kriz içine girdiğini iyi görüyoruz. Niye? Çünkü birçok yerde ırkçılık siyaseti erkek egemenlikli sistemin kadına uyguladığı şiddet, taciz, tecavüz var, yine insanlık gerçeğine baktığımızda birçok yerde insanlar açlık sınırındalar. Mesela işsizlik en yüksek derecede yaşanmaktadır. Tüm bunlarla bağlantılı olarak her zamandakinden daha fazla Ortadoğu’da, Türkiye’de ve tüm dünyada ırkçı ve faşist bir sistem gelişmektedir. En son Amerika’nın tablosuna baktığımızda ırkçılık siyaseti kendisiyle iflası getirmiştir. Onun için de aslında bu siyaset birçok açıdan etkisini göstermiştir.
Aslında 2020 yılında özellikle Ortadoğu açısından birçok sorunun çözümü beklenirken yılın sonuna gelmiş olmamıza rağmen birçok sorun çözülmemiştir. TC devleti yine Suriye’nin durumu Irak ve İran devletlerine baktığımızda bu devletlerin hiç bir sorunu çözülemedi. Bu devletler faşist siyaseti en üst düzeyde yaşayıp savaş çıkaran güçlerdir. Libya’dan tutalım da en son Ermenistan ve Azerbayacan arasındaki savaşa kadar yine Suriye’de sorunlar çözülemedi. Irak’ta yeni hükümet oluşturulmasına rağmen bu sorunlar çözülemedi, ki bu hükümet sırtını Amerika’ya veriyor. Bölgede soykırım siyaseti, taciz, tecavüz milliyetçi ve faşizim bir siyaset olarak yürütülmektedir. Bu açıdan da bu bölgelerde ciddi bir kaos ve kriz yaşanmaktadır. Bundan kaynaklı iktidar güçleri de bir tıkanmayı yaşamaktadırlar. Kuşkusuz bütün çabaları odur ki çıkarları çerçevesinde bu tıkanmayı aşmaktır; bunun çabasını da vermektedirler. Fakat birçok sorun çözülmekten ziyade daha da derinleşmiş durumdadır. Başta ekonomik sorunlar olmak üzere sağlık sorunları vb. sorunlar çok ciddidir. Sözde en büyük hegamon güç olan devletler Covid-19 gibi bir hastalığa güç getiremediler. Kısaca, 2020 yılında kapitalist sistemin yaşadığı kriz ve kaos daha da net bir şekilde açığa çıktı.
Evet bir de bu yönü var; yani ellerinde iktidar gücü var ve bununla her türlü şiddet ve baskıyı oluşturuyorlar. Diğer bir yandan ise, bu faşist sisteme karşı anti faşist güçlerin de büyük bir direniş içinde olduğu bir yıldı. Bu direniş dünyanın her yerde verildi. Amerika’da faşizme, ırkçılığa açlığa ve kadına uygulanan şiddete karşı direnişin olduğu bir yıldı. Fransa’da da durum böyleydi orada işçilerin öncülüğünde bu faşist sisteme karşı baş kaldırı gerçekleşti. Yine aynı şey bugün Ortadağu için de geçerlidir. Bunun için de başta Bakure Kürdistan olmak üzere Kürdistan’ın diğer tüm parçalarında bu soykrımcı sömürgeci sisteme karşı bir direniş hali vardı. Mücadelenin özellikle Kuzey Kürdistan eksenli olmasının nedeni; AKP-MHP faşizminin orada yaşayan halk üzerinde faşist soykırımcı milliyetçi ve cinsiyetçi bir siyaseti yürütmüş olmasındandır. Bu sadece Kürt halkı ve hareketimiz üzerinde yürütülmedi.
2020 yılında ortaya çıkan net mesaj şudur; halklar bu faşist, milliyetçi, soykırımcı sistemin kendileri için hiç bir umut vaat etmediğini daha net olarak görmüştür. Irkçılığa, açlığa, işsizliğe insan sağlığına, kadına uygulanan taciz, tecavüz ve şiddete karşı hemen hemen her bölgede anti faşist güçlerin en fazla direniş içinde olduğu bir yıldır. Bu açıdan 2020 yılı bu anlamda büyük bir umut veren bir yıl oldu, ki insanlar artık bu faşist sisteme karşı bir sorgulama arayış içinde ve buna karşı baş kaldırıp direnebiliyor. Bu anlamda da kadınların, gençlerin ve emekçilerin öncülüğünde bu sömürgeci sisteme karşı direniş ile geçen bir yıldır. Kısaca 2020 yılına her alana direniş damgasını vurdu diyebiliriz.
Bununla bağlantılı olarak hareket olarak yıl için tespitimiz şuydu; AKP-MHP faşizminin 2015’ten beri başta Önderliğimize, hareketimize ve Kürt halkına karşı uyguladığı soykırım siyasetini boşa düşürmek bu soykırım siyasetini tasfiye etmek ve elbette Önderliğimizi özgürleştirmektir. Çünkü bugün Önderliğimizin öncülüğünde gelişen özgürlük mücadelemiz tüm bölge halkları için büyük bir umut kaynağı haline gelmiştir.
İşgalci soykırımcı TC devleleti yürüttüğü bu konsepti 2020 yılında da devam ettirdi ve hatta bu saldırılarını yeni bir merhaleye taşıdı. Bu yıl içinde de faşist TC devletinin temel konsepti Önderlik üzerindeki tecriti ağırlaştırmak, derinleştirmek toplumsal siyasal ve gerilla alanında Kürt halkının kazanımlarını hedeflemekti. Bir Kürt kazanımı nerde varsa ortadan kaldırıp tasfiye etmekti. Başta Önderliği PKK’yi ve gerillayı tasfiye edip sonuç almak istemekteydi. Yine kadın ve gençliğin öncülüğünde Kuzey Kürdistan öncülüğünde gelişen direnişi ortadan kaldırmaktı. Bu açıdan da faşist soykırımcı sisteminin zeminini sağlamlaştırmak için bu hedefleri önüne koymuştu; çünkü bizi faşist sömürgeci sistemlerinin önünde büyük bir engel olarak görüyorlar. O açıdan da yıl içinde tüm politikasını bunlar üzerinde yürüttü. Biz de YJA STAR gerillaları olarak bu konseptin farkındayız ve bu faşist sistemin önüne koyduğu konsepti yok etmeyi hedef olarak önümüze koyduk. Aynı zamanda Önder Apo üzerindeki tecriti kaldırmak, Kürt halkı üzerindeki soykırım tehdidini ortan kaldırmayı kendimiz için hedef olarak koyduk ki buna göre de hazırlık yaptık.
Bu yıl içerisinde neden kadınlar bu kadar hedef haline getirildi?
Bu önemli bir konudur; 21. yy da yaşıyoruz 2020 yılında da kadınlara karşı yapılan saldırılar yoğundu ve bu ciddi anlamda gündeme de girdi. Bunu kadın üzerindeki siyaset ve kadını ele alışla bağlantılı olarak ele almak gerekiyor. Bu yıl içinde belki de en fazla kadınların hedef alındığı kadın düşmanlığının yapıldığı bir yıl oldu. Kadın üzerinde uygulanan bu sistematik şiddete ‘taciz ve tecavüz’ demek de artık yetmiyor, çünkü yaşanan şey bir kadın kırımıdır. Kadın şahsında da toplum teslim alınmak isteniyor. Bu çok önemli bir noktadır. Öncelikle 2020 yılına damgasını vuran kadınların ve gençliğin direnişiydi. Özellikle de Kürdistan’da büyük bir kadın direnişi açığa çıktı ve bu direniş gücü faşist sisteme karşı bir direniş halindedir. Bu konuda eğer daha fazla tartışmaya açarsak; neden AKP-MHP faşist rejimi kadın düşmanlığını bu kadar yapıyor? Çünkü faşist rejim kadın kırımını bir yöntem olarak ele almış durumdadır.
Kürdistan’ı, Ortadoğu’yu ve tüm dünyayı etkileyen Önder Apo’nun özgür kadın paradigmasıdır. Yani Kürdistan devrimidir. Peki bu devrimin öncülüğünü kim yapıyor? Kadınlar ve gençler yapıyor. Özellikle de faşist egemen ve cinsiyetçi sisteme karşı en fazla direniş halinde olan Kürt kadınlarıydı. Bugün onların şahsında yeni bir zihniyet açığa çıkmıştır, mesela kendini savunma gücü açığa çıkmıştır. Bu faşist erkek egemenlikli sistemi kabul etmeyen buna baş kaldıran çelişki yaşayan ve buna karşı özgürlük yürüyüşünde olan bir Kürt kadın duruşu var. Kuşkusuz bu kendisiyle bir gücü açığa çıkarmaktadır. Kadınların bu gücü bütün egemen güçler olmak üzere başta da faşist, ırkçı, cinsiyetçi TC devleti için büyük bir tehlike arz etmektedir. Niye? Çünkü kadının güçlenmesi ve iradeleşmesi durumu yine eyleme geçmesi ve mücadeleye öncülük etmesi durumu var. O açıdan, bunu kendisi için bir tehlike olarak görmektedir. Dikkat edelim; 2020 yılında da her şeye rağmen sokakları bırakmayan kadınlardı. TC devletinin tüm saldırılarına rağmen kadınlar meydanlardaydı. Peki neden kadınlar bu kadar hedef alındı? Çünkü kadın ve gençler Önder Apo’nun çizgisinin öncülüğünü yapıyor, alternatif yaşamın öncülüğünü yani demokratik, eşit bir yaşamın öncülüğünü yapıyor. Ve tüm faşist saldırılara karşı bilinçli bir şekilde durmaktadır, baş eğmemektedir, köle olmayı, meta olmayı kabul etmemektedir. Onun için varlığını koruyor ve sahipleniyor. İktidar güçleri için kadını köleleştirme adeta eline aldığı bir silah gibidir. Bu silah şu anda Önder Apo’nun kadın özgürlüğü felsefesi sayesinde iktidarın kendisine geri dönmektedir.
Neden bu kadar Kürt kadınına yönelim oldu? Dikkat edin; siyasetçi, sanatçı, anne ve özgürlük yanlısı kadınlar başta Kürt kadınları olmak üzere sosyalist, anarşist, feminist kadınlara ciddi saldırılar gelişti. Bu açıdan da bu kadınların çoğu şu anda zindanlardadır. Aynı zamanda bugün gerilla saflarında YJA STAR öncülüğünde büyük bir direniş yaşanmaktadır ve bu faşist soykırımcı, cinsiyetçi rejimden hesap sormaktadır. Kadın gerillalar herkese cesaret vermektedir. İşte kadının bu kadar hedeflenmesinin nedeni; kadınların örgütlenip güçlenip kendilerini savunuyor olmasından ve topluma öncülük etmesinden ötürüdür. Yapılan tüm zulüm ve haksızlıklara boyun eğmemektedir. Bu açıdan 2020 yılında gelişen kadın öncülüğü her bakımdan bir örnektir. Birincisi bu kadar taciz ve tecavüz direkt olarak bununla bağlantılıdır.
Diğer bir husus ise; bugün kadın düşmanlığı bir zihniyetin ürünüdür. Bu sorun kadın sorunu olduğu kadar erkeklerin de sorunudur. Bugün kadınlara karşı her açıdan bir özel savaş yürütülmektedir adeta bir savaş gibi sistematik olarak yürütülmektedir. Öncelikle kadınların bu kadın soykırımına karşı kendilerini savunması ve örgütlenip bir olması gerekiyor. Bu faşist zihniyete boyun eğmemeleri gerekiyor. 2020 yılında açığa çıkan bu kadın direnişini daha da yükseltmeliyiz. AKP-MHP faşist soykırımcı cinsiyetçi rejimini yıkana kadar ve demokratik özgür eşit sistemimizi kurana kadar mücadeleyi yürütmemiz gerekiyor. Bunun yanında kadın sorunu tüm dünyada Ortadoğu’da ve Kürdistan’da ciddi bir sorundur. Bu sorun kadın sorunu olduğu kadar da erkek sorunudur. Bu hususta şunu söylemek istiyorum; bu köklü bir sorundur ve kadın şahsında toplumu, toplumsallığı ve toplumun tüm değerlerini hedef alan bir faşist rejim ile karşı karşıyayız. Öncelikle kadın erkek herkes şu gerçeği bilmelidir; kadını bu kadar metalaştıran ve nesne olarak gören, emeğini sömüren, bedeni ve ruhu üzerine köleliği farz kılan bir rejim var.
Bir de 2020 yılına baktığımızda Türkiye ve Kürdistan’da kadınlara karşı en üst düzeyde taciz tecavüz ve saldırılar oldu. Tüm toplum ve tüm erkekler de şunu bilmelidir ki; bu ciddi bir tehlikedir. Öncelikle toplumun ve halkımızın değer yargıları için çok ciddi ve tehlikeli bir durumdur. Kadınlar buna ne kadar karşı duruyorsa erkek de bunu kendi sorunu olarak görmeli ve ona karşı durmalıdır. Niye bunu söylüyorum? Çünkü öyle bir durum olmuş ki 12 yaşındaki bir çocuğa tecavüz öğretiliyor. Sistem bu zihniyeti öğretiyor. Şimdi faşizm hiçbir insan değerlerini tanımaz. Ondan dolayı kendi çıkarları için her şey mubahtır. Bakın, ortaya çıkardığı erkek tiplemesine; öyle bir hal almış ki adeta bir canavar yaratıyor, serseri bir mayın gibi olmuş erkeklik. Yani bu düzeye getirilmiştir. Gençtir taciz ve tecavüzü öğrenmiş onu uyguluyor. Yine şiddet olayı her gün Türkiye’de yaşanıyor. Erkek, eşini ve çocuklarını yani kadınları öldürüyor. Bu, faşist devletin bireyi ya da erkeği getirdiği düzeydir. Örnek olarak Batman Gercüş’te 26 erkek 12 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ediyor, peki bu canavarlık değil midir, erkeğin canavarlığı değil midir? Erkek canavar haline getirmiş. İnsan olan bunu yapar mı, yapmaz. Faşizm nedir, canavarlıktır. Faşizm tüm değerlerinden uzaklaşmadır, faşizm ahlak ve vicdandan yoksunluktur, ondan kopmadır.
Kadınlardan önce erkekler şunu bilmeli; bu düzeye gelen bir erkeklik varken peki nerede kaldı değerlerine sahip çıkma. Bu zihniyeti devletin faşist karakterinden ayrı ele alabilir miyiz? Her şeyden önce erkek bu gerçeği bilmelidir. Doğru, bu gerçek karşısında kadınlar kendilerini savunmalıdır, tepki vermelidir. Ama erkekler de şunu iyi bilmelidir; şu anda erkekliğin geldiği nokta büyük bir tehlike ve toplum üzerinde ciddi bir tehdittir. Bu tüm insanlık değerlerinden uzaklaşmadır. Para için her şey yapma nedir? İnsanlıktan uzaklaşmadır. Sadece Türkiye’nin tablosuna baktığımızda bu gerçekliği çok açık bir şekilde görüyoruz. Bu açıdan bu sorun ne kadar kadın sorunuysa o kadar da erkek sorunudur diyorum. Bu zihniyeti kabul etmek despotizmdir, yani her erkek bir despot olacak anlamına gelir. Despot olan biri ancak taciz, tecavüz ve şiddeti uygular. Bu açıdan herkes kendi yıl tablosunu görsün. Demokratik vicdan ve değer sahibi yine insanlığını yitirmemiş olan bir insan bu tabloyu görmelidir. Bu bir savaştır bu kadın için olduğu kadar erkek için de büyük bir tehlikedir. Çünkü erkek despotizme, faşizme doğru gitmektedir. Yaptığı şeyin adı budur. Biz YJA STAR savaşçıları olarak bu kölecil sistemi red ettiğimiz için bu savaşı veriyoruz.
Bu hususta tüm kadınlar için çağrınız nedir?
Kuşkusuz kadın çaresiz değildir. Kendi özgürlüğüne sahip çıkma anlamında kadın bileşeni olarak örgütlülüğü ve birlikteliği oluşturmak gerekiyor. Yine 2020 yılı bize gösterdi ki; bu faşist soykırımcı rejimi ortadan kaldıracak olan kadın ve gençliğin gücüdür. Bu yıl içindeki mücadele bize bunu göstermiştir. Bu açıdan kadın gücü ortaya çıkmıştır. Peki bu yeterli midir? Elbette değil bu faşist soykırımcı cinsiyetçi sistemi yıkmak için daha fazla mücadele ve kadın örgütlüğüne ihtiyaç vardır, çünkü mevcut gelinen aşama toplum için de büyük bir tehlike arz etmektedir. Yine insanlık için büyük bir tehlike arz etmektedir. Bu açıdan kadınların tepkileri ve eylemselliklerinin daha fazla artması gerekmektedir. Evet, 2020 yılına kadın mücadelesi damgasını vurdu ama bu yetmez, herkes bu tehlikeli siyaseti görmeli ve buna karşı mücadelesini yükseltmelidir. Çünkü bizim garantimiz ve mücadelemiz bizi özgürlüğe götürecektir.
2020 yılında TC devleti birçok operasyon başlattı, bunlarla hedeflediği amaca ulaştı mı?
Bilindiği üzere başta Önderliğimiz üzerinde ağır bir tecrit uygulanmakta ve hareketimiz üzerinde bir saldırı olmaktadır. Kürtleri soykırımdan geçirme inkar ve imha politikası TC devletinin bir konseptidir. Fakat bu sadece 2020 yılı için değildi. 2015’ten beri bu konsept bir komplo şeklinde devam etmektedir. 2019 yılı öncesi Efrin, Girê Spi ve Serekani gibi Rojava’nın toprakları işgal edildi. Ki Rojava’da da kadınların öncülüğünde bir devrim oldu ve şu anda da büyük bir direniş var. Bu konseptin temeli şöyleydi; birincisi; Kuzey’de gerillayı tasfiye etmek, Medya savunma alalarının tümünü işgal etmek ve yine bire bir Kürt halkının kendi kazanımları olan Şengal, Mexmûr gibi yerlere saldırmaktı. Bu hususta hem iç, hem de dışta politikalarını bu imha konsepti çerçevesinde yürüttüler.
Öncelikle Kuzey Kürdistan’da kara ve hava operasyonları yapıyorlardı. Fakat ona rağmen Eylül ayına kadar kuzeyde gerçekleştirdiği ve Yıldırım adını verdiği operasyonlarda sonuç alamadı. Tüm bunların amacı da zaten PKK’yi imha etmek ve gerillanın şahsında tüm Kürt halkını teslim almaktı. Fakat Kuzeyde baharda Sema Koçer yoldaş şahsında düşmana büyük bir cevap verildi. Ki biz YJA STAR gerillaları olarak Sema arkadaşın eylemini dönemin ruhu olarak görüyoruz. Yine Dersim, Amed, Garzan, Botan ve Amanos gibi alanlar eylem yaptı. Evet, yılsonuna doğru Kuzeyde bazı kayıplarımız yaşandı, özellikle de Dersim Saha komutanımız Yılmaz yoldaş yine Egit Cıvyan ve yine bazı kadın arkadaşların şahadetleri yaşandı. Fakat onların yüzde yüz Kuzeyi temizleme operasyonlarına karşı Kürdistan özgürlük gerillası eylemleriyle cevap vermişlerdir. Tabi TC’nin temel amacı Kuzeyi gerilladan temizlemek ve Başurê Kurdistan’ı da PKK’yi bahane ederek işgal etmekti.
Yine gerillanın komuta kontrol merkezini imha etmek yok etmek ve bu şekilde Medya savunma alanlarını Şengal’e kadar işgal etmekti. Düşmanın amacı KDP’nin desteğiyle sonbahara kadar Şengal’e kadar bu alanlarımızı işgal etmekti. Bu şekilde sınırlarını genişletmek ve Kandil’e kadar gitmekti. Diğer yandan Kobanê Derik’ten başlayıp Şengal’e kadar işgal etmek istiyordu. TC’nin işgal planı buydu. Bu hususta düşman havadan da, karadan da operasyonlarını yaptı. Fakat yıla genel baktığımızda TC yıl için önüne koyduğu bu planı yapmaya çalıştı fakat bunu başaramadı. Bildiğiniz üzere 16 Haziran’da Pençe Kartal verdiği isimle Şengal’i, Mexmûr’u, Kandil’i, Asos’u ve Heftanîn’i havadan vurdu.
Bu işgalin bir planı olarak 17 Haziran tarihinde Pençe-Kaplan operasyonuna başladı. 16 haziran tarihinde 2020 yılı planı olan Başurê Kurdistan’a yönelik gerilla alanlarını işgal etme planları vardı. Bu minvalde Heftanîn’e saldırıları vardı, Başta Cenga Heftanîn hamlesinde gelişen direniş olmak üzere tüm Medya savunma alanları ve Kuzey sahalarında gelişen direniş TC devletinin işgal planına darbe vurdu. Yıl olarak belki bizde önümüze koyduğumuz Önderlik üzerindeki tecridi kaldırma ve TC devletinin faşizmine karşı sadece direnme değil yok etme temelindeki planlarımızı gerçekleştiremedik. Başta Cenga Heftanîn’deki direniş ile TC devletinin planı çürüdü, doğru belki bitiremedik, işgal hala devam etmektedir. Ama tüm zorlanmalara rağmen gerillanın direnişi TC devletinin durdurdu. Bu noktada yıl için kurdukları planı gerçekleştiremediler. AKP-MHP faşizminin konsepti başarısızdır. Kürdistan özgürlük güçleri olarak bu planları durdurabildik, fakat tam bitiremedik. Bu noktada bizim için özeleştiridir.
Heftanîn direnişi kadın ordulaşması tarihi açısından ne ifade ediyor?
Özellikle 2020 yılına YJA STAR gerillaları olarak güçlü bir özeleştiri ile giriş yaptık. Güçlü iddialar ile yıla başlangıç yapıldı. Yeniden yapılanma perspektifi doğrultusunda Önderlik çizgisini savunma gücü olarak kadın gerillalar olarak bunu öncülüğünü yaparak yıla güçlü iddialar ile başlandı. 2020 yılında gerilla olarak direniş ile geçen bir yıl oldu, özellikle kadın gerillalar başta Cenga Heftanîn direnişi olmak üzere gelişen direnişi yılına damgasını vurdu. YJA STAR bu savaşın sorumluluğunu kaldırmada ciddi rol oynadı, gelişen savaşın öncülüğünü yaptı. Yeniden yapılanma perspektifi çerçevesinde kadının gücü, kadının rengi, kadının yoldaşlığı, kadının ruhu Reber Apo çizgisinde özgürlük iddiasını düşmana karşı pratiğe geçirdi. Çok büyük bir direniş ve emek verildi.
Birincisi kadın gerillalar askeri boyutta Heftanîn’de düşmanın istihbarat ve tekniğine karşı gerillacılıkta uzmanlık ve dönemin gerillacılığında rol oynadı. İkincisi Heftanîn’de gerçekleşen direniş ile modern gerillacılığı pratize etmekte YJA STAR gücü tarz ve taktikte öncü bir rol oynayarak tarihe damgasını vurdu. Heftanîn savaşında gelişen dönemin gerillacılığını yaratma, eylemselliklerde öncü olma ve yaratıcılıkta rolünü oynayan güç oldu. Cenga Heftanîn’de kadın dönemin rolünü oynadı, yani özgürlük savaşçıları öncülüğünü ve misyonunu pratize etti. Savaşı, yaşam tarzı, yoldaşlığı, ruhu, parti duruşu, fedakarlığı ile güçlü bir bağlılık ile Cenga Heftanîn’de kazanan biz olduk. Kadın öncülüğünde dönemin gerillacılığı kazandı, orada yenilgiye uğratılan Türk devleti, tekniği ve TC devletinin ordusudur. Kadın öncülüğünde başarı gerillanın, Kürt halkının ve kadınlarındı.
Askeri boyutunun yanında ruhta, partileşmede ve özgürlük çizgisinde de kadın Heftanîn’de bir duruştur. YJA STAR olarak kadının şahsında gelişen değerlere sahip çıkmamız gerekmektedir. Heftanîn’de gelişen direniş dönemin direniz ruhunu ve tarzını temsil ediyor. Türk devletinin planını Heftanîn’de bozan YJA STAR güçleridir. Bu ruh ile bundan sonrada faşist siyasetin karşısında duracak.